Muris Muvazaasının Şartları 2023
Muris Muvazaasının Şartları 2023
Atanmış Mirasçı
Vefat eden kişi ölmeden önce vasiyetname hazırlayarak veya miras sözleşmesi düzenleyerek kanuni mirasçılarından başka kişileri de kendisine mirasçı tayin etmesi sonucunda vefat eden kişinin mirasından pay almaya hak eden kişiye atanmış veya art mirasçı denir. Bir gerçek veya tüzel kişiliğin, mirasın tamamını veya belli bir kısmını almasını sağlayan her işlem, mirasçı atanması sayılır.
Tereke Nedir?
Kişiye bağlı olmayan ve mirasçılara intikal edebilen mal varlığına tereke denmektedir. Tereke, mirastır. Tereke denilince, ölen kişinin yani murisin mallarının, hak ve alacaklarının, aynı zamanda borçlarının bütünü anlaşılmalıdır.
“Tereke” ve “Miras” terimleri eş anlamlı olarak kullanılabilir. Ancak miras ya da tereke denildiğinde miras bırakandan sadece mal ya da para kaldığı anlamına gelmez. Miras bırakan borçlu hatta borca batık bir şekilde ölmüş olabilir. “Tereke” kavramı miras bırakanın tüm hak ve alacaklarının yanı sıra onun borçlarını da kapsamaktadır.
Tereke Nasıl Hesaplanır?
Terekenin hesaplanması teknik bir konu olduğu için uygulamada net tereke hesabı bilirkişi marifetiyle yapılmaktadır. Net tereke belirlenirken terekenin aktifleri(mallar, paralar, alacaklar vs.) ve pasifleri (borçlar) bulunur ve aktiften pasifler çıkarılarak net tereke bulunur.
Mirasta Tenkis Davası
Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır.
Tenkis davası açarak saklı pay hakkını korumak isteyecek olan saklı paylı mirasçılar eş, anne, baba ve alt soy olmaktadır. Bu durumda tenkis davasının davacılarının saklı pay mirasçıları olacağı görülmektedir. Bu davalarda davalı olan taraf ise saklı payı aşarak ölüme bağlı tasarrufların lehine yapıldığı kişi olmaktadır.
Tenkis Davası Kime Karşı Açılabilir?
Tenkis davasında karşı taraf miras bırakanın kazandırma yaptığı kişilerdir. Bu kişiler üçüncü şahıslar olabileceği gibi başka bir saklı paylı mirasçı da olabilir. Murisin kazandırma yaptığı kişi veya kişiler ölmüş ise dava mirasçılarına karşı açılabilir. Bununla birlikte Yargıtay saklı paylı mirasçıların korunması için bir istisna kabul etmiştir. Eğer söz konusu malı kazandırma ile elde etmiş olan kişi kötü niyetli olarak bu malı üçüncü kişilere devretmiş ise dava devredilen kişiye karşı açılabilecektir.
Saklı Paylı Mirasçı Kimdir?
Saklı paylı mirasçı, miras bırakanın malvarlığı üzerinde yaptığı tasarruflar karşısında miras payları kanunda belirtilen oranlarda korunan mirasçılardır. Kanuna göre saklı paylı mirasçılar ve saklı pay oranları aşağıdaki gibidir:
Altsoy (çocuk, evlatlık, torun) için yasal miras payının yarısı
Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri
Sağ kalan eş için altsoy veya ana ve baba ile mirasçı ise yasal miras payının tamamı, diğer hallerde ise yasal miras payının dörtte üçü
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir?
Muvazaa; sözleşme veya başka bir hukuki işlem yapan tarafların görünürde yaptıkları işlemin arkasında başka hukuki sonuçlar konusunda anlaşmalarıdır. Hukuk düzeni muvazaalı sözleşmeleri geçersiz kabul etmektedir. Ancak bu işlemler dava ile geçersizliği tespit edilene kadar geçerliymiş gibi işlem görür.
Mirastan mal kaçırma, diğer adıyla muris muvazaası, miras bırakacak olan kişinin bir takım mallarını mirasçıların birisinden veya tamamından kaçırmak maksadıyla başka bir kişiye tapuda satmış gibi göstermesidir.
Muris Muvazaasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olup, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için üç koşulun bir arada bulunması gerekir bunlar:
-Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalı,
-Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalı,
-Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşmaları gerekmektedir.
Muris Muvazaasının Şartları
-Görünüşteki İşlem Şartı
-Muris Muvazaası Anlaşması
-Üçüncü Kişileri Aldatma Amacı
Muris Muvazaasının İspatı
Mirastan mal kaçırma davasında muris muvazaası ispat yükü davacı tarafta yani mirasçılardadır. Mirastan mal kaçırma davası için özel olarak gösterilen muris muvazaası ispat araçları söz konusu olmadığı için mirasçılar burada her türlü ispat aracı kullanabilir. Mahkeme hukuka uygun olmayan yollarla elde edilmiş delilleri vereceği kararda esas alamaz. Hatta bu deliller kişi için cezai sorumluluk doğurabilir.
Muris Muvazaasının Şartları 2023
Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/ll). Hükmi rette şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasına gerek yoktur.
Türk Medeni kanunun 605.maddesinde “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.”
Miras Davalarında Görevli Mahkeme
Miras hukukundan doğan davaların hangi mahkemenin görevli olduğu Türk Medeni Kanunu’nda yer alan özel düzenlemeler ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun da yer alan düzenlemeler ile belirlenmiştir.
Miras Nedir?
Bir kimsenin, ölümü üzerine varislerine kalan haklar, malları ve borçlarıdır. Yasal kabul edilen mirasçılar, kan bağı olan alt soy, hayatta olan eş, evlatlık kabul ettikleri ve devlettir. Mirasçılık sırası önce hayatta kalan kimselerin yakınlık derecesi dikkate alınarak değerlendirilir. Miras’ın bir kısmı vasiyet edilen bir kimseye de kalabilir. Bir kısmını almak üzere tayin edilen kimse ise, ‘mansup mirasçı’ diye anılır. Devlet, bir dereceden sonra kanuni mirasçılardan sayılır.
Miras Kimlere Verilir?
Ölen kişinin alt soyu dediğimiz, kendisinden üreyen, türeyen kişileri kapsar, yani onun çocukları ve torunları alt soyu ifade eder. Çocuklar kendi aralarında eşit miras hakkına sahiptir. Ölen kişinin kendinden önce ölmüş çocuğunun çocuğu yani torunu alt soya girer ve eşit derecede mirasa sahip olur.
Mirasçı Olabilmek İçin Şartlar
Sağ olmak
Hak ehliyetine sahip olmak yani kişinin borç altına girebilmesi için ehliyettir.
Mirastan yoksun olmamak yani mirastan men edilmemek gerekir.
Miras Hukuku
Gerçek kişinin ölümü ve gaipliğe durumunda, bu kişiye ait olan malların kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalına Miras Hukuku denmektedir. Miras hukuk dalında ölümden sonra malların intikalinin yapılması yanında ölümden önce düzenlenen ölüme bağlı tasarruflar konusu da işlenmektedir. Yasalarımızda ve miras hukukunda iki tür yasal mirasçıdan söz edilmektedir.
Bunlar yasal mirasçılar ve atanan mirasçılar olmaktadır.
Türk miras hukukunda külli intikal sistemi benimsenmiştir, böylelikle miras bırakanın (murisin) hakları ve borçları bir bütün (kül) olarak mirasçıya (mirasa sahip olacak kişi) geçer. Buna külli halefiyet sistemi denir. İntikal kendiliğinden olur. Yani herhangi bir kabule veya işleme gerek olmadan mirasçıya geçer. Bunun istisnası ise eğer vasiyetname varsa kabule de gerek vardır. Eğer kişinin mirasçısı yoksa, miras devlete intikal eder.
Ölüm: Kişiliğin sona ermesidir. Kişiliğin sona ermesiyle ölen kişi hak ve borç sahibi olma yetkisini kaybeder. TMK m.575 e göre miras, miras bırakanın ölümüyle açılır.
Mirasçı: Mirasa sahip olacak kişidir. Hukukumuzda kanuni(yasal) ve iradi(atanmış) mirasçı olmak üzere iki çeşittir.
Vasiyet alacaklısı: Vasiyet alacaklısı, ölüme bağlı tasarrufla miras bırakanın malvarlığında belirlenen bir mal veya hakka sahip kılınan kişidir.
Tereke: ölen kişinin hak, mal ve alacaklarının toplamına denir. Terekeye dahil olmayan haklar da vardır.
Saklı pay: Kanunun belirlediği yasal mirasçıların terekeden almaları gereken payı ifade eder.
Miras bırakanın tasarruf edeceği kısım: Yasal mirasçıların saklı payı dışında kalan miras payıdır.
Kanunumuza Göre Yasal Mirasçılar
Ölenin akrabalarıdır. Bununla birlikte evlatlık ve sağ kalan eşe de yasal miras hakkı tanınmaktadır. Ölenin hiç mirasçısı olmadığı takdirde Devlet de ikinci derecede yasal mirasçı olur.
Madde 497: Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar.
Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer tarafa geçer.
Evlâtlık
Madde 500: Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar. Buradaki dikkat edilmesi gereken birkaç hususa bakarsak, evlat edinenin evlatlığın mirasçısı olamayacağıdır. Burada mirasçılık sıfatı tek yönlüdür. Ayrıca evlatlık, biyolojik anne babasının da mirasçısı olabilmektedir.
Atanmış Mirasçı
Vefat eden kişi ölmeden önce vasiyetname hazırlayarak veya miras sözleşmesi düzenleyerek kanuni mirasçılarından başka kişileri de kendisine mirasçı tayin etmesi sonucunda vefat eden kişinin mirasından pay almaya hak eden kişiye atanmış veya art mirasçı denir. Bir gerçek veya tüzel kişiliğin, mirasın tamamını veya belli bir kısmını almasını sağlayan her işlem, mirasçı atanması sayılır.
Tereke Nedir?
Kişiye bağlı olmayan ve mirasçılara intikal edebilen mal varlığına tereke denmektedir. Tereke, mirastır. Tereke denilince, ölen kişinin yani murisin mallarının, hak ve alacaklarının, aynı zamanda borçlarının bütünü anlaşılmalıdır.
“Tereke” ve “Miras” terimleri eş anlamlı olarak kullanılabilir. Ancak miras ya da tereke denildiğinde miras bırakandan sadece mal ya da para kaldığı anlamına gelmez. Miras bırakan borçlu hatta borca batık bir şekilde ölmüş olabilir. “Tereke” kavramı miras bırakanın tüm hak ve alacaklarının yanı sıra onun borçlarını da kapsamaktadır.
Tereke Nasıl Hesaplanır?
Terekenin hesaplanması teknik bir konu olduğu için uygulamada net tereke hesabı bilirkişi marifetiyle yapılmaktadır. Net tereke belirlenirken terekenin aktifleri(mallar, paralar, alacaklar vs.) ve pasifleri (borçlar) bulunur ve aktiften pasifler çıkarılarak net tereke bulunur.
Mirasta Tenkis Davası
Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır.
Tenkis davası açarak saklı pay hakkını korumak isteyecek olan saklı paylı mirasçılar eş, anne, baba ve alt soy olmaktadır. Bu durumda tenkis davasının davacılarının saklı pay mirasçıları olacağı görülmektedir. Bu davalarda davalı olan taraf ise saklı payı aşarak ölüme bağlı tasarrufların lehine yapıldığı kişi olmaktadır.
Tenkis Davası Kime Karşı Açılabilir?
Tenkis davasında karşı taraf miras bırakanın kazandırma yaptığı kişilerdir. Bu kişiler üçüncü şahıslar olabileceği gibi başka bir saklı paylı mirasçı da olabilir. Murisin kazandırma yaptığı kişi veya kişiler ölmüş ise dava mirasçılarına karşı açılabilir. Bununla birlikte Yargıtay saklı paylı mirasçıların korunması için bir istisna kabul etmiştir. Eğer söz konusu malı kazandırma ile elde etmiş olan kişi kötü niyetli olarak bu malı üçüncü kişilere devretmiş ise dava devredilen kişiye karşı açılabilecektir.
Saklı Paylı Mirasçı Kimdir?
Saklı paylı mirasçı, miras bırakanın malvarlığı üzerinde yaptığı tasarruflar karşısında miras payları kanunda belirtilen oranlarda korunan mirasçılardır. Kanuna göre saklı paylı mirasçılar ve saklı pay oranları aşağıdaki gibidir:
Altsoy (çocuk, evlatlık, torun) için yasal miras payının yarısı
Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri
Sağ kalan eş için altsoy veya ana ve baba ile mirasçı ise yasal miras payının tamamı, diğer hallerde ise yasal miras payının dörtte üçü
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir?
Muvazaa; sözleşme veya başka bir hukuki işlem yapan tarafların görünürde yaptıkları işlemin arkasında başka hukuki sonuçlar konusunda anlaşmalarıdır. Hukuk düzeni muvazaalı sözleşmeleri geçersiz kabul etmektedir. Ancak bu işlemler dava ile geçersizliği tespit edilene kadar geçerliymiş gibi işlem görür.
Mirastan mal kaçırma, diğer adıyla muris muvazaası, miras bırakacak olan kişinin bir takım mallarını mirasçıların birisinden veya tamamından kaçırmak maksadıyla başka bir kişiye tapuda satmış gibi göstermesidir.
Muris Muvazaasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olup, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için üç koşulun bir arada bulunması gerekir bunlar:
-Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalı,
-Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalı,
-Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşmaları gerekmektedir.
Muris Muvazaasının Şartları
-Görünüşteki İşlem Şartı
-Muris Muvazaası Anlaşması
-Üçüncü Kişileri Aldatma Amacı
Muris Muvazaasının İspatı
Mirastan mal kaçırma davasında muris muvazaası ispat yükü davacı tarafta yani mirasçılardadır. Mirastan mal kaçırma davası için özel olarak gösterilen muris muvazaası ispat araçları söz konusu olmadığı için mirasçılar burada her türlü ispat aracı kullanabilir. Mahkeme hukuka uygun olmayan yollarla elde edilmiş delilleri vereceği kararda esas alamaz. Hatta bu deliller kişi için cezai sorumluluk doğurabilir.