MANŞET

İdari Merci Tecavüzü Nedir | 2023

İdari Merci Tecavüzü Nedir | 2023

İdari merci tecavüzü kanunda tanımlanmamıştır. Kanun idari merci tecavüzü halinde dilekçenin görevli idari mercie gönderileceğini hükme bağlamıştır. Kanun hükmünden idari makamlara başvurulmadan dava açılmasının idari merci tecavüzüne neden olabileceği anlaşılmaktadır.

Diğer bir tanımla idari merci tecavüzü, dava açılmasından önce idareye başvuru zorunluluğunun kanunla öngörüldüğü durumlarda, bu başvurunun yerine getirilmeden idari dava açılması halidir Bununla birlikte yargı içtihatları ile kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde idari merci tecavüzünü şu şekilde tanımlamamız mümkündür: İdari merci tecavüzü, kanun gereğince zorunlu olan idari başvurular yapılmadan dava açılmasıdır. Kanun bazı durumlarda idari dava açılmadan önce ilgili idareye başvuru şartı aramaktadır. İşte bu zorunlu idari başvuru yoluna gidilmeden dava açılması durumunda idari merci tecavüzü meydana gelmektedir.

En tipik örneği 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nda yer alır. KİK, md. 54: “İhale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabilecekler, bu Kanunda belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikayet ve itirazen şikayet başvurusunda bulunabilirler.”

Şikayet ve itirazen şikayet başvuruları, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idari başvuru yollarıdır. Başvuru yapılmazsa idare mahkemesi “İdari Merci Tecavüzü” kararı verir ve dosyayı ilgili kuruma gönderir.

Merciine Tevdi Ne Demek?

Yılmaz, s. 582 ve 913. Merci kavramı belirsiz bir makam için söz konusu iken, belirli bir makamdan bahsederken “mercii” şeklinde, soyut, belirsiz anlamında tevdi kelimesi kullanılırken, somutlaştırdığımızda ve “tevdi edilmesi” anlamında kullanılan durumlarda “tevdii” şeklinde çalışmada kullanılmıştır.

İdari Yargılama Usulü İlkeleri Nelerdir?

İdari yargılama usulüne kendine özgü niteliğini veren başlıca üç ilke hâkimdir. Bunlar; re’sen araştırma, tasarruf ve yazılılık ilkeleridir. İdari yargılama usulü hem objektif hukuka uygunluk denetimi yapan hem de kişisel hak ve menfaatleri koruyan ikili bir amaca sahiptir.

İdari Merci Tecavüzü Nedir | 2023
İdari Merci Tecavüzü Nedir | 2023

 

İdari Merci Tecavüzünün Unsurları

İdari merci tecavüzünün tanımından yola çıkarak, unsurlarını; zorunlu idari başvuru bulunması, zorunlu idari başvuru yolunun kanunla öngörülmesi, başvuru yapılmadan dava açılması ve açılan davanın idari dava olması şeklinde sıralayabiliriz.

Hangi Durumlarda İdari Merci Tecavüzü Söz Konusu Olur?

İdari bir dava açılmadan önce kanun hükmü gereği öncelikle ilgili idareye başvurma zorunluluğu varsa ve bu zorunlu idari başvuru yapılmadan dava açılmışsa idari merci tecavüzü söz konusu olmaktadır.

Hangi Durumlarda İdari Merci Tecavüzü Söz Konusu Olmaz?

İdari işlemlere karşı açılacak iptal davalarında kural olarak dava açmadan önce idari başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle idari işlemlere karşı idareye başvurmadan doğrudan iptal davası açılabilir.

İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ BAKIMINDAN İDARİ MERCİ TECAVÜZÜ

İdari merci tecavüzü bakımından idari başvuru süresinin, “hak düşürücü” (déchéance) bir süre olup olmadığı konusu öğretide tartışmalıdır. Hak düşürücü sürede, kanunla belirlenen süre içinde hakkın korunmasına yarayan fiillerin yapılmaması halinde hakkın kendisi sona ermektedir. Esasen, idari yargıda dava açma süresinin genel olarak hak düşürücü bir süre olduğu kabul edilmektedir. Bunun yanında dava açma süresinin hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerine benzerlik göstermekle beraber, her ikisinden de ayrılan yanları bulunan, yönetsel yargının “sui generis” bir kurumu olduğu görüşü de savunulmaktadır.

7. Daire 1997/4192 E. , 1998/3137 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4192
Karar No: 1998/3137

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : Zeus Denizcilik ve Ticaret A.Ş.
Vekilleri : Av. …, Av. …

İstemin Özeti: Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli gümrük giriş beyannamesi ile ithal olunan geminin, ithalde alınan katma değer vergisinden muaf tutulmaması üzerine yapılan tahakkuku; Katma Değer Vergisi Kanununun 13 ve 16’ncı maddeleri açıklandıktan sonra, olayda, davacı denizcilik şirketinin 21.4.1993 tarihinde ithal ettiği geminin gümrük giriş beyannamesine, vergi dairesinden alınacak muafiyet yazısının eklenmediğinden bahisle uyuşmazlık konusu katma değer vergisi tahakkukunun yapıldığının anlaşıldığı; ancak, yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca, yükümlü şirketin ithal ettiği geminin katma değer vergisinden istisna tutulduğunun açık olduğu, bu itibarla, genelgeye dayalı olarak yapılan tahakkukta isabet bulunmadığı; kaldı ki, 21.4.1993 tarihinde tescil edilen beyannameden sonra yayımlanan 6.9.1994 gün ve 1994/29 sayılı Genelgeye dayanılarak, vergi dairesinden alınacak muafiyet yazısının beyannameye eklenmediğinden bahisle tahakkuk yapılmasının hukuken de mümkün olmadığı gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; idari itiraz prosedürü tamamlanmadan açılan davanın esasının incelenmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından yapılan gemi ithalatı nedeniyle, katma değer vergisi tahakkuk ettirilmesinden kaynaklanmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 78’inci Maddesinin 5’inci fıkrasında, mükelleflerin, muaflık hükümlerinin yerine getirilmemiş veya yanlış tatbik edilmiş olması sebebiyle, yapılan tahakkuka karşı itiraz edebilecekleri belirtilmiş; 84’üncü maddesinde ise, 78’inci maddenin 4,5 ve 7’nci fıkralarında yazılı sebeplerden biriyle yapılacak itirazların süresi ve incelenmesi ile ilgili usul ve esaslar düzenlenerek, maddenin devamında, ancak, itiraz üzerine, gümrükler başmüdürlüğü,

Gümrükler Genel Müdürlüğü yada Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından verilecek kararlara karşı idari yargıya başvurulabileceği yolunda hüküm yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesinde ise, açılan davada, idari merci tecavüzü bulunup bulunmadığının ilk inceleme esnasında inceleneceği, 15’inci maddesinde de, idari merci tecavüzü halinde, dilekçelerin görevli idari mercie tevdiine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, doğrudan tahakkukun iptali istemiyle açılan davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda belirtilen 14 ve 15’inci maddeleri doğrultusunda, idari merci tecavüzü nedeniyle dosyanın merciine tevdiine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında tesis edilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun 78’inci maddesinin 5’inci fıkrasında, mükelleflerin, muaflık hükümlerinin yerine getirilmemiş veya yanlış tatbik edilmiş olması sebebiyle, yapılan tahakkuka karşı itiraz edebilecekleri; 84’üncü maddesinde ise, 78’inci maddenin 4,5 ve 7’nci fıkralarında yazılı sebeplerden biriyle, onbeş gün içinde, tahakkuku yapan idarenin bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne itirazda bulunulabileceği, bu merciin bir ay zarfında vereceği kararlara karşı

onbeş gün içinde, Bakanlıkça tespit edilecek normal fiyata kadar olan miktarlar için bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine ve bu miktardan yukarı değerde olanlar için Gümrükler Genel Müdürlüğüne itiraz olunabileceği, başmüdürlüklerce ve Gümrükler Genel Müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, mükelleflerin idari yargıya başvurabilecekleri, Bakanlık Kontrol Genel Müdürlüğünce yapılan denetleme veya bu Genel Müdürlüğün görevi gereği takip ettiği işlemler sonucu çıkan ihtilaflarda, bu maddede belirtilen itiraz merciinin Kontrol Genel Müdürlüğü olduğu, Kontrol Genel Müdürlüğünün kararlarına karşı idari yargı yolunun açık olduğu yolunda hükümlere yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesinde ise, açılan davada, idari merci tecavüzü bulunup bulunmadığının ilk inceleme esnasında inceleneceği, 15’inci maddesinde de, idari merci tecavüzü halinde, dilekçelerin görevli idari mercie tevdiine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın İncelenmesinden, davacı şirket tarafından, Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 21.4.1994 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal edilen gemiye ait beyannameye, vergi dairesinden alıncak muafiyet belgesinin eklenmediğinden bahisle, söz konusu ithalat nedeniyle muafiyet hükümlerinin uygulanmaması suretiyle katma değer vergisi tahakkukunun yapıldığı, 8.6.1995 tarihinde tebliğ edilen tahakkukun iptali istemiyle, 6.7.1995 tarihinde işbu davanın açıldığı, mahkemece, işin esası incelenmek suretiyle karar tesis edildiği anlaşılmıştır.

Gümrük Kanununun yukarıda açıklanan madde hükümleri uyarınca, mükelleflere tebliğ edilen tahakkuklara karşı, kanunda belirtilen idari itiraz yolları tüketilmeden doğrudan dava açılması mümkün değildir.

Bu itibarla, doğrudan tahakkukun iptali istemiyle açılan davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda belirtilen 14 ve 15’inci maddeleri doğrultusunda, idari merci tecavüzü nedeniyle dosyanın merciine tevdiine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında tesis edilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 6.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu