DANIŞTAY KARARLARI

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu Kararı

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu Kararı

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

Esas No: 1990/76
Karar No: 1991/140
Karar Tarihi : 20 Aralık 1991

DÜZELTME VE ŞİKAYET (Danıştay’ın İlk Derece Mahkeme Olarak Bakacağı Davalar)

DANIŞTAY İLK DERECE MAHKEMESİ (Vergi Düzeltme Talepleri)

VUK. 117 VE 118. MADDELERİNDEKİ HESAP VE VERGİLENDİRME HATALARINDAN BİRİ BULUNMASI (Danıştayda Dava Açılması Şartları)

Özet : Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak incelenebilecek davalar,

şikayet konusu yapılmış vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlere karşı açılmış olan davalar olduğu hakkında.

İstemin Özeti: Eşinin …’deki gayrimenkul alım satımı faaliyetini 31.12.1984 tarihinde bıraktığını bildiren ve

öteden beri bu geliri aile reisi beyanı esasına göre beyan eden yükümlünün,

1984 takvim yılında bu faaliyetten elde edilen gelir beyanında bulunmadığı görülerek adına re’sen takdir yoluyla kaçakçılık cezalı gelir vergisi salınmıştır.

İhbarnamelerin tebliği üzerine, 27.12.1982 tarihinden itibaren herhangi bir satış yapılmadığı dolayısıyla

elde edilmiş bir kazancın bulunmadığı ileri sürülerek düzeltme ve şikayet başvurularına olumlu yanıt alınamadığından,

Maliye ve Gümrük Bakanlığının susarak kurmuş sayıldığı olumsuz işleme karşı Danıştay’da dava açılmıştır.

Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi K. 1991/529 sayılı Kararıyla; Vergi Usul Kanununun,

vergi beyannamelerinin yasal sürenin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde verilmemesi durumunda

maddi delillerin mevcut olmadığı kabul edilerek re’sen vergi tarhı yoluna başvurulmasını öngören 30 uncu maddesi ile vergi idaresinin bilgisi dışında bırakılan kazancın,

gerçeğe en yakın miktarının saptanmasının amaçlandığı, aynı Kanunun 31 inci maddesinin 8 inci fıkrasında ise takdir komisyonu kararlarında,

yapılan takdirin dayanaklarının gösterilmesinin öngörüldüğü, olayda gerek vergi dairesi,

gerek takdir komisyonunca tarh döneminde uyuşmazlık konusu faaliyete devam edilip edilmediği,

kazanç sağlanıp sağlanmadığı yolunda yapılmış bir tesbit bulunmadığı,

öte yandan mükellefiyet tescili …’de tapuya kayıtlı arsa alım satımıyla ilgili olmasına karşın Ankara 1 No.lu Takdir Komisyonunca yapılan takdirin

bu yönüyle de yasal dayanağının bulunmadığı,

re’sen salınan vergi ve kesilen cezanın düzeltme yoluyla terkini gerekirken aksi yönde kurulan işlemde yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle davayı kabul ederek işlemin iptaline karar vermiştir.

Karar, Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından temyiz edilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi: Semra Kayır

Danıştay Savcısı: Banu Dilçin

Düşüncesi: Temyiz olunan, Danıştay Dördüncü Dairesinin 13.2.1991 günlü ve E.1990/396, K.1991/529 sayılı kararında yer alan düşüncede

yazılı nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Dördüncü Dairesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Kıdemli Tetkik Hakimi Semra Kayır’ın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Adına salınan vergi ve kesilen cezaya karşı düzeltme yoluna başvuran davacı yanıt verilmemek suretiyle

yasadan dolayı kurulmuş sayılan olumsuz işlemin iptaline ilişkin Danıştay Dördüncü Daire Kararı, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca temyiz edilmiştir.

2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun, “İlk Derece Mahkemesi Olarak Danıştay’da Görülecek Davalar” başlığını taşıyan 24 üncü maddesinin (j) bendinde,

Vergi Usul Kanunu gereğince şikayet yoluyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlere karşı açılacak iptal davalarının Danıştay’da çözümlenmesi öngörülmüştür.

Bu kural uyarınca Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak incelenebilecek davaların,

şikayet konusu yapılmış vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlere karşı açılmış olması gerekmektedir.

Vergi düzeltme talepleri anlatımı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Hatalarını Düzeltme” başlığını taşıyan Altıncı Kısmının Üçüncü Bölümünde yer alan kurallarda yazılı durumları ifade etmektedir.

Genel olarak vergi hatası, Vergi Usul Kanunu’nun 116 ncı maddesinde de tanımlandığı üzere,

vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar nedeniyle haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.

Bunlardan hesap hataları; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrerliği olarak,

vergilendirme hataları ise mükellefin şahsında, mükellefiyete, vergi mevzuunda veya vergilendirme ve muafiyet döneminde hatalar olarak

Kanunun 117 ve 118 inci maddelerinde tanımlarıyla sınırlı olarak gösterilmiştir.

Yükümlünün, dava açmadan önce Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Maliye ve Gümrük Bakanlığına yaptığı başvuruların konusu,

yukarıda değinilen hesap ve vergilendirme hatalarından hiçbirine girmemekte, yükümlü, adına salınan vergi ve kesilen cezanın kaldırılmasını istemektedir.

Her ne kadar Vergi Usul Kanununu 122 nci maddesinde mükelleflerin,

vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini yazı ile isteyebilecekleri kabul edilmiş ve aynı Kanun hükümlerine göre tarh,

vergiyi miktar itibariyle belirleyen bir idari işlem kabul edilmişse de,

tarhiyata muhatap olan yükümlülerin ilkece ve Vergi Usul Kanunu’nun 377 nci maddesine göre Vergi Mahkemesinde dava açmaları gerekmektedir.

Kanunun 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı hesap ve vergilendirme hatalarından en az biri bulunmadıkça düzeltme ve

şikayet yolları izlenerek ilk derecede Danıştay’da dava açılmasına 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24 üncü maddesinin (j) bendi de engel olduğundan,

düzeltme ve şikayet kapsamında bulunmayan istem hakkında yasadan dolayı kurulmuş sayılan

olumsuz işleme karşı açılan davanın kabulü ve işlemin iptaline ilişkin Kararda yasaya uygunluk görülmemiştir.

Bu nedenlerle Maliye ve Gümrük Bakanlığı temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Dördüncü Dairesinin 13.2.1991 günlü ve E.1990/396, K.1991/529 sayılı Kararının bozulmasına, 20.12.1991 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Vergi Usul Kanunu’nun 116 ncı maddesine göre vergi hatası,

vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması şeklinde tanımlanmıştır.

Yükümlü adına salınan kaçakçılık cezalı vergi, eşinin …’de arsa alım satımı ile uğraşması ve elde ettiği ticari kazancın

beyannamede gösterilmemiş olması nedenine dayandırılmış,

bu kazanç matrahı da … Takdir Komisyonunca belli edilmesi gerekirken Ankara Takdir Komisyonunca belli edilmiştir.

…’deki ticari kazancın, … Takdir Komisyonu yerine, Ankara Takdir Komisyonunca belli edilmesi işlemi, sakat bir işlemdir.

Yok hükmündedir. Böyle bir işleme dayanılarak tarhiyat yapılması vergilendirme hatasıdır.

Vergi Usul Kanunu’nun 118 inci maddesinde yazılı mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hatadır.

Yükümlü, tarhiyatın dayanağının olmadığını ileri sürerek düzeltme isteminde bulunmuştur. Bu istem üzerine Maliye Bakanlığı tarhiyatın dayanağı olan sakat,

yoklukla malul Ankara Takdir Komisyonu işlemine göre değil,

yetkili ve görevli … Takdir Komisyonunca verilecek bir karara dayanarak tahakkuk işlemini yapması gerekirdi.

Tarhiyatın düzeltilmesi ve kaldırılması yolunda verilen Danıştay Dördüncü Daire kararına karşı yapılan Temyiz isteminin bu nedenle reddinin yerinde olacağı görüşü ile bozma kararına karşıyım

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu