Anayasa Mahkemesi Kararı E.2010/9
Anayasa Mahkemesi Kararı E.2010/9
15 Ekim 2011 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 28085
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2010/9
Karar Sayısı : 2011/109
Karar Günü : 30.6.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk (1. İcra Hukuk) Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 12.4.2000 günlü, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 16. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa’nın 9. ve 37. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyetinin yönetim aidatının ödenmemesi nedeniyle başlattığı ilâmlı icra takibinin iptali için açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Davacılar tarafından davalı Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi aleyhine Mahkememizin 2010/1 Esas sayılı dosyası ile davalı tarafından Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün
2009/3899 Esas sayılı takip dosyası ile aleyhlerine “Yönetim aidatı ve gecikme cezalarına ilişkin 15.01.2009 tarih ve 2009/01 sayılı müteşebbis heyeti kararına” istinaden
7.076,31TL asıl alacak ile 1.602,89 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 8.679,20 TL alacağın faiz ve masrafları ile birlikte tahsili talebine ilişkin
İlamlı Takibin iptali talebi ile açılan 11.01.2010 tarihli davada 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 16. maddesinin ikinci fıkrasının
Anayasanın 9. ve 37. maddelerine aykırı olduğu iddiasında bulundukları anlaşılmıştır.
4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunun Yönetim Aidatları başlıklı 16. maddesinin ikinci fıkrası ile;
“Müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup, ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler.” hükmü öngörülmüştür.
Anayasa’nın 9. maddesi “Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” hükmünü amir olup ayrıca yine Anayasanın 37/2. maddesi de “Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu
doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmünü amirdir. Yapılan yasal düzenleme ile 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 16. maddesinin 2. fıkrasında müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile
ilgili kararlarının ilam hükmünde olduğu öngörülerek ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler hükmüne yer verilmiş olduğundan bu hükümle yargı yetkisi,
mahkeme sıfatı olmayan bir heyete devredilmiş olup bu hususun Anayasa’nın 9. ve 37. maddelerine açıkça aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır
Zira 4562 Sayılı Kanun’un 16/2 maddesinde yer alan müteşebbis heyetin kararlarına ilam niteliği verilmekle yargı yetkisi bağımsız mahkeme olmayan bir heyete devredilmekte bu da kanuni hakim güvencesi ilkesini düzenleyen Anayasa’nın 37. maddesine
açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Kaldı ki İİK.nun 38. maddesi ile de ilam mahiyetini haiz belgeler sınırlı olarak sayılmış olup özel kanunlarla yapılacak düzenlemeler saklı tutulmamıştır.
Bu şekilde özel kanunlarla yapılan yasal düzenlemeler ile heyetlerin kararlarına ilam hükmü verilmesi hukukun temel ilkelerine ve Anayasa’nın 9. ve 37. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu düzenleme ile yargı yetkisi bağımsız mahkemeden alınıp bir heyete verilmekte ve kararları ilam hükmünde olmaktadır ki bunun sakıncaları da fazladır. Zira heyetin bağımsız mahkeme gibi tarafsız ve objektif şekilde karar alması mümkün görülmemekte ve
bu yargı yetkisinin 4562 Sayılı Kanunu 16/2 f ile müteşebbis heyete devri; yargı yetkisine sahip olağanüstü bir merciinin oluşturulmasına sebep olmaktadır ki,
bu durum yukarıda da izah edildiği gibi Anayasanın Genel Esaslar Bölümü’nde düzenlenen 9. maddesine ve Temel Haklar ve Ödevler Bölümü’nde düzenlenen 37. maddesine de aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan sebeplerle davacıların Anayasa’ya aykırılık iddiası Mahkememizce de ciddi bulunmakla ve resende 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunun 16. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’nın 9 ve 37. maddelerine
aykırı olduğu kanaatine varılmakla Yüksek Mahkemenizce gerekli incelemenin yapılarak, 4562 Sayılı Kanun’un l6. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’nın 9 ve 37. maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur.”
III- YASA METNİ
12.4.2000 günlü, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun iptali istenen ikinci fıkrayı da içeren 16. maddesi şöyledir:
“ Yönetim aidatları ve hizmetlerin karşılıkları, müteşebbis heyet tarafından arıtma tesisi işletme masrafları hariç parsel büyüklüğüne göre belirlenir.
Arıtma tesisi işletme masraflarına katılım payları ise debi ve kirletme parametreleri esas alınarak yönetim kurulunca tespit edilir.
Yönetim kurulunun yıllık bütçesinde belirtilen, bölgenin alt yapı ve müşterek hizmetlerine ait tüm masraflar önceki yıla ait kesinhesap da dikkate alınarak katılımcılar tarafından karşılanır.
belirtilen hizmetlerden yararlanmadıkları gerekçesi ile yönetim aidatlarının ödenmesinden kaçınılamaz.
Müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup, ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 9. ve 37. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR,
Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılmalarıyla 25.2.2010 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasına geçilmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesinde ilâm mahiyetini haiz belgelerin sınırlı olarak sayıldığı, özel yasalarda yapılacak düzenlemelerin saklı tutulmadığı,
bu şekilde özel yasalarda yapılan düzenlemeler ile organize sanayi bölgeleri müteşebbis heyetlerinin kararlarına ilâm hükmü verilmesinin hukukun (ş.abacı) temel ilkelerine aykırılık teşkil ettiği,
itiraz konusu kuralla yargı yetkisinin mahkeme sıfatı olmayan bir heyete devredildiği, heyetin bağımsız mahkemeler gibi tarafsız ve objektif şekilde karar almasının mümkün olmadığı,
yargı yetkisinin müteşebbis heyete devrinin Anayasa’nın 9. ve 37. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kural, organize sanayi bölgesi müteşebbis heyetinin yönetim aidatı ile ilgili kararlarının ilâm hükmünde olup ilâmların icrasına ilişkin yolla takip edileceğini öngörmektedir.
Anayasa’nın “Yargı yetkisi” başlıklı 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmektedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 392. maddesine göre ilâm, mahkeme kararının taraflardan her birine verilen mühürlü suretlerini ifade etmekte olup,
alacaklı taraf bu ilâma dayanarak İcra ve İflas Kanununda yer alan ilâmlı icra yolu ile alacağını elde edebilir. Ancak icra hukukunda ilâmlı icra yolu ile takip sadece mahkemeler tarafından verilen kararlarla sınırlı tutulmamıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesinde ilâm mahiyetini haiz belgeler belirtildiği gibi özel yasalarla da bazı belgeler ilâm niteliğinde sayılarak ilâmların icrası hakkındaki hükümlere tâbi kılınmıştır.
Organize sanayi bölgesinin işletme aşamasında genel kurulu konumundaki karar organı olan müteşebbis heyeti yargı yetkisine sahip bulunmadığından,
yönetim aidatı ile ilgili verdiği kararlar kesin hüküm niteliği taşımamakta ve bu kararlara karşı yargı yoluna başvurulabilmektedir.
İtiraz konusu kuralda yönetim aidatıyla ilgili kararların ilâm hükmünde olmasına bağlanan sonuç ilâmlar gibi infaz edilmesini ve ilâmların yerine getirilmesi usulünün uygulanmasını göstermesinden ibarettir.
Bu nedenle kuralda müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararlarının ilâm hükmünde olduğunun belirtilmesi,
bu kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıdığı sonucunu doğurmaz. İlâmlı icra yoluyla alacağın tahsilini kolaylaştırmak dışında bir özellik içermez.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 9. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 37. maddesi ile bir ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
12.4.2000 günlü, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 16. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 30.6.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.