Teslim İşlemi Ve İspat | 2023
Teslim İşlemi Ve İspat | 2023
Senetle İspat Zorunluluğu
HMK MADDE 200
(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 6.640,00 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 6.640,00 Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.
Senetle veya kesin delille ispat zorunluluğu yalnızca hukuki işlemler/ihtilaflar için geçerli bir zorunluluktur. Bu doğrultuda hukuki fiiller (örn: haksız fiiller) gibi işlemlerde senetle ispat zorunluluğu söz konusu olmayacaktır. Maddi vakaların ispatında bu tarz bir zorunluluk olmayacaktır.
HMK Madde 200’e göre, belirli bir değerin üzerindeki hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur. Bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerin takdiri delillerle, tanık deliliyle ispatı mümkün değildir.
Senetle ispat zorunluluğundan kasıt, Yargıtay’ın da kabul ettiği şekilde, ispatın takdiri delillerle sağlanamayacak olmasıdır. Yani diğer kesin deliller olan ikrar, yemin ve kesin hükümle de hukuki işlemin ispatı mümkündür. Bu durumda ancak takdiri delillerle(tanık) ispat sağlanamayacaktır.
Eser Sözleşmesinde Sözleşme İlişkisinin İspatı
Eser sözleşmesi kural olarak zorunlu şekil şartına tabi değildir. Bununla birlikte taraflardan birinin sözleşme ilişkisini inkar etmesi halinde diğer tarafın ilişkiyi yazılı delille ispata ilişkin kurallara göre ispatlaması gerekmektedir (HMK m.200). Bu noktada karşı tarafın açık muvafakati olması halinde (HMK m.200/2) veya senetle ispata ilişkin parasal sınırın altında kalan ilişkiler bakımından tanıkla ispat mümkün olabilecektir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme olmasa da sözleşme ilişkisinin kesin delil niteliğindeki ikrar ve yemin ile ispatlanması da mümkündür.
Sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından delil başlangıcı niteliğindeki belgelerin, elektronik posta yazışmalarının, SMS ve whatsapp yazışmalarının delil başlangıcı olarak kullanılması mümkündür. Bununla birlikte delil başlangıcının delil niteliğini haiz olabilmesi için tanık deliliyle desteklenmesi gerektiği de unutulmamalıdır (HMK m.202).
“Kural olarak eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 Sayılı HMK 200. maddeye göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
Somut olayda davalı tarafından dosya kapsamındaki istikrarlı beyanlar ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmadığı iddia edilmiş olup, ayrıca tanık dinlenilmesine de muvafakat etmediğinden davacı tarafından sözleşme ilişkisi kurulduğunun kesin deliller ile ispatlanması zorunludur. Davacı tarafından delil listesinde yemin deliline başvurulmuş olup mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
Mahkemece yapılması gereken iş; davacı tarafından açıkça yemin deliline dayanıldığından mahkemece kanıtlanamayan hususlar hakkında davacının davalıya yemin yöneltme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibaret olması gerekirken davalı tarafça kabul edilmeyen fatura ve tanık beyanı ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün temyiz eden davalı lehine BOZULMASINA..” (YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2019/3906 K. 2020/1771 T. 23.6.2020)
Eser Sözleşmesinde Ayıp İhbarının İspatı
Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu hususu ihtilafsız olup, ihtilaf; teslimi yapılmış bulunan makinelerin ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı konularındadır. Akdi ilişkinin kurulduğu tarihte yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK 359. maddesi uyarınca iş sahibi, eserin tesliminden itibaren varsa açık ayıpları makul sürede yükleniciye derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde ayıp ihbarı bir şekle tabi değildir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına göre ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususunun ispatı için tanık dinlenmesi (hukuki işlem benzeri hukuki fiil olduğu için) mümkündür. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2014/303 E. , 2014/6830 K.).
Alım Satım Sözleşmesinde Teslimin İspatı
Yanlar arasındaki satım akdi bir hukuki işlem olması nedeniyle davacının teslim olgusunu HUMK’nun 288 ve 289. maddeleri (HMK md. 200) uyarınca kesin delillerle kanıtlaması gerekirken, mahkemece fatura konusu malların satışı ve traktörün tamiri için yapılan değişimin hukuki fiil olarak kabul edilerek, üstelik davalı tarafın muvafakatı da bulunmadığı halde takdiri bir delil olan tanık dinlenilmesi yoluna başvurulamaz. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/38757 E. , 2015/31533 K.).
Karara göre alım satım sözleşmesinde teslim işlemi, bir hukuki işlem mahiyetinde olup HMK 200 gereği kesin delillerle ispatlanmalıdır, tanık delili yoluyla ispatlanamaz.
Kiralanan Yerin Anahtarının Teslimi İşlemi
Taşınmazı fiili anlamda boşaltmak tahliye için yeterli olmayıp taşınmazı fiilen boşaltan
kiracının, taşınmazın anahtarını da kiraya verene teslim etmesi gerekmektedir. Tahliye
tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve
anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte
hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı
kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği
tahliye tarihine itibar olunmalıdır.
Anahtarın kiraya verene teslimi hususu, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat tutarının
üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa ancak yazılı delille ispatlanabilir,
tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracı mahkemeden bu yolda
tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu
kiralayana bildirmelidir.
Eser Sözleşmelerinde Eserin Teslimi
Öncelikle belirtmek gerekir ki, teslim olgusunun saptanması, yüklenicinin işin karşılığı olan bedel alacağının ne zaman muaccel olduğunun belirlenmesi, ayıptan sorumluluğa ilişkin zamanaşımı süresinin ne zaman başladığının tespiti hususları bakımından oldukça önemlidir.
Eserin iş sahibi tarafından kabulünün açık (sarih) veya örtülü (zımni) olması mümkündür. TBK m. 47/1’de bu husus “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Kabul, iş sahibinin eserin sözleşmeye uygun olarak meydana getirildiğine dair irade açıklaması olarak tanımlanabilir. Bu yönüyle eserin teslim edilmiş olması eserin kabul edilmiş olduğu anlamına gelmeyecektir. Şayet teslim kabul olmaksızın gerçekleştirilmişse, yüklenicinin eseri sözleşmeye ne derece uyumlu olarak meydana getirdiği yargılama sürecinde bilirkişi marifetiyle incelenecektir. Bu durumda yüklenici eseri sözleşmeye uygun olarak meydana getirdiği oranda ücrete hak kazanacaktır.
Yargıtay kararlarında teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmıştır. Görüleceği üzere tanımı oluşturan iki temel unsur bulunmaktadır: eserin tamamlanmış olması ve eserin iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirilmesi. Eserin tamamlanmamış olması halinde veya tamamlanmış olsa dahi iş sahibinin fiili hakimiyet alanına dahil edilmemiş olması halinde teslimden söz edilemeyecektir. Bu noktada eserin yüklenici tarafından büyük oranda tamamlanmış olduğu durumlarda iş sahibinin işin tamamlanmadığı gerekçesiyle eserin teslim edilmemiş olduğunu ileri sürmesi, TMK m.2 dürüstlük kuralına aykırı hareket edilmesi anlamına gelebilecektir. Böyle bir durumda eser sahibinin bu iddiası hukuk düzenince koruma görmeyecektir.
Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatı konusunda, yüklenici ve iş sahibi, aralarında yapacakları sözleşmeye ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda hüküm koyabilirler (delil sözleşmesi). Şayet taraflar arasındaki sözleşmede teslimin ispatına ilişkin böyle bir hüküm yer almıyorsa yüklenicinin eseri teslim ettiği hususu, kural olarak her tür delille (tanık dahil) ispat edilebilir. Teslim olgusunun her türlü delille ispat edilebilmesinin temelinde, teslimin hukuki bir işlem değil, hukuki bir fiil olması yatmaktadır.
Doktrinde bazı yazarlar tarafından tesliminin ispatı bakımından eserin fiilen kullanılmaya başlamasının da bir ölçü olduğu belirtilmiştir. Eserin fiilen kullanılıyor olması, özellikle yazılı delile veya tanık deliline dayanmanın mümkün olmadığı durumlarda teslimin gerçekleştiği noktasında delil teşkil edebilecektir.
“(…) Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre taşeronlarda olmakla, bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Taşeronun (yüklenicinin ) meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda taraflarca işin bırakılması ya da durdurulmasından sonra taraflarca delil tespiti yoluyla yapılan imalâtların seviyesi belirlenmediğinden, dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında eser sözleşmesinin varlığı halinde taşeronların (yüklenicinin) gerçekleşip, teslim ettiği işler, her türlü delille ve bu arada tanık beyanıyla ispatlanabileceklerdir (…) (YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2020/1047 K. 2020/2622 T. 30.9.2020)