Belirsiz Alacak Davası Ankara 2023
Belirsiz Alacak Davası Ankara 2023
Belirsiz Alacak Davası
Bazı durumlarda alacak miktarı tam olarak belirlenemeyebilir. Alacak miktarını tam olarak belirleyemeyen davacı, belirsiz alacak davası açma imkanına sahiptir. Belirsiz alacak davası, davacı için avantaj sağlarken usul ekonomisi ilkesi de göz önünde bulundurulmuş olur.
Hakkını arayan kişi, talebinde, muhatabını ve aralarındaki hukuki ilişkiden dolayı talep edeceği tutarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine karşın, alacak miktarını tam olarak tespit edemeyebilir. Genellikle, zararın baştan belirlenemediği, yalnızca bir inceleme neticesinde var olan zararın tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusu olmaktadır.. Bu tür durumlarda karşımıza belirsiz alacak davası çıkmaktadır.
Belirsiz Alacak Davası Neden Açılır?
Dava sürecinin ilerlemesi için davaların amacının da net olarak bilinmesi gerekmektedir. Belirsiz alacak davalarında farklı amaçlar bulunmaktadır. Bu amaçlardan bazıları;
Yargılama durumlarındaki yüksek giderden kurtarmak,
Yanlış veya fazla alacak talebinde bulunma riskini ortadan kaldırmak,
Alacaklı talebinin davalının itiraz edemeyeceği şekilde artırılması,
Fazla harç yatırmama isteği,
Zamanaşımı durumunun ortadan kaldırılması,
Faiz talep durumlarında uygulanacak faizin dava tarihinden itibaren başlaması,
Belirtilen amaçlar için gerekli şartların oluşması durumunda belirsiz alacak davası açmak mümkündür. Bu amaçlara bağlı olarak açılacak davalarda önemli olan nokta şartlara uygun bir durum oluşmasıdır.
Belirsiz Alacak Davasının Açılabilme Şartları
1) Talep Sonucunun Miktarının Belirlenmesinin İmkansız veya Davacıdan Beklenemeyecek Olması
a) Talep Sonucunun Belirlenmesinin İmkansız Olması
b) Talep Sonucunun Belirlenmesinin Davacıdan Beklenemeyecek Olması
2. Dava Dilekçesinde Geçici Talep Sonucunun Belirtilmesi
3.Talep Sonucunun Kesin Olarak Belirlenmesi
Belirsiz Alacak Davasının Amacı
-Yüksek Yargılama Giderinden Kurtarmak:
– Yanlış ve Eksik Ya da Fazla Talepte Bulunma Riskinden Kurtarmak:
-Talep Sonucunun Davalının Muvafakatına Bağlı olmadan Artırılması:
-Gereğinden Fazla Harç ve Avans Yatırmama:
-Zamanaşımının Kesilmesi:
-Talep Sonucunun Artırılması ve Faiz Talep Edilmesi Durumunda Faizin Dava Tarihinden Başlaması
Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Alacak Davası
Vekaletsiz iş görme 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 526.- 531. maddeleri arasında hüküm altına alınmıştır. Vekaleti olmamasına karşın bir başkasının yararına, menfaatine ve iradesinde uygun olarak işi görmesi halinde iş sahibinden yapmış olduğu faydalı ve zorunlu olan masraflarını alacak davası ile talep edebilecektir. İş gören lehine bir alacak hakkı doğacaktır.
Belirsiz Alacak Davası Değerinin Arttırılması
Belirsiz alacak davası açıldıktan miktar veya değer yargılama aşamasında tespit edildiği anda davacı iddianın genişletilmesi yasağından etkilenmeksizin talebini artırabilir (m. 107/2).
Hükme göre dava değerinin artırılması ve ilave harç yatırılması durumu şu şekilde gerçekleşir:
Karşı tarafın verdiği bilgilerle, alacağın miktarı kesin belirlenebilir hale gelmiş olmalı,
Veya tahkikat sonucu alacağın miktarı tam ve kesin olarak belirlenmiş bulunmalıdır.
Kural olarak bir davada başlangıçta belirtilen miktar ve değerin artırılması iddianın genişletilmesi yasağına tabidir. Bunun amacı davacının dava açarken hakkını kötüye kullanmaması, daha özenli davranması, yargılamayı gereksiz yere uzatmamasıdır. Oysa baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacak için davacının böyle bir ihmal veya kusurundan söz edilemez.
Bu sebeple, belirsiz alacak davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen safhalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hale gelmişse davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi mümkündür.
Alacak Davasında Yetkili Ve Görevli Mahkeme
Kural olarak alacak davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak alacağın türüne göre diğer mahkemelerde görevli olabilir. Örneğin kira alacakları için Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Alacak davasında yetkili mahkeme ise;
Sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde
Davalı veya davacının yerleşim mahkemesinde
Sözleşmede yetkinin belirlenmesi halinde o yer mahkemesinde dava açılabilir. Ancak bu mahkemeler dava türüne göre değişkenlik gösterilebilir.
YARGITAY KARARLARI
“Davacının fazla çalışma ücret alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma alacağının belirsiz alacak davasına konu edilebilecek nitelikte alacak olduğu ve davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın kısmi dava olarak görülmesi ve davanın açılması ile alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesildiğinden, 6100 sayılı Kanun’un 107/2. maddesi gereğince talebin arttırılması ıslah olarak nitelendirilip ıslaha karşı zamanaşımı def’inin dikkate alınması isabetli olmamıştır. Talep arttırım dilekçesi ile talep edilen miktarlar zamanaşımına uğramayacağından, bu miktarlara göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmesi gerekmektedir.” (YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ, Esas Numarası: 2016/3082, Karar Numarası: 2019/32, Karar Tarihi: 07.01.2019)
“Öncelikle, taraflar arasında çalışma süresi ve ücret miktarı tartışmalı ise de, salt söz konusu tartışmanın varlığı alacağı belirsiz hale getirmez. Keza davacı, çalışma süresini ve ücretini belirleyebilmektedir. Davacının ne zamandan beri çalıştığını veya ücretinin ne kadar olduğunu bilmemesi aynı zamanda hayatın olağan akışına da aykırıdır. Davacı işçinin kendisinin bilmediği çalışma süresini, tanıkların bildiğini veya bilirkişinin bileceğini farz etmek ispat kurallarına da hayatın olağan akışına da aykırıdır. Keza tarafın yeterli şekilde somutlaştırıp kendisinin bilgisinde dahi olmadığını belirttiği bir hususun mahkemece bilinmesini beklemek de mümkün değildir.
Diğer taraftan davacı, dava konusu alacakların miktarlarının belirlenmesinde, işverenin elinde bulunan bilgi ve belgelere dayanmamakta, aksine işverence tutulan kayıtların muvazaalı olduğu gerekçesiyle nazara alınamayacağını iddia etmektedir. İşverenin maddi hukuktan doğan yükümlülüklerini (belge ve bordro düzenleme gibi) yerine getirmemesi, tuttuğu belgelerin gerçeği yansıtmaması, davadan önce işçinin alacaklarını inkâr etmesi ya da ikrar etmekle beraber yerine getirmemesi davacıya kural olarak belirsiz alacak davası açma imkânını vermez. İşçi bu durumlarda dahi, alacağının miktarını veya değerini belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açamaz (Simil, s. 412). Dava konusu edilen alacakların gerçekte belirli bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (YARGITAY 22.HUKUK DAİRESİ, Esas Numarası: 2014/442, Karar Numarası: 2014/2051, Karar Tarihi: 11.02.2014)
9. Hukuk Dairesi 2021/12494 E. , 2021/16689 K.
“İçtihat Metni”
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 47. Hukuk Dairesi
…
DAVA TÜRÜ : ALACAK
…
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Somut olayda, davacı tarafça belirsiz alacak davası açıldığı sabittir. Mahkemece hüküm altına alınan dava konusu yıllık izin ücreti ve prim alacağı belirsiz alacak davasına konu edilebilecek nitelikte alacak olduğundan, hüküm altına alınan yıllık izin ücreti ile prim alacağının tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozma sebebi ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:
Hüküm fıkrasının 2. ve 3. fıkralarının tamamen çıkartılarak, yerlerine;
“2-15.448,80 TL net yıllık izin alacağının dava tarihi olan 18/03/2013’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-175.178,82 TL net prim alacağının dava tarihi olan 18/03/2013’den itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” bentlerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine, 20/12/2021 tarihinde oybiriği ile karar verildi.
5. Hukuk Dairesi 2021/12398 E. , 2021/15642 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, apartmanın eksik işlemlerinin yapımı için harcanan bedelden davalının hissesine ait ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000 TL alacağın işlemiş yasal faizi ile birlikte belirsiz alacak davası olarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın tek parselde ve kat irtifakı kurulu ana taşınmazda ortak alanlar için yapılan masrafların kat malikinin payına düşen oranda tahsili istemine ilişkin olduğu ve KMK’nun Ek-1 maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinde: Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 ’üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı düzenlenmiştir.
Dosyada verilen görevsizlik kararı davanın esası yönünden nihai bir karar niteliğinde olmadığından mahkemece verilen 04/04/2018 tarihli kararın kanun yolu denetimi 1086 sayılı HUMK’a değil, 6100 sayılı HMK’ya tâbidir.
Açıklanan nedenlerle, kanun yolu incelemesinin 6100 sayılı Kanun kapsamında istinaf mahkemesince yapılması gerektiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 22/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Belirsiz Alacak Davası 2023