MANŞET

Fahiş Nafaka Miktarının Anayasa Mahkemesi Kararı İncelenmesi

Fahiş Nafaka Miktarının Anayasa Mahkemesi Kararı İncelenmesi

Nafaka Nedir?

Boşanma davasının sonucunda edinilebilecek 2 tür nafaka vardır.

  • İştirak Nafakası
  • Yoksulluk Nafakası

İştirak Nafakası 

İştirak nafakası müşterek çocuklar için öngörülmüş olan nafakadır. Velayetin kendisinde kalmayan eş tarafından çocuğun bakımı, eğitimi gibi giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakasına  talep üzerine olabileceği gibi mahkeme kendiliğinden hükmedebilir.

Türk Medeni Kanunu madde 182 gereğince; Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin
düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş,
çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda
tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Türk Medeni Kanunu madde Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme
güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.
Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda
tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

 

Yoksulluk Nafakası 

Yoksulluk nafakası ise boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafa öngörülmüş olan bir nafaka miktarıdır. Yoksulluk nafakası boşanma davası açıldığında istenebileceği gibi boşanma kararı kesinleştikten sonra açılacak bir dava ile de istenebilir. Ancak bu halde boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerekir. Yoksulluk nafakasına hükmedilirken kusur oranı önem arz eder. Eğer nafakayı talep edecek olan kişinin kusuru daha ağır ise nafaka alamaz. Nafakayı talep eden kişinin kusuru diğer tarafa göre ya daha az ya da eşit olmalıdır.

Türk Medeni Kanunu madde 175 gereğince;Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak
koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Nafakanın toptan ödenmesine karar verilebileceği gibi her ay düzenli ödenmesine de karar verilebilir.

Her ay düzenli olarak ödenmesine karar verilmesi halinde nafaka alacaklısının;

  • evlenmesi
  • taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar.
  • Nafaka almaya devam etmek için resmi nikah olmadan fiilen evliymiş gibi yaşaması,
  • Yoksulluğun ortadan kalkması
  • haysiyetsiz hayat sürmesi

sayılan hallerde mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılmasına karar verilir.

Tarafların mali durumunda değişme olması halinde veyahut hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarının artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Nafaka miktarının gelecek yıllardaki artış oranı da nafakanın belirlenmesi sırasında karar verilebilir. Karar verilmemesi halinde nafakanın arttırılması davası açılabilir.

Nafaka süresiz olarak belirlendiği için ölene kadar sürebilmektedir. Nafaka miktarının belirlenmesinde yükümlünün ekonomik durumuna göre bir belirleme yapılması gerektiği kanunda düzenlenmiştir.

Fahiş Nafaka Miktarının Anayasa Mahkemesi Kararı Doğrultusunda İncelenmesi

Nafaka miktarının belirlenmesinde kişinin ekonomik durumuna göre yapılmalı ve buna göre arttırılmalıdır. Zira nafakanın kişinin ekonomik durumunun üstünde belirlenmesi nafakanın fahiş oranda artırılması olup iptal edilmesi gerekir. Kişinin maddi gelirinden daha yüksek miktarda nafaka ödemesi halinde kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edilmesi söz konusu olur. Kişinin maddi ve manevi varlığının korunması Anayasanın 17. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye aykırı davranılması halinde hak ihlali ile karşı karşıya kalınır.

Anayasa Mahkemesine taşınmış bir olayda (İbrahim Acar başvurusu) başvurucunun ekonomik durumu gözetilmeden nafaka miktarının fahiş olarak belirlenmesini Anayasa’nın 17. maddesine aykırı bulunması nedeniyle yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine geri gönderilmiştir.

Söz konusu olayda; başvurucunun Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde şirket elemanı olarak asgari ücretle çalıştığı ve aylık 950 TL maaş aldığı, buna karşılık mahkeme tarafından 1000 TL nafakaya hükmedilmesinin haksız olması nedeniyle Anayasa mahkemesine başvuru yapılmıştır.

Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup bu düzenlemede yer verilen maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlük hakkı ile bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisine ilişkin kararlar alabilme hakkına karşılık gelmektedir. Kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkı, Anayasanın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da belirtilen haklara saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar. Dolayısıyla devletin pozitif yükümlülüğünün bir gereği olarak yasalara uygun olarak etkili ve adil bir karar vermesi gerekir.

Bu nedenle nafaka miktarının belirlenirken ve buna ilişkin olarak mahkeme takdir yetkisini kullanırken taraflar arasındaki menfaat dengesini adil olarak sağlaması gerekir. Her iki tarafın menfaatleri verilecek karar sonucunda dengelenmelidir. Aksi takdirde bir taraf için ölçüsüz bir sonuca yol açılacaktır.

Başvurucunun aylık gelirinin 900 TL olması ve aylık nafaka tutarının 1000 TL olarak belirlenmesi ölçülü olarak bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun Anayasanın 17. maddesindeki maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

I. Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı

MADDE 17 Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Söz konusu başvuru İbrahim Acar tarafından 2016/3140 başvuru numarası ile yapılmıştır. Karar tarihi ise 7/11/2019’dur. 

Fahiş Nafaka Miktarının Anayasa Mahkemesi Kararı İncelenmesi

Stajyer Av. Merve ÇATAR

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu