Cinsel Suçlarda İspat ve Mağdur Beyanının Etkisi
Cinsel Suçlarda İspat ve Mağdur Beyanının Etkisi
Bilindiği üzere Ceza muhakemesi sisteminde ispat kuralları bütün suçlar bakımından aynıdır. Bundan dolayı ceza muhakemesinde belirtilen karineler ışığında ceza yargılamaları yürütülmektedir.
Bunlara yeniden kısaca değinecek olursak;
Masumiyet Karinesi: Suçsuzluk karinesi, kişinin suçluluğu ispatlanıncaya kadar masum sayılmasını ifade eden bir ilkedir.
Maddi Gerçeğin Araştırılması İlkesi: Ceza muhakemesinin temel amacı maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasıdır. Maddi gerçekten kasıt somut olayın görünüşte değil gerçekte ne şekilde meydana geldiğine ilişkin bilgidir
Kimsenin Kendisini ve Yakınlarını Suçlayıcı Beyanda Bulunmaya Zorlanamayacağı İlkesi (Nemo Tenetur İlkesi): Anayasa m.38’de: Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi: Latincesi in dubio pro reo olan bu ilke en basit anlamıyla sanığın yargılama konusu fiili işlediğine dairen ufak bir tereddüt varsa bu tereddütten sanık yararlanmalıdır. Bu ilkeye göre maddi gerçeğe tam olarak ulaşılmadan hiç kimse hakkında mahkümiyet kararı verilmemelidir.
Öte yandan bazı suçların aydınlatılmasındaki zorluklar nedeniyle uygulamada bazen muhakeme hukukunun mantığıyla bağdaşmaz görünen çözümler geliştirilmektedir. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar da bu suç kategorilerinin başında gelmektedir
Cinsel suçlarda ispat ise yukarıda değindiğimiz ceza muhakemesi hukukunun genel ispat ilkelerinden farklı olarak müşteki mağdurun beyanını üstün tutan bir uygulama olarak ortaya çıkmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’ nda ki cinsel suçlar ise aşağıdaki gibi olup, bu suç türlerinde mağdurun beyanını üstün tutan ve çoğu zaman soruşturma aşamasında tutukluluğa kadar giden bir uygulama mevcuttur.
Bu suçlar;
Cinsel saldırı (tecavüz) suçları (TCK m.102),
Cinsel istismar suçları (TCK m.103),
Cinsel taciz suçları (TCK m.105),
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçları (TCK m.104).
Cinsel suçlar, genellikle mağdur ile fail arasında çoğu zaman tanık bulunmadan işlenen suçlardır. Bu nedenle, Yargıtay kararlarında cinsel suçlarda mağdur beyanı ispat açısından diğer delillere üstün tutulmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun 102 ila 105. Maddeleri arasında düzenlenmiş olan “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” ispat açısından diğer suç tiplerinden farklılık arz etmektedir.
Cinsel suçların çoğunlukla müşteki ve fail arasında kimsenin görmediği bir şekilde gerçekleşmesi, görgü tanıklarının bulunmaması ve kamera ses kaydı gibi delillerin nadiren var olması gibi nedenlerle yargılama süreci boyunca cinsel suçların ispatı konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır.
Nitelikleri gereği, çoğunlukla tanık bulunmaksızın mağdur ile fail arasında işlenen ve ispat açısından ayrı diğer suç tiplerinden farklılık arz eden cinsel suçları şu şekilde belirtmek mümkündür:
Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinde düzenlenen Basit ve Nitelikli Cinsel Saldırı Suçu,
Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinde düzenlenen Basit ve Nitelikli Cinsel İstismar Suçu,
Türk Ceza Kanunu’nun 104. maddesinde düzenlenen Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu,
Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenen Cinsel Taciz Suçu,
Cinsel suçların ispatında mağdur ve tanık beyanlarını destekler nitelikte birtakım bilirkişi raporlarına da ihtiyaç vardır;
Mağdurun bedeninden elde edilebilecek fiziksel deliller için mağdurun bedeni üzerinde beden muayenesi, genetik inceleme ve vücuttan örnek alınması yollarına başvurulabilir. Cinsel suç sonucu bu şekilde bir delilin elde edilmesi suçun sübutunu kolaylaştıracak en büyük delildir.
Cinsel dokunulmazlığın ihlali ile birlikte fiziksel şiddet bulgularının tespit edilmesi de önemlidir. Ancak tüm cinsel suçlar mağdurun bedeninde bir delil bırakmayabilir. Bu hallerde farklı bilirkişi raporlarına başvurulması gerekecektir.
Mağdur ve fail hakkında düzenlenecek sosyal inceleme raporu ile mağdur ve failin kişisel durumları, işleri, ekonomik, öğrenim, sağlık ve sabıka durumları, aile ve sosyal yaşantıları hakkında bilgi sahibi olunacaktır. Bu rapor hâkimde suçun sübutuna ilişkin bir kanaat oluşmasını sağlamaktadır.
Bunların yanı sıra mağdurun psikolojisinin değerlendirildiği bir rapor hazırlanması da mağdurun bu olayı yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa bundan nasıl etkilendiği konusunda fikir sahibi olunmasını sağlar.
Özellikle çocuğun cinsel istismarı suçunun konu olduğu yargılamalarda çocuğun bir psikolog tarafından dinlenmesi ve görüşmeye alınması olayın sübutu konusunda kanaat oluşumunda oldukça etkili olacaktır.
Adli tıp cinsel suçlar bakımından çok önemlidir. Adli Tıp Kurumu’nun hazırlayacağı rapor en önemli maddi delillerdendir. Adli tıp cinsel suçlar bakımından ihtisaslaşmış bölümünü vardır.
Bu şekilde delillerin bulunmaması veya çelişkilerin bulunması halinde cinsel istismarda veya cinsel saldırıda takipsizlik verebilir.
Aynı şekilde kovuşturma sonunda beraat kararı çıkabilir. Cinsel istismardan beraat edenler üstte sayılan hususlar üzerinden savunma yaptıkları unutulmamalıdır. Bu nedenle ceza avukatı ile çalışmanız önerilir.
Cinsel Suçlarda İspat ve Mağdur Beyanının Etkisi