MANŞET

Boşanma Avukatı Anlaşmalı

Boşanma Avukatı Anlaşmalı

Evlilik birliğini sona erdiren haller: ölüm, gaiplik, cinsiyet değişikliği ve boşanmadır.

Boşanma, eşler arasındaki evlilik birliğinin, her iki taraf ya da taraflardan birinin talebiyle ve yasal yollarla sona erdirilmesidir.

Boşanma davalarında, toplumun temel yapı taşlarından olan aile kurumunu ilgilendirdiği için aile mahkemesi hakimine geniş yetkiler tanınmıştır. Dolayısıyla kimi zaman yalnızca tarafların boşanma iradesi göstermesi, boşanma kararı verilmesi için yeterli olmayabilmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davaları temelde anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları olarak ikiye ayrılmaktadır.

Eşlerin karşılıklı olarak anlaşarak mahkemeye birlikte başvurması veya eşlerden birinin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi halinde anlaşmalı boşanma davası söz konusu olur. Taraflar boşanma davası devam etmekte iken Sulh Sözleşmesini mahkemeye sunarak boşanma konusunda anlaştıklarını belirtebilirler. Anlaşmalı boşanma davası genellikle bir protokolün mahkemeye sunulmasıyla olur.

Çekişmeli boşanma davası; tarafların aralarında anlaşmaya varamadıkları konular olduğunda vuku bulur. Çekişmeli boşanma davası uzun ve zorlu bir süreç olup, tarafların boşanma avukatıyla anlaşması tavsiye olunur.

Boşanma Davası Dilekçesinde Gerekçe Göstermek Zorunda mıyım?

Boşanma davalarında ispat yükü iddia eden tarafa aittir. Yani dava dilekçesinde iddia edilen olayların neler olduğu ayrıntılı olarak yazılmalıdır. Ayrıca yazılan iddiaların gerçek olup olmadığı da iddia eden tarafından ispatlanmalıdır. Bu ispat hukuka aykırı olmayan her delille yapılabilir. Ancak boşanma sebeplerini ispat edemeyen tarafın boşanma davası reddedilir. Ancak taraflar anlaşmalı boşanma davası açacaklarsa hakim kimin kusurlu olduğuna ve boşanma sebeplerine bakmayacaktır.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davası açılması durumunda tek celsede boşanma gerçekleşir. Ancak davanın açılması, duruşma günü verilmesi ve gerekçeli kararın yazılarak taraflara tebliğ edilmesi gibi süreçler dikkate alındığında mahkemenin yoğunluğuna bağlı olarak değişmekle birlikte 1,5-3 ay arası sürebilecektir.

Çekişmeli boşanma davası ise çok daha uzun süren davalardır. Çoğu zaman anlaşmalı boşanma davası gibi tek celsede bitmesi mümkün değildir. Çekişmeli boşanma davasında yalnızca davacı ve davalı tarafların dilekçe verme aşamaları dikkate alındığında bu ön inceleme duruşma günü dahi dava açıldıktan sonra yaklaşık 4-5 ay sonra verilebilmektedir.

Dilekçe aşamaları, delil ve tanık sunulması, ön inceleme duruşmasının yapılması, delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi gibi işlemlerin yapılması oldukça uzun sürebilmektedir.

Bu sebeple çekişmeli boşanma davalarında istinaf ve temyiz aşamaları da dikkate alındığında yaklaşık 4-5 yıl gibi uzun bir süre sürebileceği öngörülmektedir.

2021 Boşanma Davası Dava Açma Ücreti Ne Kadar?

Boşanma davası açacak olan tarafın yani davacının davayı açarken harç ve giderleri ödemesi gerekmektedir. Dava açılırken harç ve giderlerin eksik yatırılması halinde mahkemece süre verilerek eksik harcın tamamlanması, tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

2021 yılı için boşanma davası masrafı ilk açılışta yaklaşık 1000,00 TL ile 1500,00 TL civarında bir ödeme yapılması gerekir. Ancak dosyanın seyrine göre ve yapılacak işlemlere göre masraflar eksik kaldığı zaman tamamlanması gerekecektir.
Boşanma Davasında Taraflar Duruşmaya Katılmak Zorunda mı?

Boşanma davalarının nasıl açıldığına bağlı olmakla birlikte avukatı olan kişilerin duruşmaya katılma zorunluluğu yoktur. Ancak anlaşmalı boşanma davasında tarafların avukatı olsa dahi her iki tarafın duruşmada hazır olup duruşmaya katılması gerekmektedir.

Çekişmeli boşanma davasında ise kişinin boşanma davasında davacı mı davalı mı olduğuna bakılır. Davacı olan tarafın duruşmaya katılmamak için hiçbir mazereti yoksa, çekişmeli boşanma davası için avukatı ile anlaşmazsa duruşmaya bizzat katılması gerekir. Bizzat katılmadığı takdirde işlemlere yokluğunda devam edileceği gibi davalı taraf duruşmayı takip etmezse dosya işlemden kaldırılacaktır. Bu sebeple bir boşanma avukatı ile anlaşmanız veya süreci yakından takip etmeniz önemlidir.

Boşanma Davasında Nafaka

Taraflar boşanma davasıyla birlikte nafaka talep edebilirler. Tarafların boşanma davasında isteyebilecekleri nafakalar tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.

TMK md. 169 gereğince “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır” hükmü gereğince tedbir nafakasına ilişkin hususlar hakim tarafından re’sen dikkate alınacaktır.

Ancak bu durum tarafların da boşanma süresince tedbir nafakası istemelerine engel teşkil etmemektedir. Tedbir nafakasını taraflar hem kendileri hem de müşterek çocukları için isteyebileceklerdir.

İştirak nafakası ise boşanma davasının kesinleşmesinden sonra müşterek çocuklara ödenmesi gereken nafakadır. Yoksulluk nafakası ise boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ödenecek olan yoksulluğa düşecek olan tarafın diğer taraftan talep edebileceği nafakadır.

Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat

Türk Medeni Kanunu’nun 174/1. Maddesi “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.”

“Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” hükmü gereğince tarafların birbirinden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı vardır.

Taraflar eğer boşanma davasıyla birlikte maddi ve manevi tazminat talep etmemişlerse boşanma davasının kesinleşmesinden sonra da talep edilmesi mümkündür.

Ancak TMK gereğince “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Bu sebeple boşanma davasının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde bu davaların açılması gerekmektedir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Boşanma sebepleri genel ve özel sebepler olarak ikiye ayrılır.

Özel sebepler kanunda düzenlenen

Zina(Aldatma) Sebebiyle Boşanma,

Hayata Kast/Pek Kötü Muamele/Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma,

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma,

Terk Sebebiyle Boşanma,

Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma olarak düzenlenmiştir.

Genel sebepler ise;

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle Boşanma ve

Anlaşmalı Boşanma Davalarıdır

Boşanma davası; çekişmeli boşanma davası ve çekişmesiz/anlaşmalı boşanma davası olarak ikiye ayrılır, çekişmesiz boşanma davası genel boşanma sebeplerinden anlaşmalı boşanma davasıdır.

Anlaşmalı/çekişmesiz boşanma, tarafların aralarında anlaşıp bir boşanma protokolü hazırlamaları ve bu protokolü boşanma talepleriyle birlikte mahkemeye sunmalarıyla gerçekleşebileceği gibi, taraflardan birinin açmış olduğu boşanma davasını diğerinin kabul etmesiyle de gerçekleşebilir.

Çekişmeli boşanma davalarında ise ortada boşanma veya nafaka, tazminat, velayet gibi boşanmanın ferilerine ilişkin olarak taraflar arasında mevcut bir uyuşmazlık yani çekişmeli bir durum mevcuttur. Taraflardan birinin açmış olduğu boşanma davasını diğer tarafın kabul etmemesi, karşı dava açması hallerinde söz konusu olur.

Çekişmeli boşanma davaları: zina, hayata kast/pek kötü muamele/onur kırıcı davranış, küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı gibi özel sebeplere dayanılarak açılabileceği gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel sebebine dayanılarak da açılabilmektedir.

ALDATMAYA DAYALI BOŞANMA DAVALARINDA GİZLİ SES VE GÖRÜNTÜ KAYDI DELİL OLARAK KULLANILABİR Mİ?

Boşanma davalarında aldatıldığını öğrenen eşin, boşanma davasında aldatılma vakasını ispatlayabilmek adına ses ve görüntü kaydı yapıp yapamayacağı ve en önemlisi de aldatan eşin bilgisi olmaksızın yapılan bu gizli ses ve görüntü kayıtlarının mahkemede geçerli ve yasal bir delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı her zaman merak konusu olmuştur.

Eşler arasında aldatma olarak tabir edilen eylem Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesinde “Zina” başlığı altında düzenlenmiş olup buna göre;

Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Denilerek, zina yani aldatma eylemine dayanarak boşanma davası açılabilmenin yasal şartları belirtilmiştir.

Boşanma Avukatı Anlaşmalı

Eşinin kendisini aldattığını öğrenen eş, aldatmayı öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde boşanma davasını açmalıdır. Bunun tek istisnası aldatan eşin aynı kişiyle eşini aldatmaya hale devam etmesidir. Aldatmaya dayalı dava açma hakkı aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren 5. yılın sonunda ve affetme halinde her halükarda ortadan kalkar.

Aldatıldığını öğrenen eşin TMK 161. Maddede belirtilen şartlar dahilinde eşine karşı aldatmaya dayalı boşanma davası açmaya karar vermesi üzerine burada ortaya çıkan ikinci mesele aldatmanın mahkeme önünde inandırıcı ve yasal olarak geçerli deliller ile ispatlanabilmesidir.

Aldatmanın ispatında aldatılan eşin başvurduğu yollardan bir de aldatan eşin aldatma eyleminin veya eşini aldattığına dair beyanlarının onun bilgisi ve rızası olmaksızın ses veya görüntülü kayda alınmasıdır.

Kayda alma işlemi tarafların müşterek konutuna yerleştirilmiş bir ses veya görüntü kaydedicisi ile yapılabileceği gibi bugün kullandığımız akıllı telefonların kayıt edici cihazları ile de mümkündür.

Bu şekilde elde edilen ve aldatan eşin açıkça aldatmayı ikrar ettiği ses ve görüntü kayıtları veya bizzat aldatmanın ses ve görüntü kayıtları mahkemede delil olarak kullanılabilir mi?

Burada hukuki olarak tartışılan asıl konu, aldatan eşin bilgisi ve rızası olmaksızın ses ve görüntü kaydının alınmasının, bu kayıtlarda aldatmayı ikrar ediyor olsa bile bu durum aldatan eşin “özel hayatına yapılan haksız müdehalemidir ve sırf bu nedenle de elde dilen delil hukuka aykırı olarak elde dilmiş geçersiz bir delil midir?

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 26.11.2014 TARİH VE 2013/4-1183 E. VE 2014/960 K. SAYILI KARARINDA

“Usulsüz Olarak Elde Edilen Bir Delil Somut Olayın Özelliğine Göre Değerlendirilebilirse de Usulsüz Olarak Yaratılan Bir Delilin Hiçbir Şekilde Delil Olarak Kabulünün Olanaklı Olmadığı”

Belirtilmektedir. Bu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı’nın devamında da;

“Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir”

“Diğer taraftan Özel Daire bozma ilamında belirtilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararında; katılanın, sanıklar ile aynı ortamda ve telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların, 5237 sayılı TCY’nın özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar kapsamında kabulü olanaklı değildir.

Zira, katılanın kastı, bir başkasının özel hayatına müdahale olmayıp, kendisine karşı işlendiğini düşündüğü suçla ilgili olarak kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engellemek ve yetkili makamlara sunmak amacına yöneliktir.”

Denilerek bizim konumuzdaki aldatılan eşin, sırf aldatılma vakasını ispatlayabilmek için aldatan eşin ses ve görüntü kayıtlarını onun rızası hilafına ve bilgisi dışında alması ile elde edilmiş delillerin hukuka uygun olup olmadığı ve delil olarak mahkemece de değerlendirilebilip değerlendirilemeyeceği konusu netleştirilmiştir.

Boşanma Avukatı Anlaşmalı

Burada önemli olan aldatılan eşin, aldatan eşinin ses ve görüntü kayıtlarını sırf aldatma vakasını ispatlayabilmek ve mahkemeye delil olarak sunabilmek için almış olmasıdır.

Özel hayatın gizliliğine aykırı davranmamak nasıl bir hukuki yükümlülük ise, eşlerin evlilik birliği içerisinde birbirlerine sadık kalması da aynı oranda hukuki bir yükümlülüktür. Aldatan eşin, hukuki bir yükümlülük olan sadakan yükümlülüğüne aykırı davranmış olması kendi içinde hukuka aykırı bir eylem olduğundan, sırf bu hukuka aykırı eylemi ortaya çıkartmak için aldatan eşin gizli ses ve görüntü kayıtlarının onun bilgisi dışında kayda alınması hukuka aykırı bir eylem olmaktan çıkmaktadır.

Zira evlilik birliği içindeki sadakat yükümlülüğü söz konusu olduğunda asıl olan ailenin özel hayatının gizliliği ve dokunulmazlığıdır ve ailenin özel hayatına aykırı davranan aldatan eşin, sırf aldatmayı ispat etmek için alınmış ses ve görüntü kayıtları için benim özel hayatımın gizliliğine girilerek bu deliller elde edilmiştir ve bu yüzden de değerlendirmeye alınamaz diyemeyecektir.

Boşanma Avukatı Anlaşmalı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu