Düğünde Takılan Takılar Kadına Aittir
Düğünde Takılan Takılar Kadına Aittir
3. Hukuk Dairesi 2016/17067 E. , 2017/10312 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davası sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemiz 23/12/2015 gün 2015/1458 Esas, 2015/20890 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine, verilen direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların boşandıklarını, davacıya düğün esnasında takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından borçları olduğu, ileride yerine koyacağını belirterek davacının rızası dışında elinden alındığını, bozdurularak harcandığını, ancak bir daha yerine konmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL ziynet bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilahare ıslah dilekçesi ile ziynet eşyası bedelinin 22.699 TL olarak kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile 4 yıl nişanlı kaldıklarını, maddi sorunlar nedeniyle evlenemediklerini, evlendiklerinde düğünde takılan ziynet eşyalarının bozdurularak borçlara harcanması konusunda anlaştıklarını, davacının altınların bozdurulacağını bildiğini ve altınları bağışladığını, dava dilekçesindeki kadar ziynet eşyası olup olmadığını hatırlamadığını,
altınların tamamının düğün borçları için bozdurulmadığını, bir kısmını da davacının kendi özel ihtiyaçları için bozdurup harcadığını, hangi altının ne için bozdurulduğunu bilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece;
davacının, ziynetlerin davalı tarafından geri alınmak üzere bozdurulduğunu yemin ile ispat ettiğinden bilirkişi raporu ile sabit olduğu miktar kadar davanın kısmen kabulüne, 12.463 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi
üzerine Dairemizin 23/12/2015 gün 2015/1458 Esas, 2015/20890 Karar sayılı kararı ile “Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Ne var ki somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda geline ve damada takılan ziynetler eşyaları ayrı ayrı değerlendirilmiş, mahkemece de yalnızca geline takılanlar yönünden tahsil kararı verilmiştir.
O halde mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda,
düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki şekilde davanın kısmen kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir..” gerekçesi ile verdiği bozma kararına karşı mahkemece “Dava dilekçesinin açıklamalar bölümünün 2 nolu bendinde yer alan “müvekkilimize düğün esnasında gerek
kendi ailesi ve tanıdıkları tarafından gerekse de davalı tarafın ailesi ve tanıdıkları tarafından takılan ziynet eşyalarının …” ve 4 nolu bendinde yer alan “evlilik sırasında kadına takılan ziynetler kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır…” ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davada talep davacı kadına takılan ziynet bedelidir.
Mahkememizce de davacıya takılan ziynetler göz önüne alınarak hüküm kurulmuştur.
Fazla talebe konu ziynetler ise “damada kına gecesinde takılan ve gelin alındıktan sonra oğlan evinde yalnız damada takılan” ziynetlerdir, daha sonradan davalı damat tarafından davacıya bağışlandığı yönünde bir iddia ve delil yoktur, zira davacı yemin ifadesinde
“bana düğün sırasında takılan altınlar düğünden sonra davalı ve ailesi tarafından elimden isteğim dışında alındı, bunları satarak kendi borçlarına ödediler, benim düğün borcum ödenmedi, ben kesinlikle davalıya altınları satalım, bununla düğün borçlarını ödeyelim demedim, altınları bu şekilde bağışlamadım ” şeklinde beyanda bulunmuştur yani düğünde davalı damada takılan ziynetler davacının eline hiç geçmemiştir,
bu nedenle düğünde damada hediye olarak takılan ziynetlerin daha sonra davalı tarafından
davacıya bağışlanmadığı halde hediye veren kişilerce davacı geline bağışlanmış sayılması mümkün değildir” gerekçesi ile bozma ilâmına uyulmayarak önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin 5.fıkrası “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır.
Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.
Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “ Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan Yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak yeniden inceleme yapılması neticesinde;
davada talep edilenin davacı kadına takılan ziynet bedeli olduğu anlaşılmakla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,
yerinde bulunmayan davacı tarafın bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 6763 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’na eklenen geçici 4/4. maddesi uyarınca ONANMASINA, 638.35.TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/06/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.