BORÇ HUKUKU

Borçlar Hukukunda Hile Nedir | 2023

Borçlar Hukukunda Hile Nedir | 2023

Hile Nedir Borçlar Hukuku?

Hile, bir şey ile ilgili olarak bir kimseyi aldatmak, o şeyin niteliğiyle ilgili olarak yanıltıcı bilgi vererek kandırmak demektir. Türk borçlar hukukundaki hile ise, karşı tarafta yanlış bir kanaat uyandırarak sözleşmenin yapılmasını sağlamaktır.

Aldatma Kavramı

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 36. maddesinde yer alan aldatma, bir kimseyi belirli bir hususu yapmaya sevk etmek, o yönde bir irade açıklamasında bulunmasını sağlamak kastı ile o kimsede yanlış bir kanı uyandırmak ya da esasen var olan yanlış (hatalı) fikrinin devamını sağlamaktır.

Aldatma

MADDE 36– Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.

Aldatmanın Oluşması İçin Gerekli Şartlar

Bir kimsenin, sözleşmenin karşı tarafı veya üçüncü bir kişi tarafından aldatma neticesinde irade beyanın sakatlanması yani yapmak istediği hukuki işlemde aldatılmış olması için belli başlı şartlar aranmaktadır. Bunlar, aldatma eylemi, aldatma kastı ve illiyet bağının bulunmasıdır.

Aldatma Eylemi

Aldatmanın oluşabilmesi için aldatan tarafın bunu bir eylem neticesinde yapması gerekir, bu eylem bir şey yapma (aktif) veya yapmama, kaçınma, susma şeklinde de gerçekleşebilir.

Aldatma Kastı

Aldatan taraf, kaşı tarafı sözleşmeyi yapmaya ikna etmek için kasten gerçek dışı beyanda bulunmalıdır. Kasıt, TBK 36. maddesinde bulunan aldatma hükümlerinin gerçekleşmesi için kurucu unsurlardandır. Aldatan tarafa uyandırdığı, kuvvetlendirdiği ve koruduğu bilmeli ve istemeli veya bilmek zorunda olmadır.

Kastın; doğrudan kasıt veya dolaylı kasıt olmak üzere iki türü vardır. Eğer taraflardan biri yapılan eylemin karşı tarafı hataya düşüreceğini biliyor ve bunu istiyor ise doğrudan kasıt vardır. Dolaylı kasıtta ise durum, hukuka aykırı sonuç doğrudan doğruya istenmemekte; ancak bu hukuka aykırı sonucun meydana gelebileceği öngörülmektedir.

Nedensellik (İlliyet ) Bağı

Sözleşmenin, aldatma neticesinde meydana gelmesi gerekmektedir. Tek başına aldatılan tarafta yanlış bir kanaat oluşturmak, kuvvetlendirmek ya da aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi aldatmayı oluşturmaz, aynı zamanda aldatılan tarafın aldatma neticesinde karşı taraf ile sözleşme yapması gerekmektedir.

Aldatmanın Türleri

Aldatmayı, üç ana başlık halinde türlerine ayırabilmemiz mümkündür.

I. Aldatmanın sözleşmeye yaptığı etki bakımından (asli aldatma/ fer-i aldatma)

II. Aldatmayı oluşturan eylem bakımından (aktif aldatma /pasif aldatma )

III. Aldatmayı yapan taraf bakımından ( Karşı taraf aldatması /üçüncü kişi aldatması )

Aldatmanın Hukuki Niteliği

Sözleşmenin kurulmasında en temel unsurlardan biri irade beyanıdır. Aldatma, hukuki niteliği itibari ile irade beyanında oluşan bir sakatlıktır. İrade beyanındaki sakatlık “irade oluşumundaki bozukluk “ veya “irade beyanındaki bozukluk” olmak üzere iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Beyandaki bozukluk veya beyan iradesi normal olarak oluşmakla birlikte, beyan, beyan sahibinin işlem ya da beyan iradesine uygun değildir.

Oluşumdaki bozuklukta ise beyan iradeye uygun olmak ile birlikte, irade, belirli durum veya olay hakkında sahip olunan yanlış bir bilgi ve fikrin etkisi altında oluşum safhasında sakatlanmıştır. Sonuç olarak aldatma taraflardan birinin hukuki işlemi yaparken veya beyanda bulunurken saikte yaşadığı yanılmadır.

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2019/4504 K. 2021/3131 T. 8.6.2021

“…Dava; tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda, davanın, dava dilekçesinde hile hukuki sebebine dayalı olarak açıldığı, ön inceleme duruşmasında davanın hukuki nitelendirmesinin yapılmadığı, mahkemece taraf muvazaası hukuki sebebi esas alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözüldüğü, davacının temyiz aşamasında dahi hile iddiasını sürdürdüğü anlaşılmakla, iddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Ne var ki, mahkemece yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurularak hüküm kurmaya elverişli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak temlikin hileli olup olmadığının saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir…”

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2019/627 K. 2021/1136 T. 2.3.2021

“…Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “Somut olayda, davacının paydaşı olduğu 1252 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı 04.08.2006 tarihinde dava dışı damadı A.’e, A.’in de 12.07.2007 tarihinde davalı …’e satış suretiyle devrettiği, hata ve hile iddiasına dayalı eldeki davanın 10.06.2011 tarihinde açıldığı, özellikle davacı tanığı olarak dinlenen Z.’nin, devrin 3-4 yıldan beri davacı tarafından bilindiğini beyan ettiği, bu hali ile 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi gerekirken değinilen husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. ” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir…”

Borçlar Hukukunda Hile Nedir | 2023

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu