CEZA HUKUKU

Hukuka Aykırılık Delil Kavramı

Hukuka Aykırılık Delil Kavramı

Ceza yargılamasında; gerçeğin ortaya çıkarılması için birtakım yollara başvurulması gerekmektedir. Hukuka uygun olmak ve suç ile ilgili olmak şartıyla her şey delil olarak kabul edilmektedir. Maddi gerçeğin araştırılmasında yararlanılan her türlü araçlar delil olarak ifade edilir. Deliller, ceza yargılamasına ışık tutan araçlardır.

Bilindiği üzere ceza hukukunda suçun kurucu unsurlarından birisi de “hukuka aykırılık” unsurudur. Geniş anlamda, hukuka aykırılık; eylemin yalnızca ceza hukukuna değil, tüm hukuk düzenine aykırı bulunması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılık, tipikliğin maddi bir unsuru değil suçun genel bir unsurudur.

Ceza yargılaması hukukunda, hukuka aykırılık sınırını belirlemek, hangi durumlarda delillerin hukuka aykırı sayılacağı açısından önemlidir. Hukuka aykırılık fiilin normlara aykırılığını belirtir. Yargılama yasaları, maddi hukuk ve yargılama hukukuna aykırılık biçiminde olabilir

HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN YAYINLANMASININ OLUŞTURDUĞU SUÇLAR

TCK 132. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

Madde 132 – (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır. (2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Madde metninde, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlali suç olarak tanımlanmaktadır;

Haberleşme özgürlüğü, kişinin temel haklarındandır. İnsan haklarını düzenleyen uluslararası belgelerde, kişinin haberleşme hak ve özgürlüğüne sahip olduğu öngörülmüş, bu hakkın tanınması ve korunmasının gerekliliği belirtilmiştir. Belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle bu suç işlenmiş olur. Haberleşmenin ne suretle yapıldığının suç oluşumu açısından önemi yoktur. Mektup, telefon, telgraf e-mail yoluyla yapılmasında herhangi bir ayırt edicilik bulunmamaktadır. Önemli olan belirli kişiler arasında yapılmış olan haberleşmedir. Bu suçun nitelikli şekli; konuşulanların veya yazılanların kayda alınmasıyla gerçekleştirilir. Telefon konuşmasının ses kayıt cihazıyla kayda alınması bu durumu örnek verilebilir.

Anayasa’nın 22. maddesine göre;“(1)Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.

Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.

Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.” Bu madde ile haberleşme özgürlüğü kişiye bir hak olarak tanınmakta; haberleşme özgürlüğünün sınırlandırılabileceği haller belirtilmek suretiyle anayasal güvence sağlanmaktadır.

Haberleşme özgürlüğü, hak öznesinin dilediği kimselerle dilediği biçimde haberleşmesinin engellenmemesi ve bu haberleşmenin ilgililerin izin ve onayı olmadıkça üçüncü kişilerin algı ve müdahalesinden korunmasını ifade eder.

Haberleşmenin içeriğinin “hukuka aykırı” olarak açıklanması gerekir. Hukuka aykırılık suçun unsurudur. Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde suç oluşmaz. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır.

TCK 134 ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

Madde 134– (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.(1) (2) (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Özel hayatın gizliliği, insanın sosyal hayat içerisinde sağlıklı bir birey olarak var olması için korunan bir hukuki değerdir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile özel hayata müdahale girişimlerinden bireyin korunması amaçlanmıştır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, kişinin başkaları tarafından bilinmesini istemediği hayatının özel alanlarına girilmesini cezalandırarak bireye hukuki güvenlik sağlar.

AİHS., 8. maddede, kişinin salt kendine ait bu hayatını, özel hayatı, aile hayatı ve haberleşmesi olarak ifade etmiştir. Kişinin, kendi hayatı, Anayasada “Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.

Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır”, “gizliliğine dokunulamaz” biçiminde ifade edilmiştir (Ay. m. 20, 22 ). Buradan, bir kişilik hakkı olarak, kişinin özel hayatının, aile hayatının ve haberleşmesinin ihlal edilmemesinin, yani gizli kalmasının sağlanması meselesi ortaya çıkmaktadır.[5]

Gizlilik herkes bakımından farklılık arz etmektedir, Elbette, herkes kanun önünde eşittir. Ancak toplum hayatı işbölümünü zorunlu kıldığı içindir ki, herkesin kamuda farklı bir konumu bulunmaktadır.

Sanatçıların, siyasetçilerin, kamu görevlilerinin, kamu hizmeti yapanların, başkalarına mal ve hizmet sunanların, sade insanların özel hayatlarının gizliliğinin kapsamı ve sınırları birbirinden farklıdır.

Bazı insanlar bakımından hayatın gizli alanı çok daha genişken, örneğin; kamu görevlisi, siyasetçi ve sanatçı bakımından bu alan çok daha dardır. Kimin yüzü kamuya daha fazla açıksa onun özel hayatının gizli yönü o kadar azdır. AİHM, özel hayatın kapsam ve sınırlarının siyasetçiler, hükümet veya Devletin mevcut düzeni söz konusu olduğunda, daha geniş bir eleştiri sınırının olması gerektiğine vurgu yapmaktadır.

Bir başka örnek boşanma davalarından verilebilir; boşanma davalarında genelde facebook, twitter, instagram, whatsapp, gibi kayıtlar mahkemeye delil olarak sunulabilmektedir.

Eşlerin birbirlerini aldattığından şüphelendiği eşlerinin bilgisayarlarında veya cep telefonlarında elde ettiği delilleri mahkemelere sunmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Bazen gizli kamera gibi cihazlarla kayıtlar yapılmakta bazen de bilgisayarlara veya cep telefonlara yüklenen özel yazılımlarla bu içeriklere ulaşılmaktadır.

Genellikle de eşlerinin şifrelerini bilen diğer eş, facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarını kontrol etmekte veya whatsapp sohbet yazılımları içeriklerine ulaşmaktadırlar. Bu içerikler de boşanma davasına delil olarak sunulmaktadırlar. İşte bu anda diğer eş de bu bilgi ve belgelerin hukuka aykırı olarak elde edildiğini belirterek savcılıklara suç duyurusuna bulunmaktadırlar.

Çünkü hukuka aykırı olarak elde edilen bu tip deliller aynı zamanda özel hayatın gizliliği suçunu oluşturmaktadır. Uygulamada ise bazı kararlarda Evlilik birliğini sarsıcı eylemlerinin olduğunun ortaya konulması açısından boşanma davasında kaybolması ihtimaline binaen hukuka aykırı olarak ele geçirmek suretiyle bunları yargılamaya delil teşkil edecek şekilde kullanmanın hukuka aykırı olmayacağı ifade edilmektedir.

Anayasanın 20. maddesinin “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” Yaptırımı da özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun bir güvencesidir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu