6100 Sayılı Kanun Hk. Anayasa Mahkemesi Kararı
6100 Sayılı Kanun Hk. Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi Kararı E.2013/127
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2013/127
Karar Sayısı: 2014/64
Karar Günü: 27.3.2014
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Konya 2. İş Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 166. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…aynı düzey ve sıfattaki…” ibaresinin Anayasa’nın 5. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Davacı tarafından, iş akdinden kaynaklanan ödenmeyen işçilik alacaklarının davalıdan tahsili, işe girerken alınan boş teminat senedinin iadesi ve iptali ile
davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talebiyle açılan davada,
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
Davaların mevzuunun aynı olması, birisi hakkında verilecek kararın diğerinin esasım etkilemesinin kaçınılmaz olacağı,
dayanak tapu ve vergi kayıtlarının sıhhatli bir şekilde uygulamasının yapılıp daha sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi ve
ayrıca davaların en kısa zamanda ve en az masrafla sonuçlandırılması gerekeceği hususları göz önünde bulundurularak
Usulün 45 ve 3402 sayılı Yasa’nın 21. maddeleri uyarınca davaların birleştirilerek yargılamanın sürdürülmesi ve
ona göre karar verilmesinin zorunluluğu açıktır. ” şeklindeki Yargıtay kararında da açıkça ifade edildiği şekliyle davalar arasında bağlantı olması durumunda birlikte görülmesinde zorunluluk vardır.
Somut olayda ve benzer nitelikte konuları itibariyle farklı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinin görevine giren ancak aralarında irtibat bulunan davalarda;
tarafları, ayrı mahkemelerdeki davaları ayrı ayrı takip etme zorunda bırakmak, davaların birleştirilmesi yoluyla
daha kısa sürede ve daha az masrafla bitirilmesini önleyici 6100 sayılı Hukuku Muhakemeleri Kanununun 1 nci fıkrasındaki “aynı düzey ve sıfattaki” hükmü,
Anayasanın Devletin Temel Amaç ve Görevlerini düzenleyen 5 nci maddesi ve Hak Arama Hürriyetini düzenleyen 36 nci madde hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının senet kefili olan kardeşi ile birlikte senedin iptali talebiyle Asliye Hukuk Mahkemesine ikame edip Mahkemenin görevsizlik kararı ile
Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilip halen derdest olan davada davacıların isbat vasıtaları ile iş sözleşmesinden kaynaklanan
boş teminat senedi verildiğine ilişkin davalı işverene karşı mahkememizde görülen isbat vasıtaları davacı aleyhine farklılıklar göstermektedir.
Davacı iş yargılamasından kaynaklanan isbat kolaylıklarına sahipken, kanundan kaynaklanan birleştirme yasağı nedeniyle
bu isbat vasıtalarını Asliye Ticaret Mahkemesindeki yargılamada kullanamayacaktır.
Asliye Ticaret Mahkemesinde senet lehtarı olan davalı …’e karşı açılan davada red kararı verilmesi durumunda
veya kabul kararı verilmesi durumunda bu kararların mahkememizde derdest dosyaya etkisi ne olacaktır.
Kanundaki düzenleme ile davacının davayı uyuşmazlığın asıl konusu olan işçi-işveren platformunda tartışması imkanı elinden alınmış olmaktadır.
Başka üzerinde durulması gereken husus;
davacının davalı … ’ü de davalı olarak göstererek iş mahkemesinde dava açması durumunda davalılar arasındaki
ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle dava o haliyle görülüp sonuçlandırılabilecekken,
sıfatı başka olan mahkemede aynı kişi hakkında açılan davanın yasal engel nedeniyle diğer dava ile birlikte görülememesi hususudur.
1086 sayılı Kanunun davaların birleştirilmesine ilişkin 45 nci maddesinde zaman içinde yapılan değişikliklerde hak aramayı kolaylaştırma ve
çabuklaştırma amaçlı değişiklikler yapılmışsa da iptali istenen kısıtlama ile bundan geri adım atılmıştır.
Maddenin hükümet gerekçesinde bu kısıtlamaya ilişkin gerekçe belirtilmezken, aynı düzey ve sıfattaki mahkemelerden anlaşılması gereken açıklanmıştır.
Doktrinde kısıtlamaya gerekçe olarak aynı düzey ve sıfatta olmayan mahkemelerde farklı yargılama usullerinin uygulanması gösterilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yargılama usullerinde sadeleştirmeye giderek yazılı ve basit usulü benimsemesi karşısında bu gerekçenin geçerliliği yoktur.
Birleştirmenin mümkün olması durumunda birleştirme karan verilen mahkemede cari yargılama usulünün uygulanmasına bir engel olmadığı gibi aynı zamanda kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur.
İptaline ilişkin itiraz olunan kısıtlamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 nci maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma Hakkına aykırı olduğu da düşünülebilir.
Sözleşme kapsamında kişinin hak aramasını sağlayacak tedbirlerin alınması ve engellerin kaldırılması gerekir.
Mahkemeye başvurma hakkına getirilecek sınırlama meşru amaç gütmeli, hakkın özünü zedeleyecek şekilde olmamalı ve orantılı olmalıdır.
Somut olay ve düzenleme açısından yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere davacının davasını tüm yönleriyle mahkeme önüne getirmesi engellenmektedir.
Bu yönüyle mahkemenin tam bir yargı yetkisinin kısıtlandığı söylenebilir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda detaylı şekilde açıklanan nedenlerle;
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Usulü Kanununun 166 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “aynı düzey ve sıfattaki” hükmünün Anayasa’nın 5 ve 36 nci maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına,… karar verildi. ”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Kanun’un itiraz konusu ibarenin de yer aldığı 166. maddesi şöyledir:
“Davaların birleştirilmesi
MADDE 166- (1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar,
aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında,
talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede…