MANŞET

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı Balıkesir

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı Balıkesir

Devlet, yargı görevini üstlenerek bu yönde kurallar koymuş ve düzenlemeler yapmıştır. Devlet koyduğu bu kuralların uygulayıcısı olmuş, ihlal halinde de yaptırım görevini üstlenmiştir. Hakları ihlal edilen kişilere uygulanacak yaptırımlar için ilk olarak yargı mercilerine başvurulur ve ihlal edilen hak gerektiğinde zorla yerine getirtilir.

Bu mercilerinden biri de icra ve iflas organlarıdır. Hakları ihlal edilen kişiler icra ve iflas organlarına başvurarak cebri icra yoluyla haklarına kavuşurlar. Cebri icra bir borcun veya borçların devlet eliyle zorla yerine getirilmesi olarak tanımlanabilir. Cebri icra borçlunun mal varlığıyla ilgilenir. Borçludan bahsediyorsan bunun karşı tarafında ise alacaklı vardır. Bu iki taraf arasında işlemler yürütülür.

İcra iflas hukukunda iki türlü icra türü bulunur. Biri Cüzi İcra( icra hukuku kapsamındadır) diğeri ise Külli İcra (iflas hukuku kapsamındadır.)

Cüzi İcra

İcra takibi yapılarak alacak tahsil edilir. Bir veya birkaç alacaklı vardır.
Cebri icranın konusu borçlunun mallarından bir veya birkaçıdır. Bu mallar icra dairesi tarafından usulüne uygun olarak satılır ve alacaklının alacağı ödenir.

Külli İcra

İflas takibi yapılarak alacak tahsil edilir. Borçlunun bütün alacaklıları dahildir.
Borçlunun bütün mal varlığı cebri icranın konusu içerisindedir. Borçlunun tüm mal varlığı satılır ve alacaklar tahsil edilir.

İCRA HUKUKU TAKİP YOLLARI

Bunlar; ilamsız icra, ilamlı icra ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiptir.

1.İLAMSIZ İCRA

Alacak hakkının konusu sadece para ve teminat alacakları olabilir. Bunun dışındaki alacaklar için ilamsız icra yoluna başvurulamaz.

İlamsız icra yolları şunlardır:

Genel haciz yoluyla takip
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip
Kiralanan taşınmazın tahliyesi
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takip

Genel Haciz Yoluyla Takip

Genel haciz yolu, yalnızca para veya teminat alacakları için mümkündür, başvuru için alacaklının elinde kambiyo senedi, ilam veya ilam niteliğinde bir belgenin bulunmasının zorunlu değildir.
Kambiyo senedine bağlanmış alacaklar için eğer istenilirse genel haciz yolu ile takip yapmak da mümkündür.

Alacağı rehinle teminat altına alınmış alacaklılar da bu yola başvuramaz. Öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmalı, alacağını tahsil edemediği kısım için genel haciz yoluna girebilir.

Para alacağı Türk Lirası olmalıdır. Yabancı para ise TL’ye çevrilmelidir.
Yetkili İcra Dairesi borçlunun yerleşim yerindeki İcra Dairesidir. Bu yetki, kesin yetki değildir.

Yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili icra dairesini doğru göstermesi gerekir. Aksi halde yetki itirazı geçersiz kabul edilir, reddedilir ve yetkisiz icra
dairesi yetkili hale gelir.

Takip arkadaşlarından birisi yetki itirazında bulunmuş, diğerleri bulunmamışsa, diğerleri bu itirazdan faydalanamaz.

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı Balıkesir

GENEL HACİZ YOLUNDA TAKİBİN AŞAMALARI

1. Aşama – TAKİP TALEBİ
2. Aşama – ÖDEME EMRİ VE KESİNLEŞMESİ
3. Aşama – HACİZ
4. Aşama – SATIŞ (PARAYA ÇEVİRME)
5. Aşama – PARALARIN PAYLAŞTIRILMASIDIR

1. TAKİP TALEBİ

ÖZELLİKLERİ

• Yazılı — sözlü olarak ya da elektronik ortamda takip talebi yapılabilir.
• Alacak bir belgeye (mahkeme kararı-senet vb.) bağlı olmak zorunda değildir.
• İcra takip işlemi sayılmadığı için, tatil ve talik hallerinde de yapılabilir.
• Yapılan başvuru usule uygun ise icra müdürü yapılan başvuruyu kabul etmek zorundadır.
Kabul edilmemesi halinde hakkın yerine getirilmesi sebebiyle şikayet yoluna gidilebilir.

 

ŞİKAYET

İcra dairelerinin işlemleri için şikayet yolu açıktır.

Şikayet sebepleri

1.Yapılan İşlemin Kanuna Aykırı Olması

2.Yapılan İşlemin Hadiseye Uygun Olmaması

3.Bir hakkın yerine getirilmemesi

4. Bir hakkın sebepsiz olarak sürüncemede bırakılması

 

TAKİP TALEBİNDE BULUNMASI GEREKENLER

• Alacaklının kimliği, T.C. Kimlik numarası ve adresi (Alacaklı yabancı ülkede oturuyorsa da
adres Türkiye’de gösterilmelidir-gösterilmemişse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır.)
• Borçlunun kimliği, adresi ve biliniyorsa kimlik numarası
• Alacağın TL cinsinden miktarı
• Alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri
• Varsa senet, yoksa borcun sebebi
• Hangi takip yolunun seçildiği
• Alacaklının (veya vekilinin ) imzası

TAKİP TALEBİNDE BULUNMANIN SONUÇLARI

1) Takip (icra) hukuku bakımından

• Takip talebini alan icra müdürü, 3 gün içinde ödeme emri düzenleyerek borçluya göndermek zorundadır. Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna, verdiği belgelere ve takip giderlerine ilişkin bedava ve pulsuz bir belge verilir.
• Takip talebinde bulunarak İİK’nın belirlemiş olduğu bazı süreler korunmuş olur
• Takip talebinde bulunma tarihi, hacze iştirakte önemlidir
• Takip talebinden sonra açılan menfi tespit davasında, kural olarak icra takibi teminat
gösterilerek durdurulamaz.

2) Maddi hukuk bakımından
• Takip talebinde bulunmakla, takip konusu alacak için zamanaşımı kesilir
• Takip talebinde bulunulması ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesiyle, borçlu daha önce temerrüde düşmemişse, temerrüde düşer.

2. ÖDEME EMRİ ve TAKİBİN KESİNLEŞMESİ
Alacaklının İcra Dairesine usulüne uygun bir şekilde takip talebinde bulunması üzerine İcra Dairesi 3 gün içerisinde borçluya bir ödeme emri gönderir.

Ödeme emrinde borçluya, borcu varsa ödemesi, eğer borcu yoksa buna itiraz edebileceği aksi takdirde hakkındaki takibe devam edileceği bildirilir. Ödeme
emri bir icra takip işlemidir. Bu nedenle, kural olarak tatil ve talik hallerinde borçluya ödeme
emri gönderilmez.

Ödeme emrinde yer alması gereken bilgiler
• Takip talebinde yazılmış olan bilgiler.
• Borcun 7 gün içinde İcra Dairesine ait banka hesabına ödenmesi gerektiği.
• 7 gün içinde imzaya veya borca itiraz edilebileceği,
• 7 gün içinde mal beyanında bulunulması gerektiği, aksi takdirde yaptırım uygulanacağı.
• Borcun ödenmemesi veya itiraz edilmemesi halinde takibe devam edileceği belirtilir.
• İcra Müdürünün imzası yer almalıdır.

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

• Borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunmazsa ödeme emri ve dolaysıyla takip kesinleşir! (Takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun başvurabileceği yollar somut olayın özelliklerine göre şikayet, gecikmiş itiraz, icra takibinin iptali veya taliki, menfi tespit davası veya istirdat davasıdır.)
• Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine  sözlü veya yazılı olarak yapılmalıdır. Borçlu, itiraz sebebini bildirmek zorunda değildir.
• Takip kendiliğinden durur.
• İtiraz eden borçlu mal beyanında bulunmak zorunda değildir.

İMZAYA İTİRAZ: Adi senet (resmi senetlere bu şekilde itiraz edilmez, genel mahkemede sahtelik davası açılması gerekir) gösterilerek yapılan takipte, borçlunun, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını dile getirmesidir.

İmzaya itiraz ayrıca ve açıkça yapılmalıdır. Yapılmazsa geçersizlik söz konusu olur.

BORCA İTİRAZ: İmzaya itiraz dışındaki bütün itirazlar borca itiraz kabul edilir.

Tam İtiraz: Borcun tamamına yapılan itirazdır. Geçerli olabilmesi için, borçlunun herhangi bir sebep bildirmesi gerekmez.

Kısmi İtiraz: Borcun bir kısmına yapılan itirazdır. Ancak itiraz edilen miktar belirtilmelidir! Aksi halde itiraz geçersiz olur.

Örneğin: Borcum bu kadar değildir şeklindeki itiraz geçersizdir.
Borcun kabul edilen kısmı için takip kesinleşir ve durmaz.

Takip hukuku bakımından itirazlardan bir diğeri ise icra dairesinin yetkisine itirazdır. İcra dairesi yetkiyi resen incelemez. Ancak itiraz sonucu yetkili daireye tevdi edebilir.

GECİKMİŞ İTİRAZ

• Borçlu mücbir bir sebeple (trafik kazası gibi) süresi içerisinde ödeme emrine itiraz edemez ise bu yola başvurabilir.
• Borçlunun haczedilen malları paraya çevrilene kadar  yapılabilir.
• Engel ortadan kalktıktan sonra 3 gün içerisinde icra dairesinin bulunduğu yer İcra Mahkemesine yapılır. Borçlu burada mazeretini, itiraz sebeplerini ve delillerini sunmalıdır.
• Gecikmiş itiraz kendiliğinden durdurmaz.

İtiraz halinde alacaklının başvurması gereken yol itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoludur.

İtirazın İptali Davası Nedir?

İtirazın iptali davası, alacaklının elinde İİK m. 68,68/a’da geçen belgelerden olmaması veya bu belgeler olmasına rağmen itirazın kaldırılması yoluna başvurmak istememesi durumunda, borçlunun itirazını kaldırmak amacıyla açtığı davadır.

İtirazın İptali Davasının Koşulları Nelerdir?

Geçerli bir ilamsız icra takibi yapılmış olmalıdır.
Geçerli yani süresi içinde yapılmış bir itiraz olmalıdır.
Alacaklının, davanın açıldığı anda hukuki yararı olmalıdır.
Dava itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmış olmalıdır.
Kesin hüküm bulunmamalıdır.

İtirazın iptali davasının sonuçları nelerdir?

Davanın kabulü;

Davanın kabulü ile takip kesinleşir. Alacaklı itirazın iptali kararını icra dairesine vererek takibe devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteyebilir.

Borçlu mal beyanının tefhim ve tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.

Alacaklı icra inkar tazminatı isteminde bulunmuşsa ve dava sonunda borçlu haksız bulunursa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilir.

Davanın reddi;

Mahkeme, takip konusu alacağın mevcut olmadığı kanısına varırsa davayı reddeder. Davanın reddi karara maddi anlamda kesin hüküm oluşturur. Bu sebeple alacaklı, aynı alacak için yeni bir alacak davası açamaz.

Davanın reddi kararı kesinleşince takip iptal edilir.

Borçlu kötü niyet tazminatı isteminde bulunmuşsa, alacaklı takibinde haksız ve kötü niyetli ise kötü niyet tazminatına hükmedilir.

İtirazın Kaldırılması Nedir?

İtirazın kaldırılması yolu, elinde İcra ve İflas Kanunu m. 68,68/a’da sayılan belgelerden biri olan alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın giderilmesini istemesi ve mahkemenin kararı ile sona eren bir süreçtir.

İtirazın kaldırılması yolu bir dava yolu değildir. Alacaklı, itirazın tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmalıdır.

İtirazın Kesin Kaldırılması Nedir?
Alacaklı, elinde İcra ve İflas Kanunu m. 68’de sayılan belgelerden biri varsa icra mahkemesine başvurarak itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir. Ancak alacaklı takibin dayanağı olan belge dışındaki bir belgeyle itirazın kesin kaldırılması talebinde bulunamaz.

İtirazın kaldırılmasını sağlayan belgeler şunlardır;

1- İmzası ikrar edilmiş bir senet.

2- İmzası noterlikçe onaylanmış senetler.

3- Resmi dairelerin ya da yetkili makamların verdikleri belgeler.

4- Kredi kurumlarınca düzenlenen belgeler.

5- Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması

İtirazın Kesin Kaldırılmasının Sonuçları Nelerdir?

İtirazın kesin kaldırılması istemi haklı bulunursa itirazın kesin kaldırılmasına karar verilir. İtirazın kesin kaldırılması ile alacaklı istemde bulunmuşsa hükmolunan miktarın %20’sinden az olmamak üzere borçlu tazminat ödemeye mahkum edilir.

İtirazın kaldırılması ile takip kesinleşir ve borçlunun mal beyanında bulunması beklenmeksizin alacaklı haciz isteminde bulunabilir. Borçlu itirazın kaldırılması kararının tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmalıdır.

İtirazın kesin kaldırılması istemi haksız bulunursa istemin reddine karar verilir. Ret ile borçlunun istemi doğrultusunda, hükmolunan miktarın %20’sinden az olmamak üzere alacaklı tazminata mahkum edilir.

İtirazın kesin kaldırılması isteminin reddi kararı kesin hüküm oluşturmaz. Bu sebeple borçlu ve alacaklı genel mahkemelerde dava açabilirler.

İtirazın geçici kaldırılması nedir?
İtirazın geçici kaldırılması yolu, takip dayanağı belgenin adi bir senet olduğu durumlarda borçlunun senetteki imzaya itiraz etmesi sonucu başvurulan yoldur.

İtirazın Geçici Kaldırılmasının Sonuçları Nelerdir?
Mahkeme, reddedilen imzanın borçluya ait olduğu kanısına varırsa istemin kabulüne ve itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verir. Ancak bu karar ile takip kesinleşmez. Kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, borçtan kurtulma davası açabilir.

İtirazın geçici olarak kaldırılması kararı verilir ve ödeme emrindeki süre geçerse alacaklının istemi ile borçlunun malları üzerine geçici haciz konulur.

Borçlu süresi içinde borçtan kurtulma davası açmazsa takip kesinleşir. Borçlu itirazın geçici kaldırılmasının kabulü kararının tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.

Peki bu ihtimalde borçlu ne yapmalıdır?

Borçtan Kurtulma Davası Açılabilir

Borçtan kurtulma davası, itirazın geçici kaldırılması isteminin kabulünden sonra borçlunun kaldırmanın kesinleşmesini önlemek amacıyla açtığı davadır.

Bu davada yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.

Borçtan kurtulma davası açan borçlu, dava koşulu olan teminatı yatırmak zorundadır. Bu teminat dava konusu alacağın %15, mahkemece kabul edilecek aynı değerde esham ve tahvilat veya banka teminat mektubudur.

Alacaklı, alacağının varlığını ispatlama yükü altındadır. Alacaklı, alacağını ispat ederse borçlu, borcunun olmadığını ispatlama yükü altına girer.

MENFİ TESPİT DAVASI

Borçlu borcunun bulunmadığını tespit için bu davayı açabilir.
• İlamsız icra çeşitlerinde ve rehnin ilamsız paraya çevrilmesi yollarında açılabilecek bir davadır.
• Borç alacaklıya ödenmediği müddetçe her zaman açılabilir. İcra takibinden önce açılacaksa takibi kendiliğinden durdurmaz, ancak ihtiyati tedbir ve teminat (%15) karşılığında durdurulabilir.
İcra takibinden sonra açılacaksa bu durum takibi kendiliğinden durdurmaz, (%15) ihtiyati tedbir kararı ile sadece icra dairesi veznesine ödenmiş paranın alacaklıya ödenmesi durdurulabilir.
• Borcun varlığını ispat külfeti alacaklının üzerindedir.

• Genel Mahkemede (Davalının (alacaklının) yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer Asliye Hukuk Mahkemesi) açılabilir ve karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.

• Dava borçlu lehine sonuçlanırsa takip derhal durur ve hüküm kesinleştikten sonra iptal edilir. Alacaklı, icra takibinde haksız ve kötü niyetli ise talep halinde asıl alacak miktarı esas alınarak takip konusu alacağın %20’sinden az olmayan tazminata mahkum edilir. (Henüz takip başlamadan önce borçlunun açtığı menfi tespit davasında alacaklı aleyhine tazminat olmaz.)

• Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa borçlunun borcu kesin hükümle tespit edilmiş olur. Borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı verilmişse bu kararla birlikte ihtiyati tedbir kalkar ve alacaklı takibe devam eder. Takibe devam edilmesi için mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmez. Alacaklının ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almasından dolayı, talebe gerek olmaksızın, asıl alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde borçlu tazminat öder.

İSTİRDAT (GERİ ALMA) DAVASI

• Gerçekte (maddi hukuk bakımından) borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalan borçlunun parasını geri alabilmek için açtığı dava istirdat davasıdır.

• Takibin kesinleşmediği dönemde yapılan ödeme cebri icra tehdidi altında sayılmamaktadır.

• Menfi tespit davası devam ederken borç icra tehdidi nedeniyle ödenmişse dava istirdat davasına dönüşür.

• Dava genel mahkemede (asliye hukuk, davalının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer) açılır. Davacı borçlu, davalı alacaklıdır.
• Dava, para icra veznesine ödendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır.

• Davayı açan borçlu gerçekte borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi nedeniyle ödediğini ispat etmelidir.

• Mahkemenin kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.

• Davayı kaybeden diğer tarafa tazminat ödemez. (menfi tespit davası istirdatta dönüşmüşse borçlu lehine tazminata hükmedilir, alacaklı lehine ise tazminat hiç söz konusu olmaz)

MAL BEYANI

Borçlunun, borcuna yetecek kadar malvarlığı ve haklarını ve buna göre borcunu nasıl ödeyeceğini icra dairesine bildirmesine denilir.
Borçlu malvarlığı olmasa da veya malları haczedilemeyecek nitelikte olsa da mal beyanında bulunmak zorundadır.

Genel haciz yolunda: ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda: ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 gün
İlamlı icrada: icra emri tebliğinden itibaren 7 gün
Mal beyanı süresi içerisinde yapılmazsa:  Alacaklının şikayeti ile İcra Mahkemesi
tarafından borçluya (mal beyanında bulunana kadar) 3 ayı geçmemek üzere hapisle tazyik cezası verilir.

Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulursa à Alacaklının şikayeti üzerine, İcra Mahkemesi borçluya 3 ay ile 1 yıl arasında cezası verir.

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı
İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı

İCRA TAKİBİNİN İPTALİ

İTFA (ÖDEME) Borcun tamamının faiz ve giderler dahil itfa edilmesi şartıyla ve ZAMANAŞIMI durumunda söz konusu olur.

• İcra takibi kesinleştikten sonra borçlunun borcunu icra dairesinden ayrı olarak alacaklıya ödemesine rağmen alacaklı icra takibine devam ederse icra takibinin iptali talep edilebilir.

• Takibin yapıldığı yerdeki İCRA MAHKEMESİNDEN talep edilebilir
• Başvuru takibi durdurmaz. Talebin kabulü halinde (takibin iptaline karar verilirse) takip durur. Karar kesinleşince takip iptal edilir.

• En geç paraların paylaştırılması evresine kadar talep edilebilir.
• Borçlu elinde, imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi senet veya noter senedi varsa bu talepte bulunabilir.

• Mahkemenin vereceği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
• Takibin kesinleşmesinden sonra alacak zamanaşımına uğramışsa İcra Mahkemesinden takibin iptali istenebilir.

İCRA TAKİBİNİN TALİKİ (ERTELENMESİ)

• Takibin kesinleşmesinden sonra, alacaklı borçluya borcunu ödemesi için süre vermişse ve takibi belli bir süre devam ettirmeyeceğini söylemişse
ama yine de takibe devam etmişse söz konusu olur.

• İcra mahkemesinden en geç paraların paylaştırılmasına kadar istenebilir.

HACİZ

Takibin kesinleşmesinden sonraki aşama, haciz aşamasıdır. Haciz, para borçlarında borçlunun borca yetecek kadar mal ve haklarına icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.

Haciz aşamasına geçilebilmesi için takibin kesinleşmiş olması şarttır. İcra takibi, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi suretiyle kesinleşebileceği gibi, alacaklının itirazı hükümden düşürmesi suretiyle veya borçtan kurtulma davasının alacaklı lehine sonuçlanması suretiyle de kesinleşebilir (m. 78/1). Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı, icra dairesine başvurarak, borçlunun mallarının haczedilmesini talep edebilir.

Haczedilen mal veya haklar alacaklının mülkiyetine geçirilmez. Alacaklı alacağını hacizden sonra değil, haczedilen malların satışından sonra paraların paylaştırılmasıyla elde eder. Dolayısıyla, malların haczi, mülkiyet üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaz. Başka bir ifadeyle, hacizli malların mülkiyeti, borçluda kalmaya devam eder.

Fakat borçlu, alacaklının onayı ve icra daire-sinin iznini almadan hacizli mallar üzerinde tasarrufta bulunamaz.
Haciz, resmi tatil günlerinde de yapılabilir. Fakat, gece vakti haciz yapılamaz. Gece vakti haciz yapılması yasak olsa da, gündüz başlanan hacze gece devam edilebilir, gece iş görülen yerlerde hasılat haczi yapılabilir (m. 51/1)

Haciz talebi yazılı veya tutanağa geçirilmek kaydıyla sözlü de yapılabilir.
Haciz talebi, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesinden itibaren1 yıl içinde yapılmalıdır. Ödeme emrine itiraz edildiği varsayılırsa; itirazın kaldırılması talebinde bulunulduğu veya itirazın iptali davası açıldığı andan itibaren bu talep veya davaya ilişkin kararın kesinleştiği ana kadar geçen süre, 1 yıllık süreye dahil edilmez(m. 78/2).

Talebi alan icra dairesi 3 gün içinde haczi yapmakla yükümlüdür.

Kıymet Takdiri: İcra memuru, haczedilecek malları yerinde görüp inceler ve bu malların kıymetini takdir eder. Haczedilecek malların kıymet takdiri sicile kayıtlı mallar hariç olmak üzere  bizzat haczi gerçekleştiren icra memuru tarafından yapılır; icra memuru, gerekirse malların kıymet takdiri konusunda bilirkişiye de başvurabilir (m. 87/1)

Haciz Tutanağı: İcra memuru, haciz sırasında tutanak tutmakla yükümlüdür (m. 8/1, m. 102/1). Tutanakta alacaklı ve borçlunun isimleri, alacağın miktarı, haczin tarihi ve saati, haczedilen mallar ve takdir edilen kıymetleri ve varsa üçüncü kişilerin iddiaları yazılır. Haciz tutanağı, haczi gerçekleştiren memur ve hacze katılan kişiler tarafından imzalanır (m. 102/1)

Haczin Konusu

a) Taşınır Malların Haczi

Haczolunan paralar, banknot, hamiline yazılı senet, poliçeler ve cirosu kabil diğer senetler ile altın, gümüş ve diğer kıymetli şeylere icra dairesi fiilen el koyar (m. 88/1) ve bunları muhafaza etmesi için bankaya tevdi eder. Dolayısıyla, bu tür malların borçluda veya üçüncü kişide bırakılması söz konusu olamaz. Burada sayılan malların hacizden sonra borçluya veya üçüncü kişiye bırakılması halinde haciz geçersiz olur.

Para, banknot, hamiline yazılı senet, poliçeler ve cirosu kabil diğer senetler ile altın, gümüş ve diğer kıymetli şeyler dışında kalan mallara ise icra dairesi tarafından fiilen el konulması şart değildir. Haciz tutanağının tamamlanmasıyla haciz hükmen yapılmış olur. Bu mallar, alacaklı onay verirse, istenildiği zaman verilmek şartıyla, geçici olarak borçluya veya üçüncü kişiye bırakılabilir. Fakat alacaklı malların borçlu veya üçüncü kişiye bırakılmasına onay vermezse, icra dairesi, masrafları peşinen alacaklıdan alarak mallara fiilen el koyar ve bunları muhafaza altına alır.

b) Taşınmazların Haczi

Taşınmazların haczi, taşınmazın bulunduğu yerde yapılır. İcra dairesi, haciz işlemini, ne kadar miktar için yapıldığını ve alacaklının adı ile adresini tapu siciline bildirir(İİK m. 91/1). Haciz işleminin tapuya şerh edilmesiyle birlikte taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur (TMK m. 1010).

Tapudaki haciz şerhi, taşınmaz üzerinde daha sonradan hak kazanacak olanlara karşı ileri sürülebilir; bu kişiler, iyiniyet iddiasında bulunamazlar.
Hacze yeni alacaklılar iştirak eder veya haciz kalkarsa bu hususlar da tapu siciline bildirilir (İİK m. 91/2).
Haciz işlemi, taşınmaz kendilerine rehnedilmiş olan alacaklılarla kiracılara da haber verilir.

İcra dairesi, eğer taşınmazda kiracı varsa bu kiracıya, işleyecek kiraları icra dairesine ödemesini emreder
Haciz, taşınmaz üzerinde halihazırda hak sahibi bulunan kişilerin haklarına zarar vermez . Ayrıca, icra dairesi, taşınmazın idare ve işletmesi ile eklentinin korunması için gerekli tedbirleri alır.

Taşınmazın haczi, onun ürün ve menfaatlerini de kapsar . Ayrıca haciz, kural olarak, taşınmazın bütünleyici parçalarını ve eklentilerini de kapsar. Bütünleyici parça, niteliği gereğince taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez . Buna karşılık, eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesi mümkündür fakat, kural olarak, taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez.

c) Yetişmemiş Mahsullerin Haczi

Bir taşınmazın haczi hasılat ve diğer menfaatlerini de kapsar. Dolayısıyla, henüz yetişmemiş olan mahsuller, taşınmaz haczi kapsamındadır. Kanun koyucu, yetişmemiş mahsullerin taşınmazdan ayrı olarak haczedilebileceğini de düzenlemiştir.

İntifa Hakkı ve Hisse Haczi, Maaş ve Ücret Haczi, Özel Okullar ile Özel Öğrenci Yurt ve Benzeri Kurumların Mallarının Haczi, Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal veya Alacaklarının Haczi de mümkündür.

Haczin Etkisi

a) Haczin Alacaklıya Etkisi: Haciz işleminin yapılmasıyla birlikte alacaklı, haczedilen malların paraya çevrilmesini isteme hakkını ve paraya çevirme sonunda paranın paylaştırılması su-retiyle alacağını elde etme hakkını elde eder.

b) Haczin Borçluya Etkisi: Haciz işleminin yapılmasıyla birlikte, borçlunun haczedilen malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanır.

Hacizde Tertip (Sıra)

Borçlunun kendi elinde veya üçüncü kişide bulunan malları, alacakları ve haklarından sadece alacağın kendisi, faizi ve masrafları için yetecek miktarı haczedilebilir (m. 85/1). Dolayısıyla, alacağı, faizini ve masraflarını aşacak miktarda haciz yapılamaz. Borç miktarının üzerinde uygulanan hacze uygulamada “aşkın haciz” denilmektedir. Aşkın haciz halinde ilgililer şikayet yoluna gidebilirler.
Nitekim, haczedilen mal kendisinde bırakılan ve onaysız veya izinsiz olarak bu mal üzerinde tasarrufta bulunan borçlunun bu eylemi, Türk Ceza Kanunu’nda ‘muhafaza görevini kötüye kullanma suçunu oluşturur (TCK m. 289). Bunun yanı sıra, borçlu, yediemine bırakılan hacizli malı yedieminden geri alması da suçtur (m. 290).

Haciz yapılırken, icra memuru, alacaklının menfaatleri kadar imkan dahilinde borçlunun menfaatlerini de korumakla yükümlüdür (m. 85/6). Bu sebeple, icra memuru, borçlunun mallarını haczederken belirli bir sırayı takip etmek zorundadır. Buna, “hacizde tertip ilkesi” denir.
Hacizde tertip ilkesine uyulmadan yapılan hacizler, ilgililer tarafından şikayete konu edilebilir.

İcra memuru, öncelikle borçlunun çekişmesiz mallarını haczetmelidir. Çekişmesiz mallar, borçlu tarafından başkasının olduğu bildirilmeyen34veya üzerinde üçüncü kişilerin hak iddiası bulunmayan mallardır. Çekişmesiz mallar içinde de öncelikle taşınır mallar haczedilmeli, taşınmaz mallar en son haczedilmelidir.

Çekişmesiz malların haczi borcu karşılamaya yeterliyse çekişmeli malların haczine geçilemez. Aksi takdirde yukarıda bahsettiğimiz aşkın haciz durumu söz konusu olur. Çekişmeli mallar, borçlu tarafından başkasının olduğu bildirilen veya üzerinde üçüncü kişilerin hak iddiası bulunan mallardır. Tıpkı çekişmeli mallarda olduğu gibi çekişmesiz mallar içinde de öncelikle taşınır mallar haczedilmeli, taşınmaz mallar en son haczedilmelidir.

HAZCEDİLEMEYECEK MALLAR VE HAKLAR

Maddi hukuka göre devri yasak olan mal ve haklar haczedilemez
• Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar
• Manevi tazminat talepleri
• Oturma (sükna) hakkı
• Diğer kişiye bağlı irtifaklar
• Ana—babanın çocuk malları üzerindeki kullanma hakkı
• Ölünceye kadar bakma alacaklısının hakkı
• Bütünleyici parçalar, taşınmazdan ayrı haczedilemez.

İcra ve İflas Kanununa göre:

• Devlet malları, belediyenin kamu hizmetine tahsis ettiği mallar, köy orta malları.

• Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri haczedilemez.

• Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ile nakil vasıtaları ve tarım aletleri haczedilemez. Örnek; at arabası, römork, pulluk, çapa, tırmık haczedilemez, ancak traktör haczedilebilir.

• Borçlu bir meslek veya sanat sahibi ise, mesleği için gerekli olan aletleri ve kitapları haczedilmez. Yani ekonomik faaliyeti sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya haczedilmez.

• Eğer sermaye unsur ağırlıklı ise söz konusu aletler haczedilebilir.

• Borçlu ve ailesinin idaresi için gerekli ise, borçlunun seçeceği bir süt veren mandası veya ineği ya da üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemez.

• Öğrenci bursları haczedilmez

• Borçlu ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu haczedilemez

• Borçlu bağ, bahçe ve sebze yetiştiriciliği ile uğraşmakta ise, kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olan alet ve edevat haczedilemez
Ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli maaşları, tazminat ve ikramiyeleri askeri malullere, şehit yetimlerine verilen terfi zammı, 65 yaşının geçmiş kişilere bağlanan maaşlar haczedilemez.

• Yardımlaşma sandığı veya derneği tarafından bağlanan maaşlar ve örneğin Kızılay’ın yaptığı yardımlar haczedilemez

• Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için verilen paralar haczedilemez.

• Borçlunun haline münasip (durumuna uygun, kendine yeten) evi haczedilemez. (Ancak bedeli fazla ise satılır ve haline münasip bir ev alınacak kadar miktarı borçluya bırakılır)

• Hayvan hacizlerinde, anaları tarafından besleme ve bakılmaya muhtaç olan yavrular analarından ayrı haczedilemeyecekleri gibi bunların anaları da yavrularından ayrı haczedilemez.

• İlama bağlı olan nafakalar hiç haczedilemez.

Borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz.
Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için
kesintiye geçilemez.

Bunların dışında özel olarak işçi ücretleri bakımından işçi ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez! İşçinin bakmak zorunda olduğu nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi işçi alacakları ücret değildir, tamamı haczedilebilir.
Emekli maaşları haczedilemez. Sadece nafaka alacağı için ve borçlunun kendisi rıza gösterirse istisnai olarak haczedilebilir.

Haczedilmezlik konusunda, icra müdürünün işlemlerine karşı ŞİKAYET yoluna başvurulabilir. Süresinde şikayet edilmezse haczedilmezlikten örtülü (zımnen) feragat edilmiş sayılır!

HACİZDE İSTİHKAK DAVASI
Başkasının borcu için elindeki malvarlığı haczedilen üçüncü kişinin malını hacizden kurtarmak için açtığı davaya hacizde istihkak davası denilir.
Görevli mahkeme: İcra Mahkemesi’dir.

• Dava açma süresi 7 gündür. (Alacaklı ve borçlu 3 gün içinde itiraz etmezlerse istihkak
iddiasını kabul etmiş sayılırlar.)
• Mahkemede her türlü delil serbest bir şekilde değerlendirilir, basit yargılama yapılır ve duruşmalıdır. Özel ispat kuralları ve karineler vardır. İvedi görülecek davalardan sayılır.

• İcra mahkemesi kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez ancak, istihkak davalarında İcra Mahkemesi kararları maddi anlamda kesindir.
• Bütün ayni veya şerh edilmiş şahsi haklar bu davanın konusu olabilir. (mülkiyet hakkı iddiası, rehin hakkı iddiası, irtifak hakkı iddiası, intifa hakkı iddiası ve kuvvetlendirilmiş kişisel hak iddiası olabilir.)

• Mal, üçüncü kişinin elinde haczedilmişse ve 3.kişi yeddieminliği kabul etmişse mal muhafaza altına alınmaz.
• Mal borçlu elinde iken haczedilmişse davacı 3.kişi, davalı ise alacaklıdır. Mal 3.kişi elinde haczedilmişse davacı alacaklı, davalı 3.kişidir.
• Alacaklı istihkak davasını kaybederse ve kötü niyetli ise, borçluya hacizli malın değerinden %15’inden az olmayan bir tazminat öder.

3.kişi istihkak davasını kaybederse, mal üzerine konulan haciz kesinleşir ve alacaklı malın satılmasını isteyebilir. Ayrıca 3.kişi alacağın %20’si oranında tazminat öder.

Hacizden sonraki aşama satıştır. Satış işlemi İİK’nın belirlediği usullere göre taşınırlar ve taşınmazlar için farklı prosedürlerde yapılır. Satıştan sonra alacaklıların alacakları ödenir. Ödenmeyen kısım için ise ACİZ VESİKASI verilir.

BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ BELGESİ (VESİKASI)

Paraların paylaştırılması sonunda alacağını tamamen alamayan alacaklıya, ödenmeyen alacağı için icra dairesi tarafından kendiliğinden ve hiçbir harç ve vergiye tabi olmaksızın bir aciz belgesi verilir. Aciz belgesi, kesin ve geçici aciz belgesi olmak üzere ikiye ayrılır:
Geçici aciz belgesi; haciz sırasında borçlunun haczedilebilecek malları bulunmakla birlikte, bunların takdir edilen kıymetleri takip konusu alacağı karşılamıyorsa, bu durumu tespit eden haciz tutanağına geçici aciz belgesi niteliğindedir.

UYARI: Geçici aciz belgesine bağlanan tek sonuç alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkını vermesidir.
Kesin aciz belgesi; icra takibi sonunda borçlunun haczedilebilecek hiçbir malı bulunmazsa bu durumu
tespit eden haciz tutanağı kesin aciz belgesi niteliğindedir.

KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS HACİZ YOLU İLE TAKİP

Bu haciz yolunun kullanılabilmesi için alacaklının elinde kambiyo senedinin bulunması gerekir. Kambiyo senetleri, çek, bono (emre yazılı senet), poliçedir.

Ödeme Emrine Karşı İtiraz

Sadece yazılı olarak icra mahkemesine yapılır(süre 5 gün)
Satıştan başka bir şey durmaz (takibi durdurmaz, haczi durdurmaz)
Borca itirazda itiraz sebepleri bildirilmelidir. “itiraz ediyorum” cümlesi yeterli değildir
İmzaya itirazda ise imzanın borçluya ait olmadığı anlaşılırsa; alacaklı kötü niyetli + ağır kusurlu ise %20’den aşağı olmayan tazminata mahkum edilir. %10 oranındaki imza inkar tazminatını kim haksız ise o öder.

KİRALANAN TAŞINMAZLARIN İLAMSIZ TAHLİYESİ

İlamsız icranın özel durumlarından birisi kiralanan taşınmazların tahliyesidir. Normal zamanda
mahkemeye başvurularak yapılacak olan tahliye işlemi, bu takip yolu sayesinde icra dairesi aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir. Bu takip yolu kira bedelinin ödenmemesi veya kira süresinin bitmesi sebebiyle olmak üzere iki durumda gerçekleşir:

KİRA BEDELİNİN ÖDENMEMESİ SEBEBİYLE İLAMSIZ TAHLİYE

Bu yola başvurulabilmesi için yazılı bir kira sözleşmesinin bulunması şart değildir. Her takipte olduğu gibi öncelikle alacaklı kiralayan icra dairesine bir takip talebi verir. Alacaklının mutlaka taşınmazın maliki olması gerekmez. Kiralayan da ilamsız takip yapabilir. Birden fazla kiralayan varsa takibin kiralayanların tümü tarafından birlikte yapılması gerekir. (Mecburi takip arkadaşlığı) Birden fazla kiracı varsa takibin tüm kiracılara karşı birlikte yapılması gerekir.

ÖDEME EMRİNİN İÇERİĞİ

Takip talebini alan icra dairesi bir ödeme emri düzenleyerek borçlu kiracıya gönderir. Ödeme emrinde şunlar yer alır:

– Takip talebindeki kayıtlar ile birlikte kira sözleşmesinin fesih ihtarı,
– Kira sözleşmesinin inkar edilmemesi halinde kabul edilmiş sayılacağı,
– Borçlunun 7 gün içinde itiraz etme hakkı olduğu (Altı aydan daha kısa süreli kira sözleşmelerinde bu
süre üç gündür.)

– Eğer itiraz etmezse, kural olarak ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 gün, konut ve çatılı işyeri
kiralarında 30 gün, hasılat kiralarında ise 60 gün içinde ödemesi gerektiği. Verilen bu süreler içinde borcunu
ödemediği takdirde hakkında icra mahkemesince tahliye kararı verileceği ihtarı yer alır.
NOT: Ödeme emrinde mal beyanında bulunma zorunluluğu yoktur.

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

Borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebilir. Ödeme emrine itiraz icra dairesine yapılır. İtiraz üzerine takip durur. Takibe devam etmek isteyen alacaklı 6 ay içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

Ayrıca itirazın kaldırılmasıyla birlikte tahliye talebinde de bulunabilir. İcra mahkemesi itirazın kaldırılması ve tahliye kararı verirse alacaklı ödenmeyen kira alacağı için takibe kaldığı yerden devam eder. Alacaklı süresi içerisinde icra mahkemesine başvurmazsa aynı kira alacağından dolayı ilamsız tahliye takibi
yapamaz.

Kiracı kira sözleşmesini inkar etmek istiyorsa bunu açık ve kesin olarak yapmalıdır. Borçlu kira sözleşmesi dışında bir itirazda bulunmuşsa kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır. Tahliye kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün sonra borçlu taşınmazdan icra kanalıyla tahliye edilebilir. Tahliye kararının
kesinleşmesine gerek yoktur. Bu durumda borçlu üç aylık kira bedeli karşılığında icranın geri bırakılması
yoluna başvurabilir.

İlgili süre içerisinde ödeme emrine itiraz gelmezse takibin kira alacağına iliş- kin kısmı kesinleşir. Ödeme süresi geçince kiralayan kiracının mallarına haciz konulmasını icra dairesinden ister. Ödeme emrine itiraz etmeyen ve süresinde de borcunu ödemeyen kiracının tahliyesi için alacaklı, mutlaka ihtar süresinin
bitiminden itibaren 6 ay içinde icra mahkemesinden kiracının tahliyesine karar verilmesini istemelidir.

KİRA SÜRESİNİN SONA ERMESİ SEBEBİYLE İLAMSIZ TAHLİYE

Yalnızca yazılı bir kira sözleşmesinin olduğu durumlarda başvurulan bir yoldur. Taşınır malların tahliyesi için ilamsız tahliye takibi yapılamaz. Konut ve çatılı işyerlerinde kiralanan yerlerin tahliyesi için yalnızca kira sözleşmesinin yazılı olması yeterli olmaz. Ayrıca kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonraki bir tarihte, kira süresinin sonunda kiralananı boşaltacağı yönünde yazılı tahliye taahhüdü vermiş olmalıdır.

Kiralayan, kira süresinin bittiği tarihten itibaren 1 ay içinde icra dairesinden kiracının tahliyesi için takip yapmalıdır. Takip talebine kira sözleşmesinin aslı eklenmek zorundadır. İcra ve İflas Kanunu’na göre kiracıya gönderilen tahliye emrinde, 15 gün içinde tahliye etmesi, 7 gün içinde itirazda bulunmazsa zorla
tahliyenin gerçekleşeceği bildirilir.

Tahliye için icra mahkemesi kararı gerekmez. Kiracı tahliye emrine ilişkin 7 gün içinde itiraz ederse takip kendiliğinden durur. Duran takibe devam edilebilmesi için, kiralayanın icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesi gerekir. Fakat icra mahkemesi imza inceleme yetkisi olmadığından kiracının itirazı imzaya ilişkinse, mahkeme itirazın kaldırılması talebini reddetmek zorundadır.
Bu durumda kiralayan sulh hukuk mahkemesinde tahliye davası açabilir.

ABONELİK SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN PARA ALACAKLARINA İLİŞKİN TAKİP

İlamsız takip yollarından bir diğeri, abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takiptir. Bu takip yolu, abonelik sözleşmelerinden ve bu sözleşmelerin ifası amacıyla tüketiciye sunulup bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takiplerin, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) bünyesinde oluşturulan Merkezî Takip Sistemi üzerinden başlatılması ve haciz aşamasına kadar yürütülmesi için, 6 Aralık 2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun ile getirilmiştir.. Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan takip işlemlerinin elektronik ortamda yapılmasını sağlamak amacıyla UYAP bünyesinde Merkezî Takip Sistemi oluşturulmuştur.

2.İLAMLI İCRA

Para ve teminat dışında bir alacağı olan alacaklı öncelikle mahkemeye başvurarak ilam almalı, ardından bu ilama dayanarak ilamlı icra takibi başlatmalıdır. İlamsız icra takipleri doğrudan icra dairesine yapılan takip talebiyle başlar. Fakat ilamlı icra takibinin başlayabilmesi için alacaklının mahkemeye başvurarak lehine bir ilam alması gerekir. Alacaklı, ilamlı icra yoluna ancak bu ilamı aldıktan sonra başvurabilecek ve dolayısıyla icra takibi ancak bu aşamadan sonra başlayacaktır .Ayrıca, ilam olmasa bile kanunda ilam niteliğinde olduğu kabul edilen belgelere dayanılarak da ilamlı takip yapılması mümkündür. Takip talebiyle başlar, icra emri gönderilir. İcra emrine itiraz süresi 7 gündür.

İlam kabul edilen belgeler:

Mahkeme kararının taraflara verilen mühürlü örneği (HMK m. 301),
Ceza mahkemelerinin yargılama giderlerine ilişkin kararları (CMK m. 324),
İdari yargı mercilerinin tam yargı davası sonucunda verdikleri kararlar (İYUK m. 28/2),
Uyuşmazlık Mahkemesinin hüküm uyuşmazlığını çözen kararları(UMK m. 28, m. 29),
Sayıştay ilamları (SayK m. 53),
Hakem kararları (HMK m. 436),
Usulünce tenfiz edilmiş yabancı mahkeme ve yabancı hakem kararları (MÖHUK m. 41-43).

İlam niteliğinde belgeler:

Mahkeme huzurunda yapılan sulhler,
Mahkeme huzurunda yapılan kabuller,
Temyiz ve istinaf kefaletnameleri,
Kayıtsız şartsız tek taraflı para borcu ikrarını içeren,
düzenleme biçimindeki noter senetleri,
İcra dairesindeki kefaletnameler

Avukatlık Kanunu’na göre, her iki tarafın avukatı huzurunda yapılan ve onların da imzasını taşıyan uzlaşma tutanağı Tüketici hakem heyeti kararları
Baroların ve Noterler Birliği’nin üyeleri hakkında ödenmeyen aidat ve giderlere ilişkin kararları
Uzlaşmaya ait suçlar hakkında uzlaşma belgesi
İcra edilebilirliğine ilişkin mahkemece şerh verilen, arabuluculuk faaliyeti sonunda imzalanan anlaşma belgesi
Kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içeren ipotek akit tablosu

KANUNYOLU SEBEBİYLE İCRANIN DURDURULMASI(TEHİR-İ İCRA)

İstisnaları olmakla birlikte, kanun yoluna başvurmak, hükmün icrasını engellemez. Yani, bir ilamın icra edilebilmesi için kesinleşmesi gerekmez.

Borçlu icranın durdurulması için takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden bu yönde bir karar almalıdır (İİK m. 36; HMK m. 350/1, 367/1).

Kasım 2021’de yapılan değişikliğe göre, icranın geri bırakılması kararını verme yetkisi, kanun yolu aşamasına göre bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan alınarak takibin yapıldığı yer icra mahkemesine verilmiştir.

İcranın durdurulması için izlenmesi gereken usul şu şekildedir:

Borçlu, öncelikle kanun yoluna başvurmalı ve ardından takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemelidir.

Bunun ardından borçlu, icra dairesine başvurarak icra mahkemesince icranın geri bırakılmasına karar verilene kadar süre istemelidir; bu durumda icra müdürü bir teminat karşılığında borçluya icranın geri bırakılması kararını getirmesi için uygun bir süre verir (m. 36/1),

İcra dairesine gösterilen teminat, ilamda belirtilen şey dışında başka bir şeyse, bu durumda borçlu, ayrıca icra mahkemesinden bu teminatın kabul edildiğine ilişkin bir karar almalıdır. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır (m. 36/6).

İcra müdürünün verdiği süre içinde icranın durdurulması talebi henüz sonuçlanmamışsa borçluya yeniden uygun bir süre verilir.

İcra mahkemesi icranın geri bırakılması talebini haksız bulursa reddeder; haklı bulursa kabul eder ve ilamın icrasını kanun yolu incelemesinin sonuna kadar erteler. Ücreti ilgililer tarafından verilirse icra mahkemesince icranın geri bırakılması hakkındaki karar, hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir (m. 36/3),

Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca temyiz başvurusu haklı görülerek hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine bozma sonrası esası inceleyecek mahkemece kesin olarak karar verilir (m. 36/5),

Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurunun kesin olarak*esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtay’ca temyiz başvurusu reddededilerek hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın ilamın icrasına devam edilerek teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir (m. 36/6).

Kasım 2021’de getirilen hükme göre, bölge adliye mahkemesinin başvurunun esastan reddine ilişkin kararına karşı temyiz yolunun açık olması hâlinde, temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar icranın geri bırakılması kararının etkisi devam eder (m. 36/6).
Nafakaya ilişkin ilamların icrası teminat vermek suretiyle dahi durdurulamaz (m. 36/4).
Devlet ve adlî yardımdan yararlananların teminat gösterme zorunluluğu yoktur (m. 36/2).

REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

İlamlı takip ve ilamsız takipten sonra üçüncü icra takip yolu, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiptir. Hukukumuzda borcun vadesinde ödenmemesi halinde rehinli malın mülkiyeti doğrudan alacaklıya geçmez. Borcun ödenmemesi hâlinde rehinli malın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine ilişkin sözleşme hükmü de geçersizdir (TMK m. 873/2, 949). Buna “lex commissoria”yasağı denir.

Bu çerçevede, rehin alacağının ancak yapılacak icra takibi sonunda malın satılmasından elde edilecek paradan karşılanması esastır.

Rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulabilmesi için alacağın rehinle teminat altına alınmış olması gerekir. Bu sebeple, rehin dışında kalan diğer sınırlı ayni haklar (örneğin intifa hakkı veya üst hakkı) için bu takip yoluna başvurulamaz.

Alacağı rehinle teminat altına alınmış olan alacaklı, yani rehin alacaklısı, eğer alacağını cebri icra suretiyle almak isterse, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak zorundadır.

İHTİYATİ HACİZ

İhtiyati haciz, para alacaklarına ilişkin mevcut veya açılacak bir takibin sonucunun güvence altına alınması amacıyla mahkeme kararı ile borçlunun malvarlığına el konulmasını sağlayan bir geçici hukuki korumadır .İhtiyati haciz, sadece para alacakları hakkında söz konusu olur. Para alacağı dışında kalan bir alacak, ihtiyati haczin konusu olamaz.

Yargıtay, vermiş olduğu bir içtihadı birleştirme kararıyla, teminat alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, ihtiyati haciz kararının sadece para alacakları hakkında verilebileceğini kabul etmiştir74. Bu sebeple, teminatın “depo edilmesi” için ihtiyati haciz kararı verilemez. Para alacağının rehinle teminat altına alınmamış olması gerekir. Yani, rehinle teminat al-tına alınmış para alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilemez(İİK m. 257/1).

Kanun koyucu burada sadece rehinden söz ettiği için, alacak rehin dışında bir güvence ile teminat altına alınmışsa ihtiyati haciz istenebilir. Rehinle teminat altına alınmış alacaklarda önce rehne başvurma zorunluluğunun bulunmadığı durumlarda rehne rağmen ihtiyari haciz istenebilir.

İFLAS HUKUKU

• Tacir olan kişinin haczedilebilecek “bütün mallarının” paraya çevrilmesi suretiyle alacaklıların
tatmin edilmesini sağlayan takip yoludur.
• Sadece tacirler iflasa tabidir. Ancak tacir olmadığı (örneğin tacir, ticareti terk etse bile 1 yıl
daha iflasa tabidir) halde iflası istenebilecek kişiler de vardır.

• İflasın konusu para ve teminat alacakları olabilir.
• Alacak aynı zamanda rehinle teminat altına alınmışsa önce rehine başvurma zorunluluğu iflas
yolu için de geçerlidir.
• İflası alacaklılar isteyebildiği gibi borçlu tacirin kendisi de isteyebilir.

• İflasın genel sebebi, tacirin muaccel hale gelmiş borçlarını ödememesidir.
• Tacirler her türlü borçlarından dolayı iflasa tabi olurlar.
• İflasta, cüzi icra yollarında olan haciz, mal beyanı gibi aşamalar bulunmaz.

İFLASA TABİ OLAN KİŞİLER

• Tacirler iflasa tabidir. Tacir, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kimsedir.
• Tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlar iflasa tabidir.
• Tacir, ticareti terk etse de 1 yıl daha iflasa tabidir.

• Kolektif şirket ortakları ve komandit şirketlerde komandite ortaklar şirket borçlarından dolayı iflasa tabidirler.
• Tacirler, her türlü para borçlarından dolayı iflasa tabidirler. Yani borç tacirin ticari işletmesiyle ilgili olmasa bile, bu borçtan dolayı iflası istenebilir.
• Kamu alacaklarından dolayı iflas da, İİK’ ya göre talep edilebilir.
• Alacaklının alacağı aynı zamanda rehine bağlı ise, önce RPÇY ile takip yapmak zorundadır.

GENEL İFLAS YOLU
• Tacirin, muaccel para borcunu ödememesi alacaklıların bu yola başvurması için yeterli
sebeptir.
TAKİP TALEBİ İcra Dairesine yapılır. İflas istenilir. 3 gün içinde bir ödeme emri gönderilir.
• Ödeme emrinde mal beyanı kaydı yer almaz. Borçlunun konkordato teklif edebileceği ve iflasa tabi değilse ödeme emrine itiraz edebileceği yazılır.

• Ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edilirse takip duracağı için alacaklı Asliye Ticaret Mahkemesinde 1 yıl içinde İFLAS DAVASI açarak itirazın kaldırılmasını ister. İtiraz kaldırılırsa takip kesinleşir.
• Ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edilmezse takip kesinleşir. Takibin kesinleştiği ilan edilir. İlandan itibaren 15 gün içinde diğer alacaklılar, iflasa karar verilmesine gerek olmadığını ileri sürüp iflas davasına müdahale ve itiraz etmezlerse borçluya depo kararı, yani 7 günlük süre verilir. Borç ödenmezse iflasa karar verilir. İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliğinden 1 yıl sonra düşer. İflas talebini geri alan alacaklı bir ay geçmedikçe bu talebini yenileyemez.

. KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS İFLAS YOLU

• Bu yola başvurabilmek için alacak kambiyo senedine bağlı olmalıdır.
• Alacak aynı zamanda rehne bağlı olsa bile, alacaklının bu yollardan birini seçme hakkı vardır.
• Alacaklının icra dairesine başvurarak takip talebinde bulunması ve senedin aslını takip talebine eklemesi ve iflas istediğini belirtmesi gerekir. İcra dairesi, senedin vadesinin gelip gelmediğini ve alacaklının bu yola başvuru hakkının olduğunu tespit ederse borçluya bir ödeme emri gönderir. Ayrıca borcun ve masraflarının 5 gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödenmesi ihtar edilir.

• Borçlunun ödeme emrine itirazı takibi durdurur. Borçlu 5 gün içinde ödeme emrine itiraz etmezse, iflas takibi kesinleşir. İtiraz ederse, Asliye Ticaret Mahkemesine (ATM) başvurarak itirazın kaldırılmasını istemesi gerekir.

TAKİPSİZ (DOĞRUDAN DOĞRUYA) İFLAS

Doğrudan doğruya iflasta, alacaklının borçlunun iflasını sağlaması için bir iflas takibi yapmasına gerek yoktur. Kanunda belirtilen bazı sebeplerin gerçekleşmesi halinde, alacaklı doğrudan ATM’ye iflas davası açarak, borçlunun iflasını talep edebilir. Mahkeme de sebebin gerçekleştiğini tespit ederse,
depo kararı vermeden, borçlunun iflasına karar verir. Borçlu da bazı durumlarda kendi iflasını isteyebilir, bazı durumlarda ise zorunludur.

İFLAS KARARI

  • Borçlu, depo kararının gereğini yerine getirmezse ve alacaklılar da, ilk alacak toplantısına kadar
    gereken giderleri peşin olarak verirse, mahkeme depo kararından sonraki ilk oturumda borçlunun
    iflasına karar verir.
  •  İflasa karar verilmesiyle birlikte iflas açılmış olur. Borçluya artık müflis denir.• İflasa karar verilme anı, gün, saat ve dakika olarak yazılır.
  • İflas kararı bütün hüküm ve sonuçlarını, iflasa karar verme anından itibaren meydana getirir.

 

  • Bunun için iflas kararının kesinleşmesi gerekmez. Ancak iflas kararı kesinleşmedikçe, ikinci
    alacaklılar toplantısı yapılamaz ve masa malları satılamaz.  İflas kararına karşı, tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
  • Borçlunun malları üzerinde tasarruf yetkisi ortadan kalkar.
  • İflas kararı iflas dairesine bildirilir.
  • İflasa karar verilmesinden sonra, iflas davasından feragat edilemez ve iflas davası geri
    alınamaz.

İFLASIN ERTELENMESİ

Borca batık haldeki sermaye şirketi veya kooperatifin sunduğu iyileştirme projesinin mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde, haklarında iflas kararı verilmesini önleyen yoldur.
Yalnızca sermaye şirketleri ve kooperatifler başvurabilir, ancak şahıs şirketleri ve bankalar bu yola başvuramaz.
Açılmış bir iflas davası varsa talep edilebilir, haliyle iflas davasına bakan Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talep edilir.
İflasın ertelenmesi kararı ilk seferde en fazla 1 yıl ertelenebilir. Uzatılması mümkündür ancak en fazla 4 yıl daha uzatılabilir.

İFLASIN ALACAKLILAR BAKIMINDAN SONUÇLARI
• Müflisin müeccel borçları muaccel hale gelir.
• Faizler işlemeye devam eder.
• Şarta bağlı alacaklar da masaya yazdırılabilir.

• Müflisin kefil olduğu borçlar masaya alacak olarak yazılır.
• Müşterek borçlular aynı zamanda iflas etmişse alacaklılar, alacaklarının tamamını
müflislerden her birinin masasından isteyebilir.
• İflasta alacaklılar arasında eşitlik vardır. Bu nedenle konusu para olmayan iflas alacakları, para alacağına dönüştürülür. Ancak iflas idaresi masanın yararına görürse borç konusu şeyi para yerine aynen ifa etme kararı alabilir.

• İflas genel olarak sözleşmeler için fesih nedeni değildir. Ancak iflas ile vekalet ve hasılat kirası sözleşmeleri sona erer.
• İflasta takas belli hallerde mümkündür, takasın imkansız olduğu haller:
– Müflisin borçlusu, iflastan sonra müflisin alacaklısı olursa
– Müflisin alacaklısı, iflastan sonra müflisin borçlusu olursa
– Alacak hamile yazılı senede dayanıyorsa.

İFLASTA TASFİYE ŞEKLİNİN (YÖNTEMİNİN) BELİRLENMESİ

İflasta tasfiye şeklini iflas dairesi belirler.
Tasfiyeye ilişkin prosedür iflas kararı kesinleşmeden de başlayabilir. Süreç içinde tasfiye masası oluşturulur, iflas idaresi oluşur, masa malları paraya çevrilir, paralar paylaşılır.
Tasfiye şekli iflas masasındaki mal ve hakların değerine göre belirlenir.
Tasfiye şekli ATM tarafından verilen iflas kararının iflas dairesine bildirilmesinden itibaren 3 AY içinde belirlenmelidir.

İFLAS İDARESİ’NİN SEÇİLMESİ VE GÖREVLERİ

• Birinci alacaklılar toplantısında belirlenen adaylar arasından İCRA MAHKEMESİ
TARAFINDAN SEÇİLEN 3 KİŞİDEN OLUŞUR.
• İFLAS İDARESİ, İFLAS MASASININ YASAL TEMSİLCİSİDİR!
• İflas idaresinin tüzel kişiliği yoktur.
• En önemli görevi İFLAS DAİRESİNİN denetimi altında İFLAS MASASINI TASFİYEDİR.
• SIRA CETVELİ DÜZENLER.

• Ceza Kanunun uygulanması bakımından memur sayılırlar.
• Masa ile ilgili davaları takip eder.
• Müflise gelen mektupları açar.
• İstihkak iddiaları hakkında karar verir.
• Masanın pasifini tespit eder.

• Masa alacaklarını tahsil eder.
• Acele satışları yapar.

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı Balıkesir

KONKORDATO

Elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan borçluları korumak için
getirilen bir olanaktır. Konkordato, bir borçlunun alacaklıları ile yaptığı ve Asliye Ticaret
Mahkemesinin onayı ile hüküm ifade eden bir cebri icra kurumudur.

KONKORDATONUN TASDİKİ

• Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.

ŞARTLARI

1. Borçlunun ödemeyi teklif ettiği miktar malvarlığıyla orantılı olmalıdır.
2. Konkordato, alacaklılar tarafından gerekli çoğunlukla kabul edilmiş olmalıdır.
3. Borçlu yargılama harç ve giderlerini ödemiş olmalıdır.
• Bu konuda verilen kararlar 10 gün içinde temyiz edilebilir.
• Tasdik talebi ret edilirse; her alacaklı 10 Gün içinde borçlunun doğrudan doğruya iflasını isteyebilir.

KONKORDATONUN TASDİKİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI

• Kural olarak bütün imtiyazsız alacaklılar için bağlayıcıdır.
• İstisna olarak, konkordatoya bağlı olmayan alacaklılar
1. Rehinli alacaklılar,
2. İmtiyazlı alacaklılar
3. Devletin malı aynından doğan kamu alacakları

KONKORDATONUN FESHİ

• Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
Kısmi fesih: Sadece bir alacaklı ister ve onun için feshedilir.
Tam fesih: Bütün alacaklılar için feshedilmiş olur, talep kabul edilirse her alacaklı borçlu iflasa tabi olmasa bile, 10 gün içinde doğrudan doğruya iflasını isteyebilir.

İcra ve iflas hukukunda talep üzerine harekete geçme kuralı esastır. Devletin yetkili icra organları, icra takibini kendiliğinden başlatmaz veya devam ettirmez. Bunun için alacaklı tarafından talepte bulunulması gerekir. Bu kural esasen medeni usul hukukuna hakim olan tasarruf ilkesinin bir yansımasıdır. Alacağın elde edilmesi amacıyla Devletin yetkili organlarının harekete geçmesi, her talep doğrultusunda değil, sadece usulüne ve şartlarına uygun şekilde yapılan talep doğrultusunda mümkündür. Bu sebeple herhangi bir hak kaybı yaşamamak için işlemlerinizi bir avukatla yürütmek en doğrusu olacaktır.

İcra ve İflas Hukuku | İcra Avukatı Balıkesir

Stajyer Av. Kübra Obut

Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu