MANŞET

İdarenin Hizmet Kusuru

İdarenin Hizmet Kusuru

İdarenin hizmet kusurunda kamu personelinin kusurlu olup olmamasına değil, hizmetin kendisinin kusurlu olup olmadığına bakılır. Yani idarenin kamu hizmetini yerine getirilmesi sırasında kamu hizmetinin bizzat kuruluşunda işleyişinde, teşkilatlanmasında; aksaklık, düzensizlik yahut eksiklik olmasına idarenin hizmet kusuru denir. İdarenin istihdamını sağladığı kamu hizmetinin görülmesinde kamu görevlileri kusurlu olsa da olmasa da eğer hizmetin kuruluşunda işleyişinde bir aksaklık varsa hizmet kusuru var demektir.

Türk hukukunda kamu görevlilerinin hizmet kusuru teşkil eden eylem ve işlemlerinden kişisel sorumlulukları yoktur. Dolaysıyla hizmet kusuru ile ortaya çıkan zararlar için kamu görevlilerine karşı adli yargıda tazminat davası açılmaz. Hizmet kusurundan dolayı şayet bir zarar doğmuşsa bu dava idare aleyhine açılır. İdareye karşı açılan bu dava idari yargıda “tam yargısı davası” olarak görülür.

İdarenin Hizmet Kusurunun Doğabilmesi İçin Hukuka Aykırı Olmak Zorunda Mıdır?

İdarenin “eylemleri” hukuka uygun olsa dahi hizmet kusuru doğabilir. Örneğin, doktorun hastalığın teşhisinde hata yapması sebebiyle tedaviye geç başlamış olması; hukuka aykırı olmayabilir ancak kusur vardır. Burada kamu görevlisinin; “görev kusuru” vardır. Bu kusurdan dolayı idari yargıda idareye dava açılır. İdare daha sonra kusuru olan kamu personeline, ödediği zararın tazminini rücu edecektir.

Hizmet kusuru ise; kamu hizmetinin yerine getirilmesinde eksiklik olmasıdır. Kamu hizmetinin kötü, geç veyahut hiç işlememesi olarak tanımlanabilir. Örneğin, Dere yatağı değiştirildiği için taşkın oluşması ve tarlaların zarar görmesi. Veya Hastaya ait bilgilerin kaybolması ile hastanın geç tedavi olması. Yine Hastanenin laboratuvarında olan eksiklikler, bozukluklar yüzünden verilen test sonuçlarının yanlış çıkması ve hastalarının zarara uğraması gibi.

İdarenin “işlemleri” bakımından ise hukuka aykırılık ile kusur birbiri ile bağlantılıdır. Yani bir idari işlem zarara neden olmuşsa ancak hukuka aykırılık yoksa kusurda yoktur.

İdare yapmış olduğu eylem ve işlemleri ile kişileri zarara uğratmışsa buna idarenin hizmet kusurundan doğan sorumluluğu denir.  Aynı zamanda İdarenin hizmet kusurundan sorumlu olabilmesi için idare işlem ve eylemlerini yaparken kusurlu yapmış olmalıdır.

İdarenin kusursuz olarak sorumlu tutulabilmesi yani idarenin sorumluluğuna gidilebilmek için kusurunun aranmaması için idarenin çok tehlikeli veya risk içeren faaliyetlerinde kabul edilmiştir.

İdarenin Hizmet Kusuru

Hizmet Kusuru Sayılan Haller

İdarenin eylemlere ilişkin hizmet kusuru 3 tanedir:

  • Hizmetin kötü işlemesi: Hizmetin gereği gibi yürütülememesidir. İdare kamu hizmetini mevzuatla yetkili ve görevli kılınmış olan kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmek zorundadır. Bunu için gerekli olan örgütü kurmak, personeli hizmete uygun olarak ayarlamak, gerekli araç ve gereçleri hazırlamak zorundadır. Kamu hizmeti yürütülürken bu hizmetten faydalananlar zarar görüyorsa veya ihtiyaçları tam yada eksik karşılanıyorsa kamu hizmeti kötü işleniyor demektir. Örneğin, Danıştay tarafından verilen bir kararda; “İfadesi alınmak üzere karakola getirilen bir kişinin, polis memuru tarafından dövülmesi ve sonrasında nezarethanede iken ölmesi olayında polis memurunun bu kişiyi darp etmesini hizmetin kötü işlemesi olarak kabul etmiştir. Çünkü kamu personelinin yeteri kadar denetlenmemiş olması idarenin kusurudur. Bu da hizmetin kötü işlemesidir.”

 

  • Hizmetin geç işlemesi: Yapılan kamu hizmetinin olağan gecikme dışında yerine getirilirken geç işlemesidir. Bu durum her işin niteliğine göre de farklılık arz etmektedir. Örneğin Danıştay’ın bir kararına göre, “Davacıların yakınının tedavi gördüğü bir devlet hastanesinde ölümü sebebiyle açılan davada; tedavinin geç yapıldığı, bazı tetkiklerin hiç yapılmadığı dolayısıyla geç tedaviye sebep olunduğu ve sonucun ölüm olmasından dolayı, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde Adli Tıp Kurumunun raporuna göre, “sağlık hizmetinin geç işletilmesinden dolayı ölümle sonuçlandığı tam olarak ortaya konulamamıştır.” Buna rağmen yakınlarının duyduğu acı ile Davalı idarenin manevi tazminat ödemesine karar vermiştir.”
  •  Hizmetin Hiç İşlememesi: İdarenin yerine getirmekle olduğu yükümlü olduğu hizmet için hiçbir şey yapmayarak hareketsiz kalması olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumda dikkat edilmesi gereken şey idarenin bu kamu hizmetini yürütmekte bağlı yetkisi mi olduğu yoksa takdir yetkisi mi olduğudur. Zira idare hizmeti yürütmekte takdir yetkisi varsa, idarenin hareketsiz kalması sorumsuzluğunu doğurmaz.

Danıştay; idarenin yapmakla yükümlü olduğu hizmetler bakımından idare hareketsiz kalarak hiçbir şey yapmamış ise açık hizmet kusuru saymaktadır.

AİHM Büyük Dairesi 30.11.2004 tarihli Öneryıldız/Türkiye kararında; İstanbul’da bir gecekondu mahallesi yakınında olan belediye tarafından işletilen bir çöplükte patlama meydana gelmiş ve 19 kişi hayatını kaybetmiştir. İdare bu işletmenin risklerini ortadan kaldırmak için bir şey yapmadığı ve çöplüğün yakınında yaşayanları orda yaşamamaları için caydırıcı eylemlerde bulunmadığı için Türkiye’yi tazminata hükmetmiştir.

Yine Opuz/Türkiye kararında da; başvurucunun eski kocası ve başvurucunun annesi, kocanın şiddet içeren davranışları konusunda yetkili mercilere defalarca kez başvuru yapılmış ancak yapılan şikayetlerin hepsi takipsizlik kararı verilmiş ve somut olay ölümle sonuçlanmış. Bu nedenle Türkiye’ye tazminata hükmedilmiştir.

İdarenin Hizmet Kusuru Nedeniyle Açılan Tazminat Davasının Şartları

  • İdarenin yaptığı işlemin kamu hizmeti olması gerekir.
  • İdarenin yapmış olduğu hizmete göre kusur bulunmalıdır.
  • Söz konusu kamu hizmetinden dolayı bir zarar doğmuş olmalıdır.
  • İdarenin yapmış olduğu kamu hizmetinin kusurlu olduğu zarar gören ispatlamalıdır.
  • Açılacak olan dava yasal süresi içerisinde açılmalıdır.

İdarenin hizmet kusuru nedeniyle dava açılmak isteniyorsa tüm şartların sağlanmış olması gerekir. Aksi halde açılan dava reddedilecektir.

İdarenin Hizmet Kusuru Nedeniyle Açılan Tazminat Davasında Zamanaşımı

İdarenin hizmet kusurundan doğan tazminat davalarında genel dava açma süresi 60 gündür. Bu süre Zararın oluşmasına sebep olan işlemden dolayı zararın öğrenilmesinden itibaren 60 gün içerisinde başlayacaktır. 60 günlük süre zamanaşımı süresi değil hak düşürücü süredir.

İdarenin Hizmet Kusuru Nedeniyle Açılan Tazminat Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

İdarenin kamu hizmetinden dolayı zarara uğrayan kişinin açacağı tam yargı davası “İdare Mahkemelerinde” açılır.

Tam yargı davasında yetkili mahkeme ise:

  • Zararın doğmasına sebep olan kamu hizmetinin gerçekleştiği yerde,
  • Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
  • Bu iki hal dışında ise davacı kendi yerleşim yerindeki İdare Mahkemesinde açabilir.

Stajyer Av. Merve ÇATAR

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu