DANIŞTAY KARARLARI

Vergiyi Doğuran Olay Tarh Zamanaşımı Danıştay Kararı

Vergiyi Doğuran Olay Tarh Zamanaşımı Danıştay Kararı

T.C.

DANIŞTAY

Üçüncü Daire

Esas No : 2015/5926

Karar No : 2017/3590

Özeti: Şirketin yetkili organlarınca alınmış herhangi bir kâr dağıtımı kararı bulunmasa dahi,

beyan dışı bırakılan kârın ortaklar tarafından fiilen elde edildiğinin kabulü gerekeceğinden ve gelir

(stopaj) vergisi yönünden vergiyi doğuran olay beyan dışı bırakılan kurum kazancının elde edildiği takvim yılım izleyen yılın Nisan ayında kâr payı elde edilmekle doğacağından,

kurumlar vergisinin tarh zamanaşımına uğramış olmasından dolayı gelir (stopaj) vergisinin de tarh zamanaşımına uğradığı sonucuna varılamayacağı hakkında.

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: Çakabey Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Davacı şirket adına, 2004 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu bir kısım hasılatım kayıt ve beyan dışı bıraktığı yolunda

düzenlenen basit raporun done alındığı takdir komisyonu kararına dayanılarak re’sen salınan kurumlar vergisi,

2004 Ekim-Aralık dönemine ilişkin geçici vergi ve 2004 Nisan ve 2005 Nisan dönemlerine ait gelir (stopaj) vergileri ile bu vergiler üzerinden tekerrür hükümleri uyarınca

%50 oranında artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davada,

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan takdir komisyonuna sevk tarihi ile

takdir komisyonu kararının idareye tevdi tarihi arasında geçen süre için tarh zamanaşımının duracağı yönündeki hükmün 8.1.2010 gün ve 27456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan

Anayasa Mahkemesinin 15.10.2009 gün ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu durumda,

en geç 31.12.2009 tarihine kadar tebliğ edilmesi gereken 2004 yılma ait cezalı vergilerin, davacıya tebliğ edildiği

8.7.2010 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, diğer taraftan 2004 yılma ait cezalı kurumlar vergisinin zamanaşımı süresinin dolmasından sonra

davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle 2005 Nisan dönemine ilişkin cezalı gelir (stopaj) vergisinin de dayanağının kalmadığı gerekçesiyle

tarhiyatları kaldıran İzmir 1. Vergi Mahkemesinin 12.5.2011 gün ve E:2010/1497, K:2011/1061 sayılı kararına yöneltilen temyiz istemini aynı hukuksal nedenler ve

gerekçeyle reddeden Danıştay Üçüncü Dairesinin 9.2.2015 gün ve E:2011/4201, K:2015/539 sayılı kararının; davacıya 8.7.2010 tarihinde tebliğ edilen ihbarnamelerin,

1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanunla eklenen Geçici 28’inci maddesine göre tarh zamanaşımına uğramadığı deri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi : Mustafa ÜLKÜ

Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde deri sürülen nedenler,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama usulü Kanununun 54’üncü maddesinin l’inci fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan,

kararın düzeltilmesi isteminin kısmen kabulüne ve Danıştay Üçüncü Dairesinin 9.2.2015 gün ve E:2011/4201, K:2015/539 sayılı kararının,

2005 Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve üzerinden tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına karar verildikten sonra

temyiz istemi bu yönden yeniden incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergiyi doğuran olay başlıklı 19’uncu maddesinde vergi alacağının,

vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı hükme bağlanmış,

114’üncü maddesinde de vergi alacağının doğduğu takvim yılım takip eden yılın başından başlayarak

beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı kuralına yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun vergi tevkifatını düzenleyen 94’üncü maddesinde ticaret şirketlerinin madde bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada,

istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiş ve bu bentler arasındaki 6’ncı bendin (b-i) alt bendinde tam mükellef kurumlar tarafından;

tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan,

75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanunun 98’inci maddesinde de 94’üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya

tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar ödeme veya

tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükmü getirilmiş,

uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan aynı Kanunun 99’uncu maddesinin (e) bendinde ise

tevkifata tabi menkul sermaye iratları ile bunlardan yapılan vergi tevkifatının, nevi itibarıyla icmalen ayrı bir muhtasar beyannameye alınacağı belirtilerek,

Kanunun 75’inci maddesinin 2’nci bendinde iştirak hisselerinden doğan kazançlar (limited şirket ortaklarının kâr payları) menkul sermaye iradı olarak sayılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlıkta 2004 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu davacı şirket tarafından kayıt ve beyan dışı bırakıldığı tespit edilen

kurumlar vergisi matrah farkının bilançoda yer almadığı ve sermayeye de eklenmediği görülerek bu kâr farkının ortaklara dağıtıldığı halde vergi kesintisi yapılmadığı sonucuna

varılmak suretiyle değinilen matrah farkı üzerinden hesaplanan gelir (stopaj) vergisinin Mahkemece,

2004 yılına ilişkin kurumlar vergisinin tarh zamanaşımına uğramak suretiyle kaldırıldığı ve bu nedenle gelir (stopaj) vergisinin

dayanağı kalmadığı gerekçesiyle kaldırılmasından dolayı öncelikle dava konusu tarhiyata esas teşkil eden kâr dağıtımının ne zaman yapıldığının ve

gelir (stopaj) vergisi bağlamında vergiyi doğuran olayın ne zaman gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması

personel programı

Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanununun 469’uncu maddesine göre kanuni ve ihtiyari yedek akçelerle kanun ve

esas mukavele hükmünce ayrılması gerekli diğer paralar safi kârdan ayrılmadıkça

kâr payı dağıtılamaz ve 470’inci maddesinde de kâr payı ancak safi kârdan ve bu gaye için ayrılan yedek akçelerden dağıtılabilir.

Dolayısıyla kâr dağıtımının ilk şartı usulüne göre düzenlenen bilançoya göre ortaya çıkacak kârın elde edilmiş olmasıdır.

Dağıtılabilir kâr da ilgili dönemin ticari bilanço kân olup

, gelir tablosundaki vergi ve yasal yükümlülüklerden önceki kârdır. Kârın,

dağıtım tarihinde hukuki ve ekonomik tasarruf imkanı doğduğundan,

tahakkuk esası uyarınca gelir bu esnada elde edilmiş sayılır ve kâr payının tahsil edilmemiş olması elde etme işleminin gerçekleşmemiş olduğu anlamına gelmez.

Şirket yetkililerince kâr dağıtım karan alınmamakla birlikte kârın fiilen dağıtılması durumunda da fiili ve ekonomik tasarruf meydana geldiğinden,

elde etme fiili dağıtım tarihinde ortaya çıkmış olacaktır.

Buna göre olayda, 213 sayılı Kanunun 3’üncü maddesindeki vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya,

ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu yönündeki genel hüküm de dikkate alındığında,

5422 sayılı mülga Kurumlar Vergisi Kanununun 21’inci maddesi uyarınca 2004 yılı hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ay olarak

2005 yılının Nisan ayının onbeşinci günü akşamına kadar verilmesi gereken kurumlar vergisi beyannamesiyle eş zamanlı olarak,

davacı şirketin yetkili organlarınca alınmış herhangi bir kâr dağıtım karan bulunmasa dahi,

beyan dışı bırakılan ticari kârın ortaklar tarafından fiilen elde edildiğinin kabulü gerekecektir.

Ayrıca gelir (stopaj) vergisi yönünden vergiyi doğuran olay kâr payının elde edildiği anda gerçekleşmiş olduğundan

ve bu tarih dava konusu olay için kayıt dışı beyanın tespit edildiği 2005 yılının Nisan ayında meydana geldiğinden, olayın,

kayıt dışı bırakılan kurum kazancının doğduğu dönemden bağımsız olarak değerlendirilmesi icap etmekte olup,

ortaya çıkan gelir üzerinden yapılması gereken tevkifata ilişkin muhtasar beyannamenin verilmesi de bu durumda zorunluluk arz eder.

Bu durumda, davanın esasını inceleyerek davacının 2004 yılında kayıt dışı hasılatı olup olmadığım belirledikten sonra

2005 Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve üzerinden tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezası hakkında

karar vermesi gerekirken yazılı şekilde karar veren vergi mahkemesi kararının ilgili hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İzmir 1. Vergi Mahkemesi 12.5.2011 gün ve E:2010/1497, K:2011/1061 sayılı kararının;

2005 Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve üzerinden tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına,

kurumlar vergisi, 2004 Ekim-Aralık dönemine ilişkin geçici vergi ve 2004 Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergileri ile bu vergiler üzerinden tekerrür nedeniyle

artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkraları yönünden

ileri sürülen nedenler 2577 sayılı Kanunun 54’üncü maddesinde yazdı sebeplerden hiç birine girmediğinden, karar düzeltme isteminin söz konusu hüküm fıkraları yönünden reddine,

yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 4.5.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

X- Düzeltilmesi istenen kararın “Karşı Oy” bölümünde açıklanan hukuksal nedenler ve

gerekçe uyarınca kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemiz karan kaldırıldıktan sonra temyiz istemine konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

KARŞI OY

XX- Kararın düzeltilmesine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar,

kararın düzeltilmesini gerektirir nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum..

Karar Linki

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu