Ceza Koşulunda Alacaklının Seçimlik Hakkı
Ceza Koşulunda Alacaklının Seçimlik Hakkı
SÖZLEŞMEDE KARARLAŞTIRILAN CEZAİ ŞART NEDİR?
- Sözleşmelerde cezai şart, sözleşmedeki ifa edilecek şeyin hiç ifa edilmemesi veya gereği gibi ifa edilmemesi halleri ya da borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi halleri için taraflar arasında kararlaştırılarak sözleşmeye eklenen bir düzenlemedir.
Taraflar arasında kararlaştırılarak sözleşmelere eklenebilecek cezai şarta ilişkin yasal düzenleme olan Türk Borçlar Kanunu m.179’a göre,
“Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”
SÖZLEŞMELERDE KARARLAŞTIRILAN CEZAİ ŞARTIN ÇEŞİTLERİ
Cezai şart “borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hali” için kararlaştırılmışsa, alacaklı olan kişi borçludan borç olan ifa edilecek miktarı veya sözleşmede kararlaştırılan cezayı talep edebilecektir. Bu halde alacaklının seçimlik olarak iki hakkı vardır ve her iki edimden birini seçerek ifasını talep edebilecektir.
Fakat cezai şart “borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi hali” için kararlaştırılmışsa alacaklı olan kişi borçludan hem borç olan ifa edilecek miktarı hem de sözleşmede kararlaştırılan cezayı, her ikisini birlikte talep edebilecektir.
Taraflarca sözleşmeye eklenmiş olan cezai şartın alacaklı tarafından talep edilebilmesi alacaklının zarar görmesine bağlı mıdır?
- Taraflar olan alacaklı ve borçlunun anlaşarak sözleşmeye ceza koşulu eklemesi halinde, sonucunda alacaklı borcun ifa edilememesi veya gereği gibi ifa edilememesinden zarar görmemiş olsa dahi cezai şartı talep edebilecektir. Bu sebeple cezai şart, zararın doğmuş olmasına bağlı değildir.
Ceza koşulunun zararın doğmuş olmasına bağlı olmadığına ilişkin yasal düzenleme olan Türk Borçlar Kanunu m.180’e göre,
“Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.”
- Taraflar arasında kurulan sözleşme neticesinde alacaklının zarar görmüş olması halinde zarar miktarı cezai şart miktarını aşsa dahi, ceza koşulu zarara bağlı olmadığından doğan zararda borçlunun kusuru olduğu ispat edilmediği sürece alacaklı aşan zarar miktarını talep edemeyecektir.
Türk Borçlar Kanunu m.180/2’ye göre,
“Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.”
SÖZLEŞMEDE KARARLAŞTIRILAN CEZAİ ŞARTIN GEÇERLİLİĞİ
- Alacaklı ile borçlu sözleşmede belirledikleri cezai şart miktarını belirlerken serbest olmaları sebebiyle, miktarın dürüstlük kurallarına aykırı olmaması ve fahiş bir miktara ilişkin olmaması halinde cezai şart geçerli olarak kabul edilir.
- Sözleşmede kararlaştırılan cezai şart, sözleşmenin yapılmasına ilişkin olan asıl borca bağlı olduğundan, asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz veya imkansız hale gelmişse, bununla birlikte alacaklı ile borçlu arasında asıl borcun geçersiz olma ihtimalinde cezai şartın geçerli olacağına dair bir anlaşma yoksa cezai şartın da geçersiz olduğu kabul edilir.
Ceza Koşulunda Alacaklının Seçimlik Hakkı
Türk Borçlar Kanunu m.182’ye göre,
“Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez. Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.”
3. Hukuk Dairesi
2021/386 E.
2021/12268 K.
MAHKEMESİ : TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamına davalı site yönetiminin taraflar arasındaki sözleşmeyi, sözleşme maddelerine aykırı olarak haksız feshetmesi davacının sözleşmede yer alan cezai şarta hak kazanmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda davalıdan tahsil edilmesi gereken cezai şart miktarı belirlenirken 6098 sayılı TBK’nun 182. maddesinin değerlendirilmesi zorunludur. Hâkim, cezanın aşırı olup olmadığını, hakkaniyet ölçülerini aşıp aşmadığını araştırırken, özellikle, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, alacaklının ortak kusurunu ve tarafların (özellikle borçlunun) ekonomik
durumu ile sözleşmenin süresini dikkate alır. Bu unsurlar dikkate alındığında, alacaklının uğradığı zarar ile kararlaştırılan ceza arasında hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayan açık bir nispetsizlik varsa ceza indirilir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur. Ceza-i şart borcunun yerine getirilmesi için davalı üzerinde bir baskı yaptığı da gözetilip böyle bir baskının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde aşırı indirimden kaçınmalıdır. Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda cezai şartın fahiş olup olmadığı, indirim gerekip gerekmediği, fahiş ise ne oranda indirim yapılması gerektiği saptanıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme, hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3. Hukuk Dairesi
2021/924 E.
2021/11189 K.
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Somut olayda; simsarlık ücreti, sözleşmenin 5.2. maddesinde belirlendikten sonra, satım işleminin her ne şekilde olursa olsun emlak şirketi saf dışı edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda satış bedeli olarak belirlenen bedelin (%6+KDV)’si oranında ücret ödeneceği kabul edilmiş durumdadır. Bu davada, davacının talebi % 6 + KDV cezai şart istemi olup, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın geçerli olduğunun kabulü gereklidir. Bu bakımdan, bölge adliye mahkemesince, mevcut düzenlemelerin haksız şart olduğu yönündeki değerlendirme yerinde görülmemiştir. Sözleşmede öngörülen %6 oranındaki ücretin %3’ü, davalının kendi tarafından ödenmesi gereken simsarlık ücreti olup, sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Bunun dışında, satış bedelinin geri kalan %3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Buna göre bölge adliye mahkemesince; davalının eylemi nedeniyle %6 oranında kararlaştırılan ücretin %3’ü ile birlikte geri kalan %3’ü oranındaki cezai şarttan da sorumlu olduğu gözetilerek; davaya konu taşınmazın satış bedelinin 685.000 USD’den 625.000 USD’ye düşürülmüş olduğu da tarafların kabulünde olması nedeniyle, bu tutar esas alınarak simsarlık ücretinin ayrıca TBK’nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak davacının talep edebileceği alacak belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ceza Koşulunda Alacaklının Seçimlik Hakkı
Stajyer Derya MERİÇ
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.