Muhdesat Nedir | Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti
Muhdesat Nedir | Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti
Muhdesat Nedir?
Muhdesat, taşınmaz üzerinde bulunan bir yapının (taşınmazdan ayrı olarak mülkiyete tabi olamayacak ağaç, bina ya da kulübe gibi) ya da varlığın sahibi haricinde başka bir kişiye ait olması durumunu ifade etmektedir.
MUHDESAT SAHİBİNİN HAKLARI
Muhdesatı meydana getirmiş olan kişi, kadastro tespiti sırasında, muhdesatın kendisi tarafından oluşturulduğunun tapu kütüğünün beyanlar hanesine kaydettirilmesini talep edebilir.
Muhdesatı meydana getiren kişi Türk Medeni Kanunu 723 ve 729’ uncu madde hükümleri çerçevesinde tazminat talep etme hakkı vardır. Bu kişi lehine hükmolunacak tazminat iyiniyetli olup olmamasına göre değişiklik göstermektedir. Ancak eğer muhdesatın değeri açık bir şekilde arazinin değerinden fazla ise muhdesatın üzerinde olduğu taşınmazın mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası
Kamulaştırmaya ilişkin davanın ya da ortaklığın giderilmesi konusunda davanın görülmesi sırasında taşınmazın üzerindeki yapının taşınmaz malikine değil, kendisine ait olduğunu ileri süren kişinin açtığı davaya muhdesatın aidiyetinin tespiti davası denmektedir.
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASI ŞARTLARI
Taşınmaz (gayrimenkul) üzerinde bulunan yapı için dava açılabilir. Taşınır mal üzerindeki bir yapı için muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamaz.
Muhdesat iddiası, ancak ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) ya da kamulaştırma davası sırasında ileri sürülmelidir. Eğer taşınmaz sahibi iddiayı kabul ediyor ise aidiyetin tespitine gerek kalmaz. Davanın açılabilmesi için yapının tapu malikleri tarafından kendisinin olduğunu iddia etmelidir.
Muhdesat Nedir | Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasını Kim Açar?
Muhdesatın aidiyeti davasını, tapuda taşınmazın malik olmayan(ortaklığın giderilmesi vb. haller hariç) ancak taşınmaz üzerinde kalıcı olarak yer alan muhdesatı meydana getiren kişi açacaktır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılır?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında davalı, muhdesatın davacı tarafından meydana getirilmiş olduğunu kabul etmeyen idare veya taşınmaz malikidir.
Muhdesatın Aidiyeti Davasında İspat Yükü
Davacının ileri sürdüğü hakkına dair iddiasını ispat etmesi gerekmektedir. İspat yükü davacıdadır. Dava konusu olan ilgili taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat iddiasının yani bütünleyici parçaların kendisine ait olduğunu ileri süren davacı, iddiasını mahkemeye doğru zamanlarda deliller sunarak kanıtlamak zorundadır. Davacının ileri sürdüğü iddiasını ispat edememesi durumunda, mahkeme tarafından hakka dair gerçekçi ve ikna edici bulgular olmadığı dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi muhtemeldir.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Sonucunda Ne Olur?
Muhdesatın kime ait olduğu mahkeme kararıyla tespit edilir. Davanın kabul edilmesi halinde muhdesat sahibinin hakkı tapuda beyanlar hanesine kayıt edilir. Bu hak sınırsız değildir yalnızca muhdesat sahibine aittir. Muhdesat sahibinin tespit edilmesi sonucunda arazi maliklerine karşı tazminat veya alacak hakkı ortaya çıkabilir.
Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti İle İzaleyi Şuyu Davası İlişkisi
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir .
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASINDA ZAMANAŞIMI
Derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması veya kamulaştırma işlemi bulunması halinde muhdesat sahibi her zaman muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin dava açabilir. Bu nedenle zamanaşımı süresinden bahsedilemez.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında görevli mahkeme: Asliye hukuk mahkemesidir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında yetkili mahkeme ise, bu davanın taşınmaza ilişkin bir dava olması sebebiyle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Muhdesatın Aidiyeti Davasında Harç ve Yargılama Giderleri Nasıl Hesaplanır?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, nispi harca tabidir. Davacı, muhdesatın toplam değerinden kendi payına isabet eden bölümün değeri oranında nispi harç ödemelidir. Uygulamada, davacılar dava açarken muhdesatın değeri olarak düşük bir değer belirlemekte, bu değer üzerinden harç ödendikten sonra yargılama sırasında yapılan keşif yoluyla muhdesatın gerçek değeri üzerinden harçlar tamamlanmaktadır.
Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından ise; kabulüne karar verilen ve harçlandırılan değer üzerinden davacı yararına avukatlık ücret tarifesi hükümleri uyarınca avukatlık ücreti takdiri gerekir. Aynı şekilde kabul ve red oranına göre davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin de davalılardan tapu kaydındaki payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekir (HMK m.326 ).
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında harçlar ve yargılama giderleri zemin bedeli hariç muhdesatın değeri üzerinden hesaplanır.
YARGITAY KARARI
8. Hukuk Dairesi 2014/23887 E. , 2015/10698 K.
“İçtihat Metni”
Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti
…. ile ….. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının reddine dair Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 10.04.2013 gün ve 752/300 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Muhdesat Nedir | Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti
K A R A R
Davacı; davaya konu taşınmazlardan 1059 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 40 adet yemiş ağacının kendisi tarafından dikilip bakımının yapıldığını, 1062 sayılı parsel üzerindeki 18 adet yemiş ağacının kendisi ve vefat eden babası tarafından dikildiği ve bakımının kendisi tarafından yapıldığını, 2603 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 12 adet incir ve 25 adet zeytin ağacının ise babası tarafından dikildiği ve bakımının ise kendisi tarafından yapıldığını belirterek muhdesatların kendisine aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Resmiye ve Göksel vekili, davalı.. vekili, davalı … vekili ile dahili davalılar…. vekili, davalılar …. davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, usulüne uygun tebligata rağmen diğer davalılar yargılama oturumlarında temsil olunmamışlardır.
Mahkemece, özetle dava konusu ağaçlardan davacının tek başına faydalandığı, sağladığı faydanın yaptığı giderlerden fazla olacağı kanaatiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davacı asil ve feri müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkindir.
Muhdesat tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararın varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK’nun 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir. Bu nedenle taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu dava görülemez.
..
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; 2603 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılmış mevcut ortaklığın giderilmesi veya kamulaştırma davası bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece davanın bu parsel yönünden hukuki yarar yokluğundan ve 1062 sayılı parsel yönünden ise muhdesatların davacı tarafından dikildiği sabit olmadığından reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek değişik gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olduğundan bu hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Ne varki; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, 1059 parsel sayılı taşınmaz hakkında Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde ….Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasının mevcut olduğu, taşınmaz üzerinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre 15-18 yaşlarında 32 adet incir ağacının tespit edildiği, ağaçların dikim tarihi itibariyle davacının 35-38 yaşlarında olacağı, keşif esnasında dinlenen tanıkların ve davalılardan….
davacıyı doğrular şekilde bu taşınmaz üzerindeki ağaçların davacı tarafından dikildiğini belirttikleri beyanlarda nazara alınarak 1059 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 32 incir ağacının davacı tarafından dikildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacının temyiz itirazları kısmen yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre dahili davalılar vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacı … iadesine, 11.05.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2016/3746 E. , 2017/6566 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiatının Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, tarafların …’nun mirasçıları olduğunu, tapuda muris … adına kayıtlı … parsel nolu taşınmaz üzerine murisleri tarafından bodrum kat,zemin kat, 1.normal kat, 2.normal kat,3.normal kattan oluşan bir bina inşa olunduğunu, binanın normal katlarından her birinde tek daire bulunduğunu, bahsi geçen bu binada kat mülkiyeti veya kat irtifakı
kurulmadığını, davalılardan …’nun, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava konusu taşınmazla ilgili 2013/1007 Esas sayılı dosya ile ortaklığın giderilmesi davasını açtığını, oysa ki murisin dava konusu olan arsa üzerindeki binanın 3. normal katındaki daireyi ölmeden önce kendisine sattığını ve teslim ettiğini, şu ana kadar bu dairede malik sıfatıyla oturduğunu, söz konusu dairenin mülkiyetinin gerçekte kendisine ait olmasına
rağmen babası ile aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle tapu kütüğünde herhangi bir işlem yapmadıklarını beyan ederek, dava konusu binanın 3.Normal katındaki dairenin müşterek murisleri babaları tarafından kendisine satıldığının, bu dairenin yalnızca kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … vekili, davanın niteliği ve dosya içeriğine göre davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılamayacağını, davacı arsa üzerindeki binanın 3.katının kendisi tarafından inşaa edildiğini iddia etmediğine göre, işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, mirasçılar arasında ne rızai, ne yazılı ne de sözlü bir miras taksim anlaşması yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar … ,… , … duruşmada alınan beyanlarında; açılan davaya bir diyeceklerinın olmadığını, davacının dava konusu daireyi sağlığında müşterek murisleri olan babaları Hasan …’ndan satın aldığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; davacının 3.normal kattaki dairenin, kendisi tarafından yapıldığını değil harici satış nedeniyle dairenin mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitini talep ettiğini, ancak tapu iptali ve tescil talepli eda davası açması gereken davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın dava şartlarından olduğu,yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği gerekçesi ile dava şartlarından yoksun davanın usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu … parsel sayılı taşınmazın muris … adına 15/06/1981 satış ile tescil edildiği, davalı … tarafından dava konusu 5858 parsel sayılı taşınmaz hakkında … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1007 E. sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı, davacı …’ya 27/05/2014 tarihli celse de; mülkiyet tespiti davası açmak için süre verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 684.maddesi hükmünde, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, bütünleyici parçanın, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça olduğu, aynı Kanun’un 718. maddesi hükmünde de, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklanmıştır.
Bu hükümler karşısında taşınmaz üzerinde bulunan ve bütünleyici parça niteliğindeki bina, ağaç gibi muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemeyeceğinden kural olarak ve aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemez ve mahkemelerce de anılan kanun hükümleri gözardı edilerek mülkiyet tespitine karar verilemez.
Böyle bir durumda “Çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği ve davacının istemi içinde muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteminin bulunduğu gözetilerek davanın buna göre muhdesatın aidiyetinin tespiti olarak görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Üzerinde muhdesat bulunan taşınmazın ortaklığının giderilmesinin dava edilmesi halinde, bu muhdesatların bir veya birkaç paydaşa ait olduğuna ilişkin tapu kaydında şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar arasında oybirliği sağlanabiliyorsa ortaklığın giderilmesi davasına
bakan mahkemece taşınmazın muhdesatsız çıplak değeri ile muhdesat değerlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, taşınmazın muhdesatlı değerinin yüzde kaçının taşınmazın arzına, yüzde kaçının muhtesata isabet ettiğinin saptanması, üzerindeki muhtesatla birlikte satılacak olan taşınmazın satış parasının paylaştırma oranları belirlenirken taşınmazın muhdesatsız çıplak değerinin taşınmazdaki mülkiyet payları oranında tüm paydaşlara, muhdesatın değerinin ise sadece muhdesatı meydana getiren paydaş veya paydaşlara verilmesini sağlayacak şekilde oranlama yapılması, satış bedelinin belirlenecek bu oran dahilinde paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi zorunludur. Taraflar arasında …
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1007 Esas sayılı Ortaklığın Giderilmesi davası olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davasına bakan … Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından muhdesatların aidiyetinin tespiti davası açılması için süre verilmiştir. Dava sonucunda verilecek tespit hükmünün, davanın tarafları açısından kesin hüküm oluşturacağı, davanın taraflarını ve ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi
bağlayacağı, bunun sonucu olarak muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğine karşı çıkan paydaş veya paydaşların iradesi yerine geçeceği ve bu şekilde oybirliğinin sağlanmış olacağı gözönüne alındığında, daha önce ortaklığın giderilmesi davasının açılmış ve kesin hükme bağlanmamış olması koşuluyla muhdesatın kendisi tarafından meydana getirildiğini öne süren paydaş veya paydaşların buna karşı çıkan paydaş veya paydaşlar aleyhine tespit davası açmakta her zaman için hukuki yararının bulunacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1007 Esas sayılı dava dosyasında davaya konu muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesi’ndeki ortaklığın giderilmesi davasında parsel üzerindeki muhdesatların davacı …’ya ait olduğu kabul edilmediğinden tüm paydaşlar arasında oybirliği sağlanamadığından muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılmak zorunda kalınmıştır. Mahkemenin nitelendirdiği gibi dava mülkiyetin tespiti istemi ile açılan bir dava olmayıp muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi olduğundan davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek, taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm delillerin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi ile açılan bu davanın esasına yönelik bir hüküm verilmesi gerekirken hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Muhdesat Nedir | Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti