Tasarrufun İptali Davası Nasıl Açılır
Tasarrufun İptali Davası Nasıl Açılır
Tasarrufun iptali davası 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerde düzenlenen bir dava türüdür. Tasarrufun iptali davasını, bir alacaklının borçluya karşı yapmış olduğu icra takibi neticesinde alacağını tahsil edememesi durumunda borçlunun geriye dönük ve mal kaçırma amacı ile yapmış olduğu menkul ve gayrimenkul satışlarını iptal ettirerek alacaklının alacağına kavuşması için düzenlenmiş bir davadır. Yani borçlunun, henüz icra ya da iflas gibi bir tasarrufu kısıtlayan durumla karşılaşmadan yapmış olduğu muvazaalı tasarruflar bu davanın konusunu oluşturur.
Uygulamada sıkça rastlanan tasarrufun iptali davası, özellikle borçlunun mal kaçırmak için sattığı gayrimenkulleri ve araçlarının satışını iptal ettirmek amacı ile açılmaktadır. Özellikle icra müdürlükleri tarafından yapılan pasif gayrimenkul sorgusu sonucu borçluların geçmiş yıllarda sattığı gayrimenkuller artık belirlenebildiğinden bu davaları sıkça görmekteyiz.
Tasarrufun iptali konusu olan ve üçüncü kişi elinde bulunan mal bu davanın alacaklı tarafından kazanılması durumunda üçüncü kişiden alınarak alacaklıya verilmez. Yani bir tapu iptali ve tescil davasında olduğu gibi, üçüncü kişi elindeki tapu iptal edilerek alacaklıya geçmez. Buradaki prosedür, üçüncü kişinin elindeki haciz ettirilerek sattırılır ve o satış bedelinden alacaklı alacağına kavuşur.
Tasarrufun iptali davasının konusu nedir?
Tasarrufun iptali davası; alacağını icra takibi yoluyla borçludan tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun son 5 yıl içerisinde gayrimenkul veya menkul mallarına ilişkin mal kaçırmak saiki ile yapmış olduğu tasarruflarını iptal etmek amacıyla, borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açtığı bir dava türüdür.
Tasarrufun iptali davaları ne kadar sürer?
Tasarrufun İptali Dava Açma Süresi
İİK 278’de yer alan ve karşılıksız devirleri konu alan tasarrufların iptalinde dava açma süresi 2 yıldır. Bu süre; haciz tarihinden, haczedilecek mal bulunmaması dolayısıyla acze düşmeden veya iflasın açılmasından itibaren geriye doğru sayılan 2 yıllık süreyi ifade eder.
Tasarrufun iptali davası kazanılırsa ne olur?
Tasarrufun iptali davası sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise davaya konu olan taşınmaz üzerinde alacaklı borçlunun hala malvarlığındaymış gibi cebri icra yoluyla alacağını alma yetkisini elde edecektir.
Tasarrufun iptali davası hangi Yargılama Usulü?
Tasarrufun iptali davalarında basit yargılama usulü geçerlidir. Hâkim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Ancak bunun için alacaklının ihtiyati haciz talep etmesi gerekir.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için bazı şartların varlığı gerekir. Bu şartlar borçlu hakkında iflasın açılmış olup olmamasına göre değişiklik gösterir.
Borçlu Hakkında İflas Açılmamışsa
Borçlu hakkında iflas açılmamış ise, tasarrufun iptali davasını kesin veya geçici aciz vesikasına sahip alacaklı açar. Haciz edilen malların takdir edilen kıymetleri toplamı alacak bedelinden az ise haciz tutanağının geçici aciz vesikası yerine geçeceği kanunda ifade edilmiştir. (İİK m.102/f.son, m.105/2, m.277/1)
Kesin ya da geçici aciz vesikası olması tasarrufun iptali davası için dava şartıdır. Aynı şekilde tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için davacının alacağı kesinleşmiş olmalıdır. Bu kapsamda borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş olmalı ya da itiraz edilmişse de bu itiraz itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali davaları ile kaldırılmış ya da iptal edilmiş olmalıdır.
Alacaklının başka bir icra takibi sebebiyle borçlu hakkında aldığı aciz vesikasının iptal davasına imkân vereceği Yargıtay’ın 09.11.1976 tarihli bir kararında ortaya konmuştur. Ayrıca belirtilmelidir ki, alacaklının sahip olduğu rehin açığı belgesi aciz vesikası sayılmadığından iptal davası açma hakkı vermez.
Alacaklı aciz vesikasını karar kesinleşene kadar ki tüm süreçte alabilir. Usul ekonomisi gereği Yargıtay karar kesinleşene kadar aciz vesikasının alınmasının mümkün olduğuna karar vermiştir. Aciz vesikasına sahip alacaklının iptal davasında borçlu ve üçüncü kişi birlikte hasım gösterilir. Bu davalar bakımından borçlu ve üçüncü kişi zorunlu dava arkadaşıdır.
Borçlu Hakkında İflas Açılmışsa
Borçlu hakkında iflas karar verilmiş ise, tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için aciz vesikası aranmaz. İflasın açılmış olması halinde tasarrufun iptali davasını kural olarak iflas idaresi açar. Ancak iflas idaresi, takip edilmesinde fayda görmediği davaların takibi için, bu davaları takip etmek isteyen alacaklıya dava takip yetkisi verebilir. Bu kapsamda 2004 sayılı İcra
İflas Kanunu’nun 245 ve 255/f.son maddelerine göre iflas alacaklısı da tasarrufun iptali davası açabilir. İflas idaresinin ya da dava takip yetkisi verilen iflas alacaklısının açacağı iptal davasında sadece üçüncü kişi hasım gösterilir. O halde bu dava bakımından borçlu davaya taraf değildir.
Tasarrufun İptali Davası Nasıl Açılır – Açma Süresi ve Zamanaşımı Süresi Nedir
İcra ve İflas Kanunun 284’üncü maddesi uyarında açılacak tasarrufun iptali davası, genel mahkemede tasarrufun gerçekleştiği tarihten 5 yıl içinde açılması gerekmektedir. Bu belirtilen süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu sebeple mahkeme tasarrufun iptali davasının süresinde açılıp açılmadığını incelemektedir.
İcra ve İflas Kanunun 278’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen karşılıksız tasarrufun tarihi ile haciz veya aciz ile iflas tarihi arasında 2 yıl, yine İcra ve İflas Kanunun 279’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tasarruflarda bir yıl geçmesi durumunda ve İcra ve İflas Kanunun 284’üncü maddesinde belirtilen 5 yıllık süre geçmemiş olması durumunda bile iptal davası açılamayacaktır.
Tasarrufun İptali Davası Nasıl Açılır Şartları Nelerdir
Tasarrufun iptali davasında mahkemeye ilişkin dava koşulları; yargı yetkisi, yargı yolu, görev ve kamu düzenine ilişkin yetki olarak sayılabilmektedir.
Tasarrufun iptali davasında taraflara ilişkin dava koşulları; her iki tarafın bulunması, taraf ehliyetleri, dava ehliyetleri, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname ve dava yetkisi olarak sayılabilmektedir.