Danıştay 7. Daire Başkanlığı Kararı E. 2009/172
Danıştay 7. Daire Başkanlığı Kararı E. 2009/172
05 Ağustos 2009 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 27310
Danıştay Yedinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2009/172
Karar No : 2009/2442
Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : ………………………………….
Vekili : ……………………………………
Davalı : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı; 9.8.2000 gün ve 47561 sayılı; 31.8.2000 gün ve 52570 sayılı;
19.12.2000 gün ve 76701 sayılı ve 2.3.2001 gün ve 10333 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan dampinge karşı vergi ve ek katma değer vergisi tahakkuklarına vaki itirazların reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada;
davanın, sadece bir beyannameyle ilgili olduğunun kabulü suretiyle yaptığı inceleme sonucunda,
Lucy Trading Co. Ltd. firmasından ithal edilen emtianın üreticisinin Hankook Synthetics Inc. firması olduğu;
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 99/7 sayılı Tebliğin 36’ncı maddesinde, adı geçen üretici firmadan yapılan ithalatların dampinge karşı vergiden muaf olduğunun belirtildiği;
damping marjının, ithale konu emtianın menşei ülkedeki üreticileri bazında uygulandığı; bu nedenle,
anılan firma tarafından üretilen emtianın başka bir ihracatçıdan ithalinin de muafiyet kapsamında sayılmasının icap ettiği gerekçesiyle,
7.7.2000 gün ve 40310 sayılı beyannameyle ilgili işlemin iptali yolunda İstanbul Altıncı Vergi Mahkemesinin tek hakimle verdiği 14.5.2003 gün ve E: 2003/254; K: 2003/1826 sayılı kararının;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Tetkik Hakimi Ergün GÖKDAM’ın Düşüncesi :
Olayda, dava konusu edilen beş ayrı beyannameyle ilgili işlemlerin iptali istemiyle açılan davada;
bir beyannameyle ilgili karar verilip, diğer dört beyannameden kaynaklanan işlemlerin iptali istemi hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmemesi Yargılama Hukuku kurallarına açık aykırılık oluşturduğundan,
vergi mahkemesi hakimliğince verilen ve itiraz edilmeksizin kesinleşen kararın, hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı Yılmaz ÇİMEN’in Düşüncesi : ……………………………………….‘nin beş ayrı tarihte Güney Kore’den ithal ettiği polyester düz ipliklerden dolayı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 99/7 sayılı Tebliğ hükümlerine göre anti damping vergisi ile buna bağlı katma değer vergisine tabi olduğu ve aynı Tebliğde yazılı muafiyet hükmünden yararlanamayacaklarının tespitli bulunduğu gerekçesiyle 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı,
9.8.2000 gün ve 47561 sayılı, 19.12.2000 gün ve 76701 sayılı, 31.8.2000 gün ve 52570 sayılı ve 2.3.2001 gün ve 10333 sayılı gümrük giriş beyannamelerine dayalı olarak yapılan ek tahakkukların onanmasına dair gümrük başmüdürlüğü işlemlerine karşı açılan davada;
davanın 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı gümrük giriş beyannamesine dayalı ek tahakkuk işlemi yönünden kabulüne ilişkin olan,
ancak diğer gümrük giriş beyannamelerine dayalı işlemler yönünden ise hüküm kurulmaksızın verilen İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin E: 2003/254, K: 2003/1826 sayılı tek hakim kararının temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunması nedeniyle kanun yararına temyiz edilmesinin davacı Şirket vekilince istenilmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesinde, bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin,
ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği,
temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bu bozma kararının,
daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı hükme bağlanmış bulunduğundan,
kanun yararına bozma talebi yanında, “unutulan beyannamelerin de kararda yer almasının temininin sağlanması” şeklindeki istemin hukuken dayanağının ve ifa kabiliyetinin bulunmadığı açıktır.
Öte yandan madde hükmüne göre, temyiz incelemesinden geçmemiş olması nedeniyle kesinleşen kararlardan yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler kanun yararına bozulması için temyiz edilebilecektir.
Olayda, davacı Şirket tarafından Güney Kore’den ithal edilen polyester düz ipliklerden dolayı yukarıda sözü edilen Tebliğ hükümlerine göre
anti damping ve buna bağlı katma değer vergilerinin alınması gerektiği yönünde düzenlenen inceleme elemanı raporu esas alınarak yapılan ek tahakkukların onanmasına dair
gümrük başmüdürlüğü işlemlerine karşı dava açılmasına ve dava dilekçesinde bu davaya konu edilen işlemlerin tümünün tarih ve sayılarının açıkça gösterilmesine karşın,
Mahkemece, yalnızca 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı gümrük giriş beyannamesine dayalı tahakkukun onanmasına dair gümrük başmüdürlüğü işlemi hakkında karar verildiği,
dava konusu yapılan diğer dört ayrı işlem yönünden karar verilmediği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Ayrıca davacının, 9.8.2000 günlü 47561 sayılı, 19.12.2000 günlü 76701 sayılı, 31.8.2000 günlü 52570 sayılı ve 2.3.2001 günlü 10333 sayılı gümrük giriş beyannamelerine ait ek tahakkukları da dava konusu etmiş olmasına rağmen,
kararda bu beyannamelere ait ek tahakkuklardan bahsedilmediğini ileri sürerek, bu beyannamelerin de karara dahil edilmesi suretiyle yanlışlığın düzeltilmesi yolundaki isteminin,
6. Vergi Mahkemesinin tek hakim kararıyla istemin yanlışlığın düzeltilmesi kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bu karara karşı yaptığı itirazın İstanbul Bölge İdare Mahkemesince reddedildiği;
davacının, 14.5.2003 günlü ve E: 2003/254, K: 2003/1826 sayılı davanın kabulüne dair esastan nihai olarak tek hakim tarafından verilen karara karşı itiraz yoluna başvurmadığı anlaşılmaktadır.
Danıştay 7. Daire Başkanlığı Kararı E. 2009/172
2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinde, hukuka aykırı karar verilmesi bozma nedenleri arasında sayılmış,
51’inci maddesinde de temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş kararlardan niteliği itibariyle yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
Bir hukuk kuralının hiç uygulanmamış veya noksan uygulanmış olması hukuka aykırı bir sonucu ifade eder.
Dava konusunu tümüyle irdeleyip hükme bağlamak mahkemelerin görevidir. 2577 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde,
her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği hükme bağlandığından,
Danıştay 7. Daire Başkanlığı Kararı E. 2009/172
dava konusu yapılan beş ayrı işlemden sadece biri hakkında hüküm kuran, diğer dördünü ise incelemeye almayan ve hükme bağlamayan mahkeme kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesi kapsamında yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade ettiği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 14.5.2003 gün ve E: 2003/254, K: 2003/1826 sayılı kararının,
dava konusu yapıldığı kabul edilen ve kararda açıkça belirtilen diğer işlemlere ilişkin kısmının,
bu kısma ilişkin bir hüküm kurulmamış olması nedeniyle hukuka aykırı bir sonucu ifade ettiği açık bulunduğundan kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı; 9.8.2000 gün ve 47561 sayılı; 31.8.2000 gün ve 52570 sayılı; 19.12.2000 gün ve 76701 sayılı ve 2.3.2001 gün ve 10333 sayılı beş ayrı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle
yapılan dampinge karşı vergi ve ek katma değer vergisi tahakkuklarına vaki itirazların reddine ilişkin işlemlerin,
her bir beyanname tarih ve sayıları ile tahakkuk tutarları da ayrı ayrı belirtilmek ve davaya konu işlemler de dava dilekçesine eklenmek suretiyle iptali istemiyle dava açılmasına karşın;
İstanbul Altıncı Vergi Mahkemesi Hakimliğince, davanın, yalnızca 7.7.2000 gün ve 40310 sayılı beyanname ile ilgili işlemin iptali istemiyle açıldığının kabul edilmesi suretiyle, bu beyannameye münhasır karar verildiği;
diğer beyannamelerden kaynaklanan tahakkuklara vaki itirazların reddine dair işlemler hakkında hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; dava konusu edilen beş ayrı beyannameyle ilgili işlemlerin iptali istemiyle açılan davada;
bir beyannameyle ilgili karar verilip, diğer dört beyannameden kaynaklanan işlemlerin iptali istemi hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmemesi Yargılama Hukuku kurallarına açık aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenle,
Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne; İstanbul Altıncı Vergi Mahkemesinin tek hakimle verdiği 14.5.2003 gün ve E: 2003/254; K: 2003/1826 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesi uyarınca,
hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın bir suretinin Başbakanlık ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve bu kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasına, 20.5.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.