Yurtdışı Borçlanması | Yurtdışı Emeklilik Davaları
Yurtdışı Borçlanması | Yurtdışı Emeklilik Davaları
Yurt dışı borçlanması, vatandaşların yurtdışında geçirdikleri süre boyunca, o sürenin Türkiye’de sigortalı olarak geçirilmiş gibi sayılmasını sağlayan yasal bir borçlanma türüdür. Bunun mümkün olabilmesi için yurt dışında geçirilen sürelerin kanıtlanması gerekmektedir. Yurtdışı borçlanması için gerekli olan hesaplamalar yapıldığı takdirde Sosyal Güvenlik Kurumu’ na borç ödenerek emekli olunabilir.
Yurtdışı Borçlanma İşlemlerinin Şartları
Bunun mümkün olabilmesi için yurt dışında geçirilen sürelerin kanıtlanması gerekmektedir. Yurtdışı borçlanması için gerekli olan hesaplamalar yapıldığı takdirde Sosyal Güvenlik Kurumu‘na borç ödenerek emekli olunabilir.
Yurt dışı borçlanması için, 18 yaşını tamamlandıktan sonra Türk vatandaşları, doğumla Türk vatandaşı hakkına sahip olmuş ancak çıkma izni ile vatandaşlığını kaybeden kişiler (mavi kartlılar) başvurabilir.
Borçlanma kapsamındaki süreler;
Yurtdışında geçen sigortalılık süreleri, bu süreler arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri, ev kadını olarak geçen sürelerdir.
Peki hangi süreler borçlanmaya dahil değildir?
18 yaşını doldurmadan önceki sigortalı, işsiz veya ev kadını olarak geçirilen süreler,
Türk vatandaşı olmayanların yurtdışında geçirdiği süreler,
Kısmi aylık alanların işsizlik ve ev hanımlığı süreleri,
Yurt dışında çalıştıkları halde sigortalılıkları Türkiye’de olan kişilerin yurtdışındaki çalışma süreleri;
Libya’ da Türk işverenlerince üstlenilen işlerde çalışanların 1/9/1985
tarihinden günümüze Libya’da geçirdikleri süreler
Almanya’da istisna akdine göre iş üstlenen Türk işverenlerince çalıştırılanların yurtdışında geçici görevle bulundukları süreler bu kapsamda değildir.
Ölen sigortalının hak sahipleri tarafından yapılan borçlanma başvurularında, hak sahibinin borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olması yeterlidir.
Türk vatandaşlığı ile birlikte yabancı ülke vatandaşlığı devam edenler de ( çifte vatandaşlar), söz konusu yasa ile getirilen düzenlemeden yararlanabilirler.
Yapılması gerekenler
İlk olarak yurt dışı sürelerini borçlanma talep dilekçesi doldurulmalıdır. Doldurulacak talep dilekçesi dışında yurtdışı hizmet borçlanması isteğine dair yazılı dilekçe ile yapılan başvurular da kabul edilir.
Talep dilekçesinin ekinde yurtdışı çalışmalarını gösteren, durumlarına uygun hizmet belgelerinden biri alınır.
Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkeler için, İlgili ülke sigorta kurumlarınca düzenlenmiş sigortalılık sürelerini gösterir belgenin aslıyla birlikte Türkiye’de yeminli tercüme bürolarınca ya da yurt dışında bulunan Türk temsilciliklerince akredite edilmiş tercümanlarca yapılmış ve ilgili temsilcilikçe onaylanmış tercümesi ve ilgili ülkelerdeki Türk büyükelçilikleri, başkonsoloslukları, çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlikleri veya ataşelikleri gibi temsilciliklerden alınacak hizmet belgesinden durumlarına uygun olanını Kuruma ( Sosyal Güvenlik Kurumu) ibraz etmeleri gerekmektedir.
Yurt dışı borçlanması anlaşmalı ülkeler; İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre, Fransa, Danimarka, İsveç, Norveç, K.K.T.C., Makedonya, Azerbaycan, Gürcistan, Kanada, Romanya, Çek, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Lüksemburg, Libya, Hırvatistan, Slovakya, Sırbistan, İtalya, Güney Kore ve Karabağ’dır.
Sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmemiş ülkeler için ise,
Talep sahiplerinin bu ülkelerde geçen sigortalılık, işsizlik sürelerini borçlanabilmeleri için ilgili ülkelerdeki Türk büyükelçilikleri, başkonsoloslukları, çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlikleri veya ataşelikleri gibi temsilciliklerden alınacak hizmet belgesini ibraz etmeleri gerekmektedir.
Ev kadını olarak geçen sürelere ait belgeler
Kanuna göre yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin borçlandırılabilmesi için fotoğraf, künye bilgileri ve yurda giriş çıkış tarihlerinin kayıtlı olduğu pasaport sayfa fotokopileri veya emniyet müdürlüklerinden alınacak yurda giriş çıkış tarihlerini gösterir çizelge ile birlikte
İkamet edilen ülke mercilerinden alınacak ikamet belgesinin, Türkiye’de yeminli tercüme bürolarınca ya da yurt dışında bulunan Türk temsilciliklerince akredite edilmiş tercümanlarca yapılmış ve ilgili temsilcilikçe onaylanmış tercümesi
Türk büyükelçilikleri, başkonsoloslukları, çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlikleri veya ataşelikleri gibi temsilciliklerce düzenlenen ikamet belgesi durumlarına uygun olan belgenin Kuruma ibraz edilmesi gerekmektedir.
Ancak Kurumca “Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport Giriş/Çıkış Bilgileri Projesinden (EGMP)” borçlanılmak istenilen süreler ait giriş çıkış tarihlerinin tespitinin yapılabilmesi halinde ilgilerden ayrıca yurda giriş çıkış belgesi istenmemektedir.
Yurt dışı borçlanma işlemlerinde nerede yapılır?
İsviçre prim transferi yapılmış sürelere ilişkin yapılacak borçlanma işlemleri Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü (EHGM) Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Diğer yurt dışı sürelerinin borçlanılma işlemleri, başvuru sahiplerinin “Yurt Dışı Süreleri Borçlanma Talep Dilekçesi” veya “Bulgaristan Hizmetlerini Borçlanma Talep Dilekçesinde belirttikleri adresleri dikkate alınmaksızın
a) Kimlik Paylaşım Sisteminden tespit edilecek adresin bulunduğu ildeki,
b) Kimlik Paylaşım Sisteminde adres kaydı bulunmuyor ise nüfusa kayıtlı olunan ildeki,
c) Adresleri tespit edilemediği durumlarda ise müracaat edilen ildeki,
d) Kimlik Paylaşım Sisteminde birden fazla kayıtlı adresi bulunan sigortalı veya hak sahiplerinin tercih ettikleri adresin bulunduğu ildeki, sosyal güvenlik il müdürlükleri (SGİM) / sosyal güvenlik merkezlerince sonuçlandırılacaktır.
Borçlanmanın geçerli olabilmesi için tahakkuk ettirilen borç tutarının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerekir, bu süre içerisinde ödeme yapmayanların yeniden başvuru yapması gerekir.
Borçlanma başvurusunda bulunup borcu tebliğ edilmeden ya da tebliğ edildikten sonra üç aylık süre içinde borçlanma başvurusundan vazgeçtiklerini yazılı olarak bildirenlerin borçlanma başvuruları geçersiz sayılacaktır.
Sosyal Güvenlik Kurumuna resmi başvuru yapıldıktan sonra 60 gün içinde bir cevap gelmesi beklenmektedir. Bu süre içerisinde herhangi bir cevap gelmezse zımni ret olarak kabul edilir ve bu ret cevabı üzerine İş Mahkemesinde davalı taraf Sosyal Güvenlik Kurumu olarak gösterilerek dava açılabilir. Davada sahibinin sigorta başlangıç tarihinin tespiti, yurt dışı çalışmalarının sigortalılıktan sayılması ve borçlanma yapabileceği, buna bağlı olarak da emeklilik talep edilebilir.
Karar İçeriği
10. Hukuk Dairesi 2021/5984 E. , 2021/15556 K.
“İçtihat Metni”
Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin Alman Rant sigortasına giriş tarihi olduğunun tespiti ile 14.09.2017 tarihli tahsis talebini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığına hak hakzandığının tespiti istemlidir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine ilişkin talebin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine davacının yaşlılık aylık bağlanması gerektiğinin tespiti ve aksine kurum işleminin iptaline ilişkin talebinin redddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, başvurunun esastan reddine dair hüküm tesis edilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı tarafından, sigorta başlangıç tarihinin 13.09.1989 tarihi olduğunun ve de 14.09.2017 tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti talep olunmuştur.
II-CEVAP:
… vekili, davacı sigortalı hakkında yapılan Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; davacının sigortalılık başlangıç tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine; daavcının yaşlılık aylığı bağlanması talebinin ise reddine dair hüküm tesis edilmiştir
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının sigortalılığı 4/b (bağkur) kapsamında olduğundan ve 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı şartları değerlendirilirken sigortalılık süresine göre değil, 01/06/2002 tarihine kadar primi ödenen gün sayısına göre hesaplama yapılması gerektiğinden sigorta başlangıç tarihinin 506 sayılı kanundaki gibi bir önemi bulunmamaktadır. davacının 16/01/1991 tarihinden 01/06/2002 tarihine kadar 11 yıl 4 ay 15 gün sigortalılık süresi bulunmakta olup 20 yıl sigortalılık süresini doldurmasına 8 yıldan fazla süre bulunmaktadır.
1479 sayılı Kanunun geçici 10/2-h) 8 tam yıldan fazla, 9 tam yıl veya daha az kalan kadınlara 47 yaşını doldurmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanacağı öngörüldüğünden davacının yaşlılık aylığı alması için 47 yaşını doldurması gerektiği ve davacının 14/09/2017 tarihli tahsis talep tarihinde 47 yaşını doldurmadığından yaşlılık aylığı talebi reddedilmesine ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu belirtilmek suretiyle; esastan redde dair hüküm tesis edilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, kabule dair hüküm kurulması gerekirken, mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasanın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmünü içermekte olup; yasanın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, yasanın 5.madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekecektir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, eldeki davada, davacının sigorta başlangıç tespiti istemekte hukuki yararı olup; sigorta başlangıç ve sigortalılık süresinin 3201 Sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince tespiti yani borçlanılan sürenin borçlanma tarihinden geriye doğru gidilerek saptanarak , aylığa hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerekirken ; eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2020/1502 E. , 2021/13962 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yurtdışında Türk vatandaşlığında geçen borçlanmaya esas süreleri talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma hakkı bulunduğunun, askerlik borçlanması yapabileceğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dosya kapsamına göre, aylığın dava tarihinden sonra 01.12.2014 tarihinden itibaren bağlanması ile borçlanma hakkının dava tarihinde bulunduğu anlaşılmakla, her iki taraf lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin buna göre paylaştırılması gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Mahkeme hükmünün tamamı silinerek yerine
“Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
1-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan 663,40-TL’ lik yargılama giderinin 331,70 TL sinin davalı kurumdan alınarak davacı tarafa verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına
3-Davalı Kurum tarafından yapılan 48,00-TL’ lik yargılama giderinin 24,00 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı kurum üzerine bırakılmasına,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin, davalı kurumdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 2.725,00-TL vekalet ücretinin de, davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, kararın taraflara tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/11/2019” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.11.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.
Stajyer Av. Kübra Obut
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.