Kurumlar Vergisi ve Fon Payının Kaldırılması Danıştay Kararı
Kurumlar Vergisi ve Fon Payının Kaldırılması Danıştay Kararı
04 Ağustos 2007 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 26603
Danıştay Dördüncü Dairesinden:
Esas No : 2007/315
Karar No : 2007/2768
Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : ………… Bankası Anonim Şirketi
Vekili : Av. Ahmet Ergin
Meclisi Mebusan Cad. No: 35 Fındıklı/İSTANBUL
Davalı : Boğaziçi Uygulama Grup Müdürlüğü
(Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı) İSTANBUL
İstemin Özeti: 2001 yılı kurumlar vergisi beyannamesini, ihtilaflı dönemde kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilen zararların,
kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerektiği ihtirazi kaydıyla veren davacı adına tahakkuk ettirilen kurumlar vergisi ve fon payının kaldırılması istemiyle
dava açılmıştır. İstanbul 4. Vergi Mahkemesi 11.3.2003 günlü ve E:2002/1972, K:2003/773 sayılı kararıyla,
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinin son fıkrasında, kurum kazancının,
Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp edeceği, 13’üncü maddesinde,
kurumlar vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı,
safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verildiği,
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu,
38’inci maddesinde de, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu,
işletmeye ilave edilen değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilava edileceği,
ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağının hükme bağlandığı,
4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen geçici 4’üncü madde ile
yeniden yapılandırma programı kapsamına alınan mevduat toplamaya yetkili özel sermayeli bankaların 2001 yılı mali tablolarının enflasyon muhasebesine göre
istisna uygulamasından dolayı ortaya çıkan zararların dikkate alınması gerektiği ileri sürülerek 2001 yılı kurumlar vergisi beyannamesi bu ihtirazi kayıtla verilmiş ise de,
vergi yasalarının belirttiği şekilde hazırlanmayan,
sadece bankaların yeniden yapılandırılması ve gerekli tedbirlerin alınması için ayrıca enflasyon muhasebesine göre çıkarılması şart koşulan
mali tabloda görülen zararların, kurum kazancının tespitinde dikkate alınmasına olanak bulunmadığı,
kaldı ki, Bankalar Kanununun ilgili maddesinde enflasyon muhasebesine göre çıkarılan mali tabloda görülen zararların kurumun vergiye esas kazancında dikkate alınacağına dair
bir hükme de yer verilmediğinden ihtirazi kaydı dikkate alınmadan davacı adına yapılan tahakkukta hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle
davanın reddine karar vermiştir. Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Kurumlar Vergisi ve Fon Payının Kaldırılması Danıştay Kararı
Mahkeme kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesi uyarınca Kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Tetkik Hakimi Abdurrahman Gençbay’ın Düşüncesi :
Davacının 4389 sayılı Kanunun geçici 4’üncü maddesi kapsamında değerlendirilen ve beyannamede indirim konusu yapılmayan bir zararının bulunduğu hususu da ihtilafsız olup,
Bankalar Kanununda belirtilen kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilebilecek bir zararın bulunması halinde
bu zararın gider olarak matrahtan indirilmesi yasa gereğidir.
Bu nedenle, davacı bankanın, indirim konusu zararının, kurum kazancının tespitinde gider olarak matrahtan indirilmesinde yasal bir engel bulunmadığından,
bu husustaki ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak yapılan tahakkukta ve tahakkuka karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediğinden,
İstanbul 4. Vergi Mahkemesi 11.3.2003 günlü ve E:2002/1972, K:2003/773 sayılı kararının,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın Düşüncesi : Yükümlü kurum ………… Bankasının ihtirazı kayıtla verdiği 2001 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden,
yapılan kurumlar vergisi ve fon payı tahakkukuna karşı açılan davanın reddine dair İstanbul 4. Vergi Mahkemesince verilen 11.3.2003 günlü ve E:2002/1972, K:2003/773 sayılı kararın
temyiz edilmiyerek kesinleşmesi sonucu sözü edilen kararın hukuka ve mevcut içtihatlara aykırı olduğu belirtilerek davacı banka tarafından kanun yararına bozulması istemi üzerine konu incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesinde, vergi mahkemesi kararlarından temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan ve
niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
Dava dosyasına göre davacı bankanın 2001 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ihtirazi kayıtla verilen ve 31.1.2002 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 4743 sayılı Mali Sektöre olan borçların yeniden yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla,
4389 sayılı Bankalar Kanununa eklenen geçici 4 üncü madde ile yeniden yapılandırma programı kapsamına alınan mevduat toplamaya yetkili
özel sermayeli bankaların 2001 yılı mali tablolarının enflasyon muhasebesine göre istisna uygulaması nedeniyle
ortaya çıkan ve gider olarak mahsup edilmeyen matrah üzerinden kurumlar vergisi ve fon payı hesaplanıp tahakkuk ettirilmiş bulunmaktadır.
İstanbul 4.Vergi Mahkemesi, sözü edilen indirimin, vergi yasalarının belirttiği şekilde hazırlanmayan sadece bankaların yeniden yapılandırılması ve
gerekli tedbirlerin alınması için ayrıca enflasyon muhasebesine göre çıkartılması şart koşulan mali tabloda görünen zararların kurum kazancında dikkate alınmasının
mümkün olmadığı, kaldı ki Bankalar kanununun ilgili hükmünde enflasyon muhasebesine göre çıkarılan mali tabloda görünen zararların
kurumun vergiye esas kazancında dikkate alınacağına dair bir hükümde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar temyiz edilmiyerek kesinleşmiştir.
Davacı bankanın, 31.1.2002 tarih ve 24657 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla,
4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen geçici 4 üncü madde hükmü gereğince “Yeniden Yapılandırma Programı” kapsamına alınıp alınmadığı ve uyuşmazlık konusu net parasal pozisyon zararının yer aldığı 31.12.2001 tarihli mali tablonun;
yukarıda anılan 4389 sayılı Yasaya 4743 sayılı Yasa ile eklenen geçici 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının 4 üncü bendinde belirtildiği şekilde,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu denetiminden geçen ve kurumca yapılan değerlendirmede yeterli bulunan mali tablo olup,
olmadığı hususunun bildirilmesi ve buna dair belgelerin gönderilmesi taraflardan ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan istenmiş olup,
dosyaya ibraz edilen yazılardan ve belgelerden, davacı bankanın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından bahse konu Kanun maddesi kapsamında denetime tabi tutulmuş olduğu,
denetim sonucunda kesinleşen ve anılan Kurumca onaylanan mali tablolarının 16.8.2002 günlü ve 24848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 4743 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4 üncü maddesinin 13 numaralı fıkrasında “Bu madde uyarınca kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile sermayenin azaltılmasına konu edilen zararlar,
3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 nci fıkrasında belirtilen esaslar çerçevesinde bankaların kazancının tespitinde gider olarak matrahtan indirilir” hükmü yer almaktadır.
Anılan hükme göre, Geçici 4 üncü maddenin uygulanması nedeniyle doğan ve kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile
sermayenin azaltılmasına konu edilen ve miktarları denetimden geçerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca onaylanmak suretiyle
tartışmasız olan zararların, Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 nci fıkrası gereği kurum kazancının tespitinde matrahtan gider olarak indirileceği açıktır.
İncelenen olayda, davacının 4389 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen maddesi kapsamında değerlendirilen ve
beyannamede indirim konusu yapılmayan bir zararının bulunduğu hususu ihtilafsız olup, Bankalar Kanununda belirtilen kanuni ve
ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilebilecek bir zararın bulunması halinde bu zararın gider olarak matrahtan indirilmesi yasa gereğidir.
Bu durumda davacı bankanın uyuşmazlık yılında kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilen zararlarının
kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmayarak ihtirazı kayıtla verilen beyanname üzerinden yapılan tahakkuku onayan vergi mahkemesi kararında kanuna uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılan İstanbul 4.Vergi Mahkemesinin 11.3.2003 günlü ve E:2002/972, K:2003/773 sayılı kararının,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Konuyu temyizen Yüksek Dairenizin takdir ve kararına saygı ile sunarım.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
2001 yılı kurumlar vergisi beyannamesini, ihtilaflı dönemde kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilen zararların,
kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerektiği ihtirazi kaydıyla veren davacı adına tahakkuk ettirilen kurumlar vergisi ve
fon payının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenmektedir.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’na, 4743 sayılı “Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla eklenen Geçici 4 üncü maddenin 13 numaralı fıkrasında
“Bu madde uyarınca kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile sermayenin azaltılmasına konu edilen zararlar, 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 nci fıkrasında belirtilen esaslar çerçevesinde
bankaların kazancının tespitinde gider olarak matrahtan indirilir” hükmü yer almaktadır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek giderler” başlıklı 14 üncü maddesinin ihtilaflı dönemde yürürlükte bulunan 7’nci bendinde de;
beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararların kurum kazancının tesbitinde gider olarak hasılattan indirileceği belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre, Geçici 4 üncü maddenin uygulanması nedeniyle doğan ve kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile
sermayenin azaltılmasına konu edilen ve miktarları tartışmasız olan zararların,
Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 nci fıkrası gereği kurum kazancının tespitinde matrahtan gider olarak indirileceği açıktır.
Davacı bankanın; Bankalar Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında incelenen ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından onaylanan 31.12.2001 tarihli mali tablolara göre 2001 yılı zararının,
yedek akçeler ve sermaye yedeklerinden karşılanması konusunda 10.7.2002 tarihinde gerçekleştirilen 2001 hesap dönemi OIağan Genel Kurulunda karar alınmıştır.
Anılan zararın, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerektiği ileri sürülerek,
bu yıla ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden,
davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak dava konusu tahakkuk işlemi yapılmıştır.
Davacının 4389 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen maddesi kapsamında değerlendirilen ve beyannamede indirim konusu yapılmayan bir zararının bulunduğu hususu ihtilafsız olup,
Bankalar Kanununda belirtilen kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle sermayenin azaltılmasına konu edilebilecek bir zararın bulunması halinde bu zararın gider olarak matrahtan indirilmesi yasa gereğidir.
Bu nedenle, davacı bankanın, yukarıda sözü edilen düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda
indirim konusu zararının kurum kazancının tespitinde gider olarak matrahtan indirilmesinde yasal bir engel bulunmadığından,
bu husustaki ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak yapılan tahakkukta ve tahakkuka karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 11.3.2003 günlü ve E: 2002/1972, K:2003/773 sayılı kararının,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına,