MANŞET

Miras Hukuku | Miras Hukuku Avukatı Bursa

Miras Hukuku | Miras Hukuku Avukatı Bursa

Miras hukuku, kişinin ölümünden sonra geriye bir mal varlığı kaldıysa, bu mal varlığının akıbetini belirlemekle ilgilenir.

Miras hukukunun merak ettikleri arasında; kişinin vefatından sonra, malvarlığının kimlere, hangi oranda, hangi şartlarda intikal edebileceği, intikalin nasıl olacağını, geçişten sonraki ilişkilerin nasıl düzenleneceğini, ölen kişinin birtakım özel hukuk ilişkilerinin devam edip etmeyeceği gibi konular vardır.

Türk miras hukukunda külli intikal sistemi benimsenmiştir, böylelikle miras bırakanın (murisin) hakları ve borçları bir bütün (kül) olarak mirasçıya (mirasa sahip olacak kişi) geçer. Buna külli halefiyet sistemi denir. İntikal kendiliğinden olur. Yani herhangi bir kabule veya işleme gerek olmadan mirasçıya geçer. Bunun istisnası ise eğer vasiyetname varsa kabule de gerek vardır. Eğer kişinin mirasçısı yoksa, miras devlete intikal eder.

Külli intikalin sonuçlarına gelirsek ilk olarak bu intikalinin elbirliği mülkiyetini ortaya çıkarmasıdır. Elbirliği mülkiyet sahipleri miras paylaşılana kadar tek başına tasarrufta bulunamazlar.
Bir diğer sonucu ise miras bırakanın borçlarından şahsi ve müteselsil sorumluluğun doğmasıdır.

Ölüm: Kişiliğin sona ermesidir. Kişiliğin sona ermesiyle ölen kişi hak ve borç sahibi olma yetkisini kaybeder. TMK m.575 e göre miras, miras bırakanın ölümüyle açılır.
Mirasçı: Mirasa sahip olacak kişidir. Hukukumuzda kanuni(yasal) ve iradi(atanmış) mirasçı olmak üzere iki çeşittir.
Vasiyet alacaklısı: Vasiyet alacaklısı, ölüme bağlı tasarrufla miras bırakanın
malvarlığında belirlenen bir mal veya hakka sahip kılınan kişidir.
Tereke: ölen kişinin hak, mal ve alacaklarının toplamına denir. Terekeye dahil olmayan haklar da vardır.
Saklı pay: Kanunun belirlediği yasal mirasçıların terekeden almaları gereken payı ifade eder.
Miras bırakanın tasarruf edeceği kısım: Yasal mirasçıların saklı payı dışında kalan miras payıdır.

YASAL MİRASÇILAR

TMK madde 495, 496 ve 497’de değinilmiştir.

Madde 495:Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur.
Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.
Miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.

Madde 496: Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar.
Miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.

Madde 497: Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar.
Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer
tarafa geçer.

Toparlayacak olursak yasal mirasçılar;

Kan hısımları (çocuklar, torunlar, ana-baba, büyük baba- büyük anne …)
Evlatlık ve altsoyu
Sağ kalan eş
Devlet

Yasal mirasçıları belirlemede kanun koyucu zümre sistemini belirlemiştir. Zümre sisteminde soy esastır. Murise göre zümre belirlenir. Bu sistemde en önde bulunan mirasçının olmasına göre diğer zümrede yer alan ve kan hısmı olan kişiler mirastan yararlanamaz. Zümre başındaki kişiler hayatta ise, alt soylara miras intikal etmeyecektir.

Hukukumuzda 3 zümre vardır:

1.Zümre altsoydur
2.Zümre ana ve babadır
3.Zümre büyük anne ve büyük babadır

Eşin durumu: Eş, zümre dışı mirasçıdır.

Sağ kalan eş

Madde 499: Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre miras bırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
1. Miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
2. Miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
3. Miras bırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.

Evlilik dışı doğan çocuğun durumu: Anne ile soy bağı doğumla kurulduğundan mirasçılık sıfatında bir problem yoktur. Baba yönünden böyle bir durum olmadığından tanıma ya da hakim hükmüyle soy bağı kurulduğu takdirde çocuk, mirasçılık sıfatına haiz olacaktır.

Evlilik dışı hısımlar
Madde 498: Evlilik dışında doğmuş ve soy bağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba
yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.

Evlatlık: Evlatlık ve altsoyu mirasçı olabilirler.

Evlâtlık

Madde 500:Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi
ailesindeki mirasçılığı da devam eder.
Evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar.
Buradaki dikkat edilmesi gereken birkaç hususa bakarsak, evlat edinenin evlatlığın mirasçısı olamayacağıdır. Burada mirasçılık sıfatı tek yönlüdür. Ayrıca evlatlık, biyolojik anne babasının da mirasçısı olabilmektedir.

Yasal mirasçılığın yanında, muris isterse ölüme bağlı tasarruflar sayesinde iradi mirasçılar da belirleyebilir.

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR

Şekli ve maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar olarak ikiye ayrılır:

Şekli Anlamda Ölüme Bağlı Tasarruflar

Vasiyette

Madde 502:Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak gerekir.

Kısıtlılar için kanuni temsilcinin onayı gerekmiyor. Yaş şartı ve ayırt etme gücüyle beraber bir işlemin kurucu unsuru iradedir. İrade tam olmalıdır.
Eğer işlemin yapılması esnasında bir sakatlık söz konusu ise sonradan verilen onay hiçbir şekilde o işlemi düzeltmez. Çünkü şekle bağlı bir işlem söz konusudur.

1.VASİYETNAME

Vasiyetname TMK 531’den itibaren düzenlenmiştir. 3 türde yapılabilir:

• El yazılı vasiyetname
• Resmi vasiyetname
• Sözlü vasiyetname

a.El yazılı vasiyetname:

El yazısı ile yazılarak oluşturulan vasiyetnamedir.

El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili
memura bırakılabilir.
Hem içerik hem de imza el yazılı olarak bir metinde yer almalıdır.

Geçerlik şartları:

Tamamen el yazısı ile yazılmış olması gerekmektedir.
Metnin altında kural olarak metnin bütününü kapsayacak şekilde imzanın bulunması gerekir. Kural olarak metnin sonuna atılması gerekir.

Tarih; gün, ay, yıl olarak belli olacaktır. Vasiyetname birden çok aşamada yapıldıysa (bugün başlandı 1 ay sonra devam edildiğini düşünelim, 2 ay sonra bitirildi varsayılsın) o zaman hepsinin ayrı tarihi olacaktır.

El yazılı vasiyetnameler için çizme eylemine çok rastlanır, çizme başkası tarafından yapılabilmektedir .O
tasarrufun hüküm ifade etmesini istemeyen kişi o kısmı çizerek hükümsüz hale getirmek istemektedir.. Bu çizme işleminin vasiyetnameyi yapan kişi tarafından değil de başkası tarafından yapıldığı ispatlandığı durumda ve çizilen kısmın da içeriği ispat edilebilirse vasiyetname geçerliliğini korur.
Çizilen kısım dışında kalan kısım bir bütünlük oluşturmuyorsa veya çelişki yaratacak bir içeriğe sahipse vasiyetnamenin geçersizliği söz konusu olur.

TMK 538’e göre el yazılı vasiyetnamelerin noter veya sulh hakimlerine kapalı veya açık olarak verilebilir demiştir. Gerekli bir şart değildir.

Vasiyetname ortaya çıktığında;

Teslim görevi ve alınacak önlemler
Miras bırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamesinin, geçerli olup olmadığına
bakılmaksızın hemen sulh hâkimine teslim edilmesi zorunludur.
Vasiyetnameyi düzenleyen veya muhafaza eden görevli ya da miras bırakanın arzusu üzerine saklayan
veya başka surette ele geçiren ya da ölenin eşyası arasında bulan kimse, ölümü öğrenir öğrenmez teslim
görevini yerine getirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bu yüzden doğacak zarardan sorumludur.

Sulh hâkimi, teslim edilen vasiyetnameyi derhâl inceler, gerekli koruma önlemlerini alır; olanak varsa
ilgilileri dinleyerek terekenin yasal mirasçılara geçici olarak teslimine veya resmen yönetilmesine karar verir.

b. Resmi Vasiyetname

Resmi memur aracılığıyla yapılır. Hukukumuz 2 makam öngörmüştür:

– Sulh hakimi
– Noter veya kanunla yetkilendirilmiş kişi
Resmi vasiyetname okuma yazma bilenler ve bilmeyenler için iki farklı prosedürle yapılmaktadır.

Bazı kimseler resmi vasiyetname düzenlemesine katılamazlar:

Düzenlemeye katılma yasağı Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, miras bırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.
Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.

c. Sözlü Vasiyetname

Sözlü vasiyetname istisnai koşulları varsa yapılmasına izin verilen bir vasiyetname türdür. Sözlü vasiyetname güvenli değildir. Bu sebeple kanun koyucu sözlü vasiyetnameyi esaslı vasiyetname türü olarak düzenlememiştir. Sadece istisnai koşullar varsa geçerli kabul edilir.

Sözlü vasiyet

Son arzuları anlatma

Miras bırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir.
Bunun için miras bırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.
Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.

Belgeleme

Miras bırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve miras bırakanı vasiyetname
yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.

Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan ederek miras bırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler.
Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.

Tanıklardan biri kendisine söylenen son arzuları hemen belgeler, tutanağa geçirir, yazar; diğer tanık da bunun duyduklarına uygun olduğuna dair imza atar.

Hükümden düşme

Miras bırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu
tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.

2. MİRAS SÖZLEŞMESİ

Adından da anlaşılacağı üzere bir sözleşmedir. Vasiyetnamede olduğu gibi tek taraflı bir işlem değil, iki taraflı bir işlemdir.

Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir.
Yani tam fiil ehliyetine sahip olma koşullarına atıfta bulunmaktadır.

Miras sözleşmesinin şekli m.545’te belirtilmiştir.

Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.

İvazlı-ivazsız ayrımı da yapılmaktadır. Eğer ölüme bağlı tasarruf karşılığında bir ivaz (karşılık) ödeniyorsa ivazlı bir miras sözleşmesinden; bir ivaz ödenmiyorsa ivazsız (karşılıksız) miras sözleşmesinden söz edilir.

Ölüme bağlı tasarruf yapma şahsa sıkı sıkıya bağlıdır. Bunun sonucu olarak kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için de temsil yasağı vardır.
Miras sözleşmesinde geçerlilik şartları bulunmadığı durumda iptal davasına konu olacaktır.

Miras sözleşmesinin sona ermesi farklı koşullarda ortaya çıkabilir.

Bunlar:

İkale Sözleşmesi ile
İrade Sakatlığı İle
Temerrüt Hükümleri İle
Hak Sahibi Olmaktan Çıkarma
Sözleşmeden Dönme Hakkının Saklı Tutulması
Geçersizlik Sebebinin Bulunması

MADDİ ANLAMDA ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR

1. Mirasçı Atama

Miras bırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir.
Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır.

Atanmış mirasçı mirası, kendiliğinden ölüm anında mirası kazanır.
İkinci sonuç mirasın külli olarak geçmesidir.

2. Belirli Mal veya Hak Vasiyeti

Miras bırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.
Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.

Belirli mal veya hak vasiyetinde; miras bırakan, terekesinde bulunan belirli mal veya hakkının kime ait olacağına dair tasarrufta bulunur.
Hak veya mal bırakılan kişi o hakka miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden sahip olmaz. Hak veya mal vasiyet edilen kişiler terekenin sahibi olan kanuni mirasçılara karşı miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan doğan alacak haklarını yöneltmelilerdir.

Mirasçıya da belirli mal vasiyeti yapılabilir. Yani kişi kendi kanuni mirasçısını aynı zamanda vasiyet alacaklısı konumuna getirebilir.

3. Vakıf Kurma

Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır. Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Resmî senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle verilmiş olmasına ve bu belgede vakfın amacı ile özgülenecek mal ve hakların belirlenmiş bulunmasına bağlıdır.

Mahkemeye başvurma, resmî senet düzenlenmiş ise vakfeden tarafından; vakıf ölüme bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh hâkiminin bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğünce re’sen yapılır.
Başvurulan mahkeme, mal ve hakların korunması için gerekli önlemleri re’sen alır.

4.Yedek Mirasçı Atama

Miras bırakan, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi hâlinde onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak atayabilir.
Bu kural belirli mal bırakmada da uygulanır.

5. Art mirasçı Atama

Art mirasçı atamada da miras bırakan terekesinin bir kısmını ya da tamamını ya da terekesindeki bir malı önce bir kişiye bırakmaktadır. Art mirasçıdan bıraktığı kısmı kendisinin belirlediği başka bir kişiye vermesini istemektedir.
Miras bırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla ön mirasçı atadığı kişiyi mirası art mirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
Aynı yükümlülük art mirasçıya yüklenemez.
Bu kurallar belirli mal bırakmada da uygulanır.

6- Vasiyeti Tenfiz Memuru Atama

Tam fiil ehliyetine sahip olan herkes vasiyeti yerine getirme görevlisi olabilir. Bunun istisnası, hakimler ve savcılardır.

Muris, alanında profesyonel insanlara ( avukat, mali müşavir…) tereke paylaşılana kadar yetki vermek isteyebilir. Bunu yapacağı bir ölüme bağlı tasarruf ile
gerçekleştirebilme şansı vardır.

Mirastan Feragat

Mirastan feragat sözleşmesi
Miras bırakan, mirasçısı ile ivazsız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat
sözleşmesi yapabilir.
Mirastan feragat yalnızca miras sözleşmesi ile yapılabilir.
Dolayısıyla vasiyetname ile mirastan feragat ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılamaz.

Feragat Sözleşmesinin Altsoya Etkisi

Mirastan feragat sözleşmesi ivazlı yapılmış ise kural olarak altsoy da mirasçılık
hakkını kaybedecektir. Ancak taraflar isterlerse altsoyun mirasçının yerini almasını kararlaştırabilirler.

Hükümden düşmesi

Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin herhangi bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde, feragat hükümden düşer.

Bazı durumlarda miras bırakan, mirasçısını terekesinden mahrum etmek isteyebilir.

Örneğin;
1. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
2. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan
yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.
Burada mirasçılıktan çıkarma prosedürü devreye girer.

Mirasçılıktan Çıkarmanın Hükümleri

Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da açamaz.
Bu hüküm tam mirasçılıktan çıkarma için geçerlidir. Kendisi saklı paylı mirasçı olduğu için bazı durumlarda miras bırakanın tasarruf alanı mirasçılıktan çıkarma ile genişler.

Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Altsoy etkilenmez.

Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir.

Vasiyetname ya da miras sözleşmesinde bir eksiklik varsa, aykırılık varsa, hukuka aykırı şart varsa ve buna benzer diğer sebeplerden dolayı ölüme bağlı tasarruf geçersizse mirasçı, vasiyetnamenin iptalini isteyebilir.

Vasiyetname iptal edilince de mirastan çıkarma ortadan kalkar. Bu durumdan mirastan çıkarılan kişi tüm miras payını alır.
Diğer bir durum miras bırakanın açık hataya düşmesidir. Bu durumda da mirasçı tüm miras payını alır. Burada sadece mirastan çıkarmanın iptali istenir

Bir de mirastan yoksunluk sebepleri vardır:

Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hakda edinemezler:

1. Miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
2. Miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,
3. Miras bırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
4. Miras bırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu
kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
Mirastan yoksunluk, miras bırakanın affıyla ortadan kalkar.

Miras hukukunda, bir işlemin geçersiz olabilmesi için dava açılması gerekmektedir. Dava açılmadığı sürece işlem geçerliliğini sürdürecektir. Örneğin vasiyetnamenin geçersizliğinin ispatlanması için iptal davası, mirasçılar saklı paylarının ihlal edildiğini düşünüyorlarsa tenkis davası açmaları gerekecektir. Bu saydıklarımız yalnızca iki farklı örnektir.

Miras, mülkiyet hakkının bir uzantısı, esasıdır. Bu sebeple hak ihlallerinden korunmak adına mutlaka uzman bir avukatla tüm prosedürleri yürütmek gerekmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu