İdareye Karşı Tazminat Davası | Tam Yargı Davaları
İdareye Karşı Tazminat Davası | Tam Yargı Davaları
İdare güçlü olan taraftır. Bu gücün vatandaşlara karşı orantısız kullanılmasını engellemek için idarenin yaptığı her türlü eylem ve işleme yargı yolu açık olup hak kaybına uğrayan herkes, idare aleyhine tazminat davası açabilir. İdare aleyhine tazminat davaları tam yargı davası olarak anılır. İdarenin faaliyetlerinden dolayı hak kayıplarına uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalar tam yargı davasıdır.
Tam yargı davası yapılan işlemin iptaline yönelik değildir. Bunun için iptal davası açılmalıdır. Tam yargı davası davalı tarafın uğradığı zararı tazmin etmeye yöneliktir. Ancak hem işlemin iptali hem de zararın tazmini isteniyorsa iptal ve tam yargı davası bir arada ya da önce işlemin iptali sonra da tam yargı davası ardışık olarak açılabilir.
Tam yargı davasının dört çeşidi bulunmaktadır.
Bunlar;
Tazminat davaları,
İstirdat davaları,
Vergi davaları
İdari sözleşmeden doğan davalar
Tazminat Davaları: İdarenin direkt mali sorumluluğu söz konusudur.
İstirdat davaları : Haklı bir neden olmaksızın idari işlem veya eylemlere dayanılarak idarenin mülkiyetine geçmiş mal ya da paranın hak sahibine dönmesi için açılır.
Vergi davaları: Genellikle tam yargı davası olarak görülür.
Tam yargı davası açmanın şartları
-Dava görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır. Sürelere mutlaka uyulmalıdır.
-İdarenin gerçekleşmiş bir işlemi, eylemi veya sözleşmesi söz konusu olmalıdır.
-Davacının yapılan idari eylemi işlem veya sözleşmeden dolayı uğradığı bir zararı söz konusu olmalıdır. -Bu zarar idari işlem, eylem veya sözleşme sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır. Bunların arasında uygun illiyet bağı olmalıdır.
-İyuk madde 13 e göre İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce,
bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her
halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde
bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.
Uyarınca tam yargı davalarında dava öncesinde idarenin “eylemlerine” karşı önce idareye başvuruda bulunmak zorunludur. Buna göre önce idareye başvurularak zararın tazmini istenir, eğer idareden bir yanıt gelmezse dava açılır.
İdarenin işlemlerinden ve sözleşmeye aykırı davranmasından ötürü önce idareye başvurma zorunluluğu yoktur fakat hak kaybına uğrayan, isterse başvurabilir. Bunun önünde bir engel yoktur.
İdareye Karşı Tazminat Davası | Tam Yargı Davaları
Tam yargı davalarında usul
Yargılama kural olarak dosya üzerinden yapılır. Ancak istisnai durumlarda duruşmalı da yapılabilir.
Esasa geçmeden önce ilk inceleme aşaması vardır. İlk incelemede
Görev ve yetki kuralı
İdari mercii tecavüzü olup olmadığı
Ehliyete ilişkin kurallar
İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin varlığı
Süre aşımı
Husumet
Dilekçenin İYUK madde 3-5 hükümlerine uygun hazırlanıp hazırlanmadığı hususlarına bakılır.
Süreler
İdari eylemden ötürü zarara uğrayan kişi, zararı öğrendiği tarihten itibaren1 yıl içerisinde idareye başvurarak zararın giderilmesini talep etmelidir. Ayrıca bu başvurunun her halde 5 yıl içerisinde yapılmış olması gerekir.
İdare bu başvuruya 30 gün içinde yanıt vermelidir. Eğer cevap verilmez veya talep reddedilirse 60 gün içinde tam yargı davası açmak mümkündür.
İdareye karşı açılan davalarda süreleri kaçırmamak çok önemlidir. Aksi takdirde talebimiz reddedilecektir. Bu büyük hak kayıplarına sebep olmaktadır.
Yetkili ve görevli mahkeme
Tam yargı davalarında genel görevli mahkeme idare mahkemeleridir. Eğer uyuşmazlık konusu vergi ise vergi mahkemelerinde dava açılır.
Bazı konularda ilk derece mahkemesi olarak görev yapar. Bunlar kanunda sayılmıştır.
Tam yargı davalarında özel yetki kuralı vardır. Yani zararı doğuran idari uyuşmazlığa göre yetki kuralı belirlenir.
Zarar eğer bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten kaynaklanıyorsa veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuşsa hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer idare mahkemesi yetkilidir.
Bu saydıklarımız haricindeki konularda ise davacının ikametgahının olduğu yer idare mahkemesinde tam yargı davası açılacaktır.
Tam yargı davası sonuçları
İki durum vardır. Ya mahkeme davayı kabul eder ya da reddeder.
Kabul etmesi halinde
Dava açanın bir zararı olduğu kesinleşmiştir.
Zarara uğrayanın bu zararının giderilmesi hangi yolla olacağı belirlenir.
Verilen karardan yalnızca zarara uğrayan faydalanır.
Davayı reddederse
Dava açanın bir zararı olsa bile bunda idarenin bir sorumluluğu, yükümlülüğü olmadığı kesinleşmiştir.
Dava açana vekalet ücreti ve yargılama giderleri yükletilecektir.
Dava eğer ilk inceleme esnasında reddedilmişse tekrar dava açmak mümkündür.
Davanın reddedilmesi halinde artık aynı olaydan dolayı tekrar dava açılamaz.
İdare mahkemesinin verdiği kararlara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurulması mümkündür. Ancak konusu belirli bir miktarı aşmayan davalar için temyize başvurulamaz. Bu miktar her sene güncellenir.
İdare aleyhine açılan tazminat davalarını genel hatlarıyla anlatmış bulunuyorum. İdari davalarda muhtelif usul hataları dahil herhangi bir eksiklik ya da yanlışlık dolayısıyla dilekçenizin reddedilmesi çok olasıdır. Bu sebeple herhangi bir idari eylem veya işlemden bir zararınız olduğu durumlarda bu süreci mutlaka bir avukatla yürütmenizi tavsiye ederiz.
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/5958 E. , 2022/5256 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/5958
Karar No : 2022/5256
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Eskişehir İli, Odunpazarı İlçesi, …mahallesi), …mevkii …parsel sayılı taşınmazının bulunduğu alanın imar planında kısmen “yol”, kısmen “oyun alanı” olarak ayrılmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 98.110,00 TL (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) maddi zararın kendisine ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan 19.06.2014 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile (miktar artarım dilekçesi sonrası toplam: 103.110,00 TL) maddi zararın işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmı yönünden:
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup bozulmasını gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, incelenmeksizin redde ilişkin kısmı yönünden:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
Aynı Kanunun “İptal ve tam yargı davaları” başlıklı 12. maddesinde: “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” kuralına yer verilmiştir.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur.
Uyuşmazlıkta, uygulama imar planında kısmen “yol”, kısmen “oyun alanı” olarak ayrılmış bulunan davacıya ait Eskişehir İli, Odunpazarı İlçesi, …mahallesi), … mevkii …parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planı ile mülkiyet hakkının kısıtlandığı ve imar planının kesinleşmesinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde kamulaştırılmadığı sabit olup, bu kapsamda, uğranıldığı ileri sürülen taşınmazın bedeli karşılığı maddi zararın tazmini istemiyle yapılan başvuru kapsamında, davalı idarece tesis edilen zımnen ret işleminin, kesin ve yürütülmesi gereken işlem olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, görülmekte olan davanın iptal ve tam yargı davası olduğu, davalı idareye yapılan 19.06.2014 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, maddi tazminat isteminin reddi niteliğinde kesin ve yürütülmesi gereken işlem olduğundan, İdare Mahkemesince işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, tazminat isteminin kabulüne karar verildiği halde, talebin reddine ilişkin işlemin kesin ve yürütülmesi gereken işlem olmadığından bahisle bu kısım yönünden, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Mahkemesince, bozma sonrası yeniden yapılacak yargılama sonucunda, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin yeniden hüküm kurulacağı tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine; davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen incelenmeksizin reddine, tazminat istemi yönünden ise kabulüne ilişkin temyize konu …İdare
Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının incelenmeksizin redde ilişkin kısmının oybirliğiyle BOZULMASINA, kabule ilişkin kısmının oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 28/04/2022 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY (X):
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur.
Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile “taşınmazın kamulaştırılmaması” suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zararın tazmin aracı olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir.
Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur.
Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.
İdareye Karşı Tazminat Davası | Tam Yargı Davaları
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.