Küçükçekmece Boşanma Avukat
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Boşanma Avukatı
Aile Hukuku denince akla ilk olarak boşanma davaları gelmekte. Bunun gibi karmaşık durumlarda çözümü yalnız aramamak gerekir. Her ne kadar bir yuvanın yıkılışı söz konusu olsa da, zorla güzelliğin olmadığı durumlarda profesyonel hizmet almak gerekmektedir. Gerek anlaşmalı boşanma davası, diğer boşanma davalarında arabulucu görevini üstlenecek başarılı, tecrübeli ve profesyonel bir avukata ihtiyaç duyulacaktır.
Ülkemizde her geçen gün boşanma davalarının sayısı artmaktadır. Günümüzdeki hayat koşuşturması, akademik ve profesyonel hayatın yoğunluğu gibi birçok sebep sosyal sorunlar da doğurmaktadır. Bu sorunlar aile yaşamına da yansımaktadır.
Bir ev inşa etmek önemlidir. Bir ev inşa etmek için belirli faaliyetler yapmanız gerekir. Eğer harcadığınız aile hayatının kalitesini arttırmak istiyorsanız, bu şeylere karşı tüm dikkatinizi ödemeniz gerekir. Bu adımlar küçük adımlardır, ancak bu adımlar bir ailenin üyeleri arasında daha iyi bir anlayışa neden olur ve sonuç olarak aile birbirine daha sıkı bağlanır.
Ama tüm bunlara rağmen boşanma kaçınılmaz olup kapınızı çaldıysa, iyi bir avukata başvurmaktan başka pek bir çareniz yok denebilir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı – İstanbul Boşanma Avukatı Arayanlar
Eğer İstanbul’un Florya , Beşiktaş, Bakırköy gibi ilçelerinde ikamet ediyor veya çalışıyor ve Nişantaşı gibi semtlerde iseniz, boşanma avukatı ihtiyacınız olduğunda Florya Boşanma Avukatı ve İstanbul Boşanma Avukatı arayışına girmeniz çok normal.
Aile hukukunun terimleri bazı durumlarda yaşadığımız hayat bazı durumlarda sıklıkla karşılaştığımız kelimeler olsa da bu kavramın bazı terimleri, pek nadir duyduğumuz ve ne anlama geldiğini bilmediğimiz terimler olmaktadır.
Aile hukukunun ne olduğu sorusunu yanıtlarken, bu konunun içerisinde terimlere de yer verecek olursak;
Nişandan ayrılma
Boşanma
Nafaka
Tazminat
Velayet
Vesayet
Evlat edinme
Soy bağı
Mal rejimi
Aile konutu
Kayyım sıklıkla karşılaşacağımız terimler olacaktır.
Aile hukukunun yanı sıra, Ceza hukuku, Miras hukuku, Ticaret Hukuku ve daha fazlası için, alanında uzman avukatlardan yardım almanız, sizin hak kaybı yaşamanızın önüne geçecektir.
En İyi Boşanma avukatı Türk hukuk sisteminde aile içi konulara bakan avukatlardır. Boşanma avukatı, çiftlerin evliliklerini sonlandırmalarına destek olur.
Aile Hukuku söz konusu olduğunda boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren avukatlar öne çıkmaktadır. Medeni Hukuk alt dalları arasında yer alan Aile Hukuku’nda çeşitli uyuşmazlık ve sorunlardan kaynaklanan davalar meydana gelebilir.
Boşanma avukatları; boşanma davalarının yanı sıra mal rejimleri ve velayet davası gibi birçok alandaki davalarda aktif olarak görev yapmaktadır. Boşanma davaları konusunda uzman avukatlara sahip olan Asal Hukuk Danışmanlık Bürosu, her zaman nitelikli bir hizmeti sizlerle buluşturmaktadır. İstanbul boşanma avukatı arıyorsanız bizden destek alabileceğinizi unutmayın.
Boşanma avukatı günümüzde en çok talep gösterilen avukatlık branşları arasında yer almaktadır. Mevzuat gereği yasal olarak boşanma avukatı şeklinde bir branş olmasa da bu tür davalarda tecrübe edinmiş ve bu alanla ilgilenen avukatlar bu isimle adlandırılır.
Evli çiftlerin birbirleriyle yaşadığı uyuşmazlıkların boşanma yoluyla çözülmesi durumunda boşanma avukatlarına ihtiyaç duyulabilir. Asal Hukuk Danışmanlık Bürosu olarak talep edilen avukatlık branşlarında davalarınızı en kısa sürede çözüme kavuşturup süreci sizin için daha kolay bir hale getirmeye çalışıyoruz.
Oldukça önemli bir dava türü olan boşanma davalarında sürecin doğru bir şekilde yürütülmesi oldukça önemlidir. Hem anlaşmalı boşanma davası hem de çekişmeli davalarda profesyonel avukatlardan destek alınması gerekmektedir.
Zorlu boşanma sürecinde kişilere önemli derecede yardımcı olacak boşanma avukatları farklı faaliyetlerle öne çıkmaktadır.
Boşanma Avukatı Nedir?
Eşlerin evlilik hayatında yaşadığı sorunlar sebebiyle boşanma süreci başlatmasıyla birlikte boşanma avukatı görev yapmaya başlar.
Boşanma avukatı, boşanma davalarında tarafların haklarını savunmak ve süreç içerisinde destek vermek amacıyla görev yapar. Boşanma davalarındaki avukatların birer gözlemci olarak hareket etmesi ve tarafların şikayetlerini dinlemesi gerekmektedir.
Boşanma davasında eşlerin boşanma nedenleri, davanın süreci açısından oldukça önemlidir. Özellikle ilk duruşma davanın seyri açısından oldukça önem arz etmektedir.
Boşanma Avukatının Baktığı Davalar Nelerdir?
Birbirinden farklı sebeplerle ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü için görev yapan boşanma avukatı çeşitli davalara bakar.
Boşanma avukatının baktığı davalar nelerdir?
Aile Hukuku’nda kanuni düzenlemeler oldukça geniştir. Bu nedenle boşanma avukatlarının baktığı davaların sayısı fazladır.
Boşanma avukatlarının görev alanları şu şekildedir;
Farklı nedenlerden dolayı açılan boşanma davaları,
Anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları,
Evlilik sözleşmesi ve mal paylaşımı,
Mal dağıtımı ile ilgili tüm sözleşmeler,
Boşanma sürecindeki tazminat davaları,
Nafaka uyuşmazlıkları,
Velayet uyuşmazlıkları,
Belirtilen görev alanlarında çalışmaya devam eden boşanma avukatları, Medeni Kanun’da yer alan düzenlemelere bağlı olarak faaliyet göstermektedir.
Ailelerin korunması için gerekli olan tüm tedbirlerin alınması için de avukatlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Boşanma davalarıyla ilgili merak edilen bir diğer husus ise boşanma davaları sonucunda hak edilen maddi ve manevi tazminattır.
Boşanmaların çekişmeli boşanma davasına dönüşmesine sebebiyet veren en önemli konular da maddi konulardır. Maddi manevi tazminat konusunda süreci en zararsız hale getiren davalar da anlaşmalı boşanma davasıdır.
Bu nedenle de anlaşmalı boşanma davaları çiftlerin en az yıpranmasını sağlayan boşanma çeşididir.
Asal Hukuk Danışmanlık; çiftlerin alanında tecrübeli birer aile avukatına ve tarafların boşanma sürecinin tamamen lehine sonuçlanmasına odaklanan avukatlardan oluşan uzman kadrosuyla titizlikle çalışmalarını devam ettirmektedir.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
4721 sayılı Medeni Kanuna göre boşanma davası iki şekilde açılabilir:
Anlaşmalı boşanma davası,
Çekişmeli boşanma davası.
Anlaşmalı boşanma davası, makalemizde ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere, her iki tarafın boşanmanın tüm sonuçları hakkında anlaşarak evlilik birliğini sona erdirmesidir.
Çekişmeli boşanma davası ise, taraflar arasında boşanmada hangi tarafın kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet, ev eşyalarının paylaşımı vb. gibi konularda belli bir çekişmenin yaşandığı bir dava türüdür.
Çekişmeli boşanma davası, genel veya özel boşanma sebepleri olmak üzere iki kategorik sebebe dayanılarak açılabilir:
Genel boşanma sebepleri: Örneğin, geçimsizlik, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma, hakaret, şiddet, güven sarsıcı davranışlar, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmeme gibi sınırsız sayıda neden genel boşanma nedenleri olarak kabul edilir.
Özel boşanma sebepleri: Kanunda sınırlı sayıda sayılmış olan özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davaları şunlardır:
Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (TMK m. 161) ,
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162),
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası (TMK m. 163),
Terk Sebebiyle boşanma davası (TMK m. 164),
Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165).
Özel boşanma sebepleri ile genel boşanma sebepleri farklı hukuki sonuçlar doğurur.
Bir evlilikte özel boşanma sebepleri varsa, davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir, yalnızca özel bir boşanma sebebi olduğunu ispatlaması yeterlidir. Halbuki genel boşanma sebepleri varsa boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir? Nasıl Açılır? (TMK 166/3)
Anlaşmalı boşanma, günümüzde en yaygın boşanma davası çeşididir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.
Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.
Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz (TMK 166/3).
Anlaşmalı Boşanma Davasının dinlenebilmesi için Medeni Kanunda bazı şartlar getirmiştir.
Evlilik ilişkisinin en az 1 yıl sürmüş olması
Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evlilik ilişkisinin en az 1 yıl sürmesi gerekir.
Evlilik ilişkisinden kasıt, taraflar arasında yapılan resmi nikahtan itibaren en az bir yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. Taraflar arasında imam nikahı, nişanlılık ya da birlikte yaşama gibi hallerde geçen süre 1 yıllık süreye dahil edilemez.
Eşlerin mahkemeye beraber başvurmuş ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eşin kabul etmiş olması gerekir.
Taraflar ortak bir dilekçe ile başvurmaları sonucu anlaşmalı boşanma gerçekleşebileceği gibi eşlerden birinin usulüne uygun olarak açmış olduğu boşanma davasındaki tüm talepleri diğer tarafın kabul etmesi ile de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir.
Ayrıca boşanma davası çekişmeli olarak açılmış ve devam etmekte iken tarafların anlaşmalı boşanma iradelerini açıklayan protokolü mahkemeye sunmaları ya da duruşma esnasında anlaşma şartlarını duruşma zaptına geçirmeleri ile de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir.
Tarafların hakim huzurunda boşanma iradelerini açıklamaları gerekmektedir.
Kanun, tarafların iradelerini hakim huzurunda özgürce açıklayabilmeleri için anlaşmalı boşanma için bu şartı getirmiştir. Hakim tarafların iradelerinin herhangi bir nedenle fesada uğradığını tespit ederse boşanma talebini ret edecektir. Tarafların boşanma iradelerini hakim huzurunda bizzat açıklamaları gerekmektedir.
Boşanma, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için boşanma avukatının tarafların yerine geçerek boşanma iradesini açıklaması mümkün değildir.
Hakim, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu ile ilgili düzenlemeyi uygun bulması gerekir.
Tarafların, hakime sunmuş oldukları anlaşma şartlarındaki maddi-manevi tazminat, nafaka (İştirak ve yoksulluk nafakası), çocukların velayeti, çocuklar ile kişisel münasebet gibi hususların hakim tarafından uygun bulunması gerekir. Hakim gerek görürse bu şartlarda değişikliğe gidebilir. Ancak hakimin yapmış olduğu bu değişiklikler taraflarca kabul edilmesi durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir.
Aksi durumda dava çekişmeli boşanma davasına döner. Ancak uygulamada hakimler genelde tarafların anlaşma sağladıkları şartları kabul ettiklerinden bu durum ile pek karşılaşılmaz.
Çekişmeli Boşanma Davası ve Sebepleri
Çekişmeli boşanma davası, özel (mutlak) boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenleri olmak üzere iki ayrı kategorik sebeple açılabilir.
Türk Medeni Kanunu m. 161-165 maddeleri arasında düzenlenen özel boşanma sebeplerinin varlığının ispat edilmesi durumunda hakim boşanma ya da ayrılık kararı vermek zorundadır. Özel boşanma nedenlerine dayanılması halinde boşanma davasını açan taraf, karşı tarafın kusurunu veya fiilinin ağırlığını ispatlamak zorunda değildir, sadece özel boşanma nedeninin ispatlanması boşanma kararı verilmesi için yeterlidir.
Boşanma davası hem genel boşanma sebeplerine hem de özel bir boşanma sebebine dayalı olarak açılmışsa, mahkeme, genel ve özel sebepler hakkında ayrı ayrı karar vermelidir:
Davacı-karşı davalı erkek karşı dava dilekçesinde “kadının zinası” ve “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebeplerine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuştur.
Bu durumda davacı-karşı davalı erkek boşanma sebebi olarak hem zina (m.161) hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını (m.166/1) göstermek suretiyle özel ve genel boşanma sebeplerine birlikte dayanmak suretiyle dava açmıştır.
Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmiş, zina sebebiyle açılan boşanma davası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
Mahkeme, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup; her bir talep hakkında ayrı ayrı verilen hükmü, kararın sonuç kısmında göstermesi gerekir (m.26). O halde davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir (Y2HD-K.2017/8145).
Ancak, özel bir boşanma sebebine (örneğin, zina sebebi) dayalı olarak açılan davada; mahkeme özel sebeple açılan davayı reddederek yargılamada ortaya çıkan genel boşanma nedenlerine dayanarak boşanma kararı veremez.
Çünkü, genel boşanma sebeplerine dayalı bir boşanma davası açılmadan mahkeme kendiliğinden genel boşanma sebeplerini dikkate alarak boşanma kararı veremez. Ancak, özel sebebe dayalı boşanma davası ıslah yoluyla genel sebeplerle açılan boşanma davasına dönüştürülebilir:
Davacı erkek tarafından açılan dava, Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuksal sebebine dayalıdır. Davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır.
Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m.166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m.26/1). Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, mahkemece delillerin zina hukuksal sebebine dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir (Y2HD-K.2018/6770).
Makalemizde, çekişmeli bir boşanma davasına esas teşkil eden özel boşanma sebepleri ile genel boşanma sebeplerini sırasıyla ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.
Özel (mutlak) boşanma nedenleri şunlardır:
Zina (Aldatma) Nedeniyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 161)
Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası, uygulamada özel boşanma nedenleri arasında en çok açılan dava türüdür.
Zina; eşlerden birinin, karşı cinsten eşi dışında biri ile kurduğu cinsel ilişki anlamına gelmektedir. Zina, aile birliğinde eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin açık bir ihlalidir.
Zinanın kelime anlamında her ne kadar cinsel birleşmenin gerçekleşmesi sonucu çıksa bile, Yargıtay teşebbüs aşamasında kalan, zina yapıldığı intibaını uyandıran olayların bulunması durumunda da zina sebebine dayalı açılan boşanma davasının kabulü gerektiğini kabul etmektedir.
“Davalı-karşı davacı (kadın)’ın ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir.
Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın çekişmeli boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekir.” (Y2HD-K.2013/17864).
Eşlerden biri, hem zina sebebine hem de genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Bu şekilde iki nedene dayalı olarak açılan çekişmeli boşanma davasında, zina sebebi ile davanın süresinde açılmaması sebebi ile reddi halinde, zinanın ispatlanması durumunda hakim süre nedeniyle doğrudan zina sebebine dayanamasa bile genel boşanma (ortak hayatın temelinden sarsılması) sebebi ile boşanmaya karar verebilecektir.
Zina sebebi ile çekişmeli boşanma davası açma süresi, diğer eşin zina olayını öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halükarda zina eyleminin bitmesinden itibaren beş yıldır. Bu süre hak düşürücü bir süredir.
Hak düşürücü süre geçtikten sonra sadece zina sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davalarının reddi gerekmektedir. Ancak, zina ve genel boşanma nedenlerine aynı anda dayanılarak dava açılmışsa bu durumda zina için hak düşürücü süre geçse bile, zina ispatlandığı takdirde zina sebebiyle değil, ortak hayatın temelinden sarsılmış olması nedeniyle boşanma kararı verilmelidir.
Zina sebebi ile eşini affeden diğer eşin dava hakkı yoktur. Af, örtülü ya da açık olabileceği gibi sözlü ya da yazılı da olabilir. Zina sebebi ile açılmış bulunan davadan feragat etmek de af niteliğinde olup, aynı olaylara (zina) dayanılarak boşanma davası açılmasına engel teşkil eder.
Eşlerden birinin zina gerçekleşmeden önce zinaya izin vermesi, af niteliğinde olmayıp ancak fiil gerçekleştikten sonra af mümkün olabilmektedir (doğmamış bir haktan feragat edilemez). Ancak, zinaya açıkça izin veren ya da zina esnasında sessiz kalarak örtülü olarak onay veren eşin genel boşanma sebeplerine dayanılarak açılacak boşanma davasında davaya itiraz etmesini, Yargıtay, hakkın kötüye kullanılması olarak kabul ederek boşanma kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
“Davacının sadakat yükümlülüğüne (TMK.md.185/3) aykırı davrandığı, davalının (koca) da aile içinde gerçekleşen bu durumu öğrendiği halde, kayıtsız kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.
Gerçekleşen olaylara göre, davacı (kadın) daha fazla kusurlu ise de davalı (koca) da kusurlu olup, davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmuştur.
Öyleyse davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına (TMK.md.166/1-2) karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır” (Y2HD-K.2010/20775).
Zina sebebi ile açılan boşanma davalarında diğer eş zina yapan eşten tazminat hukukunun genel esaslarına göre manevi tazminat talep edebilir.
Çocukların velayeti genel hükümlere göre belirlenir. Başka bir anlatımla çocukların velayetinin zina yapan eşe verilmesi çocukların daha yararına ise mahkeme çocukların velayetini zina yapan eşe verebilir.
Hukuken iyi (sadık) bir eş olmak ile iyi bir ebeveyn olmak farklı kavramlar olarak kabul edilmektedir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedenleri ile Boşanma Davası (TMK m. 162)
Hayata Kast: bir eşin diğer eşin yaşam hakkına karşı yönelik kasıtlı fiillerinin tamamını kapsar. Eşin fiilinden sonra diğer eşin yaralanması şart olmayıp önemli olan kasıtlı bir hareket ile öldürme iradesinin ortaya konulmasıdır.
Pek Kötü Muamele: Eşe eziyet veren, acı çektiren bedeni ve ruhsal sağlığını bozan davranışlardır. Hangi eylemin pek kötü muamele olduğunu somut olayın özelliklerine göre hakim takdir edecektir. Yargıtay kararlarında; dövme, mahzene kapatma, aç ve susuz bırakma, bilinçli olarak bulaşıcı hastalık bulaştırma, işkence etme gibi hareketler pek kötü muamele olarak kabul edilmektedir.
Onur Kırıcı Davranış: Yargıtay içtihatlarında ağır derecede onur kırıcı hareket olarak kabul edilen bu eylemin, eşi, toplum nezdinde aşağılama, küçük düşürme, hakarette bulunma ve sövme olarak ortaya çıkmaktadır. Bir davranışın bu madde kapsamında boşanma sebebi olarak kabul edilebilmesi için Ağır Derecede Onur Kırıcı bir davranış olması gerekir. Kızgınlık ve şaka yollu ile söylenen söz, eleştiri gibi davranışlar ağır derecede onur kırıcı davranış olarak kabul edilmemektedir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile dava hakkı eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile eşini affeden diğer eşin dava hakkı yoktur. Af, örtülü ya da açık olabileceği gibi sözlü ya da yazılı da olabilir.
Bu dava sebeplerinden birisinin meydana gelmesi halinde eşin savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkı da vardır. Ceza soruşturması şikayetçi eşin [şikayetten vazgeçme] talebi nedeniyle sona erdirilse bile, bu durum şikayetçi eşin boşanma davasında eşini af ettiği anlamına gelmez.
Hayatına kast edilen eş ya da pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan eş ceza davası açmasa veya açılan davada şikayetten vazgeçse bile her zaman bu nedenlere dayanarak çekişmeli boşanma davası açabilir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebepleri İle Boşanma Davası (TMK m. 163)
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman çekişmeli boşanma davası açabilir (TMK 163).
Küçük Düşürücü Suç; Toplum nazarında kişiyi utandıran, aşağılayan ve yüz kızartan suç demektir. Hırsızlık, Dolandırıcılık, Rüşvet, İrtikap, Hileli İflas, Uyuşturucu Madde Kullanmak ve Ticaretini Yapmak vb gibi suçlar küçük düşürücü suçlara örnek olarak verilebilir.
Belli bir ideolojiyi savunmak anlamında yapılan siyasi açıklamalar, gösteri, yürüyüş ve toplantılar Ceza Kanunu anlamında suç teşkil etse bile küçük düşürücü suç olarak kabul edilmemesi gerekir.
Bir suçun yüz kızartıcı, küçük düşürücü suç olup olmadığını her somut olayın özelliklerine göre hakim takdir edecektir. Misal adam öldürme ya da yaralama suçunun hangi saik ve şartlarda işlendiğine bakmak gerekir. Meşru müdafaa ya da zaruret halinde bu suçların işlenmesi durumunda küçük düşürücü suç olarak değerlendirilmemesi gerekir. Aynı şekilde hırsızlık suçunun zaruret halinden kaynaklanmış olması durumunda küçük düşürücü suç olarak kabul edilmemesi gerekir.
Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır.
Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.(Y2HD-K.2015/4947).
Haysiyetsiz Hayat Sürme; basit bir ifade ile namus, şeref ve itibar değerlerine aykırı bir yaşam tarzı benimseme ve ona göre yaşamını idame ettirme olarak açıklanabilir. Bu yaşam tarzının süreklilik arz eden bir yaşam tarzı olması gerekir.
Ayyaşlık, genelev işletmeciliği, jigololuk, kumarbazlık haysiyetsiz hayat sürme olgusuna örnek olarak verilebilir.
Davacı kocanın boşanma davası münhasıran “haysiyetsiz hayat sürme” sebebine ( TMK md. 163 )dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayatın varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için, başkalarıyla ilişkinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş ve bu şekilde yaşamanın devamlılık göstermesi gerekir. Davalı-davacı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle ve dinlenen tanık beyanlarıyla anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu eylem koca bakımından, eşiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirirse de haysiyetsiz yaşam olarak kabul edilemez. Öyleyse davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır (Y2.HD-K.2011/23825).
Küçük düşürücü suç işlenmesi veya haysiyetsiz hayat süreme hukuki sebeplerine dayalı boşanma davası her zaman açılabilir.
Yukarıdaki boşanma sebeplerinin aksine eşlerden birisinin diğer eşi affetmiş olması, bu sebebe dayanarak boşanma davası açmasına engel teşkil etmez. Af olsa bile bu sebeple boşanma davası açılabilir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Terk Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 164)
Medeni Kanun madde 164’te düzenlenen terk sebebi ile çekişmeli boşanma davası açılabilmesi için;
Ortak Konutun aşağıdaki sebeplerden biri ile terk edilmesi;
Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmesi,
Başka bir sebep ile ortak konutta bulunmayan eşin haklı bir sebebi olmadan ortak konuta dönmemesi,
Eşlerden birinin diğerini ortak konutu terk etmeye zorlaması.
Eşlerden biri, diğer eşin, haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellemesi.
Terkin en az altı ay kesintisiz sürmüş ve halen devam etmekte olması,
Usulüne uygun olarak ihtar yapılmasına rağmen terk eden eşin haklı sebebi olmadan ortak konuta dönmemiş olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Usulüne uygun bir ihtardan bahsedilebilmesi için Yargıtay bazı kriterler getirmiştir. Buna göre,
Eşin terk eylemi üzerinden en az dört (4) ay geçmiş olması gerekir.
İhtarda, davet edilen evin açık adresi, davet eden eş evde bulunmayacak ise anahtarın bulunacağı yer belirtilmelidir.
Davet edilenin yol gideri ihtarname ile gönderilmelidir.
İhtarda, ihtara (iki) 2 ay içinde uyulması aksi durumda bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu açıklanmalıdır.
Terk Sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davasında usulüne uygun olarak bir ihtarname göndermek dava şartıdır. Bu sebeple usulüne uygun olarak ihtarname gönderilip gönderilmediğini, ihtarnamenin kanuni unsurları taşıyıp taşımadığını hakim re’sen dikkate alır.
“…İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin (dördüncü ayının) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır…” (YHGK-K.2013/67).
İhtarname ile ortak konuta dönen eşin kusurlarını diğer eşin affettiği ya da en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilir.
Bu sebeple İhtarname gönderen eş, diğer eş ortak konuta döndükten sonra ihtarnamedeki sebeplere dayanarak boşanma davası açamaz.
Terk eden eş ihtarname kendisine tebliğ edilmeden boşanma davasını açması durumunda boşanma davasının doğal sonucu olarak ayrı yaşama hakkına sahip olur.
Ancak ihtarname kendisine tebliğ edildikten sonra boşanma davası açması durumunda bu boşanma davası terk olayını haklı kılmayacağı gibi terk eden eşe ayrı yaşama hakkı da vermez.
Terk, mutlak boşanma sebeplerinden olup ayrıca terk sebebi ile ortak yaşamın çekilmez hale gelmesine gerek yoktur. Terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadı ile yapılması gerekir.
Geçici olarak ya da diğer eşin rızası ile ortak konuttan ayrılan eş terk etmiş sayılmaz (askere gitmek, tedavi için başka şehre gitmek vs).
Terk sebebi ile gönderilen ihtarnamenin samimi olması gerekir.
İhtarname gönderen eşin bağımsız bir ortak konut oluşturmadan haklı sebeple ortak konutu terk eden eşini davet etmesi, ortak hayatı inşa etme hususunda samimi olmadığını gösterir.
Terk eden eş haklı sebebe dayanarak ortak konutu terk etmiş ise davet eden eş bu sebebi ortadan kaldırmadığı sürece diğer eşin ortak konuta dönmeme ve boşanma davası açma hakkı vardır. Örneğin, kaynanası ile yaşayan, şiddet gören, hakaret edilen eşin ortak konutu terk etmede haklı sebebi ortadan kaldırılmadan ihtara rağmen ortak konuta dönmeme hakkı bulunmaktadır.
Terk sebebi ile çekişmeli boşanma davası hak düşürücü süreye tabi değildir. Terk nedenine dayalı çekişmeli boşanma davası Her zaman açılabilir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Akıl Hastalığı Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 165)
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. (TMK 165)
Akıl hastalığı sebebi ile boşanma davasının dinlenebilmesi için bu akıl hastalığının evlilik süresi içinde ortaya çıkmış olması gerekir. Evlenmeden önce eşlerden birisinin akıl hastalığına yakalanmış olması durumunda TMK m.145 belirtilen mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davası açılabilir.
Eşlerden birisinin evlilik süresi içerisinde yakalandığı akıl hastalığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmiş ve akıl hastalığının evlilik ilişkisinin devamı diğer eşten beklenmeyecek derecede etkilemesi gerekir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Akıl hastalığı sebebi ile genel boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılamaz. Akıl hastalığına yakalanan eşin hastalığı sebebi ile yapmış olduğu ve ortak yaşamı çekilmez kılan kusurlu hareketler iradi olmadığından kusur atfedilemez. Bu nedenle akıl hastalığı sebebi ile açılacak boşanma davası ancak mutlak boşanma sebeplerine (TMK 165) dayanılarak açılabilir.
Akıl hastalığı sebebine dayanan boşanma davası her zaman açılabilir. Herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır.
Özel boşanma sebeplerinde tarafların kusur oranlarının bir önemi bulunmamaktadır. Özel boşanma sebeplerinden birisinin ispatı bu sebebe dayanarak boşanma davası açan tarafın kusurunu önemsiz hale getirmektedir. Ancak, genel boşanma sebepleriyle açılan boşanma davasında mutlaka karşı tarafın kusuru ispatlanmalıdır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Genel boşanma sebeplerinde eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede sarsan her türlü eylem, bir olgu olarak bu davaya konu edilebilir. Tarafların ileri sürdükleri vakıaların ispat durumuna göre hakim taraflara atfedilecek kusur oranlarını belirler ve bu kusur oranlarına göre;
Davacı daha fazla kusurlu ise ve davalı boşanma davasına itiraz etmiş ise (boşanmak istememişse) hakim, boşanma davasını red eder. İstisnası TMK 165/2 “Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” Örnek olarak; davacı eş diğer eşini evden kovmuş ve 10 yıldan uzun süredir taraflar bir araya gelmemiştir.
Terk sebebi ile boşanma davasının şartları yerine getirilmemiştir. Çocukları davacı eş büyütmüş ve bu süre zarfında diğer eşin maddi manevi katkı sunması ve çocuklar ile görüşmesi davacı eş tarafından engellenmiştir. Bu durumda davacı eş her ne kadar kusurlu bile olsa evliliğin devamında davalı ve çocuklar yönünden korunmaya değer bir yarar kalmadığından hakim boşanmaya karar verir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Davacı daha az kusurlu ise davalının yapacağı itirazın hiçbir önemi yoktur. Hakim boşanma davasını kabul ederek boşanma kararı verir.
Evlilik birliğini temelinden sarsan vakıalar kanunda gösterilmediğinden Yargıtay İçtihatları ile bazı vakıaların evlilik birliğini temelden sarstığı kabul edilmiştir.
Yargıtay tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesiyle boşanma kararı verilmesi gerektiği kabul edilen bazı vakıalar şunlardır:
Güven sarsıcı davranışlar,
Eşlerin aile bireylerine kötü davranması ve hakaret etmesi,
Eşırı borçlanma sebebi ile icra takibine maruz kalma,
Eşini sevmediğini beyan etme,
Eşinin bağımsız konut isteğine duyarsız kalma,
Eşin ev işlerini yapmaktan kaçınması,
Eşlerin çocuklarının bakımı, eğitimi vs. ilgilenmemesi,
Evlilik sırlarının başkalarına anlatılması,
Eşin ahlaksızlıkla itham edilmesi
gibi sebepler Yargıtayca kabul edilen genel boşanma nedenleridir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Medeni Kanun, m. 166/3-4 fıkralarında iki durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunu özel olarak düzenlemiştir:
Evliliği en az 1 yıl sürmüş eşlerin anlaşmalı boşanma davası açması, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını gösterir (MK m.166/3).
Ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanma davası açılması halinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir (TMK 166/4).
Ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle çekişmeli boşanma davası şartları şunlardır:
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK 166/4).
Madde metninden de anlaşılacağı gibi herhangi bir boşanma sebebine (ister özel ister genel) dayanılarak açılan boşanma davasının red edilmesi durumunda, bu red kararının üzerinden en az üç yıl geçmiş olması ve bu süre içerisinden her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamadığının ispatı durumunda hakim boşanmaya karar vermek zorunda kalacaktır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Tarafların geçici bir süreliğine ancak ortak hayatı yeniden kurma iradesi gütmeden bir araya gelmiş olmaları ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamına gelmemektedir. Boşanma davasını açan taraf, kesinleşme kararından itibaren geçen en az 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığını ispat etmesi boşanma kararı verilebilmesi için yeterlidir.
Üç yıllık süre asgari olan süredir.
Dolayısı ile bu süreden daha kısa bir süre için ortak hayatın kurulamadığının ispatı, boşanma için yeterli olmayacaktır. Ancak bu süreden daha fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen ortak hayat yeniden kurulmuş ise daha sonra bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılamayacaktır.
Örnek; kesinleşmiş boşanma kararı üzerinden 5 yıl geçmiştir. Taraflar 6. yılda bir araya gelmiş ve ortak hayatı yeniden kurmuşlardır. 7. yılda tarafların evliliklerinde tekrar sıkıntı yaşanmaktadır. Taraflardan biri ilk beş senede TMK 166/4 göre ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebine dayanarak boşanma davası açamayacaktır.
NAFAKA DAVASI
Nafaka davası nasıl açılır boşanmak ya da boşanmak üzere olan eşlerin merak ettikleri konulardan bir tanesidir. Nafaka, boşanma sebebiyle mali anlamda sıkıntıya düşecek veya ihtiyaçlarını karşılayamayacak olan eşe verilmek üzere hakim tarafından takdir edilen paradır. Nafaka bakım nafakası yahut yardım nafakası olarak karşımıza çıkabilir. İştirak, yoksulluk ve tedbir nafakaları bakım nafakası kapsamındadır.
Nafaka davası nasıl açılır sorusuna baktığımızda öncelikle boşanma ve aile hukukunda uzman avukatlara danışılmasının faydalı olacağının altını çizmekteyiz. Nafakaya ilişkin düzenlemeler TMK kapsamındadır. TMK uyarınca nafaka davası açabilmek için birtakım şartların gerçekleşmesi gereklidir. Bu şartların gerçekleşmesi halinde boşanma davası sırasında ya da sonrasında nafaka davası ile nafaka talep edilmesi mümkündür. Nafaka davası, nafaka şartlarının gerçekleşmesi ile nafaka talebinde bulunacak kimse tarafından yetkili mahkemede açılacaktır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Boşanmada Nafakanın Şartları Nelerdir ?
Boşanma davası nafaka ve nafaka davası şartları gerçekleşmesi halinde boşanma sebebiyle maddi zorluğa düşecek taraf diğer eşten nafaka talep edebilir.
Boşanmada nafaka şartları nelerdir?
Boşanmada nafaka şartları, temel olarak iki şekilde karşımıza çıkar. Talepte bulunan eş boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olmalı ve nafaka talebinde bulunan eşin boşanmada ağır bir kusuru bulunmamalıdır. Bu noktada dikkat etmek gerekir ki nafaka talebinde bulunulan eşin kusurlu olup olmaması önem teşkil etmemektedir.
Anlaşmalı boşanma davası nafaka, anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenir. Nafaka miktarı da bu suretle taraflarca serbestçe belirlenecektir. Nafaka davası şartları yukarıda belirttiğimiz gibi, talepte bulunanın yoksulluğa düşecek olması ve ağır kusurlu olmamasıdır. Bunun yanında boşanma davası nafaka talebinde bulunulabilmesi için kanunda evliliğin ne kadar sürmesi gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Boşanmada Nafaka Neye Göre Belirlenir ?
Boşanmada nafaka neye göre belirlenir boşanacak olan eşlerin araştırdıkları konular arasında yer almaktadır. Nafaka, bir eşin diğerine veya çocuğuna ödemekle yükümlendirildiği bir miktar paradır. Boşanmada nafaka neye göre belirlenir dediğimizde eşlerin ekonomik ve sosyal durumları, hayatlarını idame ettirebilmek amacıyla belirlenen ihtiyaçlar, günün ekonomik koşulları ile paranın alım gücü göz önüne alınması gereken hususlardandır.
Tedbir nafakası yalnızca boşanma davası sürecinde verilip, TMK gereğince tarafların barınma, geçim, malların yönetimi ve çocuğun bakım ve eğitim giderleri için tayin edilir. Hakim tüm bunlar için gerekli olan miktarı belirleyerek tedbir olarak tayin eder. İştirak nafakası ise çocuğun yetiştirilmesi sürecinde velayetin kendisine verilmediği eş tarafından ödenecektir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Çocuğun barınma, bakım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçları iştirak nafakası takdir edilirken göz önüne alınacaktır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere anlaşmalı boşanmalarda tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde belirlemiş oldukları nafaka miktarına taraflarca uyulacaktır.
Boşanmada Nafaka Maaşın Ne Kadarıdır ?
Boşanmada ne kadar nafaka ödenir, boşanmada nafaka maaşın ne kadarıdır ? Nafaka ödenmemesi halde icra yolu ile tahsil edilebilir. Boşanmada nafaka maaşın 4’te 1’i oranında kesilir. Maaşta birden fazla haciz bulunması halinde öncelik sıralamasına konulacaktır. Nafaka alacakları öncelikli alacaklardandır. Nafaka ödenmesi noktasında unutulmamalıdır ki, ödenmediği takdirde hapis yaptırımı ile karşı karşıya kalınabilir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Geriye Dönük Nafaka Davası Açılabilir Mi ?
Geriye dönük nafaka davası açılabilir mi, geçmişe dönük nafaka talep edilebilir mi nafaka talebinde bulunacak kimselerin merak ettiği sorulardan bir tanesidir. Geçmişe dönük nafaka davası açılabilir mi sorusunu iki şekilde açıklıyoruz. İlk olarak geçmişe dönük tedbir nafakası talebini açıklıyoruz. Bilindiği üzere tedbir nafakası boşanma davası sürecinde takdir edilen, davanın sonuçlanmasıyla sona erecek olan nafakadır.
Uzun süren boşanma davalarında maddi anlamda zorluğa düşen tarafa nafaka tayin edilmemiş ise mahkemeden davanın açıldığı tarihten itibaren ödenmek üzere geri dönük tedbir nafakasının ödenmesi talebinde bulunulabilir. Bununla beraber ödenmemiş olan nafakaların geçmişe dönük olarak ödenmesi amacıyla yapılacak talep icra yoluyla yapılacaktır. Buna göre ödenmemiş nafakaların tahsilatı için nafakanın türüne göre ilamlı ya da ilamsız icra takibi başlatılmalıdır.
Nafaka Davası Ne Kadar Sürer ve Gerekli Belgeler Nelerdir ?
Nafaka davası ne kadar sürer ve nafaka davası açmak için gerekli belgeler nelerdir ?
nafaka davası açmak isteyen müvekkillerimizin sıkça sorduğu sorulardandır. Nafaka davası ne kadar sürer, kesin bir yanıt vermek mümkün değildir. Nafaka davasında süre, davanın açıldığı mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ancak Dava ortalama olarak 6-7 ay süreceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Nafaka davası için gerekli belgeler dava dilekçesi ve her türlü delili kapsamaktadır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı Nafaka Davası Açma Ücreti
Nafaka davası açma ücreti ne kadardır, nafaka davası açma ücreti vekalet ücretini ve mahkeme masraflarını kapsamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi’ne göre dava açılırken mahkeme veznesine ödenmesi gereken birtakım masraflar bulunmaktadır.
Bunlar tebligat ve posta ücretleri, keşif, bilirkişi ve tanık ücretleri vb. giderleri kapsamaktadır. Ayrıca nafaka davası açma ücreti avukat vekalet ücretini de kapsar. Avukat vasıtasıyla dava açıldığında avukata ödenecek vekalet ücreti avukatın bulunduğu il, avukatın tecrübesi vb. etkenler ile değişmektedir. Her avukatın vekalet ücreti farklı olabilmektedir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Nafaka Davası Dilekçesini Avukat İle Yazmanın Önemi
Nafaka davası dilekçesi avukat ile mi yazılmalıdır?
Nafaka davası dilekçesi nafaka talep eden kimselerin dava açması için gerekli olan belgedir. Dilekçenin aile ve boşanma alanında uzman bir avukat ile yazılmasında fayda bulunmaktadır. Dilekçede talebin tam anlamıyla doğru açıklanması nafaka alınabilmesi için gereklidir. Boşanma ve nafaka davaları aile açısından zorlu ve oldukça önemli bir süreç olarak karşımıza çıkar. Bu sürecin doğru adımlarla ve hızlı atlatılabilmesi için nafaka davası dilekçesi uzman bir avukatla yazılmalı, konu ile ilgili bilgiler uzmanından alınmalıdır.
Çocuğun Babaya Nafaka Davası Açması Hangi Durumlarda Geçerlidir ?
Çocuğun babaya nafaka davası açması iştirak ve eğitim nafakası olarak karşımıza çıkar. İştirak nafakası ergin olmayan çocuğun ergin oluncaya dek alabileceği bakım, eğitim vb. ihtiyaçları için takdir edilen nafakadır. İştirak nafakası çocuk 18 yaşını doldurduğunda kendiliğinden sona erecektir. Ancak eğer çocuğun eğitimi 18 yaşından sonra devam ediyor ise eğitim nafakası ile çocuk nafaka almaya devam eder. Çocuk eğer kendi geçimini sağlayamayacak durumda ve eğitimine de devam ediyorsa eğitimi bitene kadar nafaka talep edebilir.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı
Nafaka Davası Zamanaşımı ve Yetkili Mahkeme
Nafaka davası zamanaşımı var mıdır, yetkili mahkeme neresidir sorularınızı cevaplıyoruz. Nafaka davası zamanaşımı TMK madde 178’de belirtilmiştir. İlgili maddeye göre evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesinden itibaren bir yıl sonra, boşanmadan doğan dava hakları zamanaşımına uğrayacaktır.
Nafaka davası nerede açılır?
Yetkili mahkeme taraflardan birinin bulunduğu yer Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili mahkeme olarak karşımıza çıkar. Nafaka talebinde bulunacak kimse nafaka davası zamanaşımı geçmeden nafaka davasında yetkili mahkeme Aile Mahkemesine başvurmalıdır.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı