Vergi Hukuku |
Vergi Hukuku |
VERGİ HUKUKU NEDİR
Vatandaşlar ile devlet arasındaki vergi yükümlülükleri ile vergi ilişkilerini belirleyen hukuk dalına ise vergi hukuku adı verilmektedir. Devlet vergi hukukuna dayanarak çıkardığı yasalar ile vergi toplayabilir.
Mali Hukuk: Kamu gider ve gelirleri ile bunların denkleştirilmesine ilişkin hukuki kuralların tümünü ifade eder.
Vergi Hukuku: Mali hukukun alt dalıdır. Mali hukukun gelir kısmıyla ilgilidir. Vergi, resim, harç, şerefiye, harcamalara katılma payı ve benzeri gelirlerle ilgilenen hukuk dalıdır.
Devletin topladığı vergilerin genel olarak özellikleri şu şekilde sıralanabilir;
-Devletlerin egemenlik güçlerini oluşturur
-Vergiler karşılıksız olarak tahsil edilir
-Devlet topladığı vergiler sayesinde, kamu harcamalarını karşılar
VERGİ HUKUKUN ALT DALLARI
Genel Vergi Hukuku
Bütün vergilerde uygulanacak temel ilke ve kuralları, vergi ilişkisinin niteliği, vergi alacağının doğması ve sona ermesi, vergilendirme alanında çıkan uyuşmazlıklar, kabahat ve suçlar ile bunların çözüm yolları ve vergi alacağının zorla tahsiline ilişkin hükümleri inceleyen vergi hukuk kısmıdır.
Özel Vergi Hukuku
Konularına göre tek tek vergileri ve bunları düzenleyen yasaları inceler
Maddi Vergi Hukuku
Vergi borcu ilişkisinde hak ve ödevlerin doğumunu, sona ermesini ve bunların içeriğine ilişkin hukuki ilkeleri inceleyen daldır.
Şekli Vergi Hukuku
İçeriği maddi hukukça belirlenen vergi ilişkisinde hak ve yükümlülüklerin gerçekleştirilmesi usullerini düzenleyen daldır.
VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI
Asli Kaynaklar:
Anayasa
Kanun
Uluslararası Antlaşmalar
Yargı Kararları
OHAL KHK’sı
Olağan Dönem KHK’sı
Bakanlar Kurulu Kararnamesi
Tüzük
Yönetmelik
Uygulama Tebliği
Tali Kaynaklar:
Yorum Tebliği
Genelge
Sirküler
Özelge/Mukteza
Yargı Kararları
Doktrin
Örf ve Adet
Vergi Hukuku |
Kimler Vergi Ödemekle Yükümlüdür
İkametgahları ülke sınırları içinde olanlar ile bir yıllık bir süre içinde altı ay boyunca Türkiye’de sürekli olarak ikamet etmiş kişiler, tam vergi mükellefi olarak adlandırılıyor. Söz konusu koşullara sahip olan ve yasal gelirleri olan kamu ve özel kişilerin, vergi ödemesi gerekmektedir.
VERGİ DAİRESİ
Vergi dairesi mükellefi tesbit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir. Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı oldukları vergi kanunları ile belirlenir.
VERGİ MAHREMİYETİ
Aşağıda yazılı kimseler görevleri dolayısıyle, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine mütaallik olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü şahısların nef’ine kullanamazlar;
1. Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar;
2. Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar;
3. Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler;
4. Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler.
Bu yasak, yukarıda yazılı kimseler, bu görevlerinden ayrılsalar dahi devam eder.
MÜKELLEF VE VERGİ SORUMLUSU
Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir.Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.Bu kanunun mütaakıp maddelerinde geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da şamildir.Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişilere bir vergi numarası verilir.
VERGİ EHLİYETİ
Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir.Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.
KANUNİ TEMSİLCİNİN ÖDEVİ
Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU
Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.
MİRASÇILARIN SORUMLULUĞU
Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.
MÜCBİR SEBEPLER
Mücbir sebepler:
1. Vergi ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;
3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması;
gibi hallerdir.
KANUNİ VE İDARİ SÜRELER
Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder.
SÜRELERİN HESAPLANMASI
Vergi kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır:
1. Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter;
2. Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter;
3. Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter;
4. Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takribeden ilk iş gününün tatil saatinde biter.
VERGİ DOĞURAN OLAY
Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.
TARH
Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tesbit eden idari muameledir.
TEBLİĞ
Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.
TAHAKKUK
Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
TAHSİL
Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir.
TAHAKKUKU TAHSİLE BAĞLI VERGİLER
Mahiyetleri itibariyle tahakkuku tahsile bağlı vergilerde, verginin tahsili tahakkuku da içine alır.
BEYANNAMEYE DAYANAN TARH
Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler “Tahakkuk fişi” ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Bu esasa göre, vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişi tanzim olunur ve bunun bir nüshası mükellefe veyahut beyannameyi mükellef namına vergi dairesine tevdi edene verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçer. Lüzum görülen hallerde beyana dayanan vergi tahakkuk fişi yerine ihbarname ile tebliğ olunabilir. Kanunen belli hallerde tebliğ tekalif cetvelinin ilanıyle yapılır.
Vergi beyannamesini ilgili vergi dairesine tevdi eden kimsenin kendisine verilen tahakkuk fişini almaması, beyannamede yazılı matrah üzerinden tarhı gereken verginin tahakkukuna engel olmaz.
İKMALEN VERGİ TARHI
İkmalen vergi tarhı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.Özel kanunlarında ikmalen tarhiyata ilişkin olarak yer alan hükümler saklıdır.
RESEN VERGİ TARHI
Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır.
VERGİ KANUNLARININ ANLAM, YER VE ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
Anlam Bakımından Uygulama:
Objektif Teori
Subjektif Teori
Yorum Yöntemleri
Yorum Makamları
Yorum Çeşitleri
Kıyas Yasağı
Yorum Usulü
Yer Bakımından Uygulama:
Kaynak İlkesi
Tarafsızlık İlkesi
Şahsilik İlkesi
Türkiye’de Uygulanan İlkeler
Zaman Bakımından Uygulama:
Kanunları Hazırlama ve Yayınlama
Kanunların Yürürlükten Kaldırılması ve Bazı Sorular
VERGİ DENETİMİ
Denetim Yolları
Yoklama
Arama
Bilgi Toplama
VERGİ SUÇLARI
Vergi Suçları:
1- Vergi Kaçakçılığı
2- Vergi Mahremiyetini İhlal
Vergi Kabahatleri:
1-Vergi Zıyaı
2-Usulsüzlük
VERGİ HUKUKUNDA ÇÖZÜM YOLLARI
İdari (Barışçıl) Çözüm Yolları:
Uzlaşma (Tarhiyat Sonrası Uzlaşma, Tarhiyat Öncesi Uzlaşma)
Hata Düzeltme
Cezalarda İndirim
Pişmanlık ve Islah
VERGİ HUKUKUNUN DİĞER HUKUK DALLARI İLE İLİŞKİSİ
1-Anayasa Hukuku İle İlişkisi
Tarih içinde vergi hukukunun anayasa hukukunun öncülüğünü yaptığı kabul edilmektedir. Önemli bir anayasal belge olan 1215 tarihli Büyük Özgürlük Fermanı ile kralın vergilendirme yetkisi soylular ve din adamları yararına sınırlandırılmıştır. Vergiler kişilerin temel hak ve özgürlüklerine getirilen bir sınırlandırma niteliğindedir.1982 Anayasa’sının vergi ödevini düzenleyen 73’üncü maddesi, anayasal vergileme ilkelerini ve vergilendirme yetkisinin hangi organ tarafından ve nasıl kullanacağını belirtmektedir.
2-İdare Hukuku İle İlişkisi
Vergilendirme işlemi bir idari işlemdir. Nitekim Vergi Usul Kanunu tarh işlemini “vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.”(VUK.m.20) biçiminde tanımlamaktadır. İdari işlemler için aranan yetki, şekil, sebep, konu, amaç unsurları vergilendirme işlemleri için de geçerlidir.
3- Ceza Hukuku İle İlişkisi
Ceza hukuku, devletin emir ve yasaklar şeklinde ortaya koyarak suç saydığı fiilleri işleyenlere ya da yapılmasını emrettiği görevleri yerine getirmeyenlere uyguladığı yaptırımları düzenleyen hukuk dalıdır. Kişilerin kanuna aykırı davranması tüm alanlarda olduğu gibi vergilendirme alanında da söz konusu olmaktadır. Ceza hukukunun konusunu hem suç hem de kabahat niteliği taşıyan hukuka aykırılıklar oluşturmaktadır. Mevzuatımızda vergi kabahatlerinin cezalandırma süreci VUK’da, vergi suçlarının cezalandırma süreci ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir.
4-Yargılama Hukukları ile ilişkisi
Yargılama hukuku, uyuşmazlıkların mahkemede görülmesi sırasında uyulması gereken usul ve esasları inceler. Ülkemizde idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi idari yargı çerçevesinde gerçekleştirilir. Vergi suçlarının yargılama süreci Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılır ve burada “adli yargı” usul ve kuralları uygulanır.
5-Uluslararası Hukuk ile ilişkisi
Devletlerin kişiler üzerinde egemenliğini hissettirdiği alanların başında vergilendirme gelir. Bir egemen devletin vergi kanunlarının uygulanması, kanunların şahsiliği ya da mülkiliği ilkelerine göre belirlenmektedir. Devletlerarasında vergilendirme yetkisinin çatışması halinde sorun, ilgili devletlerin iç mevzuatı ile birlikte, uluslararası hukukun ilkelerine göre yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları yoluyla çözümlenmeye çalışılmaktadır. Uluslararası kuruluşlara üye devletlerin, vergilendirme alanında yaptıkları uyumlaştırma çalışmaları, devletlerin vergilendirme yetkisini sınırlandıran başka bir sebeptir.
6-Özel Hukuk Dalları İle İlişkisi
Vergi hukuku ile özel hukuk arasında oldukça sıkı bir ilişki vardır. Vergi borcunun ortaya çıkmasına neden olan vergiyi doğuran olay birçok durumda özel hukuk ilişkisine dayanır. Vergiyi doğuran olay vergi dairesinde değil ekonomik hayatın içinde meydana gelmektedir.
Vergi hukuku özel hukuk biçimlerini, kavramlarını ilke olarak aynen kabul eder(GVK.m.4/1). Ancak belli durumlarda, vergi hukuku kendi özel düzenlemelerini getirdiği takdirde, bunlar esas tutulur. Özel hukukta borca ehil olmak için fiil ehliyetine sahip olmak gerekirken vergi yükümlüsü olabilmek için kanuni ehliyet aranmamaktadır.(VUK.m.9/I).
Özel hukukun geçerli kabul ettiği biçimler vergi hukuku bakımından peçeleme oluşturduğu takdirde, özel hukuk biçimlerinin ve kavramlarının bir yana bırakılıp vergi hukuku açısından olayın, gerçek niteliklerinin esas tutulmasını Vergi Usul Kanunu açıkça öngörmektedir(VUK.m.3/B,1)
Stajyer Av. Ece Melikoğlu
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.