ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50 (5582 Sayılı Kanun Hk.)

30 Aralık 2010 Tarihli Resmi Gazete

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50

Sayı: 27801

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2007/50

Karar Sayısı: 2010/49

Karar Günü: 24.3.2010

İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Ali Topuz, Haluk KOÇ ile birlikte 127 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU: 21.2.2007 günlü, 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Hakkında Kanun’un;

1- 10. maddesiyle, 28.7.1981 günlü, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (r) bendinin,

2- 15. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya 40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 40/D maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin,

3- 20. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının birinci cümlesinin,

Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 135. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ

Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“III. GEREKÇE

1) 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanunun 10 uncu Maddesinin Değiştirdiği 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci Maddesinin Birinci Fıkrasının (r) Bendinin Anayasaya Aykırılığı

28.07.1981 tarih ve 2499 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde Sermaye Piyasası Kurulunun görev ve yetkileri belirlenmiştir.

Bu maddenin 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanunun 10 uncu maddesi ile değiştirilen ve iptali istenen (r) bendi hükmü ile;

gayrimenkullerin değerlemesini yapabilecek değerleme kurumlarından sermaye piyasasında değerleme faaliyetinde bulunacaklara ilişkin

şartları belirlemek ve bu şartlara uyan değerleme kurumlarını listeler halinde ilan etmek,

Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesi birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacakların

takibinde ve konut finansmanı kuruluşları tarafından tüketicilere kaynak kullandırılması aşamasında değerleme yapacak kişi

ve kurumlara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara uyan kişi ve kurumları listeler halinde ilan etmek yetkisi Sermaye Piyasası Kuruluna verilmiştir.

Yasada temel esaslar gösterilmeden, değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin olarak şartları belirleme yetkisi, idareye (yürütmeye) bırakılmıştır.

Halbuki, Anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında, yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur;

yürütme Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir.

Anayasanın 8 inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke, yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş

bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Anayasanın 7 nci maddesine göre ise,

asli düzenleme yetkisi, TBMM’nindir ve devredilemez. Devredildiği takdirde Anayasanın 7 nci ve 8 inci maddelerine aykırı düşer

ve devredilen yetki kaynağını Anayasadan almadığı için, düzenleme Anayasanın 6 ncı maddesine de aykırı bir nitelik taşır.

Anayasa Mahkemesinin 29.11.2005 tarih ve E.2005/6, K.2005/93 sayılı Kararında, “Anayasanın 7 nci maddesinde,

“Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez” denilmektedir.

Buna göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi, sınırsız,

belirsiz bir alanı, yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir. Yasa ile yetkilendirme Anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez.

Yasa koyucu, gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir.

Bu bağlamda, sık sık değişik önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik,

teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.

Ancak, iptali istenilen bentlerle Maliye Bakanı’na çerçevesi çizilmemiş,

esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devrine yol açılmıştır.

Bu nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasanın 7 nci maddesine aykırıdır. İptali gerekir.” denilerek, bu durum açıkça ortaya konulmuştur.

Bu nedenle iptali istenen düzenleme de Anayasanın 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddelerine aykırıdır.

Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti,

Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesinin yanısıra,

11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır

(Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).

Açıklanan nedenlerle, 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda

Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin değiştirdiği 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun

22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 11 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekir.

2) 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanunun 15 inci Maddesinin 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanuna Eklediği 40/D Maddesinin Birinci Fıkrasının İlk Cümlesinin Anayasaya Aykırılığı

İptali istenen bu kural ile; gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların üye olmalarını zorunlu kılan,

tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin kurulması öngörülmüş,

ancak 5582 sayılı Yasa’da bu kuruluşun yapılanmasına, karar ve yönetim organlarına ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş

ve aşağıda (3) numaralı başlık altında iptali istenen 20 nci maddesinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna Eklediği

Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının ilk cümlesinde Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsünün bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren

azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek Birliğin yapılanması tümüyle idareye (yürütmeye) bırakılmıştır.

Anayasanın 135 inci maddesinin birinci fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları;

“belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,

mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve

güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakı korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından

kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri” şeklinde tanımlamıştır.

Bu hükme göre, meslek kuruluşları, sadece yasayla kurulur ve kamu kurumu niteliğindedir.

Bir teşkilatın kanunla kurulması demek, yapılanmasının, görev ve yetkilerinin, karar ve yönetim organlarının kanunla düzenlenmesi demektir.

5582 sayılı Yasa’da Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin sadece görev ve yetkileri düzenlenmiş,

açıklanan diğer hususlar yani Birliğin Statüsü’nün belirlenmesi yürütmeye bırakılmıştır. Böyle bir düzenlemenin,

Anayasanın 135 inci maddesine açıkça aykırı düştüğü kuşkusuzdur.

Anayasa Mahkemesinin 20.11.2003 tarih ve E.2002/32, K.2003/100 sayılı kararında, “Yasayla düzenleme ilkesi,

düzenlenen konudan yalnız kavram, ad ve kurum olarak söz edilmesi değil, bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır.

Kurallaştırma ise, düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder.

Ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir.

Anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir.

Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle Anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında,

yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez.

Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının Anayasanın 7 nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi,

sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir.” denilmiştir.

5582 sayılı Yasa’da Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin statüsünün temel ilkeleri konulup,

çerçevesi çizilmediğinden iptali istenen kural bu yönden de, Anayasanın 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddeleri ile bağdaşmamaktadır.

Çünkü bu kuralla yukarıda belirtildiği gibi Anayasanın 8 inci maddesine ve 7 nci maddesine rağmen yürütmeye asli düzenleme yetkisi verilmiştir.

Bu yetki kaynağını Anayasadan almadığı için Anayasanın 6 ncı maddesine de aykırıdır.

Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti,

Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesinin yanısıra,

11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).

Açıklanan nedenlerle, 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanunun 15 inci maddesinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna eklediği 40/D maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi,

Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 135 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekir.

3) 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanunun 20 nci Maddesinin 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanuna Eklediği Geçici Madde 10’un Birinci Fıkrasının İlk Cümlesinin Anayasaya Aykırılığı

5582 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna Eklediği Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının iptali istenen ilk cümlesinde,

Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsünün bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren

azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek Birliğin yapılanması tümüyle idareye (yürütmeye) bırakılmıştır.

Bu kuralın da, yukarıda (2) numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle,

Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 135 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir.

YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
İptali istenen kurallar ile yürütmeye Anayasaya aykırı olarak

genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz şekilde düzenleme yetkisi verildiğinden

bu kuralların uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğabileceği açıktır.

Çünkü oluşturulan kamu kurumu Anayasaya aykırı bir nitelik taşıyacak,

yetkilerini kullanarak yaptığı işlemlerin hukuki geçerliliği tartışmaya açılacaktır.

Bundan ise hem Devletin hem de kişilerin zarar göreceği, hukuka güven duygusunun zedeleneceği ortadadır.

Diğer taraftan, Anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması, hukuk devleti sayılmanın gereğidir.

Anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin, bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde,

özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur.

Hukukun üstünlüğü ve hukuk güvenliği ilkelerinin sağlanamadığı bir düzende,

kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, söz konusu ilkelerin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi

olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır.

Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda açıklanan gerekçelerle 21.02.2007 Tarih ve 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun;

1) 10 uncu maddesinin değiştirdiği 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının

(r) bendi, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 11 inci maddelerine aykırı olduğundan,

2) 15 inci maddesinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna eklediği 40/D maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi,

Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 135 inci maddelerine aykırı olduğundan,

3) 20 nci Maddesinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna Eklediği Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının ilk cümlesi,

Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 135 inci maddelerine aykırı olduğundan,

İptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”

II- YASA METİNLERİ

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50

A- İptali İstenilen Yasa Kuralları

1- 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Hakkında Kanun’un 10. maddesiyle değiştirilen 22. maddesinin iptali istenilen (r) bendi şöyledir:

r) (Ek bent: 24/06/1995 – KHK – 558 /6 md; İptal:Anayasa Mahkemesi’nin 13/11/1995 tarih ve

E.1995/45, K.1995/58 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenlenen bent: 15/12/1999 – 4487/10 md.;Değişik bent: 21/02/2007-5582 S.K./10.mad.) Gayrimenkullerin değerlemesini yapabilecek

değerleme kurumlarından sermaye piyasasında değerleme faaliyetinde bulunacaklara ilişkin şartları belirlemek ve

bu şartlara uyan değerleme kurumlarını listeler halinde ilan etmek; bu Kanunun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan

konut finansmanından kaynaklanan alacakların takibinde ve 38/A maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde yapılacak değerlemelerde,

ilgili taşınmaz için değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara uyan kişi ve kurumları listeler halinde ilan etmek,

2- 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na 40/C maddesinden sonra gelmek üzere,

5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Hakkında Kanun’un 15. maddesiyle

eklenen ve birinci fıkrasının birinci cümlesinin iptali istenilen 40/D maddesi şöyledir:

“Gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanlar, tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan

Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak için başvurmak zorundadırlar. Lisans sahibi,

lisans almaya hak kazandığının kendisine tebliğinden itibaren üç ay içinde gerekli başvuruyu yapmakla yükümlüdür.

Anılan yükümlülüğe uymayan kimselerin lisansı Kurulca iptal edilir.

Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, gayrimenkul piyasasının ve gayrimenkul değerleme faaliyetlerinin gelişmesini sağlamak üzere araştırmalar yapmak,

eğitim ve sertifika vermek, Birlik üyelerinin dayanışma ve mesleğin gerektirdiği özen ve disiplin içerisinde

çalışmalarına yönelik meslek kurallarını ve değerleme standartlarını oluşturmak, haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almak,

kendisine mevzuatla verilen veya Kurulca belirlenen konularda düzenlemeler yapmak, yürütmek,

denetlemek, Birlik Statüsünde öngörülen disiplin cezalarını vermek, ilgili konularda üyeleri temsilen ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak,

mesleki gelişmeleri, idari ve yasal düzenlemeleri izleyerek bu konuda üyeleri aydınlatmakla görevli ve yetkilidir.

Birlik, bölgesel ve ülke genelinde gayrimenkul değerleri konusunda istatistikler oluşturur ve yayınlar.

Konut finansmanı kapsamında yapılan değerlemelere ilişkin bilgilerin, Birlik tarafından belirlenecek usûl ve esaslara göre Birliğe iletilmesi zorunludur.

Birlik, alacağı kararlarda ve yapacağı düzenlemelerde, bu Kanuna, Kurul yönetmelik, tebliğ ve kararlarına ve ilgili diğer mevzuata uymakla yükümlüdür.

Üyeler, Birlik Statüsüne ve Birlikçe alınacak kararlara uymak zorundadırlar.

Birlik, 40/C maddesindeki hükümlere tâbidir.”

3- 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na, 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Hakkında Kanun’un 20. maddesiyle eklenen ve birinci fıkrasının birinci tümcesinin iptali istenilen geçici 10. maddesi şöyledir:

“Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azami iki yıl içinde yürürlüğe konulur.

Gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanlar,

bu süre içerisinde Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak için Kurula başvurmakla yükümlüdürler.

Bu üyelik başvuruları Kurul tarafından sonuçlandırılır.

Kurul, Birlik Statüsünün yürürlüğe girmesini izleyen bir ay içinde Birlik üyelerini ilk genel kurul toplantısına çağırır.

İlk genel kurula ait masraflar, Birlik organları oluştuktan sonra Kurula geri ödenmek üzere Kurul tarafından karşılanır.”

B – Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 135. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI,

Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER,

Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılımlarıyla 17.5.2007 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında,

dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine ve yürürlüğü durdurma isteminin

bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50

Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları

ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Kanun’un 10. maddesiyle, 28.7.1981 günlü, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (r) bendinin incelenmesi

Dava dilekçesinde özetle, iptali istenilen kuralda temel esaslar gösterilmeden, değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin

şartları belirleme yetkisinin idareye bırakıldığı, bunun da Anayasanın 2., 6., 7., 8. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Dava konusu kuralda, sermaye piyasasında faaliyet gösteren kişi ve kurumların,

bu alandaki faaliyetlerine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları gayrimenkul değerlemelerini yapacak kurumların seçimi kendilerine bırakılmış,

ancak bu seçimi hangi şartları taşıyan şirketler arasından yapacakları, bir başka söyleyişle değerleme yapacak şirketlerin

hangi koşulları taşımaları gerektiğini saptama ve saptanan koşulları taşıyan şirketlerin belirlenip

ilan edilmesi konusundaki görev ve yetki ise Sermaye Piyasası Kurulu’na verilmiştir.

Doktrinde yapılan tanımlamaya göre gayrimenkul değerleme şirketi, bir gayrimenkulün,

gayrimenkul projesinin veya bir gayrimenkule bağlı hak ve faydaların belli bir tarihteki muhtemel değerini,

gayrimenkulün niteliği, piyasa ve çevre gibi, bu değeri etkileyen faktörleri analiz ederek

uluslararası alanda kabul görmüş değerleme standartları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yazılı şekilde raporlayabilecek düzeyde

bilgi ve tecrübe sahibi değerleme uzmanları vasıtasıyla takdir etme konusunda faaliyet gösteren hizmet şirketini;

değerleme de, bir gayrimenkulün, gayrimenkul projesinin veya bir gayrimenkule bağlı hak ve faydaların

belli bir tarihteki muhtemel değerinin bağımsız ve tarafsız olarak takdir edilmesini ifade etmektedir.

Anayasa’nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu,

bu yetkinin devredilemeyeceği kuralı yer almaktadır. Yürütme organına düzenleme yetkisi veren

bir yasa kuralının Anayasa’nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi,

sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir. Bununla birlikte,

yasada temel esasların belirlenmesi koşuluyla,

uzmanlık, özel ihtisas ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz.

2499 sayılı Kanunla Devletin üstlendiği önemli görevlerden olan “sermaye piyasaları”na ilişkin faaliyetlerin organizasyonu ile

bu konudaki denetimi de gerçekleştirmek üzere oluşturulmuş bulunan Sermaye Piyasası Kurulu’na iptali istenilen kuralla verilen yetki,

kurulun kendi faaliyet alanındaki görevlerini gereken etkinlikte yapabilmesini sağlamak amacına yönelik,

yatırımcıya en iyi korumayı sağlayacak şirket tipi, asgari sermaye miktarı ve şirketlerce hangi niteliklere sahip

kaç personel istihdam edilmek zorunda olunduğu gibi konulara ilişkin işin özelliğinden kaynaklanan,

çerçevesi çizilmiş, esasları belirlenmiş, ihtisas gerektiren, ekonomik ve teknik konularda ayrıntılara ilişkin

bulunan objektif bir düzenleme yetkisi olup, yasama yetkisinin devri niteliğinde değildir.

Açıklanan nedenle iptali istenilen kural Anayasa’nın 7. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

İptali istenen kuralın Anayasa’nın 2., 6., 8. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

B- Kanun’un 15. maddesiyle, 2499 sayılı Kanun’a 40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 40/D maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin incelenmesi

Dava dilekçesinde özetle, iptali istenilen kural ile gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların

üye olmalarının zorunlu kılındığı, tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan

Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin kurulmasının öngörülmüş olmasına karşın, 5582 sayılı Yasa’da sadece birliğin görev ve yetkilerinin düzenlenip,

kuruluşun yapılanmasına, karar ve yönetim organlarına ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmediği ve

Birliğin statüsünün bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek

Birliğin yapılanmasının tümüyle idareye bırakıldığı, bunun da Anayasanın 2., 6., 7., 8., 11. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İptali istenilen kuralda, gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların,

tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak için

başvurmak zorunda oldukları belirtilmiştir. İptali istenilen kuralı da içeren 40/D maddesinde ayrıca,

lisans sahibi olanlara üyelik başvurusu için üç aylık süre öngörülmüş, bu yükümlülüğe uymayanların lisanslarının iptal edileceğine işaret edilmiş,

Birliğin görev, yetki ve sorumlulukları sayılmış, kuruluş, örgütlenme ve işleyiş bakımından ise,

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği’nin organlarının ve statüsünün düzenlendiği, 2499 sayılı Yasa’nın 40/C maddesindeki hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir.

2499 sayılı Yasa’nın 40/C maddesinde de Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği’nin zorunlu organları ile

bunların seçimine ilişkin esas ve usuller belirtilmiş, Birliğin organlarının, gelir ve giderlerinin,

çalışma esaslarının, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hususlarının, Kurulun önerisi ve ilgili Bakanlığın uygun görüşü üzerine

Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak olan statüsünde düzenleneceği öngörülmüş ve Birliğin,

söz konusu statünün yürürlüğe girmesiyle tüzel kişilik kazanacağı hükme bağlanmıştır.

İptali istenilen kuralda geçen “Statü”, 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanun ile kurulan “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği”nin hukuki bünyesinin, amaç ve faaliyet konularının,

organlarının, teşkilat yapısı ile benzeri diğer hususların neler olduğunun belirlenmesine ilişkin, bir anlamda ana sözleşme işlevi görecek olan kurallar bütününü kapsamaktadır.

Anayasa’nın 135. maddesinin birinci fıkrasına göre, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,

mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve

halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile

kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında,

gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileridir. Mevzuatlarına göre bu kuruluşların bir kısmı kendilerine özgü Kanuni statülere,

bir kısmı da, Kanuna dayanılarak yürütme organınca hazırlanan tip statülere veya ilgililerin düzenlediği ve idarenin onayladığı

“ana tüzüklere” göre örgütlenip yönetilirler. 135. maddenin ikinci fıkrasına göre kamu kurum ve kuruluşları ile

kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmayacaktır.

İptali istenilen kuralda Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin yapılanmasına, karar ve yönetim organlarına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Ancak, iptali istenilen kuralı da içeren 40/D maddesinin son fıkrasında göndermede bulunulan 40/C maddesinde Birliğin yapılanması düzenlenmiş,

zorunlu organları ile bunların seçimine ilişkin esas ve usuller gösterilmiş,

Birliğin fiilen kurulup faaliyete geçebilmesi için ihtiyaç duyulan ve Kurulun önerisi ve ilgili Bakanlığın uygun görüşü üzerine

Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacağı belirtilen “Statü”nün hangi konuları içereceği gösterilmek suretiyle çerçevesi çizilmiştir.

Bu nedenle anılan konuda idareye verilen yetki, işin özelliğinden kaynaklanan, çerçevesi çizilmiş, esasları belirlenmiş,

ihtisas gerektiren ve teknik konulardaki ayrıntılara ilişkin objektif bir düzenleme yetkisi olup, yasama yetkisinin devri niteliğinde değildir.

Öte yandan, gayrimenkul değerleme uzmanlığı mesleği ile gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların

icra edecekleri hizmetin niteliği gözetildiğinde,

iptali istenilen kural ile gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanlar için, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak bakımından

getirilen başvuru zorunluluğunun, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde

aslî ve sürekli görevlerde çalışanları kapsamadığı da açıktır.

Belirtilen nedenle iptali istenilen kural Anayasa’nın 7. ve 135. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

İptali istenen kuralın Anayasa’nın 2., 6., 8. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

C- Kanun’un 20. maddesiyle, 2499 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin incelenmesi

Dava dilekçesinde özetle, iptali istenilen kuralda,

Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü’nün 5582 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren

azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek Birliğin yapılanmasının tümüyle yürütmeye bırakıldığı,

bunun da Anayasanın 2., 6., 7., 8., 11. ve 135 inci maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İptali istenilen kuralda, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü’nün bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilmiştir.

2499 Sayılı Yasa’ya eklenen 40/D maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi için yukarıda belirtilen gerekçeler,

iptali istenilen geçici 10. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi için de geçerlidir.

Bu nedenle, iptali istenilen kural Anayasa’nın 7. ve 135. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

İptali istenen kuralın Anayasa’nın 2., 6., 8. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50

21.2.2007 günlü, 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Hakkında Kanun’un;

1- 10. maddesiyle, 28.7.1981 günlü, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (r) bendine,

2- 15. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya 40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 40/D maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine,

3- 20. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının birinci cümlesine,

yönelik iptal istemleri, 24.3.2010 günlü, E. 2007/50, K. 2010/49 sayılı kararla reddedildiğinden,

bu bent ve cümlelere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 24.3.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

VI- SONUÇ

21.2.2007 günlü, 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Hakkında Kanun’un;

1- 10. maddesiyle, 28.7.1981 günlü, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (r) bendinin,

2- 15. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya 40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 40/D maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin,

3- 20. maddesiyle, 2499 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici Madde 10’un birinci fıkrasının birinci tümcesinin,

Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, 24.3.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Anayasa Mahkemesi Kararı E.2007/50

karar 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu