Meşru Müdafaa (Savunma) Nedir
Meşru Müdafaa (Savunma) Nedir
Bir kişinin kendisine yahut başkasına karşı yönelmiş olan haksız saldırıyı engellemek için karşı bir savunmada bulunmaya meşru müdafaa denir. Meşru müdafaanın diğer bir adı meşru savunmadır. Kişinin amacı kendisine yahut başkasına yönelmiş olan saldırıyı defetmeye çalışmasıdır. Meşru savunma bu nedenle hukuka uygunluk sebebidir. Yani kişinin fiili hukuka uygun sayılır ve ceza almaz. Ancak bu karşı savunmanın hukuka uygun olması için için kişinin eyleminin orantılı olması gerekir.
Amaç sadece o haksız saldırıdan kurtulmak için orantılı bir savunma yapmaktır. Örneğin bıçakla saldıran bir kişiye taramalı bir silah ile karşılık verilmesi halinde orantılılık olması nedeniyle hukuka uygun sayılmaz. Yada yine bıçakla saldıran bir kişiyi engellemek için hayati olarak zarar görmeyeceği şekilde bacağından yaralamak varken kalbinden yaralayarak, kişi durdurulmaya çalışılmışsa meşru savunmanın sınırı aşılmış olur. Dolayısıyla meşru savunma hükümlerinden yararlanılmaz ve kişi ceza alır. Ancak meşru müdafaanın sınırı kişinin olayın etkisinde kalarak heyecan, korku, panikle aşılmışsa yine ceza verilmeyecektir.
Meşru Müdafaanın Şartları
Meşru Müdafaada Saldırıya İlişkin Şartlar
Saldırı karşı taraftan kaynaklanmış olmalıdır ve saldırı karşısında savunmanın da sınırları vardır.
- Kişinin kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı bulunmalıdır.
- Saldırı haksız olmalıdır. Yöneltilen Saldırının bir gerekçesi varsa bu hükümden yararlanılmaz. Örneğin bir kişiye araba çarpacakken kişiyi durdurmak isterken yere düşmesine sebep olunmuşsa ve bu kişi yere düştüğü için sinirlenip darp etmişse; meşru müdafaadan bahsedilemez.
- Saldırı ile savunma eş zamanlı olmalıdır. Yani saldırı bittikten sonra meşru savunma hakkı kullanılamaz. Örneğin bir kişinin durdur yere darp edildikten bir gün sonra bu kişileri yolda gördüğünde karşılık vermişse; meşru savunma halinden bahsedilemez. Çünkü meşru savunma ile saldırının arasına zaman girmiştir. Ancak tehlike kişiye karşı hala devam ediyorsa yahut devam etmesi muhtemel ise meşru savunma hakkı kullanılabilir. Örneğin 1 gün sonra karşılaştığı bu kişiler yeniden saldırmışsa savunma hakkı kullanılması halinde kişiye ceza verilmez.
Meşru Müdafaada Savunmaya İlişkin Şartlar
Meşru müdafaa hakkının kullanılması halinde hem saldırıya hem de korunmaya yönelik fiiller ayrı ayrı değerlendirilir.
- Kişi kendisine veya başkasına yönelmiş olan saldırıdan savunma yapmadan kurtulmak mümkünse bu hükümlerden yararlanılamaz.
- Meşru savunma saldırıyı yapan kişiye karşı kullanılmalıdır. Örneğin bir kişi tarafından darp edilirken savunma darp edene karşı gösterilmelidir. Darp eden kişinin yanında bulunan ancak darp fiiline karışmayan kişiye saldırılması halinde meşru savunmadan bahsedilemez.
- Meşru müdafaada saldırı ile savunma orantılı olmalıdır. Yani savunmanın sınır aşılmamalıdır. Örneğin size yumruk atan birinin kafasına taş atmışsanız meşru savunmanın sınırı aşılmış demektir. Ancak haksız tahrik hükümlerinden yararlanılarak kişinin cezasında indirim yapılabilir.
Meşru Müdafaa (Savunma) Nedir
Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması
Meşru müdafaada saldırı ile savunma orantılı olması gerekir demiştik. Eğer bu orantı aşılmışsa kişi meşru müdafaa hükümlerinden ancak şu hallerde yararlanılabilir:
- Sınırın aşılması kişinin o an ki olayın etkisi altında kalarak heyecan, korku, panikle aşılmış olmalıdır.
- Korunacak bir hak olmalıdır.
- Meşru savunma yapabilmek için tüm şartlara sahip olunmalıdır.
Örneğin kendisini bıçaklamak için arkasından koşan birini engellemek için itmişse ve kişi kafasını çarpıp ölmesi. Meşru müdafaa hakkı kullanılırken sınırın aşılıp kasten ölüme sebep olunmuşsa kişinin meşru savunma sınırları içerinde hareket edip etmediği ve meşru müdafaanın şartlarının oluşup oluşmadığı ayrı ayrı değerlendirilecektir.
Zorunluluk Hali
TCK madde 25/2- Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak
olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin
ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Kişinin kendisine veya başkasına karşı olan bir tehlikeden kurtulmak için işlenen fiiller zorunluluk halidir. Zorunluluk halinin kabulü için kişinin tehlikeye bilerek neden olmaması gerekir ve tehlikeden kurtulmak için o suçu işlemekten başka bir çaresi olmaması gerekir. Örneğin trafikteyken kişinin önüne bir çocuk çıkmışsa ve çocuğa çarpmamak için bir başkasının arabasına çarpmaktan başka bir yol yoksa zorunluluk halinden bahsedilir.
Zorunluluk Halinin Şartları
- Tehlike kişinin kendisine veya başkasının hakkına yönelik olması gerekir. Bu tehlike kişinin yaşamına yönelik olabileceği gibi malvarlığına da yönelik olabilir. Kişi kendisine yönelik veya başkasına yönelik bir tehlikeden kurtulmak için suç işlemesi halinde kişiye ceza verilmez. Ayrıca bu kişi ile arasında bir akrabalık bağının da bulunmasına gerek yoktur.
- Kişi tehlikeye bilerek zarar vermiş olmamalıdır. yani kişi tehlikeye kendisi kasten oluşturmuşsa bu hükümden yararlanmaz. Ancak kişi dikkat ve özensizliği sonucunda tehlikenin oluşmasını istemediği halde sebep olmuşsa ve bunu önlemek için suç işlerse zorunluluk halinden yararlanır ve kişiye ceza verilmez. Ama kişi tehlikenin oluşacağını öngörmüş ama olmayacağını düşünerek devam etmiş ve sebebiyet vermişse zorunluluk halinden yararlanamaz.
- Tehlikenin ağır ve muhakkak olmalıdır.
- Kişinin tehlikeden başka türlü korunma imkanı olmamalıdır. Yani kişinin tehlikeden korunmak için işleyeceği suç onun son çaresi olması gerekir. Tehlikenin başka türlü defedilmesinin mümkün olmaması gerekir.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi K. 2005/29224 “otopark görevlisi olan kişinin ücret ödeyen kişiyle tartışması ve o kişinin arkadaşları tarafından yaralanmıştır. Otopark görevlisi 5 gün iş gücünden yoksun kalacak şekilde yaralanmış ve bu kişiler tarafından hala saldırı hala kendisine devam etmesi üzerine bu kişileri, korkutmak için otopark görevlisi ruhsatlı silahı ile havaya 1 el ateş etmiştir. Bu halde otopark görevlisinin fiili zorunluluk hali sayılmış ve kişiye ceza verilmemiştir.”
- Zorunluluk halinden yararlanmak için kişinin görevi olmamalıdır. Örneğin polisin, itfaiyenin ve benzeri mesleklerin görevi tehlikelere müdahale etmektir. Dolayısıyla görevlerinden dolayı yaptıkları fiiller için zorunluluk haline dayanılamaz.
- Kişiye veya başkasına yöneltilmiş tehlikeden kurtulmak için harekete geçirilen eylem, tehlike ile orantılı olmalıdır. Kişinin tehlikeden korumak istediği yararı ile verdiği zarar eşit olabilir. Yahut daha az olabilir. Çünkü tehlikeden korunmak için 3. kişilere zarar verilme ihtimali olabilir. Örneğin kişinin yaşamına zarar verecek bir tehlike karşısında 3. bir kişinin malına zarar verebilir. Ancak tam tersi halinde orantı aşılmış olacaktır.
Stajyer Av. Merve ÇATAR
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.