İşten Çıkarılan Uçuş Personelinin Sahip Oldukları Haklar
İşten Çıkarılan Uçuş Personelinin Sahip Oldukları Haklar
YENİ TÜRK BORÇLAR KANUNU İLE HAVACILIK SEKTÖRÜ ÇALIŞLANLARINA TANINAN ÖNEMLİ HAKLAR
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan, 11/1/2011 kabul tarihli, 27836 sayılı Resmi Gazete’nin 04/02/2011 tarihli nüshasında neşredilen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile havayolu çalışanlarının işçilik haklarını genişletecek düzenlemeler getirilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu ile getirilmiş olan yasal düzenlemeler, havacılık sektörü çalışanlarını içermemektedir. Havayolu şirketleri çalışanları Borçlar Kanunu ile tanımlanmış olan hizmet sözleşmesi hükümleri ile tanınan haklar temelinde, istihdam edildikleri firmalar ile akdettikleri sözleşmelerde tanınmış haklardan istifa ediyorlardı. Ama uygulamada havacılık sektöründe sendikal teşkilatlanmanın yaygınlaşması ile Toplu İş Sözleşmeleri akdedilerek bu haklarını genişletmişlerdir.
6098 sayılı TBK ile getirilmiş olan hükümlerin havayolu çalışanlarına tanınmış hakları genişlettiği görülmektedir. Bu düzenlemeler fazla mesai ücreti, avans hakkı, maaşın haczi, devri ve rehnedilmesi… gibi konuları kapsamaktadır.
Belirtmemiz gerekir ki, yasada yazılı düzenlemelerin aksine sözleşme hükmü bulunması halinde, konunun mahkemeye taşınması durumunda sözleşme hükümleri değil yasa hükmü geçerli olacaktır.
Uygulamada havayolları çalışanlarının fazla mesai ücretlerinin ödenmediği yahut firmanın belirlediği miktarda ödendiği görülmektedir. TBK m. 402 hükmü temelinde, işveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür. İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin verebilir.
TBK m. 430,431 ve 432 ile getirilmiş olan diğer bir düzenleme ise ihbar tazminatı ile ilgilidir. Ancak bu hükmün havayolu personelini mi yoksa havayolu şirketini mi koruduğu açık değildir.
Şöyle ki; yeni düzenlemeye göre taraflardan her biri, on yıldan uzun süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir. Bu fesih düzenlemesini havayolu şirketinin de keyfi olarak kullanabilme riski vardır. Ancak bu hakkını kullanmak isteyen kıdemli personel olacağı da şüphesizdir.
Yasada, hizmet sözleşmesinin; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona ereceğine hükmedilmiş olduğu görülmektedir.
Bu süreler kısaltılamayacağı; ancak sözleşmeyle artırılabileceği düzenlenmiş, keza işverene, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilme hakkı verilmiştir. Bu suretle işverenin seçimlik hakkı mevcuttur: uygun gördüğü halde ihbar tazminatı ödeyecek, uygun gördüğü tarihte ihbar süresi verecektir.
TBK m. 421 tatil ve izinleri düzenlemektedir. Buna göre, işveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür.
İşveren, belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin feshi hâlinde, bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti olmaksızın, günde iki saat iş arama izni vermekle yükümlüdür. İzin saatlerinin ve günlerinin belirlenmesinde, işyerinin ve işçinin haklı menfaatleri göz önünde tutulur.
Havayolları uygulamasını göz önüne aldığımızda ise, bu iznin her hafta Pazar günü kullanılmasının mümkün olmayacağı düşünülebilir. Ancak bu durumda, bir hafta içinde mutlaka tam bir çalışma günü tatili verileceği açıktır.
İş arama izninin belirlenmesinde de, olağan uygulamada (mesela ülke dışı uçuşlarda) her gün iki saat iş arama izninin verilmesi olanaklı olmayabilir ama bu sürelerin denkleştirilmesi de mümkündür.
Önemli bir değişiklik de cezai şart hükümlerine ilişkindir. Nitekim TBK m. 420 hükmü, sözleşmelerde sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersiz olacağına hükmetmiştir. Bu durumda, uygulamada sıkça gördüğümüz üzere akitlerde yer alan cezai şartların Mahkeme kararı ile iptali söz konusu olabilecektir.
Hafta tatili yönünden, TBK m. 422 düzenlemesi, işverenin, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yılda en az iki hafta ve on sekiz yaşından küçük işçiler ile elli yaşından büyük işçilere de en az üç hafta ücretli yıllık izin vermekle yükümlü olacağına hükmetmiştir.
Yasa, işçinin hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, işverenden alacağı para ve başka menfaatler karşılığında yıllık ücretli izin hakkından feragat edemeyeceğine de hükmederek ek güvence getirmiştir.
Yeni Yasa ile getirilmiş olan en kapsamlı düzenleme ise feshe karşı korunma açısındandır. TBK m. 433 hükmü uyarınca, hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür. Havayolları çalışanları açısından bu düzenlemenin, TBK ile getirilen en önemli düzenlemelerden biri olduğu görüş ve kanaati hasıl olmuştur.
Haklı sebebe dayanmayan fesih durumu ise TBK m. 438 ile düzenlenmiş olup, buna göre; işveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilecektir.
Keza Mahkemenin bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebileceği de düzenlenmiş, ancak bu tazminata bir üst sınır getirilmiş olup, belirlenecek tazminat miktarının, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamayacağına hükmedilmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemeler dikkate alındığında, on yıllık süre sonunda ihbar tazminatı ödenerek fesih yapılması hakkı her ne kadar iki tarafa da tanınmışsa, uygulamada havayolları firmalarının lehine sonuçlar doğurabileceği düşünülse de, diğer hükümler ile getirilmiş olan düzenlemelerin havayolları çalışanlarına son derece önemli haklar sağladığı görülmektedir.
Hava iş hukuku kapsamına girebilecek ihtilaflarda bu haklardan istifade edilerek havayolları personeline önemli koruma sağlandığı anlaşılmaktadır. Mevzuatta, önceki dönemlerde İş Kanunu kapsamında bulunulmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin önüne bu suretle geçilmiş olacaktır.
Havacilik sektörü nedir?
Havacılık, insanlar tarafından üretilmiş hava taşıtlarıyla uçmak ya da uçmak için gerekli olan makinelerin tasarımıyla veya bakımlarıyla uğraşmak demektir. Daha genel bir anlamda, havacılık terimi, hava taşıtı ile ilgili olan tüm eylemleri, endüstrileri, kurumları kapsamaktadır.
Havacılıkta olumsuz hava koşulları nelerdir?
Havacılıkta Olumsuz Hava Koşulları
Şiddetli Rüzgar/Fırtına. Şiddeti 40 knots ve üzerindeki rüzgarları.
Yıldırım. Ani elektrik akımının bulutlar arasındaki geçişi ve buluttan da yeryüzüne aktarımı demektir.
Düşük Görüş …
Yıldırım Aktivitesi. …
Hava Temiz. …
Yolcu ve Boarding Prosedürü …
DÜŞÜK GÖRÜŞ …
BUZLANMA
İşten Çıkarılan Uçuş Personelinin Sahip Oldukları Haklar
Pilot ve hostesler gibi uçuş personelinin işten çıkarılma durumunda sahip oldukları haklar şu şekilde sıralanmaktadır:
İşten çıkarma, geçerli bir sebebe dayanmalıdır. Geçerli sebep anlaşmazlık ve kabul görmeme ihtimaline karşılık yazılı olarak da beyan edilmelidir.
Geçerli sebepler işçi yetersizliğinden, ahlaki olarak muallakta davranışlarından, işi savsaklama gibi zarar verici davranışlardan olmalıdır. Herhangi bir dava durumunda, işten çıkarmak için belirtilen sebeplerin haklılığına hakim karar verir.
İşten çıkarma belirli usullere göre yapılmalıdır. Kanuni usule uymayan işten çıkarmalar mahkemece tazminat konusu olabilmektedir.
Gerekli durumlarda işe iade davası açılabilmektedir. İş sözleşmesi feshedilen uçuş personeli, feshin geçersizliği iddiası ile en geç 1 ay içinde işe iade davası açabilir.
İş güvence tazminatı mutlaka bulunmalıdır. İşe iade davasını kazanan personel, fesih geçersizliğinin mahkemece onaylanması halinde en geç 1 ay içinde işine geri alınmalıdır. Bunun olmadığı durumlarda şirketler en az 4 ay, en fazla 8 ay tazminata mahkum edilir.
Havayolu Şirketinden İtiraz
Muharip pilot olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapmış olan Mehmet Türkay, 2011 yılında özel bir havayolu şirketinde göreve başladı. Göreve başlangıcı sırasında imzaladığı sözleşmede, lisans kaybı durumunda lisans kaybı bedelinin ödeneceği maddesi uyarınca hareket eden Türkay, lisansın her yıl yenilenmesi gerekliliğini sözleşmeye ekletti. Firma ile aralarında Uçucu Personel İş Sözleşmesi imzalanan pilot, lisans sigortası takibini yaparken ödemenin yapılmadığını fark etti.
Havayolu şirketi ile görüşmeler yapan ve uzlaşma arayışına giren Türkay, dava açmak zorunda kaldı. Sağlık sorunları nedeniyle 5 kez geçici lisans kaybına uğrayan ve işten çıkarılan pilot, 2016 yılında kesin lisans kaybına uğradı.
Bu durum sonrasında hakkı olan Pilot lisans kaybı sigortası tazminatını talep eden Türkay, şifahi görüşmelerden ve noter kanallı ihtarnamelerden sonuç alamadı. Bunun sonucunda İstanbul Anadolu 4. İcra Dairesi’ne başvurarak 150 bin dolarlık lisans kaybı sigortasının ödenmesi gerektiği yönünde dilekçe verdi.
Havayolu şirketinin itirazı sonucu durdurulan icra takibi karşısında Türkay, avukatı aracılığı ile 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne itirazın iptali davası açtı.
Pilotun avukatı sunduğu dilekçede, lisans kaybı sigortasının ödenmediği, sözleşmeye aykırı davranılarak Türkay’ın zarar görmesine neden olunduğu vurgulandı.
Bu başvuru sonrası davalı şirketin İstanbul Anadolu 4. İcra Dairesi dosyasına yaptığı itiraz iptal edilerek, %20 icra itiraz bedelinin de Türkay’a ödenmesi gerektiğine karar verildi.
Davalı şirketin avukatı, mahkemeye yazdığı cevap dilekçesinde, şirket sözleşmesinin sonlandırılmasında firmanın bir hatasının olmadığını, zorunlu nedenlerle sözleşmenin sonlandığını beyan etti.
Avukat savunmasında sürekli olarak hastalık nedeniyle izin almakta olan pilota şimdiye kadar iyi niyetle yardımcı olmaya çalışıldığını, ancak pilotun havayolu şirketini zor durumda bırakacak faaliyetlerde bulunduğunu beyan ederken, tazminat adı altında belirli bir ödemenin yapıldığına dikkat çekti. Mahkemece reddedilen savunmanın ardından karar onandı.
Pilot Lisans Sözleşmesi
Davada bahsi geçen Havayolu Lisans Sözleşmesi, sorumluluk sigortaları arasında yer alan, bireyin almazsa pilotluk yapamayacağı bir sözleşmedir. Bu sözleşme olmadan eğitim sonunda pilot olunamadığından, henüz öğrenciyken lisans alınır.
Havayolu pilot lisansı ücreti 80.000 dolardır. Bu ücretin ödenmesi gerçekleştikten sonra kişi, pilotluk mesleğine başvurabilir. Bu lisansın alınmasından sonra başlanan görevde, görev alınan kurum, lisansın sigortasını öder. Davada bahsi geçen durumda, sigortanın sözleşmesi ödenmemiştir. 18 aylık ek eğitim sonunda alınan lisans sözleşmesinin sigorta ücretinin ödenmediği durumlarda, pilot tarafından havayolu şirketine dava açılabilmektedir.
İşten Çıkarılan Uçuş Personelinin Sahip Oldukları Haklar