Bağış ve Yardım İndirimlerin Reddi Danıştay Kararı
Bağış ve Yardım İndirimlerin Reddi Danıştay Kararı
Bağış ve Yardım İndirimlerin Reddi Kanunen Kabul Edilemeyen Gider – Danıştay 4. Daire
Kararı E.2016/1411
Bağış ve Yardım İndirimlerin Reddi KKEG
Danıştay 4. Daire Kararı E.2016/1411
T.C.
DANIŞTAY
Dördüncü Daire
Esas No : 2016/1411
Karar No : 2016/932
Özeti: Mükellefin faaliyeti kapsamındaki kazancı ile doğrudan bir ilgisi bulunmayan giderin kanunen kabul edilmeyen gider olacağından
bu gider nedeniyle ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılacağı hakkında.
Temyiz Eden : … Müstahzarları Sanayi Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : 2008 yılı işlemleri incelenen davacı tarafından bir kısım derneğe teslim edilen malzemeler ile
bir kısım derneğe yapılan ayni ve nakdi bağış ve yardımların gider olarak kabul edilemeyeceği iddiasıyla katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle,
kullanım süresi geçen veya kullanılmayacak hale gelen ve takdir komisyonu huzurunda imha edilen mallara ilişkin
davacı şirketin yüklendiği katma değer vergisinin indirilecek katma değer vergisi olarak dikkate alınamayacağı belirtilerek
ilave edilecek katma değer vergisi satırına dahil edilip indirim hesaplarından çıkarılması suretiyle
ve ifa ettiği distribütörlük hizmet karşılığında düzenlenmesi gereken faturayı düzenlemediği ileri sürülerek
bu tutarın matraha ilave edilerek yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca 2008/12 dönemi için
salman katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 04.03.2013 günlü ve E:2011/1867, K:2013/673 sayılı kararıyla;
davacı tarafından bir kısım derneğe teslim edilen malzemeler ile bir kısım derneğe yapılan ayni ve nakdi bağış ve yardımların
davacı şirketin faaliyet konusu kapsamındaki kazancı ile doğrudan bir illiyet bağının bulunmaması nedeni de
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı ve
kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı açık olarak düzenlendiğinden,
söz konusu hususlara ilişkin olarak yapılan ödemelere ilişkin katma değer vergisinin indirimlerden çıkarılmasında
hukuka aykırılık bulunmadığı, vergi kanunlarında zayi olan mal veya zayi olma kavramlarının
ne anlama geldiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediğinden zayi olmanın kelime anlamının ortaya konulması gerektiği,
zayinin sözlükteki anlamının kaybolma, yitme, kayıp, yok olmuş, elden çıkmış, mahvolmuş olarak tanımlandığı,
zayi olmanın yitmek, kaybolmak olarak tarif edildiğinin görüldüğü, bu itibarla, sebebi ne olursa olsun
ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların
yitip gittiğinin açık olduğu, öte yandan idarenin önceki uygulamalarının aksi yönde olması
uyuşmazlık konusu malların nitelendirilmesinde her hangi bir hukuki etkisinin olmayacağından
davacının imha ettiği stoklarına ilişkin olarak yüklendiği ve indirim konusu yaptığı katma değer vergisi tutarlarının
indirimlerden çıkarılmasında hukuka aykırılık görülmediği,
davacı şirkete yurt dışından zarar telefi fonu adı altında getirilen paraların aslında …
Grubuna verilen hizmetin bedeli niteliğinde olduğu ve
söz konusu fonların gelir olarak kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiğinden,
bu bedellerin ilgili dönem kurum kazancına eklenmesinin yerinde olduğu,
dayanak vergi ziyaı cezası 2005 yılına ilişkin olarak kesilip 2007 yılında kesinleştiğinden
vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılmasının
yasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hâkimi Yavuz Şen’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,
temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelenip gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında,
yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 07.03.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
2008 yılı işlemleri incelenen davacı tarafından bir kısım derneğe teslim edilen malzemeler ile
bir kısım derneğe yapılan ayni ve nakdi bağış ve yardımların gider olarak kabul edilemeyeceği iddiasıyla
katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle,
kullanım süresi geçen veya kullanılmayacak hale gelen ve takdir komisyonu huzurunda
imha edilen mallara ilişkin davacı şirketin yüklendiği katma değer vergisinin indirilecek katma değer vergisi olarak dikkate alınamayacağı belirtilerek
ilave edilecek katma değer vergisi satırına dahil edilip indirim hesaplarından çıkarılması suretiyle
ve ifa ettiği distribütörlük hizmet karşılığında düzenlenmesi gereken faturayı düzenlemediği ileri sürülerek
bu tutarın matraha ilave edilerek yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca
2008/12 dönemi için salınan katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle
açılana davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dava konusu tarhiyatın kullanım süresi geçen veya kullanılmayacak hale gelen ve takdir komisyonu huzurunda imha edilen mallara,
distribütörlük hizmetine ve Viral Hepatitle Savaşım Derneği’ne başka şirketten temin edilerek
bedelsiz olarak teslim edilen malzemelere ilişkin matrah farkı ile TSK Sağlık Vakfı,
Uşak Sağlık Hizmetlilerini Destekleme Derneği, Z. Ünsalan Bursa O.S. Onkoloji Derneği,
Afyon Sağlık Tesisleri Yapım Onarım Derneği, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yardım Vakfı,
Adnan Menderes Üniversitesi Vakfı, Bursa Osman Sönmez Hastanesi Onkoloji Derneği,
Çocuk Solunum Yollan Hastalıkları Derneği ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Derneği’ne yapılan ayni ve nakdi bağış
ve yardımlara ilişkin matrah farkına karşı ileri sürülen iddialar,
bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Türk Gastroenteroloji Derneği, Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen
kampanyalar kapsamında, bu derneklere teslim edilen malzemelere ilişkin fatura tutarlarının
kurum kazancından indirilemeyeceğinden bahisle bu tutarlara ilişkin katma değer vergisi indirimlerinin
beyanlardan çıkarılması suretiyle bulunan matrah farkına gelince; 213 Sayılı Vergi Usül Kanunu’nun 3/B maddesinde,
vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükmüne yer verilmiş,
134’üncü maddesinde ise, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak,
tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca,
Türk Gastroenteroloji Derneği ile Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından,
kalın bağırsak kanserinde erken tanının önemine dikkat çekmek amacıyla davacı şirketin sponsorluğunda
kolon kanseri bilgilendirme günleri kampanyası düzenlendiği, bu kapsamda ihtiyaç duyulan malzemelerin
davacı şirket tarafından … İletişim Hizmetleri Anonim Şirketi ve … Halkla İlişkiler Anonim Şirketi’nden temin edilerek
anılan Derneklere teslim edildiği, ayrıca Türk Hematoloji Derneği tarafından lenf kanserinde erken tanının önemine dikkate çekmek amacıyla
davacı şirketin sponsorluğunda lenfoma bilinçlendirme kampanyası yapıldığı,
kampanya kapsamında ihtiyaç duyulan malzemelerin davacı tarafından … Grup Tanıtım Hizmetleri Limited Şirketi,
… Medya Hizmetleri Anonim Şirketi ve Bilgi İletişim Servisi Limited Şirketinden temin edilerek Türk Hematoloji Derneği’ne teslim edildiği,
bütün bu harcamaların “Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri” hesabına borç kaydedilmek suretiyle giderleştirildiği,
ancak söz konusu harcamaların mükellefin faaliyet konusuyla doğrudan bir ilgisi olmadığından
kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilmesi gerektiği,
ayrıca belirtilen harcamanın sportif alanda olmaması nedeniyle sponsorluk harcaması olarak da kabul edilemeyeceği ileri sürülerek
dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Adı geçen Dernekler tarafından, kolon kanseri ve lenf kanseri konusunda halkın bilinçlendirilmesi amacıyla
düzenlenen kampanyaların bir kısım giderlerinin davacı tarafından karşılandığı hususunda tartışma bulunmamaktadır.
İnceleme elamanınca, bu Dernekler kamuya yararlı dernek olmadıklarından, davacı tarafından yapılan harcamalar
bağış ve yardım kapsamında görülmemiş, sportif nitelik taşımadıklarından da sponsorluk harcaması olarak kabul edilmemiş,
aynca davacının faaliyet konusuyla ilgili olmadığı ileri sürülerek pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak nitelendirilmemiştir.
Kolon kanseri ve lenf kanserine ilişkin anılan kampanyalarla,
halkın belirtilen kanser türleri hakkında farkındalıklara sahip olacakları, yapılacak tetkik,
tarama ve bilgilendirmelere bağlı olarak belirtilen hastalıkların gerek teşhis,
gerek tedavi aşamasında çeşitli malzeme ve ilaç kullanımının gerekeceği,
buna bağlı olarak da, bu malzeme ve ilaç satışında artış olacağı açıktır.
Öte yandan, anılan Dernekler tarafından yukarıda sözü edilen kampanyalar kapsamında bastırılarak dağıtılan broşürlerin üzerinde
“… Müstahzarları Anonim Şirketinin katkılarıyla” ibaresine yer verildiği görülmektedir.
Davacının ilaç ve ilaç aktif maddesi ithalatı ile bunların yurt içinde toptan satışı, dağıtımı ve
pazarlaması faaliyetinde bulunduğu, anılan hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılacak olan ilaçların
davacı şirket tarafından temin edilerek satışının yapıldığı dikkate alındığında,
söz konusu kampanyalar kapsamında dağıtılan broşürlerde davacı şirketin adına yer almasıyla,
sektörde belirli bir pazar payına sahip olan davacının ve buna bağlı olarak da davacının satış ve pazarlamasını yaptığı
ilaçların tanıtımı yapılarak satışlarının arttırılmasına olumlu yönde katkıda bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, davacı şirket tarafından söz konusu kampanyaların yürütülmesi için
temin edilerek anılan Derneklere teslim edilen malzemelere ilişkin harcamaların ana faaliyet konusu ile ilgili olarak
“Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden
aksi yönde verilen Mahkeme kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle Mahkeme kararının,
Türk Gastroenteroloji Derneği, Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Hematoloji Derneği tarafından
düzenlenen kampanyalar kapsamında teslim edilen malzemeler nedeniyle
bulunan matrah farkına ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.