ANASAYFA

Boşanma Davasında Yargılama

Boşanma Davasında Yargılama

Boşanma Yargılama Usulü

Boşanma yargılama usulü 4721 sayılı TMK madde 184’te hüküm altına alınan kurallar saklı kalmak üzere, Hukuk usulleri Muhakemeleri Kanununa tabi tutulmaktadır. Boşanma davalarında yargılama usulünce belirtilen Kanun maddesinden yola çıkarak belirtebiliriz ki;

Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz,

Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez,

Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz,

Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder,

Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli sayılamaz,

Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Boşanma yargılama usulü kadar bilinmesi gereken önemli bir durumda yargılamanın unsurları ve süreci olmaktadır. Makalemize devam ederken bu konuya ilişkin bilgilendirme yapacağız.



Boşanma Davasında Yargılama

Boşanma davasında yargılama usulünü iki şekilde incelememiz mümkündür. Bunlar; yazılı yargılama ve sözlü yargılama olmaktadır.

 

Yazılı yargılama:

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası davası dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinde talep edilmemişse, ön inceleme duruşmasında ya da daha sonraki aşamalarda talep edilmesi halinde karşı tarafın açık muvafakatinin bulunması gerekir.

 

Sözlü yargılama:

Tahkikat aşaması bittikten sonra sözlü yargılama yapılması ve hüküm verilmesi için yeni bir duruşma günü verilerek taraflara bildirim yapılır. Boşanma davası tahkikat aşaması bittikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir duruşma günü belirlenir.

 

Boşanma yargılama usulü konusuna devam ederken, yargılama süreci hakkında bilgilendirme yapacağız.



Boşanma Davasında Usul

  1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

Özellikle boşanma davalarının söz konusu olduğu durumlarda, kanun koyucunun kendisine verdiği geniş takdir yetkisiyle yargılamayı gerçekleştiren hakim, davacı eş tarafından öne sürülen vakıaların gerçekte vuku bulduğuna kanaat getirmediği takdirde, bu olayların ispat edilmesi ihtimalinde bile davayı reddedebilmektedir. Ancak, kanun maddesinde açıkça belirtilen bu ilke, hakime istediği gibi ve keyfi olarak hareket etme yetkisi vermemekle birlikte hakimin dava süreci içerisinde ileri sürülen kanıtların varlığına vicdanen kanaat getirme zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Hakim, öncelik olarak fotoğraf, video kayıtları ve tarafların boşanma dilekçesinde ileri sürdüğü sebebi destekleyici nitelikte olan çeşitli diğer belgeleri, tanık beyanları ile diğer ispat araçlarını değerlendirip vicdanen bu olay veya olayların yaşandığına kanaat getirirse, bu vakıalar ispatlanmış sayılmaktadır.

 

  1. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

Hukuk yargılamalarında kesin deliller kapsamında değerlendirilen yemin, taraflardan birinin bir vakıanın gerçekte meydana gelip gelmediği konusunda mahkeme nezdinde ve kanunun öngördüğü sınırlar çerçevesinde beyanda bulunmasıdır.

Boşanma davalarıyla birlikte yemin hususu değerlendirildiğinde, bu davalarda, tarafların yaşadıkları duygusal yoğunluk nedeniyle yemin deliline başvurulduğu vakit, içinde bulundukları hassas vaziyet gereğince tarafları yalan yemine yönlendirme gibi bir durumun yüksek ihtimal dahilinde olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden TMK m.184/2 kapsamında değerlendirilen boşanma yargılamaları açısından söz konusu olan yemin, gerek hakim gerekse de istem üzerine taraflara önerilemeyen bir yasak haline getirilmiştir.

 

  1. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.

Türk Medeni Kanununca düzenlenen hakimin tarafların her türlü ikrarlarıyla bağlı olmama kuralı, davacının veya davalı ile vekillerinin, bir vakıanın gerçekleştiğine ilişkin yazılı veya sözlü fark etmeksizin beyanlarının hakimi tek başına bağlamayacağı sonucunu doğurmaktadır. Yani, hakim, tarafların yaşanan bir vakıa ile ilgili olan ikrarlarını tek başına bir kanıt olarak değerlendirmemekle birlikte, bu ikrarları davanın bütün unsurlarıyla birlikte dikkate alarak hüküm verebilmektedir.

 

  1. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.

Hakim, boşanma davasında öne sürülen delilleri kimsenin etkisi altında kalmaksızın serbestçe değerlendirmektedir. Hakim, kanun koyucunun kendisine verdiği bu takdir hakkını kullanırken tamamıyla objektif esaslara dayanarak her olayı gerçekleştiği koşullara göre kendi içinde değerlendirerek bir sonuca varmaktadır. Hakimin delillere ilişkin takdiri neticesinde vereceği hükmün, dosyanın içeriğine aykırı olmaması gerekmektedir.

 

  1. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

Boşanma veya ayrılık halinde mali hususlar ile velayet gibi ikincil sonuçlar, kural olarak boşanma kararının verilmesi aşamasında hakim tarafından hükme bağlanmakla birlikte davanın taraflarının karşılıklı olarak anlaşmasıyla da çözümlenebilmektedir. Buna göre taraflar, boşanmanın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmaları hakimin onayına sunmaktadırlar. Tarafların bu konuda yaptıkları anlaşmanın geçerlilik kazanabilmesi ise hakimin bu anlaşmayı mutlak surette onaylamasına bağlı olmaktadır. Hakim, bu anlaşmaların tamamını reddedebileceği gibi kısmi olarak da kabul etmeme yetkisine sahiptir.

 

  1. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın aleniyet ilkesine çelişki teşkil edecek şekilde gizli yapılmasına karar verebilmektedir. Hukuk davalarında genel ilkeler arasında sayılan özellikle boşanma davalarının aleniyet ilkesi gereğince duruşmalarının herkese açık olması, ancak tarafların veya çocukların menfaatinin zedeleneceği ya da davanın konusunun tarafların cinsel hayatı gibi özel hayatına ilişkin olduğu durumlarda önemini kaybetmekte, istem üzerine duruşmanın gizli yapılması, karara bağlanabilmektedir.



Boşanmada Yargılama Süreci

Boşanmada yargılama süreci konusunu anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak iki kısımda incelememiz gerekir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Süreci

Bu süreç hazırlanan protokol ve dilekçenin işleme konmasından sonra başlar. Taraflar davaya gidip, hâkime protokolde yer alan bütün beyanları kabul ettiklerini belirttikten sonra sonlanır.

 

Çekişmeli Boşanma Davası Süreci

Bu süreç açılan dava sonrasında karşılıklı yazılması gereken dilekçeler ile tamamen başlamış olarak kabul edilir. Yazılan dilekçelerden sonra ön inceleme duruşması, tahkikat duruşmaları, sözlü yargılama ve son olarak karar aşaması ile dava bitirilir.

 

Boşanmada yargılama usulü ve boşanma davalarına dair danışmanlık ve avukatlık görüşmeleri taleplerinizde, internet sayfamızda yer alan iletişim bilgilerinden faydalanarak hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu