MANŞET

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Van

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Van

ZİNA(ALDATMA) NEDENİYLE BOŞANMA

Kanun koyucu tarafından eşlerin sadakat yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre eşler evlilik birliği içerisinde birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğüne uymak zorundadırlar. Zina nedeniyle boşanma özel bir boşanma sebebidir ve kanunda açıkça düzenlenmiştir. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Eşlerden birinin davranışının zina sayılabilmesi için kendi isteğiyle karşı cinsinden biriyle cinsel ilişkiye girmiş olması gerekir. Eşin hemcinsiyle cinsel ilişkiye girmesi, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre zina sayılmamakta olup, haysiyetsiz yaşam sürme özel sebebine dayanılarak boşanma davası açılması gerekmektedir. Eşlerden birinin bir başkasıyla öpüşmesi, flörtleşmesi, yakın ilişkide bulunması da zina olarak değerlendirilmemektedir. Bu konuda cinsel ilişkiye girmiş olması zina sebebiyle dava açılabilmesi için şarttır.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?

Aldatma sebebiyle boşanma davası, sadece aldatma olgusuna dayalı olarak açılabileceği gibi hem aldatma özel sebebini hem de şiddetli geçimsizlik vb. genel sebepleri içerecek bir dava şeklinde de açılabilir. Her iki gerekçeyle birlikte açılan boşanma davasında, aile mahkemesi zina (aldatma) iddiasının ispatlandığını gördüğünde öncelikle bu özel nedene dayalı olarak boşanma kararı verecektir. Aile mahkemesi, zina iddiasının ispatlanmadığı kanaatine vardığı takdirde, genel boşanma sebepleri varsa tarafların kusurlarını değerlendirerek genel boşanma nedenine dayalı olarak boşanma kararı verecektir.

Özetle, sadece aldatma nedeniyle açılan boşanma davasında aldatma (zina) ispatlanmadığı takdirde dava mahkeme tarafından reddedilir. Ancak, hem aldatma hem de genel boşanma sebepleriyle açılan boşanma davasında aldatma ispatlanamadığı takdirde genel boşanma sebepleri de dikkate alınacağından, davanın hem aldatma özel nedenine hem de genel boşanma sebeplerine (şiddetli geçimsizlik, aile yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi vb.) dayalı olarak açılması boşanma kararı elde edilmesini kolaylaştıracaktır.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Van 

Aldatma (Zina) Nedeniyle Açılan Boşanma Davalarında Kanıt Nitelikleri

Mahkemede zinanın yani aldatmanın kanıtlanabilir olması önemlidir. Şüphe ile değil kesin deliller ile aldatma tespit edilmelidir. Boşanma davalarında zinanın tespit edilmesi konusunda bazı unsurlar kanıt niteliği taşıyarak mahkemenin boşanmayı onaylamasına da etki edebilecektir. Zina nedeniyle boşanma davası açan kişiler aşağıda sıralanmış olan belgeleri mahkeme huzuruna sunabilirse işlemleri bir adım daha hızlandırırlar ve haklılık payını arttırırlar.

Tanıkların açıklamaları

Telefon konuşmaları ya da mesajlar

Ses kayıtları

Sosyal medya paylaşımları

Seyahat kayıtları

Beraber ikamet edildiğine dair deliller

Güvenlik kamerası kayıtları

Fotoğraf ya da medya gibi medya ögeleri

Savcılık nezdinde alınan zinanın gerçekleştiğine dair ifadeler

Kredi kartı ekstrelerinde var olan harcamalar

Banka kayıtları

Evlilik dışı ilişkilerden ortaya çıkmış çocuklar

Düzenli olarak yapılan telefon görüşmeleri

Dudaktan Öpüşmek Zina Sayılır Mı, Zina Mıdır?

Eşin 3. Bir kişiyle cinsel birliktelik yaşaması zina eylemidir, ancak öpüşmesi güven kırıcı harekete ve sadakat yükümlülüğüne aykırılığı oluşturmaktadır.

Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Ne Zaman Açılmalıdır?

Medeni Kanun md. 161/2 : “Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.”

Aldatan Eş Affedildikten Sonra Boşanma Davası Açılabilir Mi?

Medeni Kanun md. 161/2: “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Aldatıldığını öğrenen eşin, aldatan eşi affetmesi durumunda zinaya dayanılarak boşanmaya karar verilemeyecektir. Ancak genel boşanma sebeplerine dayanılarak açılacak olan davada affedilen aldatma eylemi de boşanma sebebi olarak gösterilebilir.

Boşandıktan Sonra Zina Davası Açılır Mı?

Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma sonrasında aldatıldığını öğrenen eş tazminat talebiyle yeniden boşanma davası açamayacaktır. Boşanma ve boşanmaya bağlı unsurlara ilişkin ikinci kez yeniden karar verilemez.

Aldatan Eş Mal Alabilir Mi? Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Zina nedeniyle açılan boşanma davasında zina eyleminin ispatlanması halinde mal paylaşımı davasına da etki edebilmektedir. Mahkeme zina yapan eşe mal rejiminde hakkı olan artık değerdeki payının azaltımına veya tamamen kaldırılmasına karar verebilecektir.

Aldatılan Eş Tazminat Talebinde Bulunabilir mi?

Zina, evliliğin sonlandırılması için yani boşanma davası açabilmek için sayılmış özel nedenlerden biridir. Böyle bir eylemin olduğu durumlarda bir soru ortaya çıkmaktadır: Aldatılan yani zina eden kişinin eşi, zina eden eşe ve diğer kişiye tazminat davası açabilir mi?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2014/8510 E. ve 2015/7762 K. sayılı kararında, üçüncü kişinin eyleminin, aldatılan eşin kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceğine vurgu yaparak, üçüncü kişiye yöneltilmiş manevi tazminat talebinin tümden reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir. Buna göre eşi zina eden eş, üçüncü kişiye karşı manevi tazminat davası açamayacaktır.

Eşi zina eden eş, açacağı zina nedenine dayalı boşanma davasında, eşinden maddi ve manevi tazminat talep edebilecektir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminatın Miktarının Tespiti

Maddi tazminatın miktarının tespitinde önemli olan kusurlu olan eşin, eşine ne kadar zarar verdiğidir. Talep edilen miktar, mahkemenin üst sınır olarak bağlı olduğu miktar olmakla beraber, boşanmadaki kusur oranları, evliliğin süresi, tarafların ekonomik durumları, bilhassa tazminat ödemesine karar verilen tarafın ödeme gücü göz önünde bulundurularak maddi tazminat miktarı belirlenir.

Maddi tazminat, toptan ödenebileceği gibi, irat şeklinde de ödenmesine karar verilebilir; ancak bazı durumlarda, irat şeklinde ödenmesine karar verilen maddi tazminat hakkı ortadan kalkabilir. Bu durumlar şunlardır: Eşlerden birinin vefatı, alacaklı eşin yeniden evlenmesi/evli olmamasına rağmen evli hayatı sürdürmesi, alacaklı eşin haysiyetsiz hayat sürmesi, alacaklı eşin, maddi tazminat gerekçesi olan ekonomik ihtiyaç durumunun ortadan kalkması. Bu durumlardan herhangi birinin varlığı halinde, irat şeklinde ödenen maddi tazminat yükümlülüğü sona erecektir.

Manevi tazminatta ise, aldatılan eşin aldatma nedeniyle uğradığı psikolojik bunalım ve ruhsal sarsıntı gözetilerek manen zarara uğrayan eşi manevi olarak tatmin edebilecek bir tazminat takdir edilecektir.

Mahkemece, talepten fazla manevi tazminata karar verilemez. Manevi tazminat, maddi tazminattan farklı olarak, tek seferde ve toplu olarak ödenir; irat şeklinde ödenmesi mümkün değildir.

Boşanmanın fer’i niteliğinde olan maddi/manevi tazminatlar boşanma kararının kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden, tazminat için faiz talep edilmiş olması durumunda, faize de boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilir. Zina nedeniyle boşanma davası tazminat ile birlikte faizde talep edilmelidir.

Görüldüğü üzere, maddi ve manevi tazminatın miktarının tespitinde, zararın karşılığı yanında tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınacaktır. Zararın karşılığı olarak verilecek olan tazminat miktarı, tazminat ödeyecek olan kişinin ekonomik ve sosyal durumuna da bağlı bir sonuç doğuracaktır. Kısacası, tazminat miktarı evliliğin süresi, eşin kusuru, sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek mahkemenin takdirine göre belirlenecektir.

YARGITAY KARARLARI

2. Hukuk Dairesi 2013/12112 E. , 2013/26481 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi
TARİHİ :15.11.2012
NUMARASI :Esas no:2011/135 Karar no:2012/823

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından, birleştirilen davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan “zina” hukuki sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmesi talebinin reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2-Kanunda düzenlenen “özel” ve “genel” boşanma sebeplerine dayalı olarak ayrı ayrı boşanma davası açılabileceği gibi; aynı boşanma davasında birden fazla hukuki sebebe dayanılarak boşanma talep edilebilir. Aynı dava ile birden fazla boşanma sebebine dayanılmış ise; hukuki sebep birden fazla olmakla birlikte, tek bir dava mevcuttur. Aynı davada dayanılan hukuki sebepler arasında bir terdit ilişkisi de mevcut değildir. Bu sebeple, dayanılan hukuki sebeplerden biri incelenmeden diğerinin incelenmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Birden fazla hukuki sebep gerçekleşmiş ise; bu sebeplerinin gerçekleştiği belirtilerek tek boşanma kararı oluşturulacaktır. Dayanılan hukuki sebepler ayrı davalara konu edilmediğinden tek vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilecektir. Diğer yandan kanunda özel boşanma sebebi olduğu belirtilen bazı olaylar; eşlerin bazı kusurlu davranışlarının özellik gösteren hali niteliğinde olduğundan; bunlar kanunda açıklanan özellikte olmasalar bile; Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uygulaması bakımından; genel boşanma sebebi olarak, evlilik birliğini temelinden sarsan bir kusurlu davranış niteliğinde kabul edilebilir. Türk Medeni Kanununu 161. maddesinde düzenlenen “zina” davranışı; bu özeliliği taşımaktadır. Bu nedenle eşin davranışı zina koşullarını taşımasa bile; “sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış” ve “güven sarsıcı davranış” niteliğiyle Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi yönünden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan bir kusurlu davranış olarak değerlendirilip, boşanma kararına esas alınabilir.
Somut olayda; davalı -davacı (koca), birleştirilen davasına ilişkin dava dilekçesinde, eşinin zina yaptığından söz ederek boşanmaya karar verilmesini istemiştir. Yukarıda açıklandığı gibi; davalı-davacı koca bu davasıyla, hem Türk Medeni Kanununu 161. maddesinde düzenlenen “zina” özel boşanma sebebine hem de Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesindeki “evlilik birliğinin temelinden sarsılması ” sebebi olarak “genel boşanma” sebebine dayanmıştır. Davalı-davacı kocanın, davanın münhasıran Türk Medeni Kanununun 161. maddesindeki zina hukuki sebebi çerçevesinde karara bağlanmasına yönelik açık bir talebi olmadığına göre; mahkeme incelemesinin hem Türk Medeni Kanununun 161. maddesi, hem de Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi çerçevesinde yapılması gerekir. Mahkeme incelenmesini sadece Türk Medeni Kanununun 161. maddesi çerçevesinde yapmış, zinanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davayı reddetmiş; ancak zina olmadığını kabul ettiği kadının davranışının Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi çerçevesinde sadakat yükümlülüğüne aykırı veya güven sarsıcı bir davranış aşamasında kalmış olup olmadığı yönünden bir inceleme yapmamıştır. O halde; toplanan delilerin Türk Medeni Kanununu 166/1-2. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek; boşanma talebi hakkında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; mahkemece bu yönde inceleme yapılmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple birleştirilen dava yönünden BOZULMASINA, zinaya dayalı talep yönünden verilen hükmün yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 14.11.2013 (Per.)
KARŞI OY YAZISI
Davacı erkek eşin açtığı boşanma davasının sebebinin SAYISI KONUSUNDA değerli çoğunluk ile aramızda çekişme vardır.
Davacı erkek eş dava dilekçesinde “Dava Konusu: Zina Sebebiyle Boşanma” açıklamasından sonra Talep sonucunda: “Zina Sebebiyle Boşanma davasının” kabulünü istediği ve dava dilekçesinin bu şekilde yazıldığı konusunda aramızda çekişme yoktur. Davacı erkek eş İKİ SEBEBE dayanarak açabileceği davayı TEK SEBEBE dayanarak açmıştır. Dava ZİNA VAKIASINA dayalı olarak ama sadece ZİNA SEBEBİNE dayalı açılmıştır. Zina vakıasına dayalı ve sadece zina sebepli açılan boşanma davasının normatif karşılığı Türk Medeni Kanununun madde 161 hükmüdür.
Davacı erkek eş değerli çoğunluğun kurguladığı gibi İKİ AYRI SEBEPLE dava açmak isteseydi dava dilekçesini farklı yazması gerekirdi;
Davacı erkek eş “Zina ve Evlilik Birliğinin Sarsılması” sebebiyle boşanma talep ederek hem dava konusunu hem de talep sonucuna dayandığı boşanma sebeplerini AYRI AYRI yazması gerekirdi.
Zina ayrı boşanma sebebi, evlilik birliğinin sarsılması ayrı boşanma sebebidir. Birisi Türk Medeni Kanununun madde 161. ile diğeri Türk Medeni Kanununun madde 166/1. ile düzenlenmiştir. Zina sebebiyle dava açanlar otomatik olarak Türk Medeni Kanununun 166/1. maddeden de dava açmış sayılmaz.
Boşanma sebebini AÇIK ve SEÇİK TEK SEBEBE dayandıran davacı avukatın iradesinin kurgu ile İKİ SEBEBE çıkarılması mümkün müdür? Eğer sebebi kurgu ile artıracak olursak dava dilekçesi ONUR KIRICI DAVRANIŞ (TMK.m.162) ve HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME (TMK.m.163) sebeplerini de içeriyor denilerek boşanma sebeplerini ÜÇ, DÖRT diye artırabiliriz.
Yerel mahkeme hakimine verilen dava dilekçesinin TEK BOŞANMA SEBEBİ içerdiği, İKİ SEBEP yazılmadığı çıplak gözle görülebilmektedir.
Birden fazla sebeple açılan boşanma davalarında dava dilekçesini yazma USULÜ her bir sebebi ayrı ayrı dava konusuna ve talep sonucuna yazmaktan ibarettir.
Zina sebebinden boşanma davası açanların OTOMATİK olarak Türk Medeni Kanununun m.166/1 sebebiyle de dava açtığını söylemek davacının iradesini aşar.
Yerel mahkeme dava dilekçesinde yazılanı yazıldığı gibi okumuş yazıldığı gibi isabetli olarak anlamıştır.
Yerel mahkeme Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kökleşmiş içtihatlarına, uygulamasına ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun dava dilekçesini yazma ve anlama kurallarına uygun hareket etmiştir.
Yerel mahkemenin kararı hem usule hem de kanuna uygundur.
Yukarıda açıkladığım sebep ve düşüncelerle değerli çoğunluğun yorumuna katılabilmeme Hukuk Muhakemeleri Kanununun madde 33 hükmü izin vermemektedir.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, 23.03.2011 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açmış, bu davanın yargılamasının devam ettiği sırada, bu kez 29.06.2011 tarihinde münhasıran Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan “zina” hukuki sebebine dayanarak ikinci bir dava açmıştır. Her iki dava birleştirilerek yargılamaları birlikte yapılmıştır. Davacının birleşen ikinci davasında aynı Kanunun 166/1. maddesine dayalı bir boşanma davası bulunmamaktadır. Davacının TMK’nun 166/1. maddesine dayalı bir davası varken ikinci bir dava açması da bunu göstermektedir. O halde münhasıran “zina “ hukuki sebebine dayalı bir boşanma davasında, TMK’nun 166/1. maddesindeki şartların gerçekleştiği kabul edilerek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma kararı verilemez. Mahkemecede birleşen davanın münhasıran zina hukuki sebebine dayalı olduğu kabul edilerek deliller bu çerçevede değerlendirilip davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu sebeple sayın çoğunluğun hükmün bu yönden bozulmasına ilişkin görüşüne katılmıyorum.

2. Hukuk Dairesi 2021/4568 E. , 2021/8420 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından zina sebebiyle boşanma kararı verilmemesi, ıslah talebi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 02.11.2021 günü temyiz eden davalı-karşı davacı … ile vekili Av. … geldiler. Karşı taraf davacı-karşı davalı … ile vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarında erkeğin davasının TMK m. 166/2; kadının davasının ise TMK m. 166/1 uyarınca kabulü ile tarafların boşanmaları ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş, hükme karşı davacı-karşı davalı erkek; kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları; davalı-karşı davacı kadın ise; zina sebebiyle boşanma kararı verilmemesi, ıslah talebi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası açılmış, davalı-karşı davacı kadın ise karşı dava dilekçesinde zina sebebine dayalı dava açma hakkını saklı tutarak evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmesini talep etmiş, daha sonra davalı-karşı davacı kadın; karşı davasında cevaba cevap dilekçesinde şiddetli geçimsizlik yanında açıkça zinaya dayalı olarak boşanma kararı verilmesi talebinde bulunmuştur. Ön inceleme celsesinde davalı-karşı davacı kadın vekili; evlilik birliğinin sarsılması sebebi yanında zinaya dayalı boşanma talepleri olduğunu beyan etmiştir. Davalı-karşı kadın vekili; 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle zina (TMK m. 161); olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebeplerine dayalı boşanma talep ettiklerini beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesi, kadının zina sebebine dayalı davası olmadığı ve zina sebebiyle karar verilmesine ilişkin ıslah dilekçesinin sözlü yargılama aşamasında verildiği, kadının münhasıran evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası açtığı gerekçesiyle kadının davasının TMK m. 166/1 uyarınca kabulüne hükmetmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tahkikatın sona ermesi” başlıklı 184. maddesinde hâkimin tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceğini ve tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceğini düzenlemiştir. 18.02.2021 tarihli celsede davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre verilmesi isteminde bulunarak tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmadığı, mahkemece davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre istemi konusunda olumlu olumsuz bir karar vermeden tahkikat aşaması sonlandırılarak sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü verilmesine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, davalı-karşı davacı kadın vekilinin henüz tahkikatın tümü hakkında hakkında açıklama yapmadığı nazara alındığında tahkikat aşamasının bittiğinden söz etmek mümkün değildir. O halde davalı-karşı davacı kadın vekilinin 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun olarak zina sebebiyle boşanma kararı verilmesini de talep ettiği ve akabinde süresinde sunduğu ıslah dilekçesinde terditli olarak zina(TMK m. 161); olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talep ettiği dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadının öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesindeki zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarına ve boşanmanın ferilerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekâlet ücretinin Mustafa’dan alınarak Ayşe’ye verilmesine, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 10.11.2021 (Çrş.)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu