İdari Yargılama
İdari Yargılama
İdari Yargılama Usulü Kanunu, idare hukukunun yargılama anlamındaki temel düzenini oluşturmaktadır. Bu kanun; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü için asli kaynağımızdır. İdare hukuku, devlet- birey ilişkilerini düzenleyen önemli bir alandır. İdare hukuku alanı, 2 tarafında eşit olduğu özel hukuk ilişkileri ile ilgilenmez. Bu hukuk dalı, devlet-birey arasındaki ilişkiyi düzenler. Zira idare, kamu gücü kullanma yetkisi ile donatıldığı için özel hukuk kişilerinden üstündür. Örneğin idare, özel mülkiyette olan bir taşınmazı kamu yararı için kamulaştırabilir. İdare bu kamulaştırma işlemini yaparken mülkiyet sahibinin rızasını almaz. Yani özel hukuk ilişkilerindeki gibi taraflar arasında eşitlik yoktur. Ancak idarenin kamu gücünü kullanma yetkisi sınırsız değildir. İdare bu üstün yetkisini ancak ve ancak kamu yararı için kullanabilir. İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka aykırı olması halinde yargı yoluna başvurulabilir. Nitekim Anayasa’ya göre de; “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık” olduğu belirtilmiştir.
Anayasa Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.
İdari Yargının Görev Alanı
Anayasa’ya göre, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri nasıl işleyeceği kanunla düzenlenmelidir. İdare hukukunun asli kaynağı da İdari Yargılama Usulü Kanunu’dur. İdare hukukunun alanına giren uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir.
Anayasa Madde 142 – Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri
kanunla düzenlenir.
İdari Yargı Mahkemeleri
- İlk Derece Mahkemeleri: İlk derece mahkemesi; bir davanın ilk olarak açıldığı ve görüldüğü mahkemeler olarak tanımlanabilir. İdari yargının ilk derece mahkemeleri; İdare ve vergi mahkemeleridir. İdare mahkemeleri idari davalarda genel görevli mahkemedir. Vergi mahkemeleri ise vergi ve benzeri uyuşmazlıklarda görevli mahkemelerdir.
- Bölge İdare Mahkemeleri: Yargı çevresi içerisinde bulunan idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını karara bağlar. Yani bir dava için doğrudan bölge idare mahkemesine gidilmez. Dava ilk önce ilk derece mahkemelerinde açılır. Daha sonra ilk derece mahkemelerinde verilen kararlara itiraz etmek için bölge idare mahkemesine başvuru yapılır. Bölge idare mahkemesinin görevleri şöyledir:
- Bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi yapılır.
- Kendi yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlar.
- Diğer kanunlar tarafından verilen görevleri yapar.
- Danıştay
Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Bölge İdare Mahkemeleri kararlarına karşı yapılacak temyiz başvurularını karara bağlar.
İdari Dava Türleri
- İptal davaları: İdarenin tarafından yapılan eylem ve işlemlerin hukuka aykırı olması halinde açılan bir davadır.
- Tam yargı davaları: İdarenin işlem veya eylemlerinden dolayı ortaya çıkmış zararların tazmini için açılan davalardır.
- İdari sözleşmelerden kaynaklanan davalar: İdare, özel hukuk kişileri ile kira, alım-satım gibi sözleşmeler yapabilir. Bu sözleşmeler adli yargıda çözümlenir. Ancak idare üstün ve ayrıcalıklı yetkilerini kullanarak, özel bir hukuk kişisiyle kamu hizmetini gördürmek için yaptığı sözleşmeler; idari sözleşme kabul edilir. İdari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar için de bu dava açılır.
İdari Yargıda Kanun Yolları
Mahkemelerin vermiş olduğu nihai kararlara karşı itiraz edilmek istendiği zaman bir üst merciiye başvuru yapılır. Mahkemenin vermiş olduğu karar bu üst merciide yeniden incelenir. İdari yargıda olağan ve olağanüstü olmak üzere 2 çeşit kanun yolu vardır.
Olağan Kanun Yolları
- İstinaf: İlk derece mahkemeleri tarafından verilen kararları inceler. İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf
yoluna başvurulamaz. - Temyiz: Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.
İdari Yargılama Nedir
Olağanüstü Kanun Yolları
- Kanun Yararına Temyiz:
İYUK Madde 51 – İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge
idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
- Yargılamanın Yenilenmesi: İYUK 53. maddesinde düzenlenmiştir. Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir:
- Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması
- Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan
haberi bulunmamış olması, - Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
- Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
- Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
- Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
- Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
- Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak
yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir
karar verilmiş bulunması. - Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
İdari Yargılama
Stajyer Av. Merve ÇATAR
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik@gmail.com adresine gönderebilirler.