MANŞET

Tanıma Tenfiz Davası – Asal Hukuk

Tanıma Tenfiz Davası – Asal Hukuk

Yabancı devlet mahkemesi tarafından verilen kararların başka ülkelerde geçerli olabilmesi için, ilgili kararın tanıma ve tenfiz sürecinden geçirilmesi gereklidir. Bu süreçte, davanın usulü, istemci ve isteminin kimler tarafından isteneceği, ispat ve delillerin ne şekilde mahkemede ileri sürüleceği, ve verilen kararın kanun yolu bakımından değerlendirilmesi önemlidir. Bu sayede, yabancı mahkemede verilen karar tanıma ve tenfiz sürecinden geçerli hüküm ve kesin delillere sahip olacaktır.

Tanıma Davası, Yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararlarının, ülkemizde kabul edilmesini sağlamak amacıyla açılan bir dava türüdür.

Tenfiz Davası ise, Yabancı mahkemelerce verilen icra nitelikli hükümlerin Türkiye’de de geçerli olmasını ve hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan bir dava türüdür.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 50-59. maddeleri arasında, tanıma ve tenfizine ilişkin temel hükümler düzenlenmiştir.

Bunun yanı sıra,
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliği,
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası I-M sayılı Genelgesi’nin Tenfize İlişkin 44. maddesi,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1360. maddesi ve uluslararası antlaşmalar tanıma ve tenfiz davalarına ilişkin hükümleri barındırmaktadır.

Yabancı bir mahkeme kararının diğer ülkelerde hüküm ve sonuç doğurması için tanıma veya tenfiz davası açılması gerekir. Bu davalar sonucunda yabancı mahkeme kararı mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır. Tenfiz davası, yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren durumlar için, tanıma davası ise böyle bir özelliği olmayan durumlar için açılmalıdır.

Tanıma ve Tenfiz Davası

yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını sağlamaya yönelik açılan dava türüdür. Tanıma davası, icrası gerekmeyen hükümleri ihtiva eden mahkeme kararları için gerektirirken  tenfiz davasında ise icrai nitelikli hükümleri ihtiva eden kararların Türkiye’de de geçerli olmasını sağlamak için açılmalıdır.

Tanıma ve Tenfiz Davası Şartları

MÖHUK m. 50’ye göre tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullar şunlardır:
Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bir kararın hukuk davalarına ilişkin olması, kesinleşmiş olması ve tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli ön koşullar arasında yer almaktadır.

MÖHUK m. 58’de düzenlenmiş olan esaslara göre, tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için; hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması ve kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olması gereklidir.

Tanıma ve Tenfiz İçin Gerekli Belgeler:

Yabancı mahkeme kararının aslı ya da tasdikli sureti,
Kararın kesinleştiğini gösteren şerh,
Temsilciliklerden alınacak apostil şerhi,
Nüfus cüzdanı veya pasaport fotokopisi,
Avukat vekâletnamesi,
Yabancı mahkeme tarafından verilen kararların ve apostil şerhinin Türkçe tercümesi
Olarak belirlenmiştir. Tanıma ve tenfiz davası kısaca, yabancı mahkeme tarafından verilen bir kararın mahkeme hükmünün zorla icrasının kabul edilmesi ve mahkeme hükmünün kabul edilmesi olarak tanımlanabilir.

Tanıma ve tenfiz davası açılmadığı sürece yabancı mahkeme tarafından verilen bir kararın Türkiye sınırları içinde geçerliliğinin ve uygulama alanın olması mümkün değildir.

Tanıma ve tenfiz davaları, Türk hukukunda basit yargılama usulüne göre görülmektedir (MÖHUK m. 55/1).

Tanıma talebi, Türk mahkemelerinde derdest olan bir dava içinde de istenebilmektedir ve bu durumda asıl yargılamanın tabi olduğu usule göre tanıma işlemi yapılacaktır (MÖHUK m. 58). Ayrıca, Yargıtay tarafından 2002 yılında verilen bir karar, tanıma talebinin karşı dava açmak suretiyle de istenebileceğini ifade etmiştir.

Basit yargılama usulü HMK m. 316 vd. hükümlerle düzenlenmiştir. Bu usula göre, tüm delillerini dilekçeleri ile birlikte açıkça belirtmeli ve bunların hangi vakıaların delili olduğunu belirtmeleri gerekmektedir (HMK m. 318). Ayrıca, ellerinde bulunan belgeleri dilekçelerine eklemeleri gerekir ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayacak açıklamaları dilekçelerinde yer vermelidir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Görevli Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarında, MÖHUK m. 51’e göre görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak, 4787 sayılı kanunun Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair hükümlerine göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfiz talepleri Aile Mahkemelerinde yapılabilir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Yetkili Mahkeme

Tanıma ve Tenfiz Davasında Yetkili Mahkeme MÖHUK m. 51’e göre, tanıma veya tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut olmadığı durumlarda ise Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Tebligat

Türkiye’deki tanıma ve tenfiz davalarında tebligat önemli bir işlemdir. Tebligatın yapılmasına göre, tebliğ edilecek kişinin Türk vatandaşı ya da yabancı uyruklu olmasına göre değişmektedir. Türk vatandaşı olan bir kimseye, siyasi temsilcilik aracılığıyla tebligat yapılırken, yabancı uyruklu kişilere ise Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebligat yapılmaktadır. Tebligat, duruşma gününü bildirir tebligatın üç ay önceden, ilgili kişiye gerekli bildirim içerisinde tebliğin yapılmış olacağı ihtarıyla gönderilmesi gerekmektedir.

Tanıma ve Tenfiz Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Tanıma ve tenfiz davalarına konu olan yabancı mahkeme kararının niteliğine ve dava sürecine göre süreler farklılık gösterebilmektedir.

Her iki tarafça avukatlara vekâlet verilmişse 1 hafta,
Taraflardan birinin yurtdışında yaşaması ve avukat tutması halinde 3 – 6 ay,
Taraflardan birinin yabancı ülkede yaşaması ve Türk vatandaşı olmaması halinde 6 – 12 ay süreleri arasında sonuçlanabilen tanıma ve tenfiz davalarının süresi hakkında kesin bir yargıya varmak imkânsızdır.

Tanıma Tenfiz Davası – Asal Hukuk

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu