MANŞET

İdari Vesayet Makamı

İdari Vesayet Makamı

  • İDARİ VESAYET YETKİSİ

İdari vesayet yetkisi merkezi idare tarafından istisnai hallerde olmak üzere ve ancak kanunda açıkça yer aldığı hallerde kullanılabilir. İdari vesayet yetkisi yalnızca kanuna göre bu yetkiyi kullanabilecek kişi tarafından kullanılabilir.

Merkezi idarenin kanuna göre istisnai hallerde sahip olabileceği ve kullanabileceği idari vesayet yetkisinin yer aldığı yasal düzenleme olan Anayasa m.127/5’e göre,

“Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir. Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.”

İdari vesayet makamı olan merkezi idarenin vesayeti altındaki kurum ve kuruluşlar, yerinden yönetim kuruluşlarıdır ve ancak Kanun ile açıkça belirlendiği hallerde idari vesayet yetkisi kullanılabilecektir.

İdari Vesayet Makamı

İdari vesayet yetkisi olan vesayet makamı hangi işlemleri yapabilir?

  • İdari vesayet makamının işlevi, vesayeti altındaki kurum ve kuruluşların yaptığı işlemlerle alakalı olarak kamu yararın korunmasını sağlamak, toplumsal ihtiyaçların karşılanmasını sağlamak, kamu görevlerinin yerine getirip getirilmediğini, yapılan işlemlerin eksik veya hatalı olup olmadığını denetlemektir.
  • İdari vesayet makamı, vesayeti altındaki kurum ve kuruluşlara emir ve talimat veremez ya da alınan kararların değiştirilmesine karar veremez.
  • Kanunda veya Yönetmelikte açıkça belirtilmişse idari vesayet makamı yeni bir işlem tesis edebilir, yapılan bir işleme onay verebilir ya da yapılan bir işlemle alakalı olarak iptal kararı verebilir.
  • İdari vesayet makamı, vesayet altındaki kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygunluğunu denetleyebilir veya hukuka uygunluk denetimi ile birlikte yerindelik denetimi yaparak işlemin esasını da denetleyebilir.

 

  • İDARİ VESAYET YETKİSİNİN DAVA AÇILMASI YOLUYLA KULLANILMASINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: 

Esas Sayısı : 2011/11 

Karar Sayısı : 2011/151 

Karar Günü : 3.11.2011 

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Şanlıurfa İdare Mahkemesi 

İTİRAZIN KONUSU : 26.5.2005 günlü, 5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanunu’nun 22. maddesine 29.12.2005 günlü, 5445 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın “Karara karşı, ülke düzeyinde kurulan birlikler ile başkanı vali veya vali yardımcısı olan birliklerde İçişleri Bakanlığı, diğerlerinde ise valiler veya hakkında kişi borcu çıkarılanlar on gün içinde idarî yargıya başvurabilirler.” biçimindeki üçüncü cümlesinin, Anayasa’nın 123. ve 127. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

OLAY / Şanlıurfa Merkez Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen teftiş raporunda belirtilen kişi borçlarının Birlik Meclisi’nin kararıyla kaldırılması nedeniyle açılan davada, itiraz konusu cümlenin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali istemiyle başvurmuştur 

KARAR / Başvuru kararında, Anayasa’nın 123. maddesinde belirtilen idarenin bütünlüğü ilkesini gerçekleştirmek amacıyla merkezî idarenin hiyerarşi, yetki genişliği ve idarî vesayet yetkilerini hukuksal araç olarak kullandığı idarî vesayet sayesinde merkezî yönetim ile yerinden yönetim kuruluşları arasındaki bütünleşmenin sağlandığı ayrışma, farklılaşma ve kopmanın önlendiği, Anayasa’nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında da mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için merkezî idareye yerel yönetimler üzerinde idarî vesayet yetkisi tanındığı belirtilerek bu maddede çizilen çerçeve içinde uygulanması gereken idarenin bütünlüğü ilkesi uyarınca vesayet yetkisi içermeyen itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 123. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 

İdarî vesayet yetkisi, hiyerarşik denetimde olduğu gibi genel bir yetki olmayıp, kanunla çerçevesi çizilen sınırlar içerisinde kullanılması gereken istisnaî bir yetkidir. İstisnailik ve kanunilik idarî vesayetin en belirgin iki temel özelliğidir. Bu bağlamda vesayet, merkezî idareye “görev” değil “yetki” olarak verildiğinden mutlak bir kullanım zorunluluğu da içermez. Anayasa’da belirtilen amaç ve çerçeve içinde kalmak koşuluyla bu yetkinin kapsam ve sınırını belirleme yetkisi yasa koyucuya aittir. Mahallî idareler, özerklikleri Anayasa ile güvence altına alınan kamu tüzel kişileridir. Anayasa’nın 127. maddesinde yer alan idarî vesayet yetkisi yerel yönetimlere tanınan ve güvence altına alınan özerkliğin istisnasıdır. Bu nedenle merkezî idarenin yerel yönetimlerin bütün eylem ve işlemleri üzerinde mutlaka bir denetim yetkisi kullanması gerektiği söylenemez. Yasa koyucu bu yetkiyi belirlerken hem Anayasa’nın 127. maddesinde belirtilen ilkeleri hem de mahallî idarelerin özerkliğini gözetmek ve dengelemek zorundadır. Bu kapsamda Anayasa’da belirtilen amaç ve çerçeve içinde kalmak koşuluyla yerel yönetimlerin merkezî idare tarafından kanunların öngördüğü yetki ve kapsam içinde denetlenmesinde kullanılacak idarî vesayet yöntemini ve yoğunluğunu belirleme yetkisi yasama organının takdirindedir. 

Vesayet makamlarınca bu yetki mahallî idarelerin işlemlerini iptal, onama, erteleme, izin verme, tekrar görüşülmesini isteme, düzeltme şeklinde kullanılabileceği gibi, mahallî idare organlarının kararlarına karşı idarî yargı mercilerinde dava açma yetkisi şeklinde de kullanılabilir. İtiraz konusu kuralla mahallî idarelerin organlarınca alınan kararlara karşı kullanılacak idarî vesayet yetkisi, bu kararlar aleyhine idari dava açma şeklinde belirlenmiştir. Kaldı ki, Anayasa’nın 127. maddesinde belirtilen “idarenin bütünlüğü” ilkesini gerçekleştirme amacıyla, idarî yargıyı harekete geçirmek suretiyle kullanımı öngörülen düzenlemenin vesayeti içermediği de söylenemez. 

Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 123. ve 127. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. 

İdari Vesayet Makamı

Stajyer Derya MERİÇ

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu