ANASAYFAMANŞET

Başkasıyla Cinsel İlişkide Bulunmak

Başkasıyla Cinsel İlişkide Bulunmak

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller

Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davası; eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken diğer eşi aldatması sebebiyle Türk Medeni Kanun’un 161. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi’nde açılan ve özel yargılama usullerine tabi bir dava türüdür.

Aldatma (Zina), evlilik içinde eşlerden birinin, eşi dışında bir kimseyle cinsel ilişkide bulunmasıdır. TMK 161. Maddesi “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.” hükmünü içermektedir.   Zina özel ve mutlak bir boşanma sebebidir.  Madde hükmünde, “eşlerden biri” demektedir. Dolayısıyla, zina nedeni ile boşanma davası açma hakkı hem erkeğe hem kadına tanınmıştır.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller, Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller



Aldatmanın (Zinanın) Şartları Nelerdir?

Taraflar arasında evliliğin devam ediyor olması gerekir. Boşanma davası açılmış, mahkeme tarafından karar verilmiş ancak henüz kesinleşmemiş boşanma kararında,  evlilik henüz devam ettiği için, bu aşamalarda yaşanan cinsel ilişki de zina kapsamına girer.                Fiilen gerçekleşmiş cinsel ilişkinin varlığı gerekir. Eşin başkasıyla öpüşmesi, sarılması veya dokunması gibi haller Medeni Kanun’a göre zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi hallerde haysiyetsiz yaşam sürme (MK m.163) gerekçesiyle boşanma davası açılabilir.              Cinsel ilişkinin sürekli olması gerekmez. Bir kere yaşanmış olması yeterlidir. Hatta cinsel ilişkinin teşebbüs aşamasında kalması da zina sayılmaktadır.

Zina eden taraf kusurlu olmalıdır. Yani bilerek ve isteyerek eylemde bulunmalıdır. Dolayısıyla, örneğin bayıltılarak, uyuşturucu madde verilerek ya da ağır bir tehdit altında cinsel ilişkiye zorlanan  kişi kusurlu sayılmaz.



Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?

Aldatma sebebiyle boşanma davası, sadece aldatma iddiasına dayalı olarak açılabileceği gibi hem aldatma özel sebebini hem de şiddetli geçimsizlik gibi genel sebepleri içerecek şekilde açılabilir. Her iki gerekçeyle birlikte açılan boşanma davasında, aile mahkemesi nezdinde aldatma iddiası ispatlanır ise, bu özel nedene dayalı olarak boşanma kararı verilir.

Aile mahkemesi tarafından, zina iddiasının ispatlanmadığı yönünde kanaate varılırsa, tarafların kusurları değerlendirilerek şiddetli geçimsizlik gibi genel boşanma nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilebilir.

Yani, sadece aldatma nedeniyle açılan boşanma davasında aldatma ispatlanmadığı takdirde dava mahkeme tarafından reddedilir. Ancak, hem aldatma hem de genel boşanma sebepleriyle açılan boşanma davasında aldatma ispatlanamadığı takdirde genel boşanma sebepleri de dikkate alınacağından, davanın hem aldatma özel nedenine hem de genel boşanma sebeplerine (şiddetli geçimsizlik, aile yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi vb.) dayalı olarak açılması daha yerinde olacaktır.



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı Verilebilir Mi?

TMK’nun 184/6 maddesi uyarınca, mahkeme, kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine duruşmaların gizli yapılmasına karar verebilir.

Aile mahkemesinin gizlilik kararı, sadece duruşmaları kapsar. Duruşmaların gizli yapılması dışında dosyanın taraflarca incelenmesi veya suret alınması gizlilik kararı ile engellenemez. Aldatma nedeniyle boşanma davasının ne kadar süreceği her olayın özelliklerine göre farklılık arz edeceğinden, dava dilekçesinde tüm dava süresince görülecek duruşmalar için gizlilik kararı talep edilmesi yerinde olur.



Aldatmayı İspatlamak İçin Deliller Nelerdir?

Öncelikle, aldatma kapsamına giren deliller, yasal yollardan elde edilmelidir. Aksi takdirde mahkeme tarafından dikkate alınmaz. İspat yükü davacıdadır. Aldatmaya yönelik yasal deliller somut olaya göre değişiklik gösterecek olup sınırlı sayıda değildir. Birtakım örnekler vermek gerekir ise;

Zinayı kanıtlamaya yarar fotoğraflar, kamera kayıtları gibi deliller,

Aldatan eşin, birden bire cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalanması,

İletişim araçları, ses kayıtları, whatsapp içerikleri,

Sosyal medya içerikleri (instagram, facebook, twitter gibi),

Otel kayıtları, güvenlik kamerası görüntüleri, fişler, ulaşım araçları kayıtları, bunlara dair kredi kartı ekstreleri vb.

Tanık beyanları,

Zinayı görerek kanıtlamak oldukça zordur. Bu nedenle Yargıtay zinayı kanıtlayacak yeterli delilin  bulunmasını, zinanın meydana geldiğini gösterir nitelikte olabileceğini belirtmektedir. “eşlerden birinin sürekli biriyle mesajlaşması, buluşması, ortak konuta diğer eş yokken birinin gelmesi, aldatan eş ile diğer şahsın otelde kalması” gibi. Hakim mahkemede ibraz edilen delilleri serbestçe takdir ederek kararını verir.



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Ses, Fotoğraf veya Video Kaydının Delil Değeri

Eşlerden birinin, diğer eşin aldatma fiilini ispatlamak amacıyla hareket ederek eşinin telefonunu dinlemek, kamera kaydına almak veya yüz yüze konuşulanları kaydetmek suretiyle elde ettiği ses, fotoğraf veya video kayıtları boşanma davasında delil olarak kullanılabilir.

Ancak, elde edilen ses, fotoğraf veya görüntülerin delil olarak kullanılabilmesi için, kaydın aldatma olgusunu ispatlama amacıyla yapılması zorunludur. Yapılan kayıtlar bu amacın dışında sistematik ve planlı fiiller sergilenerek elde edilmişse, boşanma davasında da delil olarak kullanılamaz. Örneğin, eşinin kendisini aldattığını öğrenen kişinin, eşinin arabasına ya da ofisine kamera ya da dinleme cihazı koyarak, eşinin üçüncü kişilerle konuşmalarını ya da  görüntülerini kaydetmesi halinde, elde edilen ses veya video kayıtları aldatma sebebiyle açılan boşanma davasında delil olarak kullanılabilir.

Ancak, eşinin cep telefonunu casus programlarla sürekli olarak dinleyen ve bu vesileyle eşinin kendisini aldattığını öğrenen kişinin elde ettiği ses kaydı delil olarak kullanılamaz. Çünkü ses kaydı aldatma olgusunun ispatı amacıyla değil, sistematik ve planlı bir davranışla eşin özel hayatının izlenmesi amacıyla yapıldığından suç teşkil eder.

Sistematik ve planlı bir şekilde, aldatma fiilinin ispatı amacı dışında yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları aşağıdaki suçların meydana gelmesine neden olur:

 

  •            Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu,
  •            Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu,
  •            Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu.


Zina Nedeniyle Tazminat Talep Edilebilir Mi? Kimlerden Talep Edilir?

Aldatma fiili, bir eşin diğer eşe karşı işlemiş olduğu bir haksız fiildir. Bu nedenle, aldatılan eş, kusurlu olan diğer eşten zina nedeniyle tazminat talep edebilir (TMK m.174).

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu (YİBK) 2018 yılında verdiği kararla, eşlerin zina nedeniyle üçüncü kişilerden tazminat talep etme hakkı olmadığına hükmetmiştir. İçtihadi Birleştirme Kararı uyarınca, sadakat yükümlülüğü eşler arasında geçerlidir, üçüncü kişilerin zincirleme bir biçimde sorumlu olacağında dair Türk Medeni Kanununda özel bir hüküm de olmadığından, zina nedeniyle üçüncü kişiden maddi veya manevi tazminat talep edilemez.



Zina Nedeni İle Açılan Boşanma Davası Hangi Durumlarda Düşer?

Affetme Halinde:

Eğer eş zina eden eşini affederse dava hakkı ortadan kalkar. TMK’nun 161/3 maddesi  “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” hükmünü içermektedir. Affetme herhangi bir baskı altında olmamalıdır. Affetme, sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlarla da anlaşılabilir.

Dava Açma Süresinin Geçmiş Olması:

TMK’nun 161/2 maddesi “Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.”  hükmünü içermektedir. Buradaki süreler hak düşürücü sürelerdir. Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır. 6 aylık süre aldatmanın öğrenildiğinden itibaren, 5 yıllık süre ise aldatma eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar.

Bu süreler geçtikten sonra aldatma (zina) sebebiyle boşanma davası açılamaz. Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan boşanma davasında, aldatma eylemi genel boşanma sebepleri ile açılan boşanma davasında bir boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir.



Evlilik İlişkisinin Bulunması

Eşlerin arasında öncelikle geçerli bir evlilik ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Daha doğru deyişle, eşler arasında resmi bir evlilik olması şarttır. Resmi bir şekilde evliliği sonlandırmayan eşlerin başka birileriyle cinsel ilişkiye girmesi zina fiilini oluşturur. Örneğin ayrı yaşayan fakat halen evli olan çiftlerin sadakat yükümlülüğü devam ettiğinden başka birisiyle ilişkide bulunması zinaya dayalı boşanma sebebine neden olur.

Ayrıca boşanma sürecinde olan ancak boşanma davası henüz karara varmamış ise taraflar resmi olarak evli olduklarından sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmamaları gerekmektedir. Boşanma kararı verilmiş; ancak karar temyiz aşamasında ise eşlerin sadakat yükümlülüğü devam etmektedir. Aynı durum, ayrılık davası ile taraflar adına ayrılık kararı verilmesi halinde de geçerlidir.



Başkasıyla Cinsel İlişkide Bulunmak

Diğer bir şart ise evli olan bir kadının başka bir erkekle ya da evli olan bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkiye girmiş olmasıdır. Sıkça sorulan sorulardan biri eşin bir başkasına sarılması, mesaj atması ya da öpmesi gibi fiillerin zina sayılıp sayılmayacağıdır. Zinanın en önemli şartı cinsel ilişkidir. Dolayısıyla öpme, mesaj atma ya da sarılma gibi fiiller zina olması için yeterli olmayacaktır. Ancak eş ile aynı evde yaşamadığı dönemde hamile kalması ya da eşinin kısır olması halinde eşin hamile kalması halinde zina açısından yeterli delil olduğu kabul edilebilecektir.

Eşlerden birisinin eşi dışında cinsel ilişkide bulunması koşulun içerisinde başka bir koşul da barınmaktadır. Eşin cinsel ilişkide bulunacağı üçüncü kişi, hemcinsi olmamalıdır. Erkek olan eşin başka bir erkek ile cinsel ilişkiye girmesi ve ispat bulunması halinde zina nedeniyle boşanma davası açılmamalıdır. Hemcinsi ile cinsel ilişkiye giren eş adına açılan zina davasında cinsel birliktelik ispatlansa dahi zina nedeniyle boşanma davasının konusunu oluşturmayacaktır.

Bu tarz durumda, haysiyetsiz hayat sürme ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanarak evliliğin çekilmez hale geldiği gerekçesi ile boşanma davası açılabilecektir. Zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için mutlaka karşı cinsten birisi ile cinsel beraberlik yaşaması gerekmektedir.



Zina Edenin Kusurlu Olması

Zina fiilini gerçekleştiren eşin kusurlu olması gerekmektedir. İşlemiş olduğu fiili ayırt ederek sonucunun neye dayandığını kestirebilecek iradede olmalıdır. Tehdit ya da iradesini başkasının zorlamasıyla kaybettiği anlarda eşiyle cinsel ilişkiye girdiğini ayırt edemeyecek durumda oluşmuşsa burada eş zina fiilini işlemiş olmaz.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Zina nedeniyle boşanma davası, çekişmeli boşanma davası niteliğindedir. Anlaşmalı boşanma davasında olduğu gibi tek celse ile sona ermemektedir. Zina nedeniyle boşanma davasının süresi, delillerin niteliği ve delillerin sayısına bağlıdır. Zina nedeniyle boşanma davasında, tanıklar delil olabilir. Kaç tanığın davaya gelip dinleneceği ve mahkemenin bir duruşmada en fazla kaç tanık dinleyeceği dahi duruşma sayısını etkilemektedir. Bunun yanında mahkemenin zina nedeniyle boşanma davasında, otel kayıtları davaya konu ise ilgili yerlere müzekkere yazması söz konusu olabilir.

Mahkeme, ilgili yerlere yazmış olduğu müzekkerenin cevabını bekleyebilir. Davanın uzaması ve sürüncemesi delillerin toplanılmasına bağlıdır. Genellikle zina nedeniyle boşanma davaları 1 ila 1,5 yıl sürmektedir.



Zina Davasında Aldatma Nasıl İspatlanır?

Zina nedeniyle açılan davalarda ispat çok önemlidir. Ancak aldatma fiili gizli gerçekleştirildiğinden kanıtlanması da bir hayli zordur. Bu nedenle mahkemeye doğrudan olmasa da dolaylı yoldan ispat edilebilen deliller sunulabilir. Bir önemli husus da deliller ‘hukuka uygun’ şekilde elde edilen deliller olmalıdır, hukuka uygun olmayan deliller mahkeme önünde ispat aracı olarak kullanılamaz.

Bu sebeple davayı açmadan önce sunulacak olan delilleri bir boşanma avukatının incelemesinden geçmesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan delillerin boşanma davasında delil niteliği taşıması ve karşı tarafın kusurunu ispatlaması gerekmektedir.



Zinada (Aldatmada) Neler Delil Olabilir?

Telefon mesajları: Eşinin aldattığına dair şüphesi olan kişi, zina eylemine dayalı olarak açmış olduğu boşanma davasında, aldattığına dair şüphesi olduğu kişi ile mesajlaşmalarının sıklığını ispatlamak amacıyla telefon kaydı talebinde bulunabilir. Mahkeme kanalıyla ilgili GSM operatöründen (Turkcell, Türk Telekom, Vodafone) gelecek olan kayıtlardan mesaj içerikleri değil, mesaj saati ve dakikası ile birlikte mesajlaşma sıklığına dair bilgiler görülebilecektir.

Mesaj kayıtları, zina eylemini kanıtlamayacaktır. Ancak zina eylemine dair diğer delillerle birlikte destekleyecek durumdadır.

Bunun yanı sıra, telefon mesajlarının içeriğinde tarafların cinsel ilişkiye girdiğine dair ifadeler var ise telefon mahkemeye sunularak içindeki mesajlar doküman haline getirilmesi de talep edilebilecektir.

WhatsApp konuşmaları: Eşinin başka birisi ile cinsel ilişkiye girdiğine dair detaylı olarak bir mesaj bulunuyor ya da birbirlerinin cinsel ilişki esnasında çekilen fotoğraf ya da video kayıtlarının WhatsApp üzerinden atılması halinde telefon mahkemeye sunulabilir. Telefonun mahkemeye sunulması halinde, söz konusu mesajlar, doküman haline getirilebilecektir. WhatsApp içeriğinde bulunan fotoğraf ya da video kayıtlarını mahkemeye getirtilmesi ilgili kurula müzekkere yazılarak getirtilmesi mümkün değildir.
Facebook, Instagram, Twitter, TikTok mesajları: Eşi ile aldatmış olduğu kişi arasında Facebook, Instagram, Twitter, TikTok üzerinden geçen diyaloglarda cinsel ilişkiye girdiğine dair bir sohbet ya da cinsel ilişki esnasında birbirlerine göndermiş olduğu video ya da fotoğraflar delil olarak sunulabilir.
E-posta yazışmaları: Tarafların birbirlerine göndermiş olduğu maillerde, cinsel ilişkiye girdiğine dair sohbette bulunması ya da cinsel ilişki esnasında çekilen fotoğraf ya da video kaydının gönderilmesi halinde, mail dökümanları mahkemeye delil olarak sunulabilir.
Fotoğraf ve video: Tarafların cinsel ilişki esnasında çekmiş olduğu video ya da fotoğraf kaydı mahkemeye zina eyleminin bulunduğuna dair delil niteliği taşımaktadır. Bunun yanında tarafların aynı evde birlikte kalması, apartmanın güvenlik kameralarından tespit edildiği vakit zina eylemine ispat niteliğini taşıyabilecektir.
Tanık beyanları: Tarafların cinsel ilişkiye girdiğine dair tanık delili ile kanıtlamak pek mümkün değildir. Ancak tanık beyanları ile tarafların aynı otelde aynı odada kaldığı ya da aynı evde birlikte yaşadıklarına dair beyanlar zina eylemini kanıtlayacağından mahkemeye delil olarak sunulabilir.
Mektuplar: Tarafların cinsel ilişki esnasında çekmiş olduğu video ya da fotoğraf kaydının birbirine mektup olarak göndermesi, yine mektup içerisinde cinsel ilişkiye girdiklerine dair el yazısı ile mektup yazılması delil niteliği oluşturabilmektedir.
Otel kayıtları: Tarafların aynı otelde aynı odada kalması halinde zina eylemini işledikleri Yargıtay tarafından kabul edilmiştir. Tarafların aynı otel odasında kaldığına dair ispat, mahkeme kanalıyla ilgili şehrin emniyet müdürlüğüne yazılması halinde otel kaydının celbi mümkün olabilecektir.
Ses Kayıtları: Eşin telefonla yapmış olduğu görüşmeler de delil olarak mahkemeye sunulabilmektedir. Yalnız bu durumda önemli olan hukuka aykırı bir şekilde gizlice kaydedilen ‘ses kayıtları’ delil olarak sunulamaz. Ayrıca mahkemeden bu operatör konuşmalarının kaydı talep edilemez. Çünkü özel hayatın gizliliği nedeniyle bu görüşmelerin içeriği kaydedilemez. Mahkeme yalnıza görüşmenin hangi numara ile ne kadar süreyle ve ne sıklıkla görüşüldüğüne dair bir döküman çıkartılabilir.

Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar vb. belgeler, hukuka aykırı olarak elde edilmemesi koşuluyla mahkemeye karşı tarafın kusurunu ispatlamak maksatlı kullanılabilir.



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasına Dedektif Delilleri Sunulabilir Mi?

Eşinin kendisini aldattığından şüphelenen kişi, dedektif aracılığıyla delil elde etmek için özel bir dedektifle anlaşma sağlamaktadır. Eş takibi ve özel dedektif aracılığıyla delillerin elde edilmesi hukuka uygun olmayabilecektir. Şöyle ki; başka birisiyle bir ilişkisinin olup olmadığına ilişkin yakın takibe alınacak, evine veya işine giderken fotoğraflar çekilecek, takip amacıyla kamera kaydı alınacaktır.

Dedektif aracılığıyla elde edilen ve özel hayatın gizliliğini ihlal edilen deliller hukuka uygun delil niteliği taşımamaktadır. Kişinin mahremiyeti delil üretmek amacıyla ihlal edilecek, başkalarıyla paylaşmadığı hayatı ve bilmesini istemediği özel hayatın gizliliğini ihlal eden deliller sunulacaktır. Kişinin açık, kalabalık bir alanda fotoğrafının çekilmesi, görüntü veya sesinin kaydedilmesi her daim hukuka uygun değildir. Bu nedenle mahkeme dedektif aracılığıyla elde edilen delilleri hükme esas almayacaktır.



Aldatma İspatı için Casus Yazılım, Yakalama Telefon Programı Kullanmak Suç Mudur?

Eşinin kendisini aldatıp aldatmadığını ve telefonda kimlerle konuştuğunu öğrenmek için telefonuna casus programını indirmektedir. Casus programı ile WhatsApp yazışmaları, SMS mesajları, konumunun nerede olduğu, telefonda kimleri aradığı, Instagram fotoğraf paylaşımı ve mesajlaşmalarını görmek, Facebook Messenger mesajları ve aramada ne konuşulduğundan haberdar olmak için program indirilmektedir.

Söz konusu programlarda eş, aldatıldığını öğrenmesi halinde elde etmiş olduğu delilleri de davaya sunacaktır. Telefonlara yüklenen casus programları ile kişisel veriler hukuka aykırı olarak elde edilmiş olacaktır. Mahkeme hukuka aykırı olarak elde edilen delilleri hükme esas almayacaktır.



Gizli Kameraya Yakalanan Aldatma Görüntüleri Delil Olur Mu?

Gizli olarak elde edilen görüntülerin mahkemeye sunulması halinde hakim hukuka aykırı elde edilen delil olduğundan hükme esas almayacaktır. Kamera görüntüleri kişiden habersiz olarak çekilmiş, aleni olmayan bir yerde hukuka aykırı olarak elde edilmiş ise delil niteliği taşımaz. Görüntüleri alınan eş kamera kayıtları sunan eş adına özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçu işlediği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Hukuka uygun olarak görüntü elde edinilmesi ancak ilgilinin rızası ve bilincinde olması, ayrıca çekim yapılmasına izin verilmesi halinde olacaktır.



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Yeni Delil Sunulabilir Mi?

Boşanma davalarında sürekli gelişmeler olduğundan veya başka bir boşanma sebebini sonradan öğrenme durumları çok sık olduğundan yeni iddia ve yeni delil sunulması çok sık karşılanmaktadır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu boşanma davasına ilişkin kararlar vererek yeni delil sunumuna ilişkin nokta koymuştur. Davalı cevap dilekçesi sunmamış ise (dava dilekçesine yasal süre içerisinde cevap dilekçesi vermemiş ise) delil sunulamayacağı belirtilmiştir. Diğer karar ise mahkemenin ve kanunun belirtmiş olduğu yasal süre içerisinde delilleri sunmayan kişinin sonradan delil sunmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.

Adil yargılanma hakkı gereği davaların tarafları mağdur etmemesi amacıyla makul sürede bitirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle birçok düzenleme getirilmiş, bu amaçla delilleri bildirmek için kesin bir süre öngörülmüştür. Böylelikle her yeni delil elde edindiğini iddia eden davanın her aşamasında delil sunması davanın kısa sürede sona ermesini önleyecektir. Delillerin sunulması için mahkeme taraflara kesin süre vermektedir.

Ön inceleme duruşmasından itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde deliller sunulabilecektir.



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Çocukların İfadesi (Beyanı) Alınır Mı?

Velayet hakkını her iki taraf da talep ediyor ise çocuğun üstün yararı adına çocuk idrak yaşında olması halinde mahkeme bir uzman aracılığıyla çocuğun velayete ilişkin beyanını alacaktır. Bunun yanında evlilik birliğindeki uyuşmazlığa ilişkin eşlerden birisi çocuğu tanık olarak gösterebilir. Çocuğu tanık göstermesi halinde hakim, gerekli görür ise müşterek çocuğun tanıklığına başvurabilecektir. Müşterek çocuk, tarafların yakın hısmı olduğundan kanunen tanıklıktan çekilme hakkı bulunmaktadır, hakim beyanını almadan önce çekilme hakkı olduğunu hatırlatarak beyanda bulunmak isteyip istemediği sorulacak, beyanda bulunmak istiyor ise beyanı alınacaktır.

Çocuk davaya konu olan olaylarda gördüğü veya duyduğu, birebir şahit olduğu konuları hakimin sorusu üzerine cevaplandıracaktır. Kanaatimce çocukların anne ve babasının boşanma dosyasında tanıklıkta bulunması psikolojik travmaya neden olma riski bulunmaktadır. Çocukların evliliğin bitimine neden olan olaylarda duruşmada beyanda bulunması, hakim karşısına çıkması psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır, Tazminat Miktarı Ne Kadar?

Aile mahkemesine zina nedeniyle boşanma talepli dava dilekçesi sunularak açılmaktadır. Dava dilekçesinde kişi zina eylemine ilişkin iddiaları sıralandırmalı, iddialarını ispatlayacağı delilleri de belirtmelidir. Dava dilekçesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na uygun olarak düzenlenmelidir.

Tazminat miktarı evliliğin süresi, eşin kusuru, sosyal ve ekonomik durumuna göre mahkemenin takdirine göre belirlenecektir. Kişi dava dilekçesinde evlilikte kusur nedeniyle uğramış olduğu zararını manevi olarak çöküntüye girmiş ise yaşama sevincini yeniden yerine getirecek ve psikolojik olarak uğradığı tahribatın karşılığı olarak manevi tazminat miktarını da belirtmelidir.



Zina Sebebiyle Açılan Boşanma Davasının Mal Paylaşımı

Boşanma davası sürecine giren tarafların ayrı dava olarak görülen mal rejimi tasfiyesine ilişkin davalar boşanma davasının karara çıkıp kesinleşmesini beklemektedir. Boşanma davası kesinleşmeden tarafların mal paylaşımına ilişkin davaları bekletici mesele olarak bekletilir. Zina sebebiyle açılan boşanma davalarında, zinanın ispatlanması halinde mal paylaşımı davasına da etki etmektedir.

Şöyle ki; zina yapan eşe mal rejimi tasfiyesinde hakkı olan artık değerdeki payının azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına karar verilebilir. Mal paylaşımındaki hakkın azaltılması ya da tamamen kaldırılması durumu hakimin takdirine bağlı bir durumdur. Azaltma ya da tamamen kaldırma durumu hakimin takdirinde olduğundan dava öncesinde mal paylaşımına ilişkin kesin bir öngörü tespitinde bulunulamaz.



Evlilik Sözleşmesine Aldatma Maddesi Konulabilir Mi?

Evlilik sözleşmesinde taraflar yalnızca hangi mal paylaşımı rejimini tercih ettiğini belirttiğine dair sözleşme gerçekleştirebilecektir. Geleceğe dönük olarak aldatmaya ilişkin mal rejimi koşulu konulması geçerli olmayacaktır. Yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılım rejimidir. Edinilmiş mallara katılım rejiminde, evlilik birliği içerisinde elde edilen mallarda her iki eşin yarı yarıya hakkı bulunmaktadır. Ancak evlilik sözleşmesinde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında başka bir mal rejimini tercih ettiği belirtilmektedir. Herhangi bir koşula bağlanamaz, yalnızca sözleşmede kanunda belirtilen mal rejimlerinden birisini tercih ettiklerini kabul eden bir sözleşme düzenleyebileceklerdir.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka Konusu

Boşanma davasında üç tür nafaka vardır; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası.

Yoksulluk nafakası, kusurlu olmayan tarafa ödenen nafaka olduğundan aldatan eşin aldattığının ispatı halinde aldatan eşe yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilmez.

Ancak tedbir nafakası, boşanma sürecinde maddi sıkıntıya düşecek olan tarafa ödenmektedir. Dava sürecinde aldattığı iddia ediliyor ancak kanıtlanamamış ise tedbir nafakası aldattığı iddia edilen eşe ödenebilir. Boşanma davası sonucunda aldatan eşin aldatıldığı ispat edilmiş ise tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşmez.

İştirak nafakası, müşterek çocuklar adına ödenmektedir. Dava süreci boyunca çocuklara ödenen tedbir nafakası, dava sonucunda iştirak nafakasına dönüşebilmektedir. Dava sonucunda çocuklara ödenecek olan iştirak nafakasının boşanma davasına konu olan aldatma eylemi ile bir ilgisi olmamaktadır.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet Konusu

Boşanma davasında her iki taraf müşterek çocuğun velayetini talep ediyor, bu konuda uzlaşamıyor ise velayetin kime verileceği merak edilen konulardandır. Nitekim zina nedeniyle boşanma davalarında, aldatan kadın ya da erkeğe çocuğun velayetinin verilip verilmeyeceği genellikle en çok sorulan sorulardan birisidir.

Mahkeme, çocukların velayeti konusunda çocuğun menfaatini, yararını gözeterek karar vermektedir. Taraflardan hangisinin eşini aldattığına, evlilikte hangi tarafın tam kusurlu olduğun bakılmaksızın çocuğun menfaatine göre velayet kararı vermektedir. Aldatan eşe çocuğun velayeti bırakılmaz kanısı yanlış olup, mahkeme çocuğun menfaatine göre velayeti anneye ya da babaya vermektedir.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat

Zina nedeniyle boşanma davalarında “kusur” ön planda olduğundan tazminat talep edilmektedir. Kusurlu olan eşten, evlilik birliğinde kusurlu olduğu ve kusuru nedeniyle kendisine verdiği zarardan ötürü maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Mahkeme, aldatan eşin, eşine aldatma ve genel boşanma sebeplerinden ötürü vermiş olduğu zarar miktarı kadar maddi tazminat ödenmesine hükmedilir. Maddi tazminatta önemli olan kusurlu olan eşin, eşine ne kadar zarar verdiğidir. Maddi tazminat miktarı zarar ile eş değerdedir.

Manevi tazminatta ise belli bir miktar belirlenememektedir. Aldatan eşin, eşine verdiği manen zarar, ruhsal çöküntü ve psikolojik sarsıntıya eş değer bir manevi tazminat belirlemektedir. Aldatma nedeniyle psikolojik çöküntüye uğrayan eşin manevi olarak tatmin edebilecek bir tazminat verilecektir.

Maddi ve manevi tazminatta, zararın karşılığı yanında tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınacaktır. Zararın karşılığı olarak verilecek olan tazminat miktarı, tazminat ödeyecek olan kişinin ekonomik ve sosyal durumuna da bağlı bir sonuç doğuracaktır.



Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi Nedir? (Dava Hakkı Ne Zaman Düşer?)

Boşanma davasını zina nedeniyle açacak olan eş kanundaki hak düşürücü süreyi kaçırmışsa dava açma hakkı da düşer. Eş zina fiilini öğrendiği andan itibaren 6 ay içerisinde boşanma davasını açmalıdır. Ancak her durumda zina fiilinin üzerinden 5 yıl geçmesiyle yine dava hakkı düşer.

Kişi zina fiilini beş yıl sonunda öğrenmişse her hâlükârda dava açma hakkını kaybedecektir. Devam eden zina eyleminde dava açma hakkı da devam edecektir. Zina eyleminin kesintiye uğradığı andan itibaren dava açma süresi işlemeye başlar ve son zina eyleminden itibaren altı ay içerisinde açmak zorundadır. Ancak zina eylemi devam ediyorsa süre her zinada yeni bir dava hakkı doğar.



Zinada Af

Dava açma hakkını doğrudan ortadan kaldıran durum ise aftır. Aldatılan eş, zina yapan eşi affettiği zaman dava hakkı ortadan kalkmaktadır. Aldatan eşi affettiğini sözlü, yazılı ya da örtülü (üstü kapalı) bir şekilde dile getirebilir. Ancak boşanma davası açılmadan evvel eşler aynı evde yaşıyor ise bu durum affa girmemektedir. Boşanma davası açılmadan eşini affetmiş ve yine de zina nedeniyle boşanma davasını açar ise aldatan eş, eşi tarafından dava öncesinde affedildiğini öne sürerek davanın reddini talep edebilir.

Diyelim ki; aldatılan eş zina nedeniyle boşanma davası açtıktan sonra eşini affettiğine dair mesaj yollamış, eşinin özrünü kabul etmiş ya da evliliklerine son bir şans vermek son şans vermek amacıyla tatile gitmişler ise bu durum yine “af” tır. Aldatan eşi affettiğine dair sözlü olarak dile getirmemiş olsa dahi evli gibi hareket eder ve fiiliyatta affettiğini gösterir biçimde hareket ederse eşini affetmiştir. Böyle bir durumda davanın seyri değişir ve hakim karar verirken af unsurunu hükme esas almaktadır.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller



Üçüncü Kişiye Zina Nedeniyle Tazminat Davası (Sevgiliye Tazminat Davası Açma)

Türk Medeni Kanunu’nda aldatılan eşin birlikte olduğu üçüncü kişiye karşı tazminat talep etmesi ile ilgili bir hüküm yer almamaktadır. Ancak Yargıtayın üçüncü kişiye karşı aldatılan eşin tazminat talep etme hakkına dair farklı görüşte olduğu içtihat kararları vardır.

2010 yılında Yargıtay, evli olduğunu bilerek cinsel ve duygusal ilişkiye girerek haksız fiilde bulunduğundan aldatılan eşin tazminat talep etme hakkı olduğunu kabul etmiştir. Üçüncü kişinin aldatılan eşe karşı haksız fiil işlediği iddiasıyla tazminat davası açma koşullarını saymıştır.

2015 yılında yine Yargıtay farklı görüş savunarak üçüncü kişiye karşı tazminat davası açılamaz demiştir. Gerekçe olarak ise sadakat yükümlülüğünü bilerek ihlal eden eşten tazminat talep etme hakkının olduğu; ancak üçüncü kişinin doğrudan bedensel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik bir zararı olmadığından tazminat talep etme hakkının olmadığını belirtmiştir.

Ancak 2017 yılına geldiğimizde ise üçüncü kişiye karşı tazminat davası açabileceğini söylemiştir. Evli bir kişiyle duygusal ve cinsel birlikte olan kişinin aldatılan eşe karşı haksız fiil gerçekleştirdiği görüşündedir. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinden biri olan sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kişinin evli olduğunu bildiği halde birlikte olan üçüncü kişi diğer eşin uğradığı zarardan sorumlu tutulmuştur. Görüldüğü üzere 2017 yılında Yargıtay üçüncü kişiye karşı tazminat davası açma yönünde görüşlerini ve şartlarını belirterek tazminat davasına evet demiştir.

Yargıtay 2018’de son kararını vererek üçüncü kişi olan sevgilinin tazminat ödemeyeceği yönünde karar vermiştir. Türk Medeni Kanununda sadakat yükümlülüğünün yalnızca eşler arasında bir hükme bağlandığını ve üçüncü kişinin sadakat yükümlülüğü ihlalinde müteselsilen sorumlu olduğuna dair bir hüküm olmadığından sorumlu tutulamayacağını belirtmişlerdir.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller



Zina Eylemi Suç Mudur?

Taraflardan birisi diğer eşe karşı olan sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği takdirde boşanmada kusurlu olup tazminat ödemesine hükmedebilmektedir. Günümüzde zina yapan eşe karşı hem boşanma hem de tazminat talepli dava açmak mümkündür.

Zina, eski Türk Ceza Kanunu’nda suç sayılmakta ve eski Türk Ceza Kanunu’na göre cezai yaptırımı bulunmakta idi. Ancak yeni değişim ile zina, suç olmaktan çıkmıştır. Şöyle ki; zina yapan eş için hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılması talebinde bulunulmamaktadır. Eski Türk Ceza Kanunu’nda bir vakit zina eylemi suç iken Yeni Türk Ceza Kanunu’nda suç olmaktan çıkmıştır. Zina nedeniyle boşanma davası açılarak eş, mahkemeden ancak tazminat talebinde bulunabilmektedir.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller



Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Avukat Gerekir Mi?

Kişi davayı kendisi açabilmektedir, avukat zorunluluğu bulunmamaktadır. Dava açan kişi Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen boşanma nedenlerinden birine dayandırdığı dava dilekçesini hukuka uygun olarak hazırlamalıdır. İleri sürdüğü iddiaları dilekçesinde sıralandırarak belirtmeli ve delillerini dilekçe ekinde sunmalıdır. Bunun yanında davayı açan kimse duruşmalarda hazır bulunmalı ve dosyasını sürekli takip etmelidir.

Delilleri hukuka uygun ve süresinde sunmalıdır, sunmadığı takdirde mahkeme delilleri hükme esas almayacaktır. Duruşmaya girmemesi halinde dava düşme kararı verecektir. Hukuki bilgi ve tecrübe olmadan, haklarının ne olduğunu bilmeden, dava açma ve devamı adına usulü bilmeden dava açılması halinde İleride hukuki kayıpların meydana gelmemesi ve kanuna uygun dilekçeler sunularak mahkeme sürecini uygun bir şekilde sürdürmek amacıyla boşanma alanında uzmanlaşmış bir boşanma avukatından vekillik hizmeti alınmalıdır.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Ve Deliller

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu