İmza İnkarı İspat Yükü
İmza İnkarı İspat Yükü
İmzaya İtiraz Davası İspat Yükü Nedir?
İmzaya itiraz davası açmak, borçlu olan kişinin Türk Ceza Kanunun 168. maddesinin 4 numaralı bendine göre hakkıdır.
İmzaya İtiraz Davası İspat Yükü icrada yapılan satış işleminden başka bir işlemi durdurmamaktadır.
Fakat bu durum icra hâkimin borçlunun sunduğu dilekçeye olan kanaatine göre değişiklik göstermektedir.
Borçlunun yaptığı itirazın hâkim tarafından ciddi görülmesi durumunda, hâkim icra takip işlemlerini geçici olarak durdurma yönünde karar verebilmektedir.
İmzaya İtiraz Davası İspat Yükü ile takibin durdurulması ile sonuçlanabilecek önemli bir davadır. Bu sebeple alanında uzman bir avukat ile çalışmak dava sürecinin daha hızlı ve profesyonel şekilde geçirilmesine yardımcı olacaktır.
Menfi Tespit Davası İmzaya İtiraz, Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 47. maddesiyle değişik 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan üçüncü fıkrasında, “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.
İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır.
İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir.
Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.” hükmüne yer verilmiştir.
İcra mahkemesinin imzaya itirazın reddi kararı üzerine, alacaklı, hemen takibe devam edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi daha önce takibin geçici olarak durdurulmasına karar vermiş (m. 170,11) olsa bile, imzaya itirazın reddi kararı üzerine, alacaklı, hemen takibe devam edilmesini isteyebilir.
İcra mahkemesinin (imzaya) itirazın reddi kararı, takip konusu alacakta ihtilaflı kalan miktarın temyiz sınırını geçmesi şartı ile, temyiz edilebilir (m.363/3).
icra mahkemesi kararları maddî anlamda kesin hüküm (HMK m.303) teşkil etmediğinden, imzaya itirazının reddine karar verilmiş olan borçlu, borçlu olmadığının tespiti veya ödediği paranın geri alınması için menfî tespit veya istirdat davası açabilir.
Borçlu menfî tespit veya istirdat davası açarsa, icra mahkemesinin alacaklı (davalı) lehine hükmetmiş olduğu inkar tazminatının ve para cezasının tahsili, bu davanın sonuna kadar ertelenir (tehir olunur) ve borçlu davayı kazanırsa, (icra mahkemesinin hükmetmiş olduğu) inkar tazminatı ve para cezası kalkar.
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/23585
Karar No:2014/27738
K. Tarihi:20.11.2014
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu, senedi elinde bulunduran ve takibe başlayan alacaklı ispatlamakla yükümlüdür.
İmza İnkarı İspat Yükü
Bu ilke doğrultusunda yargılama yapılmalıdır.
Alacaklı vekili tarafından bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya 04.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği,09.01.2012 tarihinde UYAP arızasına ilişkin tutanak tutulması sebebiyle, adı geçenin icra mahkemesi’ne yasal sürede başvurarak, diğer itirazları ile birlikte imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır.
İİK’nın 170/3.maddesi gereğince; icra mahkemesi İİK’nın 68/a-4.mad-desine göre yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın “borçluya ait olmadığına” kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.
Somut olayda, mahkemece, 31/01.2012 tarihli celsede borçluya tensibin 2.maddesi gereğini yerine getirmesi için HMK’nın 94.maddesi gereğince iki haftalık kesin süre verilmesine karşın kararın yerine getirilmediğinden bahisle imzaya itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK’nın 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 esas, 2006/231 sayılı kararı)
Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralına uyulmak suretiyle, borçlunun imzaya itirazı yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce itirazın yasal sürede yapılmaması sebebiyle hata sonucu değişik gerekçe ile onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.01.2013 tarih ve 2012/23351 Esas – 2013/2123 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’un 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.