MANŞET

Marka Hukuku | Marka Avukatı İstanbul

Marka Hukuku | Marka Avukatı İstanbul

Marka nedir?

Marka bir iz, belirti demektir ve bir mal veya hizmetle ilgili olabilir. Kanun koyucu marka olarak kabul edilebilme için 2 önemli özellik aramaktadır. İlk olarak işaret ayırt edici olmalıdır çünkü markanın işlevi bir mal veya hizmeti diğerlerinden ayırt etmektir. Bununla birlikte marka olarak seçilen işaretin, marka sahibine sağlanan korumanın konusunu açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde “eski kanuna göre tasvir faaliyetinin olması” sicilde gösterilebilir olması gerekir.

Marka tescili için başvurabilecek kişiler kimlerdir?

Markanın sicile tescil edilmesiyle birlikte amaçlanan korumadan yararlanacak bu sebeple de tescil için başvurabilecek kişiler ise,

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler,

Paris Sözleşmesi veya 15/4/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler,

Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişilerdir.

Marka tescili için başvuran kimsenin mutlaka tacir olması aranır mı?

Marka tescili için başvuruda bulunan kişinin mutlaka ticari, iktisadi, sınai işletmeyi işletmesi aranmaz dolayısıyla bir teşebbüs olması kaydıyla tacir olunmasa dahi marka tescilinde bulunulabilir. İşletme denmemesinin sebebi ise eğer işletme denseydi markanın tescil ettirilmesi için mutlaka tacir sıfatı aranmak zorunda kalınacaktı. Bu nedenlerle işletme yerine daha geniş bir kavram olan teşebbüs kavramı kullanılmıştır.

 

Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılan marka tescili başvuruları hangi sebeplere dayalı olarak reddedilebilir?

Kurum başvuruları mutlak ret sebeplerine dayanarak reddedebilir. Kurum Sınai Mülkiyet Kanunu’nda sayılan mutlak ret sebeplerini yetkisi gereği re’sen gözetir ve markada bu ret sebeplerinden herhangi biri bulunuyorsa marka tescil edilemez ve başvuru reddedilir.

 

Sınai Mülkiyet Kanunu’nda sayılan mutlak ret sebepleri nelerdir?

1. Marka kapsamında mal ve hizmetler açısından ayırt ediciliği sağlayamayacak nitelikteki işaretler veya marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayamayacak işaretler,

2. Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler,

3. Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler,

4. Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler,

5. Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler,

6. Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şekli ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler,

7. Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler,

8. Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.

9. Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.

10. Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.

11. Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.

12. Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler

Marka Hukuku | Marka Avukatı İstanbul

Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından onaylanan veya reddedilen marka tescil başvurusuna karşı itiraz mümkün müdür?

Türk Patent ve Marka Kurumu’nun mutlak ret sebeplerinin bulunmadığına karar vererek yayınladığı marka tescil başvurusuna karşı itiraz edilebilmesi mümkündür. Sınai Mülkiyet Kanunu’nda mutlak ret nedenlerinin yanı sıra nispi ret nedenleri de bulunur. Kurum marka tescil başvurusunu ilan ettikten sonra marka başvurusu ile menfaati zedelenen ilgililerin bu başvuruya karşı nispi ret nedenlerine veya mutlak ret nedenlerine dayalı itiraz hakkı vardır.

Türk Patent ve Marka Kurumu’nun mutlak ret sebepleri bulunması dolayısıyla marka tescil başvurusunu reddetmesi halinde de bu karara itiraz edilmesi mümkündür, itirazın da reddedilmesi halinde ise iptal davası açılabilir.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nda sayılan nispi ret sebepleri nelerdir?

1. Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.

2. Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

3. Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.

4. Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.

5. Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

6. Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.

7. Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

8. Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.

9. Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.

 

Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılacak itirazın prosedürü nasıl işler?

Marka başvurusunun tescilini engellemek isteyen ve bu hususta menfaati olan kişiler, marka başvurusunun Bülten’de yayımlanmasından itibaren 2 ay içinde bu yöndeki itirazlarını Türk Patent’e sunmalıdırlar, itiraz süresi uzatılamaz.

İtiraz dilekçesi, itirazı destekleyen gerekçeler ve delillerle birlikte Kurum’a sunulmalıdır ve itiraz için ödenecek ücret 2021 yılı için 185 TL’dir.

Kurum tarafından itiraza ilişkin verilen karara karşı her iki taraf da bu kararın tebliğinden itibaren 2 ay içinde Türk Patent’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na itirazda bulunabilir, fakat Kurul’un bu itiraza ilişkin vereceği kararlar nihai karardır ve bu karara karşı artık bir itiraz prosedürü kalmamıştır, yalnızca 2 ay içerisinde iptal davası açılabilir.

 

Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen karara karşı hangi mahkemede ve hangi süre içerisinde iptal davası açılmalıdır?

Kurul tarafından verilen karara karşı her iki taraf da kararın tebliğinden itibaren 2 ay içerisinde ihtisas “uzmanlık” mahkemesinde dava açmalıdır. Bu karara ilişkin iptal davasının açılması gereken mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’dir.

Marka Hukuku | Marka Avukatı İstanbul

Aynı mal ve hizmetlere ilişkin marka tescil başvurusu önceki marka sahibinin muvafakatname vermesi halinde dahi mutlak ret sebebi kabul edilerek reddedilebilir mi?

Bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Kuruma sunulması halinde Kurum tarafından reddedilemez.

 

Önceki marka sahibi tarafından verilen muvafakat, ikinci markanın tescilinden sonra icazet “sonradan onaylama” biçiminde verilmiş olabilir mi?

Önceki marka sahibi tarafından verilen muvafakatnamenin kendi markasından sonra tescil edilen ikinci marka için, ikinci markanın tescilinden önce izin şeklinde verilmiş olması gerekir, ikinci markanın tescil edilmesinden sonra muvafakat şeklinde verilmiş olması kabul edilemez.

 

Türkiye’de tescilli olmayan tanınmış bir markanın sahibi farklı bir kişinin aynı markayı tescil ettirmesine itiraz edebilir mi?

Tescilsiz markalar da Sınai Mülkiyet Kanunu’nun tamamen dışında kalmadığı için mutlak ve nispi ret sebepleri bulunması halinde Türkiye’de tescilli olmayan tanınmış markanın sahibi de farklı bir kişinin Türkiye’de aynı markayı tescil ettirmesine itiraz edebilir.

Çünkü Kanun gerçek hak sahipliğini korumaktadır ve bu marka Türkiye’de sicile tescil edilmemiş olsa dahi farklı bir kişinin tesciline itiraz edilebilir, kanun koyucu burada tescil edilmemiş bir markanın da itiraz sebebi olmasına imkan sağlamıştır.

Fakat etkin bir koruma için yine de markanın Türkiye’de sicile tescil ettirilmiş olması gerekir.

 

Marka tesciline başvuru aşamasında markaya karşı tecavüz teşkil eden fiilde bulunulmasının yaptırımı var mıdır?

Marka henüz tescil edilmemiş olsa bile ve yalnızca markanın tescili için başvuru yapılmış olsa dahi bu başvuru kişiye birtakım haklar sağlar. Eğer üçüncü bir kişi markanın tescil ve ilanından önce markaya karşı tecavüz teşkil eden bir fiilde bulunursa dosya hakime gelse bile hakim, tescilin tamamlanmasını hüküm için bekletir. Başvuru süresince markaya tecavüz oluşturacak fiiller gerçekleşirse marka sahibi tespit, önleme, eski hale iade, tazminat davalarına başvurabilir.

Markanın tescili üçüncü kişilere karşı tescil ve ilandan sonra hüküm ifade etse de markanın koruması tescil için başvuru yapıldığı tarihinden itibaren başlar.

 

Markanın tescil edilmesinden itibaren belirli süre kullanılması şart mı?

Bir marka tescil edildiğinde sahibine tekel hakkı verir ve tekel hakkı sayesinde bu markanın kullanımı sicilde kapatılmış olur fakat Kanun kullanılmayan markanın sicilde yer işgal edilmesini istemediğinden 5 yıllık süre tanır. Markanın tescilden itibaren 5 yıl kullanılmaması veya kullanımda olan bir markanın kullanımına 5 yıl ara verilmesi durumunda bu markanın iptali istenebilir.

Markanın kullanılması bir külfettir ve 5 yıl süre zarfında kullanılmıyor olması iptal sebebi teşkil eder.

Markanın “kullanılmış sayılabilmesi” için hangi adımlar uygulanmalıdır?

Markanın Türkiye’de kullanılması gerekir.

Markanın ciddi biçimde kullanılması gerekir.

Markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerde kullanılması gerekir.

Markanın kesintisiz olarak kullanılması gerekir.

 

Markanın 5 yıl süreyle kullanılmamasında haklı sebep varsa nasıl bir yol izlenir?

Markanın 5 yıllık süreçte kullanılmamasında haklı bir sebep varsa bu durumda haklı sebeple kullanılmayan süreler dikkate alınmaz. Örneğin, ithalatı ile uğraşan bir markanın ürünlerine yeni yürürlüğe giren bir kanunla ülkeye giriş yasağı gelmesi durumunda, markanın kullanılmaması haklı bir sebebe dayanır.

 

Marka mutlaka marka sahibi tarafından mı kullanılmalıdır?

Markanın mutlaka marka sahibi tarafından kullanılma zorunluluğu yoktur fakat ancak bir başkasının markayı “marka sahibinin izniyle” kullanmış olması da kullanım sayılır. Markanın marka sahibinin izni olmasan bir başkası tarafından kullanılması kullanım sayılmayacaktır.

 

Tescil edilmiş bir markanın sona ermesi için dava açılabilir mi?

Tescilli bir markanın sona erme hallerinden biri olarak hükümsüzlük davası yoluyla markanın hükümsüzlüğü talep edilebilir. Bir marka, tescil sürecinde itiraz olmadığı için veya itiraz edilmesine rağmen itiraz kabul görmediği için sicile tescil edilmiş olabilir. Marka tescili sırasında mutlak veya nispi ret sebepleri fark edilmemiş veya tescil başvurusuna itiraz edilmesine rağmen Türk Patent ve Marka Kurumu bunu mutlak veya nispi ret nedeni olarak görmemiş ve itirazı reddederek markayı tescil etmiş olabilir.

Hükümsüzlük davası, markanın tescil edilmesinden önce var olan, mevcut olan mutlak veya nispi ret sebeplerine dayalı olarak açılabilir.

 

Hükümsüzlük davası kimler tarafından, hangi mahkemede ve hangi süre içerisinde açılmalıdır?

Markanın hükümsüzlüğü davası bu hususta menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından ihtisas “uzmanlık” mahkemesi olan fikri ve sınai haklar mahkemesinde açılabilir.

Markanın hükümsüzlüğü davası 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir, bu süre içinde dava açılmazsa hak kaybedilir ancak kötü niyetle tescil edilen markalar yönünden ise hükümsüzlük davası açma hakkı hak düşürücü süreye bağlı değildir.

 

Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin sebepler tescilden sonra ortaya çıkmışsa hangi yola başvurulmalıdır?

Markaya ilişkin sebepler tescilden sonra ortaya çıkmışsa bunlar iptal sebepleridir ve bu sebeplerin varlığında markanın iptali davası açılmalıdır. İptal sebepleri, marka tescil edildikten sonra ortaya çıkan ve markayı sicilden silmeyi haklı gösterecek sebeplerdir ve markanın iptali davası, markanın hükümsüzlüğü davasından bu yönüyle farklıdır, markayı geleceğe etkili olacak şekilde ortadan kaldırmak üzere dava açılır.

 

Markanın iptali davası kimler tarafından, hangi mahkemede ve hangi süre içerisinde açılmalıdır?

Markanın iptali davası açısından markanın tescilli olduğu süre boyunca iptal sebeplerinin hangi anda ortaya çıkacağı belirsiz olduğundan belirli bir süre öngörülmemiştir. Markanın iptali davası bu hususta menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından ihtisas “uzmanlık” mahkemesi olan fikri ve sınai haklar mahkemesinde açılabilir.

Marka Hukuku | Marka Avukatı İstanbul

Bir markanın üçüncü kişilerce taklit edilmesi halinde nasıl bir yol izlenmelidir?

Kişiye ait olan markanın aynısının ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerinin üçüncü kişilerce izinsiz olarak kullanılması halinde marka hakkına tecavüz davaları açılabilir ve günümüzde en çok rastlanan taklit marka ürünler bunun en büyük örneğidir. Bu davalar kapsamında mahkemece taklit marka ürünlere el konulması, taklit marka ürünlerin satışının, tanıtımı ve sergilenmesinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilebilir.

Marka hakkına tecavüze ilişkin hukuk davalarında görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleridir.

 

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2017/11-2498

K. 2018/1316

T. 4.7.2018

ÖZET : Asıl dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, maddi ve manevi tazminat; birleşen dava ise davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin tespiti, durdurulması ve davalının ticaret unvanındaki ibarenin ticaret sicilinden terkini istemlerine ilişkindir. Mahkemece, markalar arasında karıştırma ihtimali değerlendirmesinin markaların ayırt edici unsuru dikkate alınarak markanın bıraktığı bütünsel izlenime göre yapılacağı, taraf markalarındaki yegâne ortak unsur olan “HAMUR” kelimesinin pide, börek işlerinin genel yaygın tasviri adı olduğu, davacının “HAMURCAFE” ve “HAMURABİ” markalarının başka firmaların tanımlayıcı unsur olarak “HAMUR” ibaresini kullanmasını yasaklayamayacağı, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan adların münhasıran veya esas unsur olarak marka olarak tescil edilemeyeceği, davalının ticaret unvanında yer alan “Hamur” ibaresinin davacı markaları ile iltibas tehlikesine yol açmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin “HAMURABİ” ve “HAMUR CAFE” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, uzun yıllardan beri börek salonları, kafe, pastane işletmeciliği ile uğraştığını, ürettiği ürünler için kullandığı “Hamur Cafe” ve “Hamurabi” markalarını sektörde en üst düzeylere taşımayı başardığını, anılan ibareleri aynı zamanda işletme adı olarak da kullandığını, davalının aynı alanda faaliyette bulunduğunu, davalının “ÖZ HAMUR” ibaresini marka olarak hizmetlerinde ve ürünlerinde kullanıldığını, ayrıca ticari unvanında da bu ibarenin yer aldığını ileri sürerek; asıl davada, marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin tespiti ve durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini, toplam 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, birleşen davada ise davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin tespitini menini durdurulmasını, kaldırılmasını, davalının ticaret unvanındaki “ÖZ HAMUR” ibaresinin ticaret sicilinden terkinini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının markaları ile müvekkilinin kullandığı ibarenin birbirinden farklı olduğunu, davalının işyerinde börek, poğaça dışında imalatın bulunmadığını, “Hamur” sözcüğünün davacının tekelinde olamayacağını, davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını, herhangi bir tecavüz bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, markalar arasında karıştırma ihtimali değerlendirmesinin markaların ayırt edici unsuru dikkate alınarak markanın bıraktığı bütünsel izlenime göre yapılacağı, taraf markalarındaki yegane ortak unsur olan “HAMUR” kelimesinin pide, börek işlerinin genel yaygın tasviri adı olduğu, davacının “HAMURCAFE” ve “HAMURABİ” markalarının başka firmaların tanımlayıcı unsur olarak “HAMUR” ibaresini kullanmasını yasaklayamayacağı, 556 Sayılı KHK’nın 7/c,d fıkraları gereğince ticaret alanında herkes tarafından kullanılan adların münhasıran veya esas unsur olarak marka olarak tescil edilemeyeceği, davalının ticaret unvanında yer alan “Hamur” ibaresinin davacı markaları ile iltibas tehlikesinin de bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Derya MERİÇ

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu