İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Uygulanan Yaptırımlar
İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Uygulanan Yaptırımlar
İşyerlerinde meydana gelen kazalardan dolayı yaralanmalar hatta ölümler meydana gelebilmektedir. Bu olumsuz durumların yaşanmaması için işyerlerinde mutlaka iş güvenliği önlemi alınması gerekir. 6331 sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu’na göre işverenin genel yükümlülükleri vardır.
Bu maddeye göre,
(1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla
yükümlü olup bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin
alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik
tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için
çalışmalar yapar.
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler,
denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu
göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike
bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin
sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin
sorumluluklarını etkilemez.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
Bu önlemler alınmadığı takdirde idare bazı yaptırımlar uygulamaktadır. Bu yaptırımların amacı işyerinde güvenliğin sağlanmasına yöneliktir. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği sorumlulukları 3 şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; idari sorunluluk, hukuki sorumluluk ve cezai sorumluluktur.
İdari sorumluluk,
İdari para cezası: Yükümlülüklerin ihlali durumunda 6331 sayılı kanunun 26. Maddesinde belirtilen tutarlarda ayrı ayrı idari para cezalarına hükmolunur.
Kamu ihalesinden yasaklama: Ölümlü iş kazası meydana gelen maden işyerlerinde kusuru yargı kararı ile tespit edilen işveren, mahkeme tarafından iki yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan 5/1/2002
tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci
fıkrasında sayılanlarla birlikte yasaklanır.
İşin durdurulması: İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur.
Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur. İşyerinde durdurulan işlerde izinsiz çalışma yaptıran işveren veya işveren vekillerine üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
İşçilerin çalışmaktan alıkonulması: İşçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları bakımından sorun tespit eden iş müfettişleri işçileri
çalışmaktan alıkoyabilirler.
Bunlardan hukuki sorumluluk başlığı altında işverene ödetilen
Maddi tazminat,
Manevi tazminat ile
Mirasçılarının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatıdır.
İşverenler, işyerlerinde gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini almazlar ise meydana gelebilecek iş kazası ve meslek hastalıkları durumlarında işverenlerin cezai sorumlulukları olacaktır. Türk Ceza Kanunu’na göre iş kazası ya da meslek hastalığı sonucunda bir isçinin yaralanması veya ölmesi sonucunda taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları söz konusu olabilecektir.
İşyerinde güvenliği sağlamayan ve bunun için gerekli önlemleri almayan işveren için kanun koyucu ağır yaptırımlar düzenlemiştir. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak her çalışanın hakkıdır. Bu sebeple sosyal devlet ilkesi gereğince de öngörülen yaptırımların eksiksiz şekilde uygulanması gerekmektedir.
YARGITAY KARARI
Karar İçeriği
12. Ceza Dairesi 2021/2101 E. , 2021/8985 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : Sanık …’in temyiz isteminin reddi,
Sanık … hakkında; TCK’nın 85/1, 50/1.a-3, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanık …’ in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin reddine dair ek karar ile sanık …’ın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
A-Sanık …’in temyiz isteminin incelemesinde;
Sanığın yokluğunda verilip, 04.11.2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü, 1412 sayılı CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra, 15.12.2020 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair 17.12.2020 tarihli ve 2019/130 Esas, 2020/172 Karar sayılı ek kararın usul ve Kanuna uygun olduğu anlaşıldığından; sanığın temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan ek kararın isteme uygun olarak ONANMASINA;
B-Sanık …’ın temyiz isteminin incelemesinde;
Sanık …’ın savunmasının talimat yoluyla alınması amacıyla yazılan iddianameye ekli müzekkere içeriğinde “CMK’nın 196/2. maddesinin son cümlesine göre ifadesini esas mahkemesinde vermek isteyip istemediğinin sorulması” hususuna yer verildiği, talimat mahkemesince sanığa iddianame ve eklerinin okunduğu, sanığın da haklarını anladığını, müdafii istemediğini, savunmasını
kendisi yapacağını, açıklamada bulunmaya hazır olduğunu beyan ederek savunmasını yaptığı gözetildiğinde, tebliğnamedeki sanığın duruşmadan vareste tutulmayı isteyip istemediği sorulmadan CMK’nın 196. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle bozma öneren (1) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
Ölen …’ın, sanık …’in sahibi olduğu ve sanık …’un inşaat işlerini yürüttüğü inşaatta işçi olarak çalıştığı, olay tarihinde …’ın, inşaata çalışırken inşaat iskelesinden düşerek yaralandığı, 01/06/2011 tarihinde hayatını kaybettiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulunun 22/01/2014 tarih ve 26865286-101–01.02-14/2381/168 sayılı kurul raporunda işçinin yüksekten düşmesi ile ölümü arasında illiyet bağının kurulduğu, 18/11/2014 tarihli heyet raporunda da belirtildiği üzere; işçilerin çalışmaları sırasında şahsi
güvenliğini sağlamak bakımından birinci dereceden sorumlu olması gerekirken dikkatli ve tedbirli hareket etmeyen, mesleki öngörme yetenek ve kabiliyetini kullanmayan ve kendi can güvenliğini tehlikeye atacak hatalı bir çalışma şekli izleyen kazalı işçi …’ın tali kusurlu olduğu, kaza olayının meydana geldiği inşaatı deneyimli ve yetkili bir teknik personel nezaretinde yaptırmayan, yapı iş ve defteri tutmayan, kazanın meydana geldiği inşaat alanında gerekli güvenlik tedbirlerini almayan, iş sağlığı ve güvenliğini
sağlamak için yasak, uyarı, uyulması zorunlu davranış ve bilgilendirmeye ihtiyaç olan noktalarda güvenlik ve sağlık işaretleri kullanmayan, işçisi hakkında özlük dosyası bulundurmayan, işbaşında gerekli kullanılması gereken kişisel koruyucu malzemeleri vermeyen, mesleki eğitim belgesi aldırmadan sigortasız işçi çalıştıran ve kazayı ilgili mercilere bildirmeyen işveren sıfatı ile …’un ve
…’in asli kusurlu olduğu; ÇSGB tarafından yürütülen soruşturma kapsamında bilgisine başvurulan sanık …’ın nisan 2010 da alınan beyanında da belirttiği üzere; sanık … ile işin yapımı hususunda yevmiye usulü anlaşmalarının akabinde kendi köyünden bulduğu usta ve işçilerle inşaatı yapmaya başladıkları, ayrıca dosyada mevcut 18/10/2009 tarihli sanıklardan …’un imzasını taşıyan belgeye
göre … ile aralarında taşeronluk ilişkisi bulunduğu, ÇSGB tarafından düzenlenen 30/04/2010 tarih ve HAT 044 numaralı raporda diğer sanıklar yanında taşeron …’ın da işin yapımı sırasında iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak amacıyla işyerinde korkuluk sistemi kurmadan, yüksekte çalışan işçilere emniyet kemeri temin etmeyerek, işin yapımı sırasında işçilere gerekli eğitimi vermeyip, işçilerin sağlığını ve güvenliğini kendi inisiyatiflerine bırakmaktan %35 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla,
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca takdiri indirim hükümleri kapsamında 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası
sonucunda 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılması gerekirken 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususların aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün (3.b)
numaralı paragrafında yer alan ‘’2 yıl 1 ay” ibaresinin çıkartılarak yerine ‘’ 1 yıl 8 ay’’ ibaresinin; (3.d) numaralı paragrafında yer alan sırasıyla ‘’750 gün’’ ibaresinin çıkartılarak yerine ‘’605 gün’’ ibaresinin; yine aynı paragrafta yer alan ‘’ 15.000,00 TL’’ ibaresinin çıkartılarak yerine ‘’12.100 TL’’ ibaresinin yazılmasına; hükümdeki usul ve Kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Stajyer Av. Kübra Obut
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.