MANŞET

Boşanma Hukuku | Boşanma Avukatı Bursa

Boşanma Hukuku | Boşanma Avukatı Bursa

Boşanma, sonuçları bakımından oldukça önemli bir konudur. Boşanma davası sonucunda yalnızca evlilik birliği sona ermez, bunun yanında boşanmanın maddi ve manevi sonuçları da vardır. Boşanmanın en önemli sonuçlarından biri de müşterek çocuk varsa, çocuğun velayetidir. Boşanmanın diğer önemli sonucu ise nafakadır.

Makalemiz içerisinde boşanma tanımı, Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebepler, boşanmanın sonuçları olarak, maddi ve manevi tazminat, mal paylaşımı, nafaka ve çocuklarla şahsi ilişkinin kurulmasına dair bilgilere yer verilecektir.

Boşanma, geçerli olarak kurulmuş olan bir evliliğin eşlerin kanunda düzenlenen sebep ve şartlara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Boşanma davası açabilmek için istemimizi bir sebebe dayandırmamız gerekir. Türk Medeni Kanunu boşanma sebeplerini özel ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayırmıştır.

Özel boşanma sebepleri

ZİNA ( TMK md. 161 )
HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VE ONUR KIRICI DAVRANIŞ (TMK md. 162 )
SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME ( TMK md. 163 )
TERK ( TMK md. 164 )
AKIL HASTALIĞI ( TMK md. 165 )

ZİNA

Zina, evli bir erkek ya da kadının, eşinden başka biriyle kendi isteğiyle kurduğu cinsel ilişki. Zina mutlak boşanma nedenidir.

“Eşlerden birisi zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrendiği tarihten itibaren altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrendiği tarihten itibaren altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Süre, zinanın tek bir eylem halinde olması durumunda olay tarihinden itibaren, devam eden zina ilişkisinde ise en son eylemin yani cinsel ilişkinin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar.
Zina için olayın suçüstü olması gerekmez, zina yapıldığına dair kuvvetli delil ve emarelerin olması halinde tarafların zina yaptığı kabul edilir.

2. HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VE ONUR KIRICI DAVRANIŞ

“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Hayata kast, eşlerden biri tarafından diğerini öldürmek amacı ile yapılmış davranışlardır.  Bu davranışlar eşe yöneltilmelidir, eş dışındaki kişilere yani örneğin eşin ana-babasına yönelen eylemler bu kapsamda değerlendirilmez.

Yargıtay’a göre

“Pek kötü davranış manevi şekilde sözlü veya yazılı olarak yapılabilecektir. Önemli olan eylemin doğrudan eşin namus ve şerefine yöneltilmiş olmasıdır.”
“Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış mutlak boşanma sebeplerindedir. Bu nedenledir ki ayrıca ortak hayatın bu nedenlerden dolayı diğer eş için çekilmez bir duruma gelmiş olup olmadığının hâkim tarafından araştırılmasına gerek yoktur.”

3. SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ YAŞAM SÜRME

“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”

Taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlarına fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçları bu kategoridedir.

işlenen suçun kovuşturmaya başlanmasına gerek yoktur. Bu suçlardan birinin evlilik birliği devam ederken işlenmiş olması ve birlikte hayat sürmenin çekilmez olması yeterlidir.

Haysiyetsiz hayat sürme ise toplum ahlakıyla uyumlu olmayan, toplumca ayıplanan davranışlarda bulunmak ve bu davranışların devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Her iki suç nedeni ile kanunda hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu sebeplerden herhangi bir ile her zaman boşanma davası açılabilir.

4. TERK

“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.”

Terk edilen eş boşanma davası açmadan önce Aile Mahkemesine başvurarak ihtar talep etmelidir. İhtar talep edebilmek için eşin terk edildiği tarihten itibaren en az 4 ay tamamlanmalıdır. Aile mahkemesi terk eden eşe ortak konuta dönmesi için iki aylık süre verir. Adresi tüm aramalara rağmen tespit edilemeyen eşe ihtarname ilanla yapılır.

Yargıtay’a göre: “İhtarname gönderilerek eve davet edilen eşin bütün kusurlu davranışları bağışlanmış olduğu kabul edilir. Dolayısıyla terk nedenine dayalı boşanma davasında diğer boşanma nedenleri ileri sürülerek boşanma talebinde bulunulamaz.”

Son olarak ihtarnamede davet edilen konutun adresi bildirilmeli, konut açık ve konuta girişin temini sağlanmalıdır. Ayrıca kişi davet edildiğinde, davet edildiği adrese göre yol gidiş ve her ihtimale karşılık dönüş masraflarında karşılanması gerekmektedir. Terk edilen eş baştaki 4 ay ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 ay olmak üzere, toplam 6 ay eve dönmediği takdirde terk nedeni ile boşanma davası açabilecektir.

Terk nedeni ile açılan davada Medeni Kanunda belirtilen diğer boşanma nedenlerine dayanarak boşanmaya karar verilemez.

5. AKIL HASTALIĞI

“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”

GENEL BOŞANMA NEDENLERİ

EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI
ANLAŞMALI BOŞANMA
ORTAK HAYATIN YENDEN KURULAMAMASI SEBEBİ İLE BOŞANMA

1. EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI

TMK md. 166/1–2 )“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.”

“Eşlerden her ikisi de kusurlu olabileceği gibi, her ikisi de kusursuz olabilir. Önemli olan açılan boşanma davasında ağır kusurlu olmamaktır.”

2. ANLAŞMALI BOŞANMA

( TMK md. 166/3 ) “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.

Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar bir konuda dahi anlaşamamışlarsa hâkim anlaşmalı boşanmaya karar veremeyecektir.

3. ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI SEBEBİ İLE BOŞANMA

Türk Medeni Kanunu 166/4. maddesi ile hüküm altına alınmıştır.

Buna göre:

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”

Eşlerden birinin talebiyle boşanmaya karar verilecektir.  Ayrıca açılan dava feragat nedeniyle reddedilmiş olsa dahi ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl içerisinde taraflar bir araya gelemediklerinden boşanmaya karar verileceği belirtilmiştir.

“Feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hâsıl eder. Feragat beyan tarihinde hukuki sonucunu doğurur. Feragat üzerine verilen kararın taraflara tebliği suretiyle şekli kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur.

Tarafların önce görülen ve feragat nedeniyle ret edilen davanın kesinleşmesinden itibaren yaşamlarını fiilen ayrı sürdürdükleri ve 3 yıl bir araya gelmedikleri sübuta erdiğinden, boşanmaya karar verilmesi gerekir.”

Böylelikle boşanma nedenlerini görmüş bulunuyoruz. Şimdi boşanma sonuçlarına geçelim.

NAFAKA

Türk Medeni Hukukunda nafaka, bakım nafakası ve yardım nafakası olarak ikiye ayrılmıştır. Bakım nafakası ise kendi içerisinde tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üçe ayrılır.

A. BAKIM NAFAKASI

TEDBİR NAFAKASI
YOKSULLUK NAFAKASI
İŞTİRAK NAFAKASI

1. TEDBİR NAFAKASI

BOŞANMA VE AYRILIK DAVASINDA HÜKMEDİLECEK TEDBİR NAFAKASI

TMK 169′ a göre

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.”
Tedbir nafakası kararı hakim tarafından önlem amaçlı alınır.

Nafaka, geçinebilmek için zorunlu bir miktar para olduğundan, talep olmasa dahi hâkim re’sen tedbir nafakasına hükmetmekle, gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.”
“Tedbir nafakasına dava tarihinden geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Ne var ki boşanma davasında açıkça nafaka istemediğini beyan eden eş lehine tedbir nafakasına hükmedilmeyecektir.”

Tedbir nafakası belirlenirken eşlerin ekonomik koşulları göz önünde bulundurularak hakkaniyete göre karar verilir. Tedbir nafakası Türk Lirası üzerinden ödenir.

2. YOKSULLUK NAFAKASI

TMK 169’a göre

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Yoksulluk nafakası için 3 şart aranır:

Talep olmalı
Talep eden eş, boşanmaya sebep olan olayda diğer eşten daha ağır kusurlu olmamalı
Nafaka isteyen tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş veya düşecek olması gerekir.

Yoksulluk nafakası dava sırasında istenebileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde de talep edilebilir.

3. İŞTİRAK NAFAKASI

TMK 182/2 ve 182/3

“Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”

Çocuğun velayeti kendisine verilmeyen taraf, mali gücüne göre ve hâkimin belirleyeceği miktarda, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorundadır. Hâkim tarafından belirlenen bu nafakaya “iştirak nafakası” denir. İştirak nafakası, barınma, giyinme, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi zaruri giderlerden oluşur.
İştirak nafakası davanın her aşamasında istenebilmektedir fakat talebe gerek olmadan da hakim bunu re’sen gözetecektir.

B. YARDIM NAFAKASI

Kural olarak, anne ve babanın çocuğa karşı olan borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder ve çocuğun ergin olması ile sona erer. Ergin olan çocuk kanundaki şartlar varsa, artık yardım nafakası talep edebilecektir.

Yardım nafakası, çekirdek aile içerisinde değil üstsoy, altsoy ile kardeşler için de sağlanabilir.
Yardım nafakası için 2 şart bulunmalıdır. İlk olarak talepte bulunulmalı, ikincisi, talep eden kişi yoksul olmalıdır. Burada kişinin yoksul olmasının yanında yardım almadığı takdirde yoksulluğa düşecek olması hali de dikkate alınacaktır.

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

TMK 174’te düzenlenmiştir.

“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Maddi ve manevi tazminat talepleri hem boşanma davası içerisinde ileri sürülebilir hem de boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde de ileri sürülebilir.

Maddi tazminat

Taraf talep etmelidir. Talep edilmediği takdirde hakim kendiliğinden maddi tazminata karar veremez.
Ayrıca eşit kusurlu olma durumunda maddi tazminat istenemeyecektir.
“Eşlerin eşit kusurlu olmaları halinde kanunda belirtilen diğer koşullar olmak kaydıyla yoksulluk nafakası istenebilirken, maddi tazminat istemi söz konusu olmayacaktır.”

Manevi tazminat

Taraf talep etmelidir. Talep edilmediği takdirde hakim kendiliğinden manevi tazminata karar veremez.
Ayrıca eşit kusurlu olma durumunda maddi tazminat istenemeyecektir.
“Manevi tazminat isteyebilmek için her şeyden önce boşanmaya sebep olan olaylarda kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır. Kişinin yaşamı, sağlığı, onuru, saygınlık ve özgürlük kişilik hakları zedelenmiş sayılır. Diğer eşin, kusurlu olması gerekir.”

“Manevi tazminat irat olarak istenemez. Toplu olarak istenir. Manevi tazminat istemi ile birlikte faiz isteminin de söz konusu olması halinde, boşanma kararının kesinleştiği tarihten faize karar verilir.”

Boşanmanın bir diğer sonucu çocuğun velayeti konusudur.

VELAYET

A. VELAYETİN DÜZENLENMESİ

TMK 182/1

“Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.”
Velayet, veli olma durumu, velilik yapmak anlamına gelir. Boşanma durumunda reşit olmayan çocukların ana veya babanın bakımına bırakılır.

Velayet konusunun en önemli kıstası çocuğun üstün yararıdır. Velayetin kime verileceği hususunda karar verilirken çocuğun üstün yararı gözetilir ve buna göre karar verilir.

Bununla birlikte çocuğun yaşı, gelişim durumu, eğitimi ve ihtiyaçlarına göre anne babadan hangisinin yanında kalmasının daha uygun olacağı; çocuğun boşanma öncesinde ve dava dava sürerken hangi ebeveyn ile daha iyi ilişki içinde olduğu; sosyo-ekonomik durumları ve eğitim düzeyleri itibariyle ana babadan hangisinin çocuk yetiştirme konusunda daha yeterli performans sergileyebileceği sorularına cevap arar, tarafların getireceği ve resen araştıracağı delillerle bir karara varılır.

B. KİŞİSEL İLİŞKİNİN DÜZENLENMESİ

TMK 332’ye göre

“Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.”

Kanun koyucunun belirttiği bu hakkın kullanımı Türk Medeni Kanunu 182. maddesi ile düzenlenmiştir.

Buna göre:

“Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.”

Boşanmanın maddi sonuçlarından biri de mal rejimi konusudur.

MAL REJİMLERİ

edinilmiş mallara katılma rejimi: Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği, ivazlı mal varlığı değerleridir. ( TMK 219., 220. ). Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerden her biri kendi borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı bütün mal varlığı ile sorumludur.

Edinilmiş mallara katılma rejimi eşlerin evlenmesi halinde, mal rejimi sözleşmesiyle başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde yasal mal rejimi olarak evlenme tarihinden itibaren başlar.

Mal ayrılığı rejimi: seçimlik mal rejimi olarak düzenlenmiştir. Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkına sahiptir. Eşlerden her biri, kendi borçlarından bütün mal varlığıyla sorumludur. Boşanma durumunda eşler arasında herhangi bir paylaşımın yapılması söz konusu olmayacaktır.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi: Evlilik birliğinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde evlilik malların eşit olarak paylaşılmasıdır.

Mal ortaklığı rejimi: kişisel mal sayılanlar harici mallar, gelirler ortaktır. Elbirliği mülkiyet kuralları uygulanır.

Mal rejimi; eşlerin evlenmeden önce ve evlenmeden sonra edindikleri mallarda mülkiyet, tasarruf ve yönetim hakları ile boşanma (veya ölüm) halinde bunların nasıl paylaşılacağı hususlarını düzenleyen kurallar bütününü açıklar.

Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe giriş tarihi olan 01.01.2002 tarihinden önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde bu tarihten geçerli olmak yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. TMK’ nın yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tabii oldukları mal rejimi devam eder.

Dava boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır.

Eşler bir yıllık süre içerisinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler.

Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıl olandır
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.
Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir.
Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.

Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir.
Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.

III. Sözleşmenin şekli

Madde 205- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır.
Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.

C. Olağanüstü mal rejimi

I. Eşlerden birinin istemi ile

1. Karar

Madde 206- Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir.

Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:

1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
5. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.

Böylelikle makalemizin başında belirttiğimiz gibi, boşanma kavramı, sebepleri, maddi ve manevi sonuçlarına değindik. Boşanma konusu başlı başına sadece tarafların değil, varsa müşterek çocukların da hayatını maddi ve manevi anlamda önemli düzeyde etkileyecek bir olgudur. Bu yüzden yürütülmesi gereken işlemler, istenen taleplerin sağlıklı bir şekilde sonuca ulaşması isteniyorsa mutlaka bir avukata danışılmalıdır.

Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu