MANŞET

Diş Protezinde Hekim Hataları | Antalya

Diş Protezinde Hekim Hataları | Antalya

Estetik Diş Hekimliği Nedir?

Estetik diş hekimliği, dişlerinizdeki sağlık sorunlarından çok estetik problemleri çözmeye yönelik olan bir dişçilik alanı olarak karşımıza çıkar.

En basit hali ile estetik diş hekimliği esnasında gerçekleştirilen çözümlerin büyük bir kısmı, aslında tıbbi açıdan elzem işlemler değildir. Bununla birlikte estetik diş hekimliği kapsamında olup da hem hastanın estetik görünümünü, hem sağlığını olumlu anlamda etkileyebilen prosedürler de yok değildir.

Estetik diş hekimliği çerçevesinde sağlayan çözümler, her şeyden önce kişinin kendine olan özgüvenini iyileştirmek olmak üzere pek çok açıdan avantaj sağlar. Daha az diş gıcırdatması ve diş temizliğinin daha kolay sağlanması gibi bonus etkilere de vesile olması mümkün.

Diş Hekimliği Uygulamaları:

En sık uygulanan diş tedavileri

-Diş dolguları

-Diş çekimleri

-Diş taşı temizliği

-Total ve bölümlü protezler, hassa tutuculu protezler

-Kuron – köprü protezleri

-Diş implantları uygulamaları

-Diş Hekimliğinde Estetik Tedaviler

-Laminate veneer

-Metalsiz porselenler ( zirkonyum, procera porselenler)

-Diş Beyazlatma işlemleri

-Porselen ve kompozit inley onleyler ( laboratuvar dolguları)

-Periodontoloji (Diş eti Hastalıkları) Tedavileri

-Diş eti hastalıkları tedavisi ve cerrahisi

-Endodonti ( Kanal Tedavisi) Uygulamaları

-Apseli kangrenli dişlerin kanal tedavileri

-Apikal rezeksiyon ( Kök ucu cerrahi tedavisi)

-Ortodonti Tedavi Uygulamaları

-Pedodonti ( Çocuk Dişleri ) Tedavi Uygulamaları

Protez

Kaybedilen organlar için kullanılan protezler diş hekimliğinde de kaybedilen dişler için uygulanan diş köprüleri ve takma dişleri tarif eder. Diş protezi, diş kaplaması veya diş köprüsü uygulamaları çok uzun zamandan beri uygulanan diş hekimliği ürünleridir. İlk uygulanmaya başlandığında tahta ve metallerin oyulması ve eritilmesi ile elde edilen protez ve kaplamalar günümüzde bilgisayarlar yardımı ile üretilen diş şeklini aldı.

Gerek implant üzeri gerek diş üzeri uygulanana protezlerin doğala yakın görüntüde olması ve çiğnemesi konuşma işlevlerini yerine getirmesi istenir. Bu amaçla doğal olan taklit edilir.

 

HEKİMİN GENEL OLARAK SORUMLULUĞU

Tıbbi zorunluluk bulunan müdahalelerde hekim ile hastası arasında vekalet sözleşmesi kurulduğu kabul edilir.

Vekalet sözleşmesi niteliği gereği sonuç taahhüdü bulunmayan bir sözleşme türüdür. Yani hekim, zorunlu tıbbi müdahaleler söz konusu olduğunda hastasına şifa garantisi veremez. Hekim yalnızca tıbbi müdahale için gerekli olan dikkat ve özen yükümlülüğüne uyacağını hastasına taahhüt eder.

Hekim tıbbi müdahaleye gerekli dikkat ve özeni gösterdiği takdirde meydana gelecek komplikasyonlardan (istenmeyen ancak gerçekleşmesi de engellenemeyen olumsuz tıbbi sonuçlar) sorumlu tutulamayacaktır.

Bununla birlikte eğer hekim gerekli dikkat ve özeni göstermezse, bilgi ya da tecrübe eksikliği nedeniyle tıbbi müdahale başarısızlıkla sonuçlanırsa burada tıbbi uygulama hatası yani malpraktis söz konusu olacaktır. Malpraktis gerçekleştiği takdirde hekimin hem hukuki hem de cezai sorumluluğu gündeme gelecektir.

Diş Hekiminin Yükümlülükleri

Tıbbi uygulamalar bakımından diğer hekimlerle aynı nitelikte olup temel anlamda hastanın aydınlatılması ve işlem öncesi aydınlatılmış rızasının alınması, özen yükümlülüğüne uygun hareket edilmesi, hastası için en yararlı yöntemin tercih edilmesi, tıp tekniğine ve güncel diş uygulamalarına uygun hareket edilmesidir.

Tıp tekniğine aykırı uygulamalar tıbbi malpraktis olarak nitelendirilmekte ve hekimin hem cezai hem de hastanın uğradığı zararlar bakımından maddi ve manevi tazminat sorumluluğunu gündeme getirebilmektedir.

Estetik diş uygulamaları Yargıtay tarafından eser sözleşmesi kapsamında görüldüğünden bu uygulamalar bakımından hekimin özen yükümlülüğüne ve güncel tıp tekniğine uygun hareket etme yükümlülüğü yanında belirli bir sonucu meydana getirme yükümlülüğü de bulunmaktadır.

HEKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Estetik müdahalelerde ise hekim ile hastası arasında eser sözleşmesi kurulduğu kabul edilir. Bu sözleşmede hekim, dikkat ve özen yükümlülüğü taahhüdünün yanı sıra hastasına sonuç garantisi de verir ve taahhüt edilen sonucun gerçekleşmemesi durumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket edilmiş olsa dahi hekimin hukuki sorumluluğu doğar.

Özetle estetik cerrah aleyhine tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için, cerrahın kusurlu bir davranışının bulunması, kusurlu davranış neticesinde hastanın zarara uğraması ve kusurlu davranış ile zarar arasında nedensellik bağının olması şartları aranır.

Malpraktis Nedir?

Genel olarak tıbbi malpraktis, diğer bir deyişle doktorun tıbbi uygulama hatası; doktorun veya tıp merkezi, poliklinik, hastane vb. sağlık kuruluşlarının bilgisizliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği nedeniyle yanlış teşhis, hatalı tedavi veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesi olarak tanımlanabilir. Malpraktis sonucu cezai ve idari yaptırımların yanında maddi ve manevi tazminat yükümlülüğü de doğacaktır.

Diş Hekimine Tazminat Davası

Diş hekimine tazminat davası bakımından diş hekiminin kusurlu diş tedavisi yaptığının ispatı gerekmektedir. İspat bakımından mahkemenin uygulayacağı usul tabi ki de dosyanın alanında uzman bilirkişi diş hekimlerine göndermesi yöntemidir. Burada sağlık davalarına bakan avukatlar bu tür dosyaların takibini iyi bir şekilde yapmalı ve bilirkişi raporlarının incelenmesi ve takip edilmesini ihmal etmemelidirler.

Bilirkişi raporlarında diş hekiminin kusurlu olmadığı hususunda belgeler kullanılmış ancak hekimin kusurlu olduğu bariz ortada ise bu durumda raporlara itiraz edilmeli ve yeni bir rapor alınması ve raporun denetime elverişli bir rapor şeklinde sunulması için mahkeme bilgilendirilmelidir.

SAĞLIK KONUSUNDA YASAL DÜZENLEMELER

1982 Anayasası’nın kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığını koruma hakkını düzenleyen 17.maddesinin 1.fıkrasında: “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” denildikten sonra 2.fıkrasında “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tâbi tutulamaz” açıklaması yapılmıştır.

Gene 1982 Anayasası’nın “Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56. maddesinde: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler” denildikten sonra, 4.fıkrasında yer alan “Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir” açıklamasıyla, 1961 Anayasası’ndaki “sosyal devlet” ilkesine aykırı ve 1982 Anayasası’na egemen olan anlayış açığa vurulmuş; bu anlayış çerçevesinde o günlerden bugünlere devletin sağlık hizmetleri geriletilip kamu hastanelerinin geliştirilmesi savsaklanarak, özel hastanecilik âdeta özendirilmiş, böylece sağlık ticareti alabildiğine yaygınlaştırılmıştır.

Sağlık konusunda yasal düzenlemelere gelince: Sağlık mevzuatı son derece dağınık ve düzensizdir. Bunların büyük bir bölümü çok eski, eksik ve yetersizdir.

Bugünkü dille sağlık koruma yasası diyebileceğimiz Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 1930 tarihlidir. Tababeti Adliye Kanunu 1920 tarihlidir. Laboratuarların işleyişiyle ilgili yasa 1927 ve yönetmelik 1928 tarihlidir. Tıp araç ve gereçlerindeki olağanüstü gelişmelere karşın röntgen ve benzeri görüntüleme araçlarının kullanımı ile elektrikle tanılama ve tedavi yöntemlerine ilişkin yasa 1937 tarihlidir. Hekimlerin uymakla yükümlü olacakları meslek kurallarını belirleyen Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi 1960 tarihlidir.

Son derece ileri ve insancıl bir anlayışın ürünü olan 1961 tarihli Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun, anamalcı ve pazar ekonomisine bağlı yönetimler tarafından işlemez hale getirilmiştir. 1987 tarihli Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu yurttaşların sağlığını koruma ve hasta hakları yönünden toplumsal nitelikler taşımamaktadır.

Türk Tabipler Birliği Kanunu 1953 tarihli ise de, bir çok maddeleri zaman içinde değiştirilmiştir. Ancak bunların çoğunda hekimlerin, hastanelerin ve sağlık personelinin yükümlülüklerini ve sorumluluklarını düzenleyen açık hükümler bulunmamaktadır.

Yalnızca Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin bazı hükümlerinden yararlanmak olasıdır. Yeni bir düzenleme sayılabilecek olan ve 01.08.1998 gün 23420 sayılı RG’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Hasta Hakları Yönetmeğinde, Yargıtay kararlarıyla ve öğretideki görüşlerle oluşturulan kurallar ve ilkeler bir araya getirilerek, yetersiz de olsa, “hasta hakları”nın ve hekim sorumluluklarının daha belirgin olarak ortaya çıkarılması sağlanmaya çalışılmıştır. Bir de Türk Tabipler Birliği Hekimlik Mesleği Etik Kuralları’ndan yararlanmak olasıdır. Yasa ve yönetmeliklerin yetersiz olması karşısında, derli toplu ve eksiksiz bir yasa çıkarılması yerine, bölük pörçük düzenlemelere gidilmesi bizce çözüm değildir.

Hekimlerin suç sayılır eylemleri söz konusu olduğunda, Yeni Türk Ceza Yasası’nın taksirle ölüme veya yaralanmaya neden olmaya ilişkin 85-89 (eski TCK 455-459) maddeleri, bilinçli taksire ilişkin 22/3.maddesi, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızasına ilişkin 26.maddesi, meslek ve sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı mahkûmiyet halinde belli bir süre meslek ve sanatın yasaklanmasına ilişkin

53/6.maddesi,mesleğin zorunlu kıldığı yükümlülüğü ve görevi bilinçli olarak yapmayarak veya savsaklayarak ölüme neden olmaya ilişkin 83.maddesi, ivedi tıbbi yardım ve tedavi gerektiren durumlarda görev yapmayanların cezalandırılacağına ilişkin 98.maddesi, hekimin insanlar üzerinde deney yapmasına ilişkin 90.maddesi, organ ve doku ticaretine ilişkin 91.maddesi, hiç gerekmediği halde sırf para kazanmak için hastayı ameliyat etmeye,

yasalara aykırı olarak çocuk düşürtmeye (kürtaj yapmaya) ilişkin 99.maddesi, kısırlaştırmaya ilişkin 101.maddesi, cinsel olaylara ilişkin 102,103,105 maddeleri, belgelerde sahteciliğe ilişkin 204,205, 210/2.maddeleri, görevi kötüye kullanmaya ilişkin 257.maddesi, göreve ilişkin sırların açıklanmasına ilişkin 258.maddesi uygulama yeri bulacaktır.

Hekimlere, hastanelere ve sağlık personeline karşı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında, Borçlar Yasası ile Ceza Yasası hükümlerine dayanılmasının yanı sıra, sağlık mevzuatı içinde yer alan bazı hükümlerden de yararlanılabilir.

YARGITAY KARARLARI

“…Dava, eser sözleşmesi kapsamında implant ve porselen kaplama yapım işinin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.” Yargıtay 15. HD., E. 2018/2080 K. 2018/1567 T. 16.4.2018

“…Buna göre eser sözleşmesi, yüklecinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davacının, davalılarla yaptığı eser sözleşmesi gereğince 4 adet implant ve alt – üst çene tam protez yapması karşılığında toplam ….TL’nin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.” Yargıtay 3. HD., E. 2012/18388 K. 2012/22743 T. 6.11.2012

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu