MANŞET

Yargıtay Kararları – Ceza Dairesi

Yargıtay Kararları – Ceza Dairesi

Olay günü sanık sürücü sevk ve idaresindeki yolcu taşımacılığı yaptığı minibüsü ile meskun mahal içerisinde, azami hız sınırının 50km/saat olduğu, iki yönlü, asfalt kaplama cadde üzerinde gündüz vakti seyri esnasında olay mahalline geldiğinde kavşaktan sağa doğru döndüğü esnada istikametine göre yolun sağından sola doğru karşıdan karşıya geçmek üzere kaplama üzerinde bulunan yaya katılan …’nun ayağının üzerinden tekeri ile geçmesi sonucu sanığın asli ve tam kusuru ile, katılanın hayati tehlikeye neden olmaz, basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve vücudunda kırık oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet

verdiği olayda, katılanın beyanında, şikayetçi olduğunu, katılma talebi bulunduğunu belirtmekle hastane masrafları sigortaca karşılandığından herhangi bir zararının bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, adli sicil kaydı ve duruşma tutanaklarına yansıyan herhangi bir olumsuz davranışı bulunmayan, hakkında belirlenen cezada takdiri indirim uygulanan ve aşamalarda hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin uygulanmasını talep eden sanık hakkında “Katılanın zarar ve ziyanını karşılamayan sanığın suç işleme eğilimi nazara alındığında…” şeklindeki dosya kapsamıyla uyuşmayan, yasal olmayan, yetersiz gerekçeyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması, hukuka aykırı bulunmuştur.

(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2022/1827 E., 2023/402 K.)

Nihai hükmün tefhim edildiği anlaşılan olayda; hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin 13.05.2015 günlü ara karara 5271 sayılı CMK’nun 31/son maddesi uyarınca itiraz edilmesi mümkün olduğu halde, sanık … müdafiine Kanunda düzenlenen itiraz hakkını kullanma imkânı verilmeden nihai hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

(Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/351 E., 2017/537 K.)

Sanığın beyanı kısmi ikrar olarak nitelendirilse bile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.09.2022 tarihli, 2018/367-2022/552 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, başkaca yan delillerle desteklenmeyen ikrara dayanılarak isnat edilen eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiği sonucuna varılamayacağı anlaşıldığından, sanığın, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılmasını gerektirir bir eylemde bulunduğuna dair, mahkumiyetine yeter, her türlü derecede şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle üzerine atılı özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2021/34 E., 2022/9311 K.)

Sanık ya da sanıkların iradelerinin baştan itibaren mağdur ya da mağdurlardan belirli bir miktar parayı almaya özgülenmesi durumunda, değişik zamanlarda birden fazla fiil işlenmiş olsa ya da birden fazla mağdura karşı işlense bile, sanık ya da sanıkların eylemlerinin tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun kabulü gerekir.

Diğer bir ifadeyle sözü edilen içtihatlar uyarınca, belli bir miktara özgüleme varsa her biri müstakil yağma suçunu teşkil eden fiiller farklı zamanlarda işlenmiş olsa ve/veya birden fazla mağdura (örneğin; iş ortağı, kardeş gibi) karşı işlenmiş olsa bile, fail ya da faillerin tek bir yağma suçundan sorumlu tutulması gerekecektir.

(Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2022/296 E., 2022/7816 K.)

Suça ilişkin ihbar ve şikayetin yapılacağı makamlar 5271 sayılı Kanun’un 158 … maddesinde gösterilmiştir. Buna göre suça ilişkin ihbar ve şikayet Cumhuriyet başsavcılıklarına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. Yetkili makamlara yapılmayan ihbar veya şikayetler, iftira suçunu oluşturmayacaktır.

(Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2020/17939 E., 2023/902 K.)

Yargıtay Kararları – Ceza Dairesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu