YABANCILAR VE VATANDAŞLIK HUKUKU

Yabancı Mahkeme Kararlarinin Tanınması Ve Tenfizi

Yabancı Mahkeme Kararlarinin Tanınması Ve Tenfizi

2675 Sayılı Yasa’ya (MÖHUK) göre yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o ülke kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de uygulanabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Yabancı mahkemelerin verdiği kararların ülkemizde tenfiz edilebilmesi olanağının yanında , yabancı mahkeme ilamının tenfizine gerek olmaksızın tanınması da bir ihtiyaç olarak karşımızdadır.

Zira bazı hallerde tenfize gerek olmamakla birlikte , o yabancı ülke ilamının Türkiye’de kesin hüküm , kesin delil olarak kullanılabilmesi veya yabancı ülke ilamıyla Türkiye’de idari bir işlem yapılabilmesi gerekebilir.

Kısaca, yabancı ülkelerce verilmiş olan mahkeme kararları, Türkiye´de uygulanacaksa bu kararların Türk Mahkemelerince tenfiz edilmesi gerekir.

Yabancı mahkeme kararı infaz hükümleri içeriyorsa, yani Türkiye’de de uygulanması gerekiyorsa tenfiz davası, infaz hükümleri içermiyorsa Tanıma davası açılmalıdır. Ancak tenfiz daha geniş kapsamlı olduğu için genellikle bu davanın açılması yoluna gidilmektedir.

Yabancı bir mahkeme kararının tenfizi o kararın icra edilebilirliği demektir. Tanımada icra değil o ilamdan kesin delil veya kesin hüküm olarak yararlanma durumu vardır.

Tanıma ve Tenfiz davaları mutlaka davalıya yapılacak usulüne uygun davetiyeyle birlikte açılacak davada duruşma yapılarak görülür, evrak üzerinden karar verilemez.

Bu davaların hasımsız dava niteliğinde açılması mümkün değildir.

Dava basit usule tabidir. Adli tatilde de görülebilir.

Davacının Türkiye’de ikametgahı yoksa teminat göstermesi gerekmektedir. Teminat miktarını hakim takdir edecektir. Ancak karşılıklılık anlaşmasında bu konuda muafiyet varsa teminat şartı aranmaz.

Birçok Avrupa ülkesi ile karşılılık anlaşmaları mevcut olduğundan bu ülke kararlarıyla ilgili teminat şartı aranmamaktadır. Yetkili mahkeme davalının ikametgahı; Türkiye’de ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, bu dahi yoksa „Ankara, İstanbul, İzmir“ mahkemeleridir. Görevli mahkeme; aile hukukundan kaynaklanan davalarda Aile Mahkemesi diğer hallerde Asliye Hukuk mahkemesidir.(MÖHUK 35/I)

Özellikle boşanma davalarının tenfizi talepleri 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ancak, karşı tarafın bu yönde bir itirazı olmadığı takdirde zamanaşımı süresinin dolduğunu hakim kendiliğinden gözetemeyecektir.

Tenfiz dilekçesine, Yabancı mahkeme ilamının ve ilamın kesinleştiğini gösterir yazı, şerh veya belgenin o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı (APOSTİL ŞERHİ) ve konsoloslukça veya noterce onaylı tercümesi eklenir. Uygulamada, ilamın aslı yerine fotokopi eklendiğine rastlanmaktadır. Yasanın açık hükmü karşısında yabancı mahkeme kararının fotokopisiyle yetinilerek tanıma veya tenfiz kararı verilmesi mümkün değildir.
Mahkemenin tenfiz kararı vermesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği Devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma yahut devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,

İlamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması,
Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,

O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması,

Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönden itiraz etmemiş olması.

Maddesinde belirtilen husus özellikle boşanma davalarında sıkça karşımıza çıkmaktadır. Tarafların her ikisi de Türk’se, yabancı mahkeme Türk Hukukunu uygulayacaktır. Bazen tarafları Türk olan, yabancı mahkemelerce verilmiş boşanma kararlarında Türk Hukukunun uygulanmadığı, mahkemenin bulunduğu yabancı ülkenin hukukuna göre boşanma kararı verildiğine rastlanmaktadır.

Böylesi bir durumda, karşı taraf tenfize bu yönden itiraz ettiği takdirde tenfiz kararı verilemeyecektir. Herhangi bir itiraz vaki olmadığında, karar açıkça Türk Kamu Düzenine aykırı değilse tenfiz kararı verilebilecektir.

Tenfizi istenen karar “MAHKEME” tarafından verilmiş bir karar olmalıdır. Bazı ülkelerde boşanma kararları kilise, belediye, valilik gibi mahkeme sıfatı olmayan idari birimlerce de verilebilmektedir. Bu makamların verdiği kararların Türkiye’de Tanınması veya Tenfizi mümkün değildir.

Avrupa`da yapılan evlilikler zaman zaman konsolosluklara bildirilmemektedir. Bu nedenle nüfus kayıtlarında da evlilik gözükmemektedir. Kayıtlarda evlilik gözükmedigi için vatandaşlarımız daha sonra yeniden evlenmek istediklerinde sorun yaşamadan nikah akdini yapmaktadırlar.

Ancak bu durum ilerde başlarını ciddi manada ağrıtabilecektir. Hukukumuzda biriyle evliyken ikinci bir evlilik mümkün olmadığı için sonradan yapılacak evlilik gecersiz olacaktir. Hukuki deyimle mutlak butlanla batıl olan bir evlilik söz konusudur. Dolayısıyla evlilik hukuken sakat doğduğu icin bu evlilik akdine bağlanan sonuçlar da baştan itibaren geçersiz olacaktır.

Ne tür sıkıntıların yaşanabileceği yazımızın konusu olmadığı için sonuçları tartışılmamıştır. Böyle bir durum söz konusu ise konsolosluk vasıtasıyla evliliğin nüfus müdürlüğüne bildirilmesi sağlanmalı, bundan sonra boşanma veya boşanmanın tenfizi davası açılmalıdır.

Nasıl olsa nüfus kaydında bekar gözüküyor diyerek ikinci evliliğin önünde herhangi bir engel olmadığı düşünülmemelidir. Uygulamada yaşanan bir diğer sorun, yabancı uyruklu şahıslardan veya Türk uyruklu olup da yabancı ülkede ilticacı konumunda olan vatandaşlarımızdan vekaletname alınırken yaşanmaktadır.

Yabancı uyruklu şahıslar için konsolosluklarımız genelde vekaletname tanzim etmemektedir. Yabancı ülkede ilticacı konumunda olan vatandaşlarımız ise konsolosluklarımıza gitmekten çekinmektedirler.

Bu gibi hallerde, yabancı ülke noterlerinin usulüne uygun düzenleyecekleri vekaletnamelerin Türkçeye tercüme edilerek bu tercümenin de konsolosluk veya Türkiye’de noterler tarafından onaylanması suretiyle bu sıkıntının aşılması yoluna gidilmektedir.

Yurtdışına yapılan tebligatlarda da sorunlar yaşandığı gözlemlenmektedir. Uygulamada yurtdışına tebligat iki yöntemle yapılmaktadır.

Birincisi, Adalet Bakanlığı’nın Yabancı Memleketlere Gönderilecek Tebliğ Evrakı ve Masrafı ile Kendilerine Tebligat Yapılamayacak Şahıslara ilişkin 17.03.1980 tarihli tebliği ve bu tebliğde değişiklik yapan tebliğlere göre tebligat işleminin gerçekleştirilmesidir.

Yabancı Mahkeme Kararlarinin Tanınması Ve Tenfizi

Bu tebliğlerde gerek ikili anlaşmalar gerekse çok taraflı sözleşmelerle ilgili devlete tebligatın nasıl yapılması gerektiği belirtilmiştir. Tebliğ evrakının gönderileceği devletlerle memleketimiz arasında adlî yardım konusunda iki taraflı ve çok taraflı sözleşme varsa çok taraflı sözleşme hükümleri, ancak iki taraflı sözleşmede çok taraflı sözleşmeden ayrı ve özel bir hüküm varsa o hususta ikili sözleşme, tereddüt halinde yine ikili sözleşme uygulanacaktır.

Uygulamada 184 örnek form kullanılması suretiyle tebliğ işlemi gerçekleştirilmektedir. Duruşma gününü ihtiva eden tebliğ evrakının, tebliği çıkaran merci tarafından muayyen günden en az üç ay evvel gönderilmesi gerekmektedir.

Ancak adalet Bakanlığı duruşma gününün en az beş ay evvel postaya verilecek şekilde tespit edilmesini tavsiye etmektedir. Tebliğe ilişkin masrafların pul olarak gönderilmemesi, ilgili yabancı devlette tebliğ işlemi için ne kadar masraf gerekiyorsa, maliyeye yatırılacak harç makbuzunun tebliğ evrakına eklenerek gönderilmesi gerekmektedir.

Gönderilen tebliğ evrakının ikinci sureti, yabancı ülkenin tebligata ilişkin mevzuatına göre, muhataba tebliğin yapıldığına, yapılamadıysa sebebine ilişkin şerh ile tebliğ çıkaran makama iade edilmektedir.

İkinci tebliğ yöntemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu 25/a maddesine göre siyasi temsilcilik aracılığıyla tebliğ işleminin gerçekleştirilmesidir. Bu maddeye göre;

Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir.

Bu hâlde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar.

Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir.

Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır.

Muhatap Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.

Bu maddeye göre tebligat yapabilmek için muhatabın mutlaka Türk vatandaşı olması gerekmektedir. Vatandaşlarımızın kafasına takılan bir diğer konu ise Yetkili Mahkeme hususudur. Yukarda yetkili mahkemenin neresi olduğundan bahsetmiştik.

Ancak bu tür davalarda yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından, eğer karşı taraf yetki itirazında bulunmayacak ise dava Türkiye’nin her yerinden açılabilmektedir.

Yabancı Mahkeme Kararlarinin Tanınması Ve Tenfizi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu