Kefalet Sözleşmesi Türleri
Kefalet Sözleşmesi Türleri
KEFALET NEDİR?
Kefalet, kefil olunma durumu, kefillik anlamındadır. Krediler için, borçlunun kredi geri ödemelerini yapmadığı durumda alacağın kefil olan kişiden tahsil edilmesini sağlayan teminat türüdür.
KEFALET SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Kefalet sözleşmesi, bir borcun ödenmesinin garanti altına alınması için kefil olan kişinin alacaklıya karşı borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olacağını garanti ettiği sözleşmedir.
Sözleşmenin yapıldığı anda borcun mevcut olmasına gerek yoktur. Kefalet sözleşmesi mevcut bir borç için yada gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de yapılabilir. Önemli olan alacaklı taraf sözleşmenin yerine getirilmesini istediğinde borcun mevcut olmasıdır. Kefalet sözleşmesi hukuka, ahlaka, adaba aykırı olmayan, şeklen geçerli olan vb. eksiklikleri bulunmayan borçlar için yapılabilir.
Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacaktır.
Kefalet Sözleşmesi Türleri
KEFALET SÖZLEŞMESİNİN ŞEKİL ŞARTLARI
Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesi kefaletin şekil şartlarını emredici bir şekilde düzenlemiştir. Buna göre;
Kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılmalıdır.
Kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi belirtilmiş olmalıdır.
Kefaletin Geçerlilik Unsurları Nelerdir?
Kefalet sözleşmesinin unsurları aşağıdaki gibidir:
-Geçerli bir asıl borç ilişkisinin olması gerekmektedir. Alacaklının kefile başvurduğu zaman asış borcun mevcut bulunması kaydı ile ileride doğacak olan borçlar için de kefalet sözleşmesinin kurulabilmesi mümkündür. İradeyi bozan sebepler ile yapılan kefalet sözleşmesi ise geçersiz olmaktadır.
-Kefalet sözleşmesinin tarafı olan kefilin tam fiil ehliyetinin olması istenmektedir. Kefilin reşit, sezgin ve kısıtlanmamış olması istenmektedir. Tam ehliyetli olmayan bir kişi kefil olarak gösterilmiş ise; sözleşme geçerliliğini yitirmektedir. Ayrıca tam fiil ehliyeti olmayanların vasilerinin onların adına sözleşme yapabilme durumları da mümkün değildir.
-Kefalet sözleşmesinin yazılı olması zorunludur. Ortada kefaletin olduğu farklı deliller ile kanıtlanabiliyor olsa dahi, yazılı sözleşme mevcut olmadığı için kefalet geçerliliğini yitirmektedir.
-Kefalet sözleşmesine konu olan borç miktarının açık bir şekilde sözleşmede belirtiliyor olması gerekmektedir. Asıl borcun, borçlunun ve borç miktarının Türk Lirası cinsinden belirtilmesi istenmektedir.
Kefalet Sözleşmesi Türleri
Kefalet türleri TBK’nın 585-588 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre kefalet türleri, adi kefalet, müteselsil kefalet, toplu kefalet, kefile kefil ve rücua kefalet olarak sıralanmıştır.
Adi Kefalet
Kefaletin asıl şekli adi kefalet olup, taraflar kefaletin, müteselsil kefalet olduğunu kararlaştırmamışlarsa veya açıkça anlaşılamıyorsa kefalet adi kefalet olarak kabul edilir. Adi kefalette, kefilin borcu tali borç (ikinci derecede borç) niteliği taşıdığından alacaklı öncelikle borçluya başvurmak zorundadır (TBK m.585). Alacaklı borçlu hakkında takip yapmış ve bu takipten bir netice alamamış veya yeterince tatmin olamamışsa ancak bu halde kefile başvurabilir. Borçluya başvurmadan, doğrudan kefile başvurulması halinde kefil öncelikle borçluya başvurulmasını isteyebilir (tartışma defi-peşin dava defi). Alacaklının öncelikle borçluya başvurma zorunluluğunun da bazı istisnalar vardır. Bu istisnalar şu şekildedir;
a. Borçluya karşı yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınması,
b. Borçluya karşı Türkiye’de takip yapmanın imkânsız olması veya önemli ölçüde güçleşmesi,
c. Borçlunun iflasına karar verilmesi,
d. Borçluya konkordato mehili verilmiş olması
Yukarıdaki istisnai haller mevcut olursa alacaklı öncelikle borçluya başvurmaksızın doğrudan kefile gidebilir. Ancak bu istisnaların da istisnası, alacağın kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle teminat altına alınmış olmasıdır. Alacak ayrıca rehinle teminat altına alınmış ve borçlu hakkında iflas kararı verilmemiş veya kendisine konkordato mehili verilmemişse, kefil öncelikle alacağın rehinden alınmasını isteyebilir.
Birlikte Kefalet
Bölünebilir bir borca, birden çok sayıda kefilin adi ya da zincirleme (müteselsil) tarzda kefil olmaları durumunda, birlikte kefaletten söz edebilir (BK. m. 488).
Birlikte kefalet, tanımdan da anlaşılabileceği gibi, “adi birlikte kefalet” ve “zincirleme (müteselsil) birlikte kefalet” olmak üzere ikiye ayrılır:
a) Adi birlikte kefalet: Bu durumda birden fazla sayıda kefil, bölünebilir nitelikli borcun bir bölümü için kefil olmakta ve borç ödenmediği takdirde, kefillerden her biri kefil olduğu bölüm için adi kefil gibi, öteki kefillere ait bölümler içinde kefile kefil gibi sorumlu olmaktadırlar (BK. m. 488 c.1). Bu tür kefalette, kefil alacaklıya karşı bölme defini ileri sürerek, alacağın ancak kendi payına rastlayan miktarının kendisinden talep olunabileceğini, geri kalan bölümlerin diğer kefillerden istenmesini, iddia edebilir.
b) Zincirleme (müteselsil) birlikte kefalet: Kefalet sözleşmesinin bu türünde kefiller ya kendi aralarında ya da asıl borçlu ile birlikte zincirleme sorumluluğu taahhüt ederler (BK. m. 488. c.2). Bu durumda kefiller ilke olarak bölme definden feragat etmiş sayılırlarsa da sözleşme ile bölme defini saklı tutabilirler. Kefiller bu tür kefalette de yukarda belirttiğimiz tartışma definden yararlanırlar. Birlikte zincirleme kefillerden biri borcun tümünü ödediği takdirde kendisinin sorumlu olduğu bölümler için yaptığı ödemeleri elde etmek için diğer kefillere dönüp başvurabilir (rücu edebilir) (BK. m. 488/c.2.).
Zincirleme (Müteselsil) Kefalet
Müteselsil kefalet olarak da isimlendirilmektedir. Kefil borçlu ile beraber müşterek müteselsil borçlu sıfatını taşımaktadır. Alacaklı ilk etapta asıl borçluya müracaat etmek zorunda değildir. Asıl borçludan borcu talep etmeden direkt kefil ile iletişime geçebilme hakkına da sahiptir.
Kefile Kefalet
Bu durumda kefile kefil denilen kişi alacaklıya karşı kefilin taahhüdünü temin etmektedir. Eşdeyişle, kefilin borçlu tarafından ifa olunmamış borcu ödememesi durumunda bunun ödenmesini yükümlenmektedir. (BK. m. 489/I.).
Bu sözleşme kefil ile alacaklı arasında yazılı şekle uygun olarak yapılır. Kefile kefilin önce kefile başvurulmasını isteme hakkı (tartışma defi) burada da mevcuttur.
Borcu ödemek zorunda kalan kefile kefil, asıl kefile dönüp başvurabilir (rücu edebilir).
Rücua Kefalet
-Rücua kefalet sözleşmesi; kefilin , asıl borçlunun ödemediği borcu ödemesi halinde asıl borçluya rücu edebileceğini garanti altına alan akittir. Kefil, ödediği miktarı asıl borçludan alabileceğini ve alması mümkün olmadığında ona güvence gösterilmesini isteme hakkı verir.
-Rücua kefil , asıl borçlu ile müteselsil sorumlu olmayı kararlaştırması halinde borcu ödemiş olan asıl kefil; asıl borçluya gitmeden rücua kefile rücu etme hakkına sahip olur.
Zarara Kefalet
TBK585/f. son “sadece açığın(zararın) kapatılması için kefil olunmuşsa, borçlu aleyhinde yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhinde Türkiye’de takibatın imkansız hale gelmesi yada konkordatonun kesinleşmesi durumlarında doğrudan doğruya kefile başvurulur. Sözleşmede bu durumlarda alacaklının, önce asıl borçluya başvurmak zorunda olduğu kararlaştırılabilir.” kefil yalnızca zararın yani alacaklının asıl borçludan elde edemediği tutarın kapatılmasını isteyebilir.
KEFALETTE EŞİN RIZASI GEREKLİ MİDİR?
Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesine göre;
Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın
sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması gerekmektedir.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmeyecektir.
Kefalet Sözleşmesinin Kendine Özgü Sona Erme Sebepleri
Kefalet sözleşmesi asıl borçlu ile alacaklı arasındaki sözleşmeden bağımsız bir sözleşme olduğu için kendine özgü sona erme halleri vardır.
-Kefalet Sözleşmesinin Asıl Borca Bağlı Olarak Sona Ermesi
TBK madde 598 ‘’Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur.’’ Yani asıl borcun sona ermesi kefilin borcunu da sona erdirir. Asıl borçlunun borcunu tam bir şekilde ifa etmesiyle kefilin borcu da sona erer..
-Süreli Kefaletin Sona Ermesi
TBK madde 600’e göre süreli kefalette kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur. Süre bitene kadar bir talepte bulunulmazsa, belirlenen sürenin sonunda kefil sorumluluktan kurtulur. Süreli kefalette asıl borcun süreli verilmesinden değil, kefaletin süreli verilmesinden bahsedilir.
-Süreli Olmayan Kefalet
Kefaletin bir süreye tabi olup olmadığı sözleşmedeki maddelerden, yorumlanarak veya esas borca bakılarak anlaşılabilir. Kefalet sözleşmelerinde asıl olan süresiz sözleşmedir, süreli sözleşme ise istisnadır.
-Çalışanlara Kefalette Feshi Bildirme İle Sona Erme
Çalışanın iş hayatında kendi sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde doğacak tazminat isteğinin güvence altına alınması söz konusudur.
-Yasanın Öngördüğü Azami Sorumuluk Süresinin Dolması
Kefilin uzun yıllar boyunca kefalet sözleşmesinin getirdiği yükümlülük altında olmasının önüne geçilmek istenmiştir ve kanunda 10 yıllık bir azami süre öngörülmüştür.
Kefalet sözleşmesi 10 yıldan daha fazla bir süre için yapılmışsa da 10 yıllık süreyi takiben yeniden bir sözleşme yapılması gerekmektedir çünkü kefil 10 yıl ile sorumlu sayılacaktır.
-Kefaletten Dönme
Kefaletten dönme; Kefilin, kanunun öngördüğü şartlar gerçekleştiği takdirde kefalet sözleşmesinden dönebilmesidir.
Kefil kefaletten dönme hakkını nasıl kullanır?
-Kefil, alacaklıya yapacağı yazılı bir beyan ile borç doğamadığı sürece vazgeçebilir. Kefaletten dönen kefil, borcun sorumluluğundan kurtulmuş olur. Kefilden artık herhangi bir şey talep edilemez ve önceden yerine getirdiği bir edim varsa bunun talebini isteyebilme hakkı doğar.
-TBK madde 599/2’ye göre de kefil, kefaletten dönmesiyle alacaklının uğradığı menfi zararı karşılamakla yükümlü kılınmıştır.
Kefil Takibe İtiraz Ederse Ne Olur?
Kefilin bütün kefalet türlerinde kendisine yapılan takibe itiraz hakkı bulunmaktadır. Kefil bu itiraz hakkını, borçlu hakkında konkordato kararı veya kesin aciz kararları alınıncaya veya rehinlerin paraya çevrilmesine kadar kullanabilmektedir. Kefilin itiraz süresi ise kendisine takibatın yapılacağı kararın bildirilmesinden itibaren başlamaktadır.