Yabancı Devlet Başkanına Karşı Suç Nedir | 2023
Yabancı Devlet Başkanına Karşı Suç Nedir | 2023
SUÇ NEDİR (TCK-CMK)
Ceza hukuku açısından suç, karşılığında ceza hukuku yaptırımı öngörülmüş olan haksızlıktır. Suç oluşturan bir haksızlığın oluşup oluşmadığı, her bir haksızlığın tanımlandığı yasa normundaki unsurların her somut vakada değerlendirilmesiyle belirlenebilir.
Suç, ceza ve güvenlik tedbirleri ceza hukukunun temel kavramlarıdır. Sadece çağıl ceza kanunlarında (CMK, TCK) genel anlamda bu kavramların tanımlarına yer verilmez. Zira ceza hukuku bakımından mühim olan hangi fiillerin suç teşkil ettiğinin kanunda açıkça tanımlanması ve yaptırımının gösterilmesidir.
Yabancı Devlet Başkanına Karşı Suç Nedir? (TCK 340)
Yabancı devlet başkanına karşı suç, 5237 sayılı TCK’nın 340. maddesinde “Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar” bölümünde şu şekilde düzenlenmiştir:
Yabancı devlet başkanına karşı suç
Madde 340– (1) Yabancı devletlerden birinin başkanına karşı bir suç işleyen kişiye verilecek ceza, sekizde biri oranında artırılır. Suçun müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(2) Fiil, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan ise, soruşturma ve kovuşturma yabancı devletin şikayetine bağlıdır.
Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret
Madde 341– (1) Resmen çekilmiş olan yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden kimseye üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, ilgili devletin şikayetine bağlıdır.
Yabancı devlet temsilcilerine karşı suç
Madde 342– (1) Türkiye Cumhuriyetinde sürekli veya geçici olarak görevlendirilmiş yabancı devlet temsilcileri ile bunların diplomasi memurları veya uluslararası kuruluşların temsilcileri ile bunların diplomatik ayrıcalık ve bağışıklık tanınan memurları, kendilerine karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlar bakımından, kamu görevlisi kabul edilerek; suç işleyen kişiler hakkında, bu Kanunun ilgili hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
(2) İşlenen suç hakaret ise, soruşturma ve kovuşturma yapılması, mağdurun şikayetine bağlıdır.
Karşılıklılık koşulu TCK 343
TCK 343. maddesinde, Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar başlığı altında açıklanan hükümlerin uygulanmasının, karşılıklılık koşuluna bağlı olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme ile, Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar bölümünde yer alan hükümlerin uygulanması, mağdurun mensubu olduğu devlet kanununca da aynı esasların Türkiye bakımından kabul edilmiş bulunmasına yani karşılıklılık kuralına bağlanmıştır.
Yabancı Devlet Başkanına Karşı Suçun Unsurları
Madde gerekçesine göre; madde metninde, yabancı devlet başkanlarına yönelik olarak işlenen suçlardan dolayı verilecek cezanın artırılarak hükmedilmesi öngörülmüştür. Ancak, bunun için, karşılıklılık koşulunun aranması gerekir. Söz konusu yabancı devletin Türkiye tarafından tanınmış bulunması, doğal olarak, temel koşuldur.
Maddenin ikinci fıkrasında, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardan dolayı şikâyet hakkının, ilgili yabancı devlet hükûmeti tarafından kullanılabileceği öngörülmüştür.
Yabancı Devlet başkanına bayrağına temsilcilerine karşı suçlar zamanaşımı
TCK 340. maddesi uyarınca yabancı devletlerden birinin başkanına karşı bir suçun müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde hükmolunacak ceza dava zamanaşımı otuz yıldır. TCK 341. maddesinde açıklanan suç için dava zamanaşımı ise sekiz yıl olarak belirlenmiştir.
Yabancı Devlet başkanına bayrağına temsilcilerine karşı suçlar görevli mahkeme
TCK 340. maddesinde açıklanan suç açısından görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi, 341. maddesi açısından ise görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
YARGITAY KARARI
9. Ceza Dairesi 2014/2666 E. , 2014/6247 K.
“İçtihat Metni”
Tebliğname No : 9 – 2013/401137
Mahkemesi : Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 30.10.2013
Numarası : 2012/54 – 2013/336
Suç : Yabancı devlet başkanını öldürmeye teşebbüs
Duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
1) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “30.09.1993” yerine “30.10.1993” olarak hatalı yazılması,
2) Türk vatandaşı olan sanık H.. T..’nun, 30.09.1993 tarihinde suç ortağı olan bir Azeri vatandaşı ile birlikte, o tarihte Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yetkisini kullanan Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı H.. A..’in bulunduğu parlamento binasının karşısındaki Devlet Televizyon Radyo Şirketinin üstü açık garajına H.. A..’e karşı suikast gerçekleştirmek amacı ile önceden planladıkları şekilde suikast silahları ile birlikte gittikleri ve burada H.. A..’in çıkışını bekledikleri sırada polis tarafından silahları ile birlikte yakalandıkları, suçüstü yakalanan sanığın 01.10.1993’de tutuklandığı, Azerbaycan yasalarına göre yargılanıp 12.03.1994 tarihli kararla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı, cezasının 8 yıl 6 aylık kısmının infaz edildiği sırada 14.03.2002 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı H.. A.. tarafından affedilerek serbest bırakıldığı ve bundan iki gün sonra Atatürk Hava Limanı’nda Türk makamlarına teslim edildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki sorun, sanık H.. T..’nun Azerbaycan’da işlediği söz konusu suç sebebiyle Azerbaycan’da yargılanarak cezalandırılmasını müteakip Türkiye’de ve Türk kanunlarına göre yeniden yargılanıp yargılanamayacağına ilişkindir.
Meseleye bu hususu düzenleyen Türk Ceza Kanunu açısından bakacak olursak;
Bir Türk vatandaşının yabancı bir ülkede işlediği suç sebebiyle Türkiye’de yargılama yapılabilmesi ve Türk kanunlarının uygulanabilmesi halinin 5237 sayılı TCK’nın 11 ve 13. maddelerinde düzenlendiği,
TCK’nın 11/1. maddesi uyarınca somut olayda olduğu gibi yabancı ülkede işlenen ve Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren suçun Türk kanunlarına göre cezalandırılabilmesi için yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerektiği, oysa yukarıda da belirtildiği gibi sanık H.. T..’nun bu suç sebebiyle Azerbaycan’da Azerbaycan yasalarına göre yargılanıp cezalandırıldığı anlaşıldığından, TCK’nın 11. maddesinin sanık hakkında uygulanamayacağı,
Suç işlediği yabancı ülkede yargılanıp mahkumiyet kararı verilmiş olması halinde Türkiye’de yeniden yargılama yapılmasını gerektiren istisnai halleri düzenleyen TCK’nın 13. maddesine gelince;
Bir yabancı devlet başkanına karşı suç işlenmesi halinde verilecek cezanın artırılmasını öngören TCK’nın 340. maddesinin, aynı Kanunun 2. Kitap 4. Kısım, 8. Bölümünde düzenlendiği ve TCK’nın 13/1-b maddesinde sayılan istisnai haller arasında bulunduğu anlaşılmakta ise de;
Azerbaycan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığının 18.06.2012 tarih ve 3347 sayılı yazısına göre, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisinin 24.06.1993 tarih ve 630 sayılı kararının 2. bendi uyarınca Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yetkisinin Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı H.. A..’e verildiği, daha sonra erken cumhurbaşkanlığı seçimi ile 03.10.1993 tarihinde yapılan seçim ile de Azerbaycan Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olarak seçildiği; buna göre suç tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı olan mağdur H.. A..’in meclis kararıyla Cumhurbaşkanı yetkilerini de kullandığı, bilahare suç tarihinden 3 gün sonra yapılan erken seçimle Cumhurbaşkanı seçildiği, dolayısıyla suç tarihinde her ne kadar Cumhurbaşkanının yetkisini kullanıyor ise de TCK’nın 340. maddesi anlamında devlet başkanı sayılamayacağı ve bu durumda TCK’nın 13. maddesinin de uygulama yeri bulunmadığı anlaşılmakla;
Yukarıda yazılı gerekçelerle Türkiye’de yeniden yargılama şartı (kovuşturma şartı) gerçekleşmediğinden, CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca davanın düşmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında sanık müdafiinin ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
27.05.2014 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı Hüsamettin Yuca’nın huzurunda, duruşmada sanık H.. T..’nun savunmasını yapmış Av. E.. C..’ın yokluğunda, 28.05.2014 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.