MANŞET

Miras Hukukunda Saklı Pay | Tenkis Davası Afyonkarahisar

Miras Hukukunda Saklı Pay | Tenkis Davası Afyonkarahisar

Miras hukuku hangi hukuk dalına aittir?

Miras hukuku gerçek kişinin ölümü veya gaipliği halinde bu kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalı olup, özel hukuk içerisinde Türk Medeni Kanun’un alt dallarındandır.

Miras hukukunda zümre sistemi nedir?

Zümre sistemi içerisinde üçüncü zümreye kadar olan akrabalar mirastan pay alabilmektedirler.

Birinci zümre miras bırakanın alt soyu olarak belirlenmiştir yani miras bırakanın çocukları ve torunları birinci zümreyi oluşturmaktadır.

İkinci zümreyi oluşturanlar ise miras bırakanın annesi, babası ve kardeşleri ile yeğenleridir.

Üçüncü zümreyi oluşturanlar ise miras bırakanın büyükanneleri, büyükbabaları, amca, dayı, hala ve teyze gibi akrabalarıdır.

Vasiyetnamenin olmaması halinde mal paylaşımı nasıl yapılır?

Miras bırakanın vasiyetname bırakmaması durumunda mal paylaşımı eşinin sağ olup olmamasına göre değişiklik gösterecektir. Eğer ki ortada akdedilmiş bir mirasçı yok ise miras paylaşımı şu şekilde yapılacaktır;

Eğer ki miras bırakanının eşi hayatta ise, sağ kalan eşi ile alt soy birlikte mirası paylaşır;

Sağ kalan eş mirasın dörtte birini (¼) almayı hak eder, kalan pay ise çocuk ve torunlar arasında eşit olarak bölünür.

Eğer ki sağ kalan eş, anne ve babası ile birlikte mirasçı olursa;

Eş mirasın yarısını almaya hak kazanır, kalan kısım ise anne baba ve onların alt soyları arasında eşit olarak paylaştırılmaktadır.

 

Miras hukukunda saklı pay nedir?

Miras Hukuku’nda saklı pay, miras bırakanın mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkını miras bırakanın ölümünden sonra kanunda sayılan saklı paylı mirasçılar lehine sınırlar ve miras bırakan ancak mirasçıların saklı pay hakkına dokunmamak kaydıyla malvarlığı üzerinde tasarruflarda bulunabilir. Miras bırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkını aşarak saklı paylı mirasçıların bu paylarını ihlal etmesi durumunda, mirasçılar miras bırakanın ölümünden sonra tenkis davası açarak yapılan tasarrufun kendi saklı paylarını ihlal eden kısmının etkisizleştirilmesini sağlayabilirler.

Miras Hukukunda Saklı Pay | Tenkis Davası Afyonkarahisar

Miras bırakanın tüm akrabaları saklı paylı mirasçı olarak kabul edilebilir mi? Saklı paylı mirasçılar kimlerdir?

Mirasçının altsoyu, karısı ve ebeveynleri dışındaki akrabaları yasal mirasçı olsalar dahi miras hukukunda saklı pay hakları yoktur. Miras bırakan; saklı paya sahip olan mirasçılar dışındaki mirasçılara kalacak olan miras payını satabilir, bağışlayabilir ya da bir başkasına bırakabilir. Saklı pay hakkına sahip olmayan mirasçıların bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktur.

Kanuna göre kanunda sınırlı olarak sayılan saklı paylı mirasçılar bulunur.

Miras bırakanın altsoyu (çocukları, evlatlıkları, torunları, onların çocukları),

Miras bırakanın anne – babası,

Miras bırakanın eşi

Miras bırakanın kardeşlerinin saklı payı bulunur mu?

Miras bırakanın kardeşleri 2007’de yapılan değişiklik ile birlikte saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır. Kardeşlerin saklı payına ilişkin değişiklik yapılan 10 Mayıs 2007 tarihinden önce gerçekleşen ölümler açısından, bu tarihten sonraki bir tarihte açılan tenkis davasında kardeşlerin de saklı payı göz önüne alınacaktır.

Saklı pay oranları nedir?

Altsoyun Saklı Pay Hakkı : Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı (1/2’si) saklı pay olarak kabul edilir.

Anne Ve Babanın Saklı Pay Hakları : Ana ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4’ü) saklı pay olarak kabul edilir.

Sağ Kalan Eşin Saklı Pay Hakkı : Sağ kalan eş için altsoy ile (birinci zümre) birlikte veya ana ve/veya baba ile (ikinci zümre) birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı (1/2’si) saklı pay iken; tek başına veya üçüncü zümre ile birlikte mirasçı ise burada da yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü) saklı pay olarak kabul edilir.

Miras Hukukunda Saklı Pay | Tenkis Davası Afyonkarahisar

Miras bırakanın saklı paylı mirasçılarının miras hakkını ihlal etmesi halinde saklı paylı mirasçıların dava açma hakkı doğar mı?

Miras bırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkının sınırını aşıp saklı paylı mirasçıların bu paylarını ihlal etmesi durumunda, mirasçılar miras bırakanın ölümünden sonra tenkis davası açabilirler.  Tenkis davası kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisna olarak da bu mirasçıların alacaklılarının, miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını aşan kazandırmalarının bu aşan oranda etkisiz hale gelmesini dava yoluyla mahkemeden talep etmeleridir.

Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını aşıp saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı ihlalin giderilmesi ve saklı paylı mirasçıların haklarına kavuşması için açılan bir davadır.

Tenkis davası miras hukukuna ilişkin bir davadır ve ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Tenkis davası, miras bırakanın bazı mirasçıların haklarını ihlal edecek şekilde mirastan mal kaçırma işlemlerine karşı açılan oldukça etkili bir hukuk davasıdır.

Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın henüz sağ iken yaptığı ve saklı paylarını ihlal eden tasarruflara karşı miras bırakanın ölümünden önce tenkis davası açabilirler mi?

Tenkis davası ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakan sağken yapılan kazandırmanın saklı paylarını ihlal ettiği kesin dahi olsa ve eğer miras bırakanın ölümü bekleniyorsa saklı paylı mirasçıların hakları açısından ihlalin giderilmesi imkansız bile olsa yine de tenkis davası açamazlar ve paylarını korumak adına herhangi bir gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinde bulunamazlar, sonuç olarak mirasçıların hakları miras bırakanın ölümüne bağlıdır.

Dava açmayan saklı paylı mirasçı, dava açan ve lehine tenkis kararı alınmış diğer mirasçıya ilişkin karardan yararlanabilir mi?

Davayı her saklı paylı mirasçı diğerlerinden bağımsız olarak açabilir. Burada miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını ne kadar ihlal ettiği tüm saklı paylar değerlendirilerek hesaplanır ancak bulunacak tenkis edilebilir miktarın tamamı değil de sadece dava açan mirasçının saklı payı kadar tenkis edilebilir. Yani dava açmayan saklı paylı mirasçılar bu tenkis kararından yararlanamazlar.

Tenkis davası kime karşı açılabilir?

Tenkis davasında davalılar; miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz ederek ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Kural olarak tenkis davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir.

Kötü niyetli üçüncü kişilere karşı tenkis davası açılır mı?

Yargıtay istisna olarak kazandırma konusu malın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde tenkis davasının bu kişilere karşı da açılabileceğini kabul etmektedir.

Burada miras bırakanın mirasçıların saklı pay haklarını gidermek amacıyla yaptığı tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklardan yoksun bırakmak amacıyla durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi bu mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir.

Tenkis davasının üçüncü kişilere karşı açılabilmesi için, tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi ve üçüncü kişinin bu amacı bilerek malı devralması gerekir.

Tenkis davası hangi süre içinde açılmalıdır? 

Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Burada 1 bir yıllık süre mirasın açılmasından önce işlemez. Yani mirasçı yapılan tasarrufun saklı payına tecavüz ettiğini mirasın açılmasından önce öğrense bile süreler işlemez.

Vasiyetnameler hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren 10 yıl geçmekle düşer. Aynı şekilde vasiyetnameler açısından da vasiyetname açılmadan bu süre işlemez. Bu süreler hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan süre kaçırıldığında artık tenkis davası açılamayacaktır.

Tenkis davası hangi mahkemeler görevlidir?

Tenkis davasında görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Mirasın reddedilmesi mümkün müdür? 

Mirasın reddi, kanuni veya atanmış mirasçının kendilerine geçmiş olan mirası kabul etmemek hususundaki irade beyanlarıdır. Reddi miras murisin ölümünden sonra kalan mirasın tamamının kanuni mirasçılar veya atanmış mirasçılar tarafından reddini ifade eder. Mirasa hak kazananlar mirası reddetmedikleri sürece kendi payları oranında pay almaya hak kazanırlar. Ayrıca muris tarafından bırakılan mirasın yani terekenin de tüm borçlarından payları doğrultusunda tüm kişisel mal varlıklarıyla birlikte sorumlu olurlar ancak miras reddedildiğinde tereke borçlarına ilişkin sorumluluk da ortadan kalkar.

Mirasın reddi hangi süreler içerisinde yapılabilir ve bu süreler hangi andan itibaren başlar?

Yasal veya atanmış mirasçı tarafından mirasın reddedildiği hususu 3 ay içerisinde murisin terekesinin açıldığı Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak bildirilmelidir, 3 aylık süre hak düşürücü süre olduğundan süre geçtiğinde artık mirasın reddi mümkün olmaz.

Yasal mirasçılar için 3 aylık süre murisin ölümüyle başlar. Yasal mirasçılar kendilerine miras kaldığını murisin (miras bırakanın) ölümünden daha sonra öğrendiklerini ispat ederseler iseler, 3 aylık sürenin işlemeye başladığı an öğrenme anı olarak kabul edilir.

Atanmış mirasçılarda ise 3 aylık reddi miras süresi mirasçı olduklarını öğrendikleri yani kendilerine tebliğ edildiği anda işlemeye başlar. Kanunda belirtilen bu süreler içerisinde reddi miras yapılmadığı halde miras kabul edilmiş sayılır.

Mirastan mal kaçırma hangi şekilde gerçekleşir?

Muris muvazaası uygulamada mirastan mal kaçırma adı ile de bilinir. Muris muvazaası; miras bırakacak bir kişinin, mirasa konu mallarından bazılarını mirasçılarının tamamından ya da bazılarından kaçırmak amacı güderek bir başkasına tapuda satmış gibi göstermesi olarak ifade edilebilir. Muris muvazaasının uygulamada sıkça görüldüğü şekli, satışmış gibi gösterilerek yapılan aldatıcı işlemlerdir, asında gerçekte var olan herhangi bir satış işlemi bulunmaz fakat tapuda satış varmış gibi gösterilen bir işlem mevcuttur.

“Muvazaa kavramı, bir hukuki işlem ya da sözleşmede bulunan tarafların görünürde gerçekleştirdikleri işlemin ardında aslında bir başka hukuki sonuç konusunda anlaştıklarını ifade eder.”

Mirastan mal kaçırma halinde hangi dava açılabilir?

Tapu kayıtlarında eğer hatalı bir kayıt mevcut ise yani taşınmaz olması gereken kişi yerine bir başkası adına kayıt edilmiş ise yolsuz tescil gündeme gelir. Hatalı tapu kayıtları ile yolsuz tescil durumunun düzeltilmesi adına açılan davalara ise uygulamada tapu iptali ve tescil davası adı verilir. Muris muvazaası halinde yani mirastan mal kaçırmada, bu dava muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olarak açılır.

Muris muvazaası sebebiyle tapu satışının iptal edilebilmesi için bu işlemin mal kaçırmak amacıyla yapıldığının açıkça ispatı gerekmektedir. Tapudaki satış işleminin aslında bir bağışlama olduğu, herhangi bir bedel ödemesinin bulunmadığı, bu işlemlerin kötü niyetle diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının ispatlanması halinde yapılan muvazaalı satış işlemi iptal edilecektir.

Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davasını kimler açabilir ve bu dava kimlere karşı açılabilir?

Muris muvazaasına dayalı olarak açılacak tapu iptali ve tescili davalarında dava açmakta hukuki yararı bulunan ve mirasçı sıfatına sahip olan kişiler (yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar, evlatlık ve altsoyu) davacı olabilirler. Fakat mirası reddeden, miras hakkından feragat sözleşmesiyle vazgeçen ve mirastan çıkarılan kişiler bu davayı açamaz.

Bu davalarda davalı taraf ise, taşınmazı miras bırakandan devralan kişi olur, bu kişi ölmüş ise bu dava ölenin mirasçılarına veya aynı taşınmazı kötü niyetli olarak devralan üçüncü kişilere karşı açılacaktır.

Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası hangi süre içinde açılmalıdır?

Muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davası herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir.

Vasiyetnamenin iptali mümkün müdür ve vasiyetname iptali hangi sebeplerle dava konusu edilebilir?

Vasiyetname vasiyet edenin tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada yapılmışsa,

Vasiyetname yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucu yapılmışsa,

Vasiyetnamenin içeriği, bağlandığı koşullar veya yükümlülükler hukuka ve ahlaka aykırı ise,

Vasiyetname kanunda belirtilen şekil şartlarına aykırı yapılmış ise iptali istenebilir.

Vasiyetnamenin iptali davası hangi sürelerde açılmalıdır?

İptal davası açacak davacının ölüme bağlı tasarrufu, iptal sebebini, kendisinin hak sahibi olduğunu öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü olan ilk süredir. Bu 1 yıllık hak düşürücü süre vasiyetname usulüne göre açılıp ilgililerine okunmadan işlemeye başlamaz.

İptal davası açma hakkı, vasiyetname açılma tarihi üzerinden iyi niyetli davalılara karşı 10 yıllık süre geçmekle düşer.

İptal davası açma hakkı, vasiyetname açılma tarihi üzerinden kötü niyetli davalılara karşı 20 yıl geçmekle düşer.

İzale-i Şüyu (Ortaklığın Giderilmesi) davası nedir ve hangi hallerde açılır?

İzale-i şüyu, ortaklığın ya da paydaşlığın giderilmesi davasıdır. Taşınır veya taşınmaz bir malın mülkiyeti birden fazla kişiye ait olabilir ve bir mal üzerinde paylı veya elbirliğiyle mülkiyet söz konusuysa ortaklığın giderilmesi davası açılarak söz konusu mülkiyete son verilebilir.

Ölüm olayı ile birlikte miras bırakanın malları üzerinde mirasçılar arasında kendiliğinden kurulan miras ortaklığı, elbirliği ile mülkiyet halinin en tipik örneğidir. Mirasçılar ölüme bağlı olarak miras bırakanın malvarlığı (tereke) unsurları üzerinde elbirliği halinde mülkiyete sahip oldukları için terekeye ait bütün haklar üzerinde ancak birlikte tasarruf edebilirler ve her mirasçının hakkı terekenin tamamına yaygındır. Dolayısıyla terekedeki mallara iştirak halinde malik olan her mirasçı, ortak sıfatıyla terekedeki taşınır ve taşınmaz malların aynen bölüştürülme yoluyla veya bu mümkün değilse satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden ortaklığın giderilmesi davası yoluyla isteyebilir.

Bu mülkiyet tipinin sona erdirilmesi istemiyle açılan ortaklığın giderilmesi davalarına bütün ortakların katılmaları gerekmektedir. Bu sebeple, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.

Ortaklığın giderilmesi davasında mal hangi şekillerde paylaştırılır?

Ortaklığın giderilmesi, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçimlerinde gerçekleştirilebilmektedir.

Belirtilen paylaşma biçimlerinde anlaşma sağlanmadığı zaman, paydaşlardan birinin talebi üzerine hâkim tarafından malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, fakat bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde de eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirilmesine karar verilir.

Diğer taraftan, paylı / ortak mülkiyete tabi malın bölünmesi malda önemli değer kaybına yol açmakta veya başkaca durum ve koşullar sebebiyle uygun görülmemekte ise, malın açık artırma ile satışına hükmolunur. Bütün paydaşların rızası ile anılan açık artırmanın sadece paydaşlar arasında yapılması mümkündür.

Mirasçılıktan çıkarma hangi sebeplerle mümkün olur?

Mirasçılıktan çıkarma, saklı paylı mirasçıyı mirastan uzaklaştırmayı sağlayan ölüme bağlı tasarruftur ve bu tasarrufla birlikte mirasçı hem miras hakkından hem de saklı payından yoksun bırakılmış olur. Mirasçılıktan çıkarma yalnızca vasiyetname veya miras sözleşmesi ile bazı sebeplere dayalı olarak yapılabilir.

Mirasçılıktan çıkarma hangi sebeplerin varlığı halinde gerçekleştirilebilir?

İlk sebep, mirasçının miras bırakana ya da yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suç yalnızca teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile suça kalkışan mirasçı mirastan men edilebilir. Burada ağır bir suç işlenmesi ise kastedilen mirasçının miras bırakanı ağır bir şekilde zedeleyen ve ailevi hislerin yokluğunu gösteren bir eylemde bulunmasıdır.

Diğer sebep, mirasçının miras bırakana veya ailesi üyelerine karşı aile hukukundan kaynaklanan görevlerini önemli ölçüde yerine getirmemesidir. Aile hukukundan doğan yükümlülüklerin ağır ihlalinin pek çok çeşidi vardır.

Eşlerden birinin zina ile aralarında olması gereken sadakat bağına zarar vermesi mirastan çıkarma için geçerli bir sebeptir. Buna karşılık yalnızca kötü bir hayat sürmek mirastan çıkarma için yeterli değildir. Mirastan çıkarılmak istenen kişinin sürdüğü kötü hayat sebebi ile ailevi görevlerini ihlal etmesi gerekir. Örneğin, sürekli alkol alan bir babanın çocuklarının bakım ve geçimini ihlal etmesi durumunda çocukların babalarını mirastan men etmesi mümkündür.

Mirasçı borç ödemeden aczi sebebiyle mirasçılıktan çıkarılabilir mi?

Burada maksat, miras bırakanın saklı paylı mirasçısı olan alt soyunun (çocuklarının) borçlarını ödemekten aciz halinde bulunması sebebi ile o kişinin hakkı olan miras payının hemen alacaklılarının eline geçmesini önlemek ve bu suretle mirasçının alt soyunu (çocuklarını yani miras bırakanın torunlarını) korumaktır. Aciz sebebi ile mirasçılıktan çıkarmanın şartları şunlardır;

Bu şekilde bir mirastan çıkarma hali yalnızca miras bırakanın çocukları için geçerlidir ve miras bırakanın diğer mirasçıları bu sebeple mirastan çıkarılamaz.

Mirastan çıkarılacak mirasçının borçlarını ödemekten aciz olması ve bu durumun aciz belgesi ile tespit edilmiş olması gerekir.

Mirastan çıkartılacak olan kişinin doğmuş veya doğacak çocukları bulunmalıdır, miras bırakanın ölümü anında çocuk en azından ana rahmine düşmüş olmalıdır.

Diğer mirastan çıkarma türünde olduğu gibi burada da mirasçılıktan çıkarmak için vasiyetname yapılması gerekmektedir.

Miras Hukukunda Saklı Pay | Tenkis Davası Afyonkarahisar

Miras bırakan altsoyunu ancak saklı payın yarısı için mirastan çıkarabilir, diğer yarısını ise mirasçılıktan çıkarılan mirasçının doğmuş ya da doğacak çocuklarına vermek zorundadır.

Stajyer Av. Derya MERİÇ

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu