Borçtan Kurtulma Davası | Borçtan Kurtulma
Borçtan Kurtulma Davası | Borçtan Kurtulma
Kanun koyucu başlatılmış bir icra takibine itiraz etme hakkını borçluya tanımıştır. Borçlu ya borca ya da varsa eğer bir senet altındaki imzaya itiraz edebilir. Borçlu, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederse bunu itiraz yoluyla ileri sürebilmektedir.
Borçlunun icra dairesine yaptığı imza itirazıyla durmuş takibin, icra mahkemesi eliyle borçlu aleyhine yapılan itirazın geçici olarak kaldırılmasıyla, borçlu; takibin yeniden durması için 7 gün içinde genel mahkemede borçtan kurtulma davası açabilme hakkına sahiptir.
Borçtan kurtulma davası niteliği itibariyle bir menfi tespit davasıdır. İcra ve İflas Kanunu madde 69‘a göre itirazın geçici olarak kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren borçlu, 7 gün içinde takibin yapıldığı yer veya alacaklının yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir. Dava için öngörülen süre hak düşürücüdür. Mahkeme bunu re’sen gözetecektir. İİK 72. Maddesi uyarınca 7 günlük süre geçtikten sonra davının açılması durumunda hakim, davayı reddetmeyip menfi (olumsuz) tespit davası olarak görmeye devam etmesi gerekir.
Bu dava için borçlu, dava konusu alacağın %15’ini ilk duruşma gününe kadar mahkeme veznesine yatırmalı veya aynı miktarda bir teminat göstermesi şarttır. Aksi halde borçlunun başvurusu reddedilecektir.
Borçtan kurtulma davası açabilmek için icra mahkemesi kararının temyiz edilmiş olması borçlunun bu davayı açabilmesi için bir engel teşkil etmez. Dosya temyizde olsa dahi, kararı beklemeden genel mahkemede ayrıca borçtan kurtulma davası açılabilir. Yani kararın kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur.
İtirazın geçici olarak kaldırılması kararı temyiz edilir ve Yargıtay tarafından bozulursa, açılan borçtan kurtulma davası duracaktır ve bu bozma kararı çerçevesinde verilen itirazın geçici olarak kaldırılması isteminin reddine ilişkin icra mahkemesi kararının kesinleşmesi ile de dava konusuz kalacaktır. Ancak, borçlu, açmış olduğu borçtan kurtulma davasına olumsuz tespit davası olarak devam etmek isteyebilir.
Borçlu, itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verilmeden önce, genel mahkemede takip konusu borcun mevcut olmadığının tespiti için bir menfi tespit davası açmışsa artık itirazın geçici olarak kaldırılması kararı üzerine 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açmasına gerek yoktur. Açılan menfi tespit davasının, icra mahkemesinin itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğinden sonraki ilk duruşma gününe kadar % 15 teminat yatırırsa, açtığı olumsuz
tespit davası, borçtan kurtulma davasına dönüşecektir.
Borçtan Kurtulma Davasının Sonuçları
Hükümden Önceki Sonuçları
Öngörülen süre (7 gün) içinde ve %15 teminat gösteren (ya da vezneye yatıran) borçtan kurtulma davasını açan borçlunun, daha önce imzaya itiraz etmesiyle durmuş olan icra takibi durmaya devam eder.
Borçlunun daha önce mahkum olduğu para cezası ve tazminat mahkeme soruna ertelenir.
Daha önce icra mahkemesinin verdiği itirazın geçici olarak kaldırılması kararından sonra alacaklı, borçlunun mallarına geçici haciz koydurmuşsa, açılan bu dava ile, geçici haczin kesin hacze dönüşmesi dava sonuna kadar İİK madde 69 uyarınca ertelenmiş olur.
Hükümden Sonraki Sonuçları
HUMK 237 gereğinde borçtan kurtulma davası sonucunda mahkemenin vereceği karar kesin hüküm niteliğindedir.
Borçlu lehine sonuçlanırsa
İlamsız icra takibine artık devam edilmeyecektir. Eğer geçici haciz konulmuşsa bu da ortadan kaldırılacaktır.
Borçlu eğer talep etmişse, alacaklı, dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak şartı ile tazminata mahkum edilecektir. Ayrıca yargılama giderleri ve davacının avukatlık ücreti de alacaklıya yükletilecektir.
Eğer itirazın geçici kaldırılması kararıyla borçluya yüklenen herhangi bir tazminat yükümlüğü varsa bunlar da kaldırılacaktır.
Alacaklı lehine sonuçlanırsa
Alacaklı takibe devam eder. Bu ihtimalde, itirazın geçici olarak kaldırılması, itirazın kesin olarak kaldırılma kararına dönüşür. Konulan geçici hacizler kesin hacze dönüşür.
Borçlu bu kararı üst mahkemeye taşımış olsa bile alacaklı satış isteyebilir.
Borçlu takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak koşuluyla, alacaklının talep etmesi halinde, tazminata mahkum edilir.
Borçlu teminat yatırarak tehir-i icra isteyebilir.
Borçtan kurtulma davası belirli usullere göre açılır. Bu davanın doğru şekilde, doğru usulde yürütülmesi önemlidir. Aksi takdirde yapılacak bir yanlışlıkla hiç borcu olmayan kişinin üzerine yüklü miktarda borç ve tazminat yüklenebilmesi çok yüksel ihtimaldir. Bu sebeple mutlaka bu işin uzmanı bir avukatla dava yürütülmelidir.
YARGITAY KARARI
Karar İçeriği
17. Hukuk Dairesi 2014/11020 E. , 2014/11765 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Sivaslı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2013
NUMARASI : 2012/263-2013/39
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin kullandığı araç ile davalıya ait hayvanlara çarparak telef olmalarına sebebiyet verdiği iddiasıyla müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile icra takibin durdurulmasına ve davalı hakkında kötü niyet tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya konu kazaya ilişkin olarak görülen ceza davasında davacının trafik kazasında kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine inkar ve kötü niyet tazminatına hükmolunmasını savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki alacağın bir vakıaya dayanması nedeniyle davalı alacaklının alacağını ispat etmekle yükümlü olduğu, ancak davalı tarafından alacağın dayanağı vakıalar isbat edilemediğinden davanın kısmen kabulü ile Sivaslı İcra Müdürlüğü’nün 2012/81 sayılı icra takibinin durdurulmasına, karar kesinleştiğinde icra takibin iptali ile davacının davalı R.. E..’a borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunun 72. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Menfi Tespit kelime anlamı olarak olumsuz tespittir. Hukuk içerisindeki anlamı ise “Borçlu Olunmadığının Tespiti” dir. Bu davaya “Borçtan Kurtulma” davası da denebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. madde gereği menfi tespit davaları tespit davası niteliğindedir. İcra hukukunda borçlu olarak kabul edilen birinin eğer gerçekten borçlu değilse yapması gereken şey genel mahkemelerde “Menfi Tespit Davası” açmaktır.
Genel mahkemelerde açılan menfi tespit davalarında tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi birçok delil kullanılabilecek ve mahkeme ayrıntılı bir inceleme yapacaktır. Menfi Tespit Davaları isminden de anlaşılacağı üzere tespit içerikli bir davadır. Bu davanın tarafları ise borçlu görünen ve alacaklı görünendir. Davada ispat edilmesi gereken husus ise borçlu olmadığının ispatlanmasıdır.
Somut olayda davacının, sürücüsü olduğu araç, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonucunda davalının hayvanlarına çarparak hayvanların telef olmasına sebebiyet vermiş, hayvanların telefi üzerine hayvan sahibi davalı tarafından davacı aleyhine icra takibi yapılmış ve kesinleşmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından icra takibi ile kesinleşmiş olunan borçtan dolayı iş bu menfi tespit davası açılmış, yapılan yargılama üzerine de mahkemece ispat mükellefiyeti değiştirilerek taraflar arasındaki alacağın bir vakıaya dayanması nedeniyle kesinleşmiş icra takibi üzerine zaten alacaklı konumuna gelmiş davalı tarafından alacağın dayanağı maddi vakıalar ile ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davasında borçlu davacı tarafından ispat edilmesi gereken husus tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi birçok delille borçlu olmadığının tespiti olup, ispat mükellefiyeti davacı olan borçludadır. Mahkemece tarafların delilleri toplanıp, yapılacak değerlendirme sonucu bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu kesinleşmiş olan takiple alacaklı durumuna geçen davalıya alacağın bir vakıaya dayandığı ve bu vakıanın da alacaklı olan davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle ispat yükü değiştirilmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.