Taşınmaz Alım-Satım Faaliyeti Danıştay Kararı
Taşınmaz Alım-Satım Faaliyeti Danıştay Kararı
T.C
DANIŞTAY
Dördüncü Daire
Esas No :2011/9055
Karar No :112014/9
Danıştay 4. Daire Kararı E.2011/9055 Özeti; Yalnızca bir takvim yılı içinde birden çok taşınmaz alım satımı yapılmasının
193 sayılı Kanun’un 37’nci maddesinde öngörülen ticari faaliyet kapsamında
yapılan taşınmaz alım-satım faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği hakkında.
Temyiz Eden Taraflar ; Site Vergi Dairesi Müdürlüğü
Taşınmaz Alım-Satım Faaliyeti Danıştay Kararı
Davacının 2008 yılında yaptığı birden fazla gayrimenkul alım satımı nedeniyle elde ettiği ticari kazancını
ve beyan etmediği ileri sürülerek bulunan matrah üzerinden salınan gelir vergisi, 2008/10-12’nci dönemi için salınan geçici vergi ile kesilen vergi ziyaı cezaları,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu‘nun 353/1’inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası ile işe başlamayı bildirmediği iddiasıyla
aynı Kanun’un 352/1-7 gereğince kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
Sivas Vergi Mahkemesinin 20/07/2011 günlü ve E:2010/634, K:2011/475 sayılı kararıyla;
davacının, 2008 yılında Antalya Yeşilbayır Köyü Belediyesinden ihale ile beş taksitle aldığı beş arsayı aynı yıl içinde farklı alıcılara sattığının tespit edildiği,
veya ticari faaliyet kapsamında olduğu ileri sürülen söz konusu arsaların alım ve satım bedelleri arasındaki farkın
davacının beyanlarına dayalı olarak belirlendiği belirtilerek bu farkın matrah farkı olarak dikkate alınarak dava konusu cezalı gelir vergisinin salınıp,
aslı aranmayan geçici vergi üzerinden vergi ziyaı cezasının kesildiği,
anılan satışlar için fatura düzenlenmediği için özel usulsüzlük cezası
ile işe başlamayı zamanında bildirilmemesi nedeniyle usulsüzlük cezası kesildiği,
davacının 2008 yılı içerisinde çok sayıda gayrimenkul üzerinde yine çok sayıda tapu işlemine taraf olduğu
ve gayrimenkul alım-satım işlemlerindeki yoğunluğu ticaret boyutuna vardırdığı sonucuna ulaşıldığından
davacı adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezalarında ve işe başlamayı zamanında bildirmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı,
uyuşmazlıkta özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören ve bu cezanın kesilmesine dair koşulları düzenleyen maddede belirtilen unsurların bir arada gerçekleşmediğinden
davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle
davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Çünkü Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulmasını istemektedirler.
Danıştay 4. Daire Kararı E.2011/9055 ;
Danıştay 4. Daire Kararı E.2011/9055
Savunmanın Özeti;
Davalı İdare temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmuş,
davacı, savunma vermemiştir.
Tetkik Hakimi Yavuz Şen’in Düşüncesi;
Taraflarca temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz isteminin reddi gerektiği ve düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü;
Davacının 2008 yılında yaptığı birden fazla gayrimenkul alım satımı nedeniyle elde ettiği ticari kazancını
beyan etmediği ileri sürülerek bulunan matrah üzerinden salınan gelir vergisi,
2008/10-12’nci dönemi için salınan geçici vergi ile kesilen vergi ziyaı cezaları,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1’inci maddesi uyarınca,
kesilen özel usulsüzlük cezası ile işe başlamayı bildirmediği iddiasıyla aynı Kanun’un 352/1-7 gereğince kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Taşınmaz Alım-Satım Faaliyeti Danıştay Kararı , Davalı İdarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar;
ve bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Danıştay 4. Daire Kararı E.2011/9055
Davacının temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3’üncü maddesinde,
vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu;
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinin 1’inci fıkrasında,
her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş,
olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3’üncü maddesinde,
bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari işlerden olduğu açıklanmış,
Danıştay 4. Daire Kararı E.2011/9055 , Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 14’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında ise,
bir gelir sağlamayı hedef tutmayan veya devamlı olmayan faaliyetlerin ticari işletme sayılmayacağı belirtilmiş,
193 sayılı Kanun’un 37’nci maddesinin 2’nci fıkrasının 4’üncü bendinde
gayrimenkullerin alım-satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri gelirin ticari kazanç olduğu öngörülmüştür.
Buna göre,
gayrimenkul alım satımının ticari faaliyet sayılabilmesi için ticari amaçla yapılması
ve bu muamelelerin devamlılık arz etmesi gerekmekte olup,
bu unsurun saptanmasının ise işin niteliği, özellikleri, organizasyonu ile muamelelerin sayısal çokluğu dikkate alınarak yapılabilecektir.
Davacı hakkında düzenlenen inceleme raporunda,
2008 yılında Antalya Yeşilbayır Köyü Belediyesi’nden ihale ile
beş taksitte aldığı beş arsayı aynı yıl içerisinde farklı alıcılara sattığının tespit edildiği,
söz konusu alım ve satım işlemlerinin ticari faaliyet kapsamında olduğu ileri sürülerek arsaların davacının ifadesine göre
belirlenen alım ve satım bedelleri arasındaki farkın matrah farkı olarak esas alınarak dava konusu tarhiyatın yapıldığı,
Vergi Mahkemesince, davacının 2008 yılı içerisinde çok sayıda gayrimenkul üzerinde yine çok sayıda tapu işlemine taraf olduğu
ve gayrimenkul alım-satım işlemlerindeki yoğunluğu ticaret boyutuna vardırdığı sonucuna ulaşıldığından
davacı adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezalarında ve işe başlamayı zamanında bildirmemesi nedeniyle
kesilen usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ancak, uyuşmazlık döneminde alınan beş taşınmazı ihale yoluyla satın alan davacının bu gayrimenkulleri
ile Aynı dönem içinde satması dışında taşınmaz alım satımı
faaliyetine yönelik başka bir tespitin bulunmaması karşısında,
yalnızca bir yıl içinde gerçekleşen söz konusu alım satımların devamlılık arz ettiğinin kabulü mümkün olmadığından
193 sayılı Kanun’un 37’nci maddesinin 2’nci fıkrasının 4’üncü bendinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu bakımdan, söz konusu gayrimenkullerin elden çıkarılması ticari faaliyet kapsamında
ve taşınmaz alım satımı faaliyetine yönelik başka bir tespitin bulunmaması karşısında,
ve yalnızca bir yıl içinde gerçekleşen söz konusu alım satımların devamlılık arz ettiğinin kabulü mümkün olmadığından
193 sayılı Kanun’un 37’nci maddesinin 2’nci fıkrasının 4’üncü bendinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu bakımdan, söz konusu gayrimenkullerin elden çıkarılması ticari faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceğinden
çünkü davacı adına salınan vergiler ve kesilen cezalarda hukuka uyarlık görülmemiştir.