Sebepsiz Zenginleşme | İstanbul Avukatı
Sebepsiz Zenginleşme | İstanbul Avukatı
Sebepsiz zenginleşme TBK’nın 77-82 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu madde 77’ye göre sebepsiz zenginleşme, ”Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. ” Birinin malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme, diğer bir kimsenin malvarlığında meydana gelen sebepsiz fakirleşmeye neden olmasıyla iki taraf arasında kanuni bir borç ilişkisi meydana gelir. Bu borç ilişkisi gereği sebepsiz zenginleşme davası ile sebepsiz zenginleşen taraf, sebepsiz fakirleşen tarafa sebepsiz zenginleşme miktarını vermekle yükümlü hale gelir.
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ŞARTLARI NELERDİR?
Sebepsiz zenginleşmenin meydana gelebilmesi için TBK’ da bir takım şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar:
- Bir kimse hukuka aykırı olarak sebepsiz zenginleşmiş olmalıdır.
- Sebepsiz zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
- Sebepsiz zenginleşme ile hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?
Sebepsiz zenginleşme davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yer yönünden yetkili mahkeme ise davalının ikametgahıdır. Sebepsiz zenginleşme davaları davalının ikametgah asliye hukuk mahkemesinde açılır.
ARABULUCULUK ŞARTI
Ticaret ve İş davalarından kaynaklanan sebepsiz zenginleşme davalarında arabuluculuk bir dava şartıdır. Arabuluculuğa başvurmadan açılan davalar mahkeme tarafından usulden reddedilir.
ZAMANAŞIMI
Türk Borçlar Kanunu 82. maddesinde, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrenmesinden itibaren 2 yıl ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay’ın 3. Hukuk Dairesinin 2019/1122 Esas, 2020/556
“Davacı, davalı şirket ile gayrimenkul satış sözleşmesi imzalamış, satış sözleşmesine göre 2 adet bağımsız bölümü davalı şirketten 650.000 TL karşılığında satın almıştır. Satış bedeli olarak 300.000 TL değerinde çek verilmiştir. Çek vade tarihinde davalı şirket tarafından tahsil edilmiş, kalan 350.000 YL bedel için ayrıca 7 adet çek verilmiştir. Taşınmazlar 25.09.2012 tarihinde tapuda devredileceğine dair kararlaştırma yapılmasına rağmen ödenen bedelin tahsili için davalı şirket davacı aleyhine icra takibi başlatmıştır. Davalı şirketin icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı ise davacının 12 adet 650.000 TL bedelli çek verdiğini, sadece 4adet çeki tahsil ettiğini, kalan çekleri ise tahsil edemediğini, çeklerin keşidecisinin dava dışı MKY isimli şirket olduğu ve şirketin kredi çekmesi karşılığında taşınmazı banka lehine ipotek ettirmeyi istemesi üzerine kredi borcunu ödememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılamada taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğu, davacının 300.000 TL’nin iadesini ipotek konulması nedeniyle iade talebinde bulunamayacağı, bedelini tamamını ödenmemesine rağmen ödemiş gibi aleyhe takip başlatılması kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir, istinafa başvuruda bulunmuştur. Bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davacı temyiz başvurunda bulunmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde, tarafların arasındaki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeden hak ve borç talep edilemeyeceği belirtilmiş, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenebileceği belirtilmiştir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmelidir. Davacının davalıya ödediği 225.000 TL bedel ile icra dosyalarında davaya konu çekler tahsil edilmiş ise de tahsil bedelleri nazara alınarak dosyanın değerlendirilip sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmede bulunmuştur. Mahkemenin kararı yerinde görülmediğinden bozma yönünde karar verilmiştir.”
Yargıtay’ın 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/9389 Esas, 2020/1029 Karar
“Davacı vekili vesayet altındaki küçüğün muris babasının kooperatif üyeliğinden kaynaklı olarak davalı kooperatifte dairesi olduğunu ve kooperatifin asıl borç miktarı adı altında 12.000 TL ödeme yapmıştır. Ancak kooperatif vesayet altındaki küçükten 21.010,06 TL gecikme tazminatı istemiş, ödenmemesi halinde ortaklıktan çıkarılacağı ihtar edilmiştir. Kooperatif cari hesap borcunun tespit edilerek böyle bir borcu olmadığının tespitine, fazlaya dair haklarının saklı kalınması kaydıyla davalı tarafından tahsil edilen 1.000,00 TL fazla ödemenin istirdadına karar verilmesini talepli asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. Davacı davalı tarafa 22.480,36 TL daha ödeme yaptığından ıslah dilekçesi ile 27.384,82 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası olarak ıslah etmiştir.
Davalı kooperatif ise, ihtarnameye dayalı olarak menfi tespit davası açamayacağı, babasının vefatı nedeniyle tek mirasçı olan davacı kooperatif olduğu ve davacının bu duruma itirazı bulunmadığı, parasal yükümlülükler de davacıya geçtiğinden dava haksız yere açıldığı savunulmuştur.
Mahkeme tarafından davacının açmış olduğu davanın kabulü yönünde karar vererek davalıdan tahsili yönünde karar vermiştir. Ancak Yargıtay dosya incelemesinde davalının itirazlarını yerinde görmemiş, kararın onanması yönünde karar verilmiştir.”
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME AÇILAMAYACAĞI HALLER NELERDİR?
Türk Borçlar Kanunu’nun da aşağıda belirtilen zenginleşmelerin geri istenemeyeceği belirtilmiştir;
- Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından kaynaklanan zenginleşmeler
- Ahlaki ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler
- Hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemeyecektir
Sebepsiz Zenginleşme | İstanbul Avukatı
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/917 Esas, 2020/194
“Kadastro sonucunda … Köyü çalışma alanında bulunan taşınmaz, tapu kaydı, vergi kaydı, zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar murisi adına tespit ve tescil edildikten sonra davalıya satmıştır. Tescil sonrasında davalıya satılmış, Kadastro Kanunu’nun 41. Maddesi uyarınca taşınmazda tersimat hatası bulunma gerekçesiyle yapılan düzeltme işlemi neticesinde taşınmaz yüzölçümü 24.350 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı ve arkadaşları taşınmazda meydana gelen yüzölçümü artışı nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği ileri sürülerek çekişmeli taşınmazda eksik kalınan mülkiyet hakkı uyarınca davacıların dava tarihi itibariyle uğradığı zararın miktarını ve zarardan davalının sorumlu olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır. Yargılama esnasında ıslah ederek davacının fazlaya ilişkin hakkı saklı kalması koşuluyla 300.000 TL’nin davalıdan sebepsiz zenginleşme tarihinden işleyen faiziyle birlikte tazmini talep edilmiştir. Mahkeme tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuş, Yargıtay delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmamasına göre onama yönünde karar verilmiştir.”
Sebepsiz Zenginleşme | İstanbul Avukatı
Stajyer Av. İrem ÇELİK
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.