MİRAS HUKUKU

Miras Paylaşımında Anlaşmazlık

Miras Paylaşımında Anlaşmazlık

Vefat eden bir kimsenin bıraktığı malvarlığına dair paylaşımlar yasal mirasçıları arasında gerçekleşiyor. Mirasın intikali süreci vefattan sonra veraset ilamının alınarak mirasbırakana ait para, araba ve gayrimenkul gibi varlıkların veraset ve intikal vergisinin vergi dairelerine başvurarak ödenmesiyle başlıyor.

Veraset ve intikal vergi dairesi, bildirim sonrası tapu dairesi, belediye, banka ve trafik gibi kurumlarla yazışır. Bir sorun ile karşı karşıya kalınmadığı takdirde miras paylaşımı gerçekleşebiliyor. Tabi aynı zamanda bu paylaşım için miras paylaşımında anlaşmazlık durumunun da yaşanmaması gerekiyor.

 

Miras Paylaşımında Anlaşmazlık -Mirasçılar mirası paylaşamazsa ne olur?

Mirasçıların ne kadar miras alacakları oran olarak belirlenir. Ancak miras paylaşımında anlaşmazlık olursa miras kalan mülk mahkeme kararı ile satışa çıkarılır. Satış süreci sonunda miras kalan mülkten elde edilen gelir mirasçılara yine miras payları oranında mahkeme tarafından paylaştırılır.

 

Miras Paylaşımında Anlaşmazlık- Anlaşamayan Mirasçılar Mahkemeden Mirasın Paylaştırılmasını İsteyebilirler!

Miras bırakanın mallarının ne şekilde paylaştırılacağı mirasçılar arasında görülen en büyük problemlerdendir. Bu nedenle kanun koyucu mirasın paylaştırılmasına olanak sağlamak için bir çok yol ve dava öngörmüştür. Bunlardan biri de Mirasın Paylaşılması Davasıdır. Mirasın paylaşılması (taksimi) Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 642’de düzenlenmiştir.

Kanun metnine göre mirasçılardan her biri sözleşme ya da kanun gereği ortaklığı sürdürmekle mükellef olmadıkça her zaman paylaştırmayı isteyebilecektir. Uygulamada mirasın paylaşılması davası izale-i şüyu (ortaklığın giderilmesi) davasına benzetilmektedir. Ancak bu iki dava arasındaki en temel fark izale-i şüyu davasında bir taşınır/taşınmaz malın üzerindeki paylı mülkiyetin giderilmesi iken; mirasın paylaşılması davasında tereke üzerindeki elbirliği mülkiyeti sona erdiren bir davadır.

Aynı zamanda bu davanın iki önemli özelliği daha vardır. Bunlardan ilki; terekenin bu davada tespit edilebileceğidir. Mirasın paylaştırılması davasında tereke de tespit edilecektir, bu nedenle kanunda ve uygulamada yer alan “terekenin tespiti davası” olarak adlandırılan davanın ayrıca açılmasına gerek yoktur.

Mirasın paylaştırılması davasının en önemli diğer özelliği de, payların belirlenmesidir. Miras üzerinde ve mirastaki mallar üzerinde, murisin vefatıyla elbirliği mülkiyeti yani paylara ayrılmamış mülkiyet mirasçılarına geçecektir.

Hangi mirasçının ne kadar payı/hissesi olduğu da bu davada tespit edilebilecektir. Yine bunun için de ayrı bir tespit davası açmaya gerek yoktur.

Mirasın paylaşılması davasında, mirasın paylaşılmasını TMK m.642’ye göre isteyen mirasçı, diğer mirasçıları davalı göstererek bu davayı açabilecektir.

Davalı diğer mirasçılar paylaştırmaya ilişkin taleplerini (terekedeki herhangi malın kendisine bırakılması talebi, mirastaki malın aile konutu olması gibi) karşı dava açmadan bu davada davalı olarak isteyebilecektir.

Bununla birlikte davacının feragati halinde, davalılardan herhangi birinin davaya devam etmek istemesi durumunda, dava görülmeye devam edilecektir.

Bunun en önemli nedeni davalıların da mirasçı olması ve mirasın paylaşılmasını her mirasçının isteyebilecek olmasıdır.

Mirasın paylaşılması davasında yetkili ve görevli mahkeme miras bırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir. Burada tüm mirasçılar anlaşsa da bu dava miras bırakanın son yerleşim yerinde açılmak zorundadır. Kanun kesin yetkiye bağlamıştır bu hususu. Uygulamada en çok rastlanan hatalardan birisi de bu durumdur.

Miras Hukuku-Mal Paylaşımı

 

TMK 642/2 hükmü uyarınca her mirasçı, terekenin (mirasın) tamamını ya da sadece terekedeki değerli eşyalar, paralar vs. dâhil olmak üzere belli malların paylaştırılmasını isteyebilir. Bu hükme göre mirasın paylaştırılması davasında terekenin (miras bırakılan malların tamamına) karşı dava açılmasına gerek yoktur.

Sadece ferden belirlenebilir bir kısım tereke mallarının paylaştırılması istenebilir. Örneğin miras bırakılan diğer malların paylaştırılması istenmeden sadece miras kalan bir arsanın, bir evin, bir aracın ya da bankada bulunan bir miktar paranın veya bunlardan bir kaçının paylaştırılması istenebilecektir.

Bununla birlikte mirasın paylaştırılması sadece aktiflerin yani miras bırakan tarafından mirasçılara bırakılan malların paylaştırılması anlamına gelmez, terekenin pasifleri yani borçları da bu paylaştırmaya tabidir.

TMK m. 642/2: “Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar.

Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre mirasın paylaştırılması terekedeki malların satış yoluyla paylaştırılması olabileceği gibi aynen taksim halinde de mümkün olabilecektir.

Dava içerisinde mirasçıların talepleri doğrultusunda aynen taksim yapılamıyorsa, satışa gidilecektir.

TMK m. 642/3’e göre mirastaki malın hemen paylaşılması mirasın ya da malın değerini önemli ölçüde azaltacaksa, mirasçılardan birinin talebi üzerine Sulh Hâkimi tarafından mirasın ya da malın paylaştırılması ertelenebilir.

Mirasın paylaştırılması davası açmak için mirası ret süresinin geçmesi gerekmektedir. Mirası ret süresi geçmeden açılan paylaştırma davası, diğer mirasçılar açısından mirası ret süresinin geçmesine kadar bekler. Bununla birlikte ret süresi geçmeden mirası paylaştırma davası açan mirasçı, reddi miras edemez.

Bununla birlikte mirasın paylaştırılması davasında “eşlerin birlikte yaşadıkları konutun ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi” söz konusu olabilecektir. Bu husus TMK m. 652/1’nci maddesinde “Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Maddeye ve uygulamaya göre sağ kalan eş miras payına mahsuben birlikte yaşadıkları evi ve ev eşyalarını miras payına mahsuben kendisine bırakılmasını isteyebilecektir. Ancak bu uygulamada en çok karıştırılan husustur, aile konutu olarak özgülenmesi davası, paylaşma davası ile birlikte görülememektedir, bu nedenle karşı dava olarak ileri sürülmesine olanak yoktur.

Bunun için görevli ve yetkili mahkemede dava açılması, mirasın paylaştırılması davasının bu davanın sonucunu beklemesi gerekmektedir. Miras payı karşılamazsa mahkemece takdir edilecek miras payını aşan kısmı diğer mirasçılara ödemek suretiyle mülkiyet hakkını kazanabilecektir.

Bununla birlikte mirasın paylaştırılmasında uygulamada çok görülen paylaştırmaya konu olabilecek bir durum da, mirasın bir İşhanı, apartman gibi mal ya da mallara sahip olmasıdır.

Bu durumda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu madde 10/5’de “Kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir gayrimenkul üzerindeki ortaklığın giderilmesi davalarında, mirasçılardan veya ortak maliklerden biri, paylaşmanın, kat mülkiyeti kurulması ve bağımsız bölümlerin tahsisi suretiyle yapılmasını isterse, hâkim, o gayrimenkulün mülkiyetinin 12 nci maddede yazılı belgelere dayanılarak kat mülkiyetine çevrilmesine ve paylar denkleştirilmek suretiyle bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı tahsisine karar verebilir” denilmektedir.

Buna göre mirasın konusu bir apartman ya da İşhanı olduğunda TMK ve Kat Mülkiyeti Kanunu bir arada değerlendirilerek, taşınmaz gerekirse kat mülkiyetine geçirilmek suretiyle aynen taksim yapılabilecektir.

Mirasın paylaştırılması davası terekenin ve mirasçıların belirlenerek mirasın öncelikle mümkün olması durumunda aynen taksimini, bunun mümkün olmadığı halde ise satış yoluyla paraya çevrilmek suretiyle paylaştırılmasına olanak veren bir dava yoludur. Uygulamada bu davaya ilişkin çok fazla tartışmalar ve değişik kararlar olmasının yanı sıra, uygulayıcıların bu konuda çok fazla pratiği de bulunmamaktadır.

Bu nedenle mirasın paylaştırılması davası açılırken detaylı bir çalışma ve araştırma yapılması gereken teknik bir davadır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu